İran’ın
Ermenistan Sevdası
Dr. Hatem
Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
14.01.2012
Ermenistan
1991’de bağımsızlığını ilan ettikten sonra sınır komşusu olan devletlerden
sadece İran İslam Cumhuriyeti ile iyi ilişkiler içerisindedir.
Bağımsızlık
sonrası Ermenistan Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal etmiş, Gürcistan’ın
Ahılkelek (Cevaheti) bölgesinde yaşayan Ermenileri devlete karşı örgütleyerek
ayrılıkçı taleplerini desteklemiş, Türkiye’yi sözde Ermeni soykırımı ile
suçlamış, Avrupa ve ABD’de sözde Ermeni soykırımının yerel ve ulusal
parlamentolar tarafından tanınması yönünde başarılı propaganda çalışmaları
yapmıştır. İran’a gelince ise durum tamamen farklıdır. Ermenistan İran’ı
‘pencere’ olarak görmüş ve bu ‘pencere’ her zaman Ermenistan’a temiz hava
akımını sağlamıştır.
İran adından da belli olduğu gibi İslam Cumhuriyetidir ve İslami kurallara göre yönetildiği iddia edilmektedir. Ama İran’ın Ermenistan ve Azerbaycan politikası değerlendirildiğinde İslami kuralların kesinlikle söz konusu olmadığı, bu ülkelere yönelik reel politik anlayışı çerçevesinde siyaset hayata geçirdiği görülmektedir.
Son
zamanlarda İran ve Ermenistan arasında resmi ziyaretlerin sıkça yapıldığı
bilinmektedir. İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejat’ın 23 Aralık 2011’de
Ermenistan’ı ziyaret etmesi 2011 yılının son ziyareti olmuştur. Ziyaret zamanı
Ahmedinejat Ermenistan Devlet Başkanı Serj Sarkısyan, Başbakan Tigran Sarkisyan
ve Parlamento Başkanı Samvel Nikoyan ile görüşmüştür. Görüşmelerde iki ülke
arasında ekonomik, siyasi, güvenlik ve ticari meseleler ele alınmış, Aras Nehri
üzerinde hidroelektrik santralinin, demiryolu hattının inşa edilmesi, taraflar
arasında üçüncü elektrik hattın çekilmesi, tarım, turizm, kuyumculuk alanında
ve ilaç sanayisinde işbirliğinin geliştirilmesi ve başka konular müzakere
edilmiştir. Ahmedinejat iki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirirken,
‘Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra bizim işbirliğimiz her geçen gün
bir az daha genişlemektedir. Biz aynı kültürün taşıyıcılarıyız; halklarımız
arasında adalet, hümanizm ve dostluk yüksek değerlendirilmektedir. Bu gün
ilişkilerimizi engelleyecek hiç bir şey yoktur.’ diyerek İran İslam
Cumhuriyeti’nin gerçek yüzünü bir daha göstermiştir. İslam Cumhuriyeti ve
Hıristiyan Ermenistan nasıl olurda aynı kültürün taşıyıcıları olur? Yoksa
Ahmedinejat İslam dinini bir kenara bırakarak Farslar arasında Türklerle ilgili
meşhur olan bir ‘Biz sizinle din, Ermenilerle kan kardeşiyiz’ ifadesini mi ima
etmiştir? Ahmedinejat Farsların ve Ermenilerin ari ırk mensupları oldukları
iddiasını mı destekliyor?
Ahmedinejat
daha sonra ağzındaki baklayı çıkarmış ve ‘Ben, dünyada hiç kimsenin Ermenistan
ve İran arasında haritayı değiştiremeyeceğini söyledim. Biz komşu ve akrabayız;
çıkarlarımızı ortaklaşa ileriye götürebilmek için birlikte hareket etmeliyiz.
İşbirliğimizi sınırlayacak hiç bir şey yoktur.’ demiştir. Burada Türklerin
‘Bayram değil, seyran değil, niye öptün enişte beni?’ atasözünü hatırlamak
yerinde olur. Bölgede Ermenistan’ın haritasını değiştirmek isteyen güç var mı
ki Ahmedinejat bu ifadeyi kullanmıştır? ‘Komşu’ ifadesini anlamak mümkün
olabilir ama ‘akraba’ kelimesini anlamak için yukarıda ifade edilen Farsların
ve Ermenilerin ari ırka mensup oldukları iddiasını hatırlamak gerekir. Yoksa
Ahmedinejat da Rusya gibi Ermenistan üzerinde ağabeylik taslamaya
çalışmaktadır? Yani size saldıran olursa arkanızdayız mı demek istemiştir?
İran
ABD ve İsrail karşısında kendi arkasını kollayamadığı halde Ermenistan’ı mı
savunacak? Her geçen gün yeni ambargolarla karşı karşıya kalan, ekonomisi iflas
etmek üzere olan para birimi rialın son bir kaç günde dolar karşısında rekor
düzeyde değer kaybetmesini mi unuttular Farslar? Yoksa İran, ABD ve İsrail
karşısında her gün bir az daha köşeye sıkıştırılınca Ermenistan’a ağabeylik
taslayarak kendisini siyasi psikolojik açıdan tatmin etmeye mi çalışıyor?
18
Kasım 2011’de BM’de yapılan toplantıda Suudi Arabistan diplomatının öldürülmesi
ile ilgili İran’ın suçlandığı zaman Ermenistan’ın BM kararının aleyhine oy
kullanması mıdır acaba? İran buna karşılık Ermenistan’a şükranlarını
bildirmekte fazla geç kalmış sayılmaz.
Ahmedinejat’ın
Ermenistan ziyareti zamanı oturduğu koltuk soğumadan, İran İslam
Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı Mustafa Muhammet Nacar’ın Ocak ayı ortalarında
Ermenistan’ı ziyaret edeceği açıklandı. Nacar, iki ülke arasında güvenlik,
sınır ticaretinin genişlendirilmesi, ekonomik ve kültürel işbirliği konularını
müzakere edecek.
İran-Ermenistan
arasındaki ilişkiler balayı dönemini yaşarken, İran dini liderleri Azerbaycan’a
karşı psikolojik savaş açmış durumdalar. Havadan sudan bahanelerle
Azerbaycan’ın içişlerine müdahale eden ‘İslam alimleri’ Azerbaycan’da dine
karşı baskı yapıldığını iddia ederek iki ülke arasındaki ilişkileri
gerginleştirmekten çekinmiyorlar. Son olarak 4 Ocak 2012’de Ayetullah Nasir
Mekarim Kum’da bir camide yaptığı konuşmada Şiilerin Azerbaycan’da zalimlerin
baskısı altında yaşadığını ifade ederek Azerbaycan Hükümeti’ni suçlamıştır.
Acaba
Ayetullah Nasir Mekarim Dağlık Karabağ Savaşı’nda Ermeniler tarafından
katledilen 35 bin Azerbaycan Türkünün, Hocalı’da soykırıma maruz kalan sivil
insanların, yaklaşık bir milyon göçmenin de şii olduğunu bilmiyor mu? Bu
insanların Hıristiyan Ermeniler tarafından katledildiğini anlamayacak kadar saf
veya anlaksız mıdır?
Acaba
Ayetullah Nasir Mekarim Kuran-ı Kerim’in Maide Suresinin ‘Ey iman edenler,
Yahudi ve Hıristiyanları dostlar (veliler) edinmeyin; onlar birbirlerinin
dostudurlar. Sizden onları kim dost edinirse, kuşkusuz onlardandır. Şüphesiz
Allah, zalimler topluluğuna hidayet vermez.’ 51. ayetini okumamış mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder