Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Ocak 2012 Pazar

Bağımsızlık Sonrası Ermenistan Ekonomisinin Karşılaştığı Sorunlar ve Çözüm Arayışları


Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı

Giriş
Ermenistan 21 Eylül 1991’de bağımsızlığını ilân ettikten sonra çok ciddî ekonomik, siyasî ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bağımsızlık sürecinde işçilerin greve başlamaları, Aralık 1988 depreminin ekonomiye vurduğu darbe,[1] Ermenistan Ordusu’nun Azerbaycan topraklarını işgal etmesi üzerine Azerbaycan ile başlayan savaş, Ermenistan ekonomisini etkileyen en önemli faktörlerdir.

Bağımsızlığını kazandıktan hemen sonra Azerbaycan ile savaşa başlayan, Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayan, Gürcistan’ın Cevaheti bölgesinde yaşayan Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetlerini destekleyen Ermenistan, bir anlamda Güney Kafkasya’daki siyasî ve ekonomik gelişmelerin dışında kalmıştır.

Bu durum karşısında Ermenistan, özellikle ulaştırma ve enerji alanlarında karşılaştığı ciddî sorunları çözmek için uğraşmış, İran ve Rusya ile ekonomik ve siyasî ilişkilerini güçlendirmiştir. Sovyetlerin çökmesi sonucu Ermenistan ekonomisi ayakta durması için gerekli olan hammadde ihtiyacını karşılayamamış, üretilen malların satılması için eski Sovyet mekânında pazar bulamamış, malların kalitesi düşük olduğu için de dünya pazarlarında rekabet edememiştir.

Bu makalede bağımsızlık sonrası Ermenistan ekonominin canlandırılması için yapılan altyapı çalışmaları ve yeni ekonomik mevzuata geçiş süreci değerlendirilmiştir. Ayrıca, Ermenistan ekonomisinin serbest pazar ekonomisine geçiş sürecinde gerekli hukukî ortamın sağlanmasına rağmen, reformların desteklenmemesi ve malî kaynakların savaşa harcanması sonucunda ekonomik reform çalışmalarında ortaya çıkan sorunlar araştırılmıştır.

Ekonomik Reformların Başlaması İçin Hukukî Altyapının Hazırlanması 

Ermenistan Yüksek Sovyet’i 23 Ağustos 1990’da ‘Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirgesi’ni kabul ettikten sonra, bu bildirgeye dayanarak Eylül 1990’da ‘Ermenistan Cumhuriyeti Devlet Mülkiyeti Hakkında Kanun’u[2] kabul etmiştir. Bu kanun ile Ermenistan sınırları içinde bulunan bütün ekonomik, siyasî, sosyal ve idarî müesseseler Ermenistan Cumhuriyeti’nin mülkiyetine geçmiştir.

Merkezî planlama sistemi ile ekonominin kalkındırılmasının mümkün olmadığını anlayan hükümet, pazar ekonomisinin kurulması ve çeşitli mülkiyet şekillerinin oluşturulması için Şubat 1991’de ‘Ermenistan Cumhuriyeti’nde Özelleştirmenin Esasları Hakkında Kanun’u kabul etmiştir. Özelleştirmeye ilk olarak tarım sektöründen başlanmış ve Ocak 1991’de ‘Köylü Toprakları ve Kolektif Köylü Çiftliklerinin Özelleştirilmesi Hakkında Kanun’ kabul edilmiştir. 1991–1992 yılları arasında bu kanunun uygulanmasıyla toprak, devletin tekelinden alınmış ve köylüler arasında paylaştırılmıştır. Toplam 320 bin köylü çiftliği ve kolektif çiftlik oluşturulmuştur. Ne var ki, topraklar paylaştırıldıktan sonra hükümet, çiftçilerin sorunları ile ilgilenememiştir. Devlet bu sırada, kredi verecek güçte değildi, tarım makinelerini kullanmak için yakıt sıkıntısı yaşanıyordu, sulama sistemleri eskiydi ve çiftçiler tohum bulmakta zorlanıyordu. Ermenistan hükümeti ancak 1995–1996 yıllarında ekonomide gelişme kaydettikten sonra çiftçileri teknik ve malî açıdan desteklemeye başlamıştır.

1990’lı yılların başlarında Ermenistan Hükümeti deprem bölgesindeki yarım kalmış inşaatları tamamlama gücüne sahip değildi. Bu şantiyelerde inşaatın yeniden başlaması için Ağustos 1992’de ‘Devlet Müesseselerinin ve Yarım Kalmış Şantiyelerin Devletsizleştirilmesi ve Özelleştirilmesi Hakkında Kanun’ kabul edilmiştir. 1993–1994 yıllarında Sanayi Bakanlığına ait 286, Hafif Sanayi Bakanlığına ait 147 müessese özelleştirme programına dahil edilmiştir. 1994–1995 yıllarında ise orta ve büyük ölçekli sanayi müesseselerinin özelleştirilmesine başlanmıştır. Özelleştirme ihalelerinde yapılan yolsuzluklar ve usulsüzlükler serbest ekonomik ilişkilerin gelişmesine ciddî bir şekilde engel olmuştur.

Ermenistan Yüksek Sovyet’in Haziran 1993’te kabul ettiği bir kanunla sosyal konutların özelleştirilmesine başlandı ve özelleştirme birkaç sene devam etmiştir.

Serbest Pazar Ekonomisine Geçiş Sürecinde Ermenistan Ekonomisi


Ermenistan’ın planlı ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçiş süreci çok sancılı olmuştur. Ermenistan ekonomisi dünya pazarlarına açılacak güçte olmadığı için geleneksel ticaret ortakları ile (eski Sovyetler Birliği ülkeleri ile) ilişkilerini devam ettirmeye büyük önem vermiştir. Ancak, 1994 yılına kadar ülke ekonomisinin kalkınması için gereken şartları sağlayamamıştır.

Bağımsızlık sonrası Ermenistan ekonomisindeki gelişmeleri incelerken konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ekonomik reformlar sürecini iki başlık altında ele almak gerekmektedir.
1) 1990–1994 Yılları: Bu dönemde serbest pazar ekonomisinin yerleşmesi için gerekli altyapı çalışmaları yapılsa da, hükümet ekonomik çöküntünün önünü alamamıştır. Hükümetin aldığı tedbirlerin etkisiz kalmasının en büyük nedenleri özelleştirmede yaşanan yolsuzluklar, Dağlık Karabağ savaşının devam etmesi, reform çalışmalarının yetersizliği, siyasî ve askerî istikrarın sağlanamaması nedeniyle sermaye ve yatırım riski olmuştur.

1991 yılından itibaren Ermenistan’dan önemli oranda işgücü dışarıya göç etmiştir. Ekim 2001’de yapılan son nüfus sayımı verilerine göre Ermenistan’ın nüfusu 3 milyondur. Ancak birçok analizci Ermenistan’ın aldığı dış yardımların azalmasını önlemek amacıyla, nüfusu olduğundan daha çok gösterdiği konusunda ortak görüşü paylaşmaktadır. Ermenistan’ın şu anki nüfusunun 1,5–2 milyon arasında olduğu tahmin edilmektedir ve nüfusun yaklaşık % 20’si son on yılda, başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelere göç etmiştir. Göç edenlerin üçte birinin üniversite mezunu olduğunu dikkate alınırsa, uzun vadede Ermenistan ekonomisinin kalifiye işgücü konusunda ciddî sıkıntı yaşayacağı söylenebilir.[3] Kalifiye işgücünün dışarıya gitmesi ekonomiyi olumsuz etkilese de, dışarıya göç edenler Ermenistan’a büyük miktarda para akışı sağlamaktadırlar. Yurtdışında yaşayan Ermeniler, ülkelerine yılda ortalama 250 milyon Dolar para transferi gerçekleştirmektedirler. Bu miktar ise, Ermenistan GSYH’nın % 12’sine eşittir.[4]

1994 yılı sonlarına kadar, Ermenistan ekonomisi küçülmeye devam etmiştir. Hükümet kalkınma programlarını uygulasa da, Dağlık Karabağ Savaşı giderleri ve iç politikada yaşanan siyasî çalkantılar buna imkân vermemiştir. GSYH, 1990 yılına göre % 60 oranında küçülmüştür. Bütçe açığı 1997 yılı sonlarına doğru GSYH’nın % 56’sını oluşturmaktadır. Enflasyon oranı ise yıllık % 3700’lere ulaşmıştır.[5]

2) 1995–2002 Yılları: Mayıs 1994’te Azerbaycan ile ateşkes anlaşması imzalanmasından sonra ekonomiyi kalkındırmak için imkân elde eden hükümet, reform çalışmalarına hız vermiş ve savaş için harcanan paranın bir bölümünü ekonomiye aktarmıştır. Bütçe açığı kapatılmaya başlanmış; 1994’te GSYH % 5,4 büyümüştür. Uluslararası örgütlerin desteğini alan hükümet, makroekonomik gelişmeyi sağlamak için bir dizi reformları uygulamaya koymuştur. Hükümet, 1993 sonunda millî para birimi olan Dram’ı tedavüle sokmuştur. Ermenistan Hükümeti, 1995’te Uluslararası Döviz Fonu’ndan Sistematik Dönüşüm Programı (Systematic Transformation Facility) çerçevesinde aldığı 24,8 milyon Dolar, Borç Düzenlemesi (Stand By Arrangement) programı çerçevesinde aldığı 30 milyon Dolar ve Dünya Bankası’ndan aldığı 63,5 milyon Dolar[6] kredi ile malî sorunlarını hallederek ekonomiyi kalkındırmaya başlamıştır. Ermenistan’ın ekonomisi bütün alanlarda değil, özellikle makroekonomik açıdan ilerleme kaydetmiştir. Genel ekonomik kalkınmanın söz konusu olmadığı belirtilmelidir. BDT Devletlerarası İstatistik Komitesi’nin hazırladığı rapora göre, bugün Ermenistan 1970’li yılların ekonomik düzeyindedir. GSYH’sı 1999 yılı verilerine göre, 1970, sanayi üretimi 1973,  tarım ürünleri 1976, taşımacılık 1953, konut inşaatı 1946, toplam ticaret hacmi ise 1973 yılı düzeyindedir.[7] Ermenistan Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre ekonomide kalkınma olmasına rağmen, sonuçları sosyal hayata yansımamıştır. Hizmet sektöründeki gelişme 1993’te %10,6, 1994’te %17,5, 1996’da %11,7, 1997’de %13,2 ve 1998’de %4,7 olarak belirlenmiştir.[8]

Dünya Bankası’nın verilerine göre Ermenistan’da orta sınıf bulunmamaktadır. Ülke nüfusunun % 20’si millî gelirin % 80’ini kontrol etmektedir.[9] Sosyal hayattaki bu dengesizlik sadece ekonomiyi değil, ülkenin siyasî hayatını da etkilemektedir.

Ermenistan’da asgarî aylık ücretin 9 Dolar, orta düzey maaşların 38 Dolar, emekli maaşının 7,5 Dolar olmasına karşın, kentli bir ailenin aylık tüketim sepeti yaklaşık 66–70 Dolar arasında değişmektedir[10]. Bu kadar az maaşla geçimini sağlayamayan birçok insan yolsuzluk yapmaya mecbur kalmakta veya ülkeyi terk etmektedir.

Yeni ekonomik sisteme geçiş sürecinde kanunlar ve kurumlar gerektiği gibi çalışmadıklarından dolayı yolsuzluk ve rüşvet için uygun ortam oluşmuştur. Pazar ekonomisinin gerçekleri ile birden bire karşılaşan bürokrasi, yüksek enflasyon nedeniyle elinde bulundurduğu her şeyi kaybettiği için yolsuzluk yapmakta veya rüşvet almakta kendisini haklı görmektedir. Dünya Bankası’nın Ermenistan’daki yolsuzlukların durumunu belirlemek için 95 büyük fabrika sahibi ve devlet yetkilisi arasında yaptığı anket sonuçlarına göre, gümrük ve vergi memurları, polis, mahkeme ve savcılık büyük yolsuzlukların yapıldığı ve rüşvetin hâkim olduğu kurumlar olarak gösterilmiştir.[11]
        

Özelleştirme Programının Uygulanması ve Karşılaşılan Sorunlar


Ermenistan’ın GSYH’nin % 40’ı tarımdan, % 25’i sanayiden, % 35’i hizmet sektörü gelirlerinden oluşmaktadır. Çalışanların % 55’i tarımda, % 25’i hizmet sektöründe ve % 20’si sanayi sektöründe istihdam edilmektedir[12]. Bugün Ermenistan’da sadece silah üretimi ve satışı, patlayıcı, radyoaktif, narkotik maddeler, mahkeme ve Psikolojik Bilirkişi İncelemeleri Merkezi, devlet nişan ve madalyalarının hazırlanması devletin kontrolünde kalmıştır. Geri kalan bütün sektörler özelleştirilmiş veya özelleştirmek için ihaleler açılmıştır.

Her şeye rağmen özelleştirme çok yavaş ilerlemektedir. 1997’nin ilk yarısına kadar özelleştirilen müesseselerin % 90’ı mülkiyet şeklini tam olarak değiştirememiştir. Devlet tarafından değeri hesaplanan küçük ölçekli 6240 tesisin yalnızca 4593’ü özelleştirilmiştir. Tesislerin özelleştirilmesinden sonra, üretim veya hizmete geçiş sürecinde ciddî maddî ve bürokratik engel ile karşılaşan işadamları, bürokrasiye harcadıkları paraları (rüşveti) hesaplarken üretim veya hizmetin verimli olmadığını anladıktan sonra tesislerini, profil dışı kullanmakta veya kapatmaktadır. Kanunların, özelleştirmeyi desteklemesine rağmen bürokrasi özel teşebbüsün önünü tıkamaktadır. 1997’de toplam 613 orta ve büyük ölçekli tesisin, 1998’de ise 146 tesisin özelleştirildiğini dikkate alırsak aradaki farkı görmek mümkündür.[13]

Millî Emlak Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, 1999–2002 yıllarında küçük ve orta büyüklükteki tesislerin özelleştirilmesinden yaklaşık 18 milyon Dolar elde edildiği bildirilmiştir.[14]

Ermenistan Hükümeti geniş bir özelleştirme programı hazırlamasına rağmen, istediği sonuçları elde edememiştir. Her şeyden önce ihalelerde yapılan yolsuzluklar, yabancı şirketlerin ülkedeki faaliyetleri için hukukî ortamın bulunmasına rağmen, bürokratik engellerin varlığı, yatırım riskinin büyük olması, üretilen malların dünya pazarlarına ulaştırılmasındaki zorluklar özelleştirme programını sekteye uğratan nedenlerdendir.

Dış Ticaret


Sovyetler Birliği zamanında Ermenistan ekonomisi büyük ölçüde dış ticarete bağlı olmuş ve başka cumhuriyetlere göre daha çok sanayileşmiş bir ekonomik yapıya sahip olmuştur. SSCB’nin çöküşüne kadar Ermenistan’ın dış ticaret hacmi GSYH’ ye eşit olmuştur. 1988 yılından itibaren Birlik cumhuriyetleri arasındaki ekonomik bağların zayıflamasından sonra ise, ihracatın azaldığını görmekteyiz. (Bkz: Tablo 1.)



Tablo 1. 1988–1990 yıllarında GSYH, ihracat ve ithalat arasındaki denge

1988
1989
1990
(Milyon Ruble)
GSYH
8, 054
9, 490
9, 692
İthalat
5, 389
4, 898
4, 662
İhracat
3, 813
3, 691
3, 523
GSYH’nın ithalat/ihracat oranı
İthalat
66.9
51.6
48.1
İhracat
47.3
38.9
36.3
Kaynak: Аşot Egizaryan, Аmaliya Saribekyan, ‘Problemı Vhojdeniya Armenii vo Vsemirnuyu Torgovuyu Organizaçiyu’,  http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-06/19.egiru.shtml
      
Ermenistan’ın dış ticaret dengesindeki açık giderek daha da büyümektedir. Doğal kaynaklardan ve ağır sanayi tesislerinden yoksun olan Ermenistan, ihtiyaç duyduğu ürünleri ithal etmek zorundadır. Özellikle Dağlık Karabağ Savaşı yıllarında bu bağımlılık o kadar artmıştır ki Ermenistan günlük tüketim mallarını bile ithal etmek durumunda kalmıştır. Dış ticaretteki açık, hükümetlerin karşısında duran en ciddî sorun olmasına rağmen, hâlen bir çözüme kavuşamamıştır.
Aşağıdaki tablodan 1993–2000 yıllarında Ermenistan dış ticaretindeki açığın yıllara göre artış gösterdiği anlaşılmaktadır.

Tablo 2. 1993–2000 Yılları Arasında Ermenistan Diş Ticaret Hacmi (Milyon Dolarla)

1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999
2000
Ticaret hacmi
410,4
609,3
944,8
1 146,1
1 124,9
1 122,9
1 043,0
1 182,6
İhracat
156,2
215,2
270,9
290,3
232,5
220,5
233,7
297,5
İthalat
254,2
293,8
673,9
855,8
892,4
902,4
811,3
885,1
Ticaret dengesi
–98
178,3
–403
565,5
659,9
681,9
–579,6
–587,6
Kaynak: Аşot Egizaryan, Аmaliya Saribekyan, ‘Problemı Vhojdeniya Armenii vo Vsemirnuyu Torgovuyu Organizaçiyu’,  http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-06/19.egiru.shtml

1997’de Ermenistan’ın dış ticaret hacmi 1,126 milyar Dolar olmuştur ki, bunun 232,6 milyon Doları ihracat, 893,4 milyon Doları ise ithalat payına düşmektedir. 1996 verilerine göre 1997’de ticaret hacmi düşük olmuştur; ihracat % 80,1 oranında küçülmüş, ithalat % 104,4 oranında büyümüştür. 2002 yılında da, hükümet ihracat ve ithalat arasındaki açığı kapatamamış, ihracat 104,2 milyon Dolar, ithalat ise 308,4 milyon Dolar olmuştur[15]. İthalatta, Rusya Ermenistan’ın en büyük ticaret ortağı (% 22) olarak kalmaktadır. Onu sırasıyla ABD (% 15,7), Avrupa Birliği (% 13), İran (% 9,9), ve Birleşik Arap Emirlikleri (% 8) izlemektedir[16]. 2002 ilk yarıyılının ilk yarısında Ermenistan’ın dış ticaret hacmi 623,3 milyon Dolar (ihracat 225,3 milyon Dolar, ithalat 407 milyon Dolar) olmuştur. Millî İstatistik Komitesi’nin verdiği bilgilere göre Ocak-Haziran 2002’de yapılan dış ticaretin % 58,1’i Erivan’da bulunan şirketler tarafından yapılmıştır. Ayrıca, 122 milyon Dolarlık mücevher ve değerli maden ürünleri ihracatı ile maden sanayisi birinci sırada bulunmakta, bunu sırasıyla tüketim ürünleri (23,1 milyon Dolar) ve maden ürünleri ile (21,6 milyon Dolar) izlemektedir[17].

Enerji Üretiminde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Arayışları


Enerji kaynaklarından yoksun olan Ermenistan, Sovyetler Birliği’nin çökmesinden sonra kendisini bir anda enerji krizinin içinde bulmuştur. Özellikle doğalgaz ve petrol konusunda ciddî sıkıntılar ortaya çıktı. Bu sorunu çözmek için Rusya ile görüşmelere başlayan Ermenistan Hükümeti tükettiği doğalgazın Rusya’dan değil, Türkmenistan’dan aldığını anlayınca Türkmenistan hükümeti ile temasa geçmiştir. Ermenistan ve Türkmenistan arasında imzalanan doğalgaz anlaşması 1995 yılına kadar otomatik olarak uzatıldı. Ermenistan, aldığı gazın karşılığının % 70’ini ürün, % 30’unu ise döviz olarak ödemiştir. Ancak 1995 yılında Türkmenistan ve Rusya arasında imzalanan anlaşma gereğince Türkmenistan Hükümeti’nin doğalgazın dış piyasalarda satılması hakkını Rusya’nın kontrolüne vermesi üzerine Ermenistan, Rusya ile anlaşmak mecburiyetinde kalmıştır.[18] Ermenistan hükümeti doğalgaz ihtiyacını, hisse senetlerinin % 45’inin Ermenistan’a, % 45’inin Rusya’nın Gazprom şirketine, %10’unun ise İtera şirketine ait olan ve Rusya ile ortaklaşa kurdukları Armrosgazprom  (Ermenistan-Rusya Doğal Gaz Şirketi) aracılığıyla karşılamaktadır.[19] Ermenistan Hükümeti aldığı doğalgazın karşılığını ödeyemediği için İtera şirketi, yaptığı açıklamada Ermenistan’a verdiği doğalgazı keseceğini bildirmiştir. Ancak Ermenistan Hükümeti’nin İtera şirketi başkanı ile yaptığı görüşmelerden ve Rusya Hükümeti’nin olaya müdahale etmesinden sonra doğalgazın verilmesine devam edileceği açıklanmıştır.

Ermenistan Rusya’dan 14,5 milyar m³ doğalgaz ithal etse de, bu miktar onun ihtiyacını karşılamamaktadır.[20] Bu nedenle Ermenistan, İran ile 1992’de doğalgaz boru hattının inşası hakkında anlaşma imzalanmıştır. Ermenistan’ın Rusya’dan aldığı doğalgazın bazı aksamalarla verilmesi üzerine, Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtulmak için İran Hükümeti ile görüşmelere başlamıştır. Ancak Ermenistan, Rusya’dan aldığı her 1000 m3 doğalgaz için 53 Dolar öderken İran 85 Dolar talep etmiştir.[21]  Doğalgaz boru hattının Ocak 2000’de inşaatına başlanması planlansa da, görüşmelere hâlâ devam edilmektedir. Bu projenin hayata geçirilmesindeki en büyük engel doğalgazın fiyatı ile ilgili ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve malî konular olmuştur.

Ermenistan’ın enerji üretimi konusundaki ciddî sıkıntılardan biri de, Metsamor Nükleer Santrali’nin faaliyetindeki aksamalar olmuştur. 1970’li yılların teknolojisi ile inşa edilmiş Santral, Aralık 1988 depreminden sonra kapatılmış, 1995 yılında ise yeniden enerji üretimine başlamıştır. Santralin çalışması için gerekli olan zenginleştirilmiş uranyumu almakta zorlanan ve teknik bakımını sağlayamayan hükümet, Rusya ile anlaşmaya mecbur kalmıştır. Bir başka önemli konu ise Metsamor Nükleer Santrali’nin çevreyi kötü yönde etkilemiştir. Özellikle Çernobil Nükleer Santrali’nin 1986’da kazaya uğramasından sonra nükleer enerjinin ‘gerçek yüzünün’ anlaşılması üzerine, dünyada nükleer enerjinin kullanımı azalırken, Ermenistan Hükümeti depremden zarar görmüş ve Ağrı Dağı fay hattı üzerinde inşa edilmiş olan Metsamor Nükleer Santrali’nin çevre ve komşu ülkeler için büyük bir tehlike oluşturduğunu dikkate almadan yeniden elektrik üretimine başlamıştır. 

Türkiye ile Ekonomik İlişkiler


1991’de Ermenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan cumhuriyetlerden biri de Türkiye olmuş ve ciddî ekonomik sıkıntılar yaşayan Ermenistan’a insanî yardımda bulunmuştur. Hatta Sovyetler Birliği dağılmadan önce Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi Volkan Vural Ermenistan’ı ziyaret ederek hükümet temsilcileri ile görüşmüş, sınır kapılarının açılması, ticaret ilişkilerinin kurulması ve havayollarının açılması konularını gündeme getirmiştir.[22] Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi, Türk kamuoyu tarafından olumsuz karşılanmasına rağmen, Türk Hükümeti Ermenistan ile ekonomik ve siyasî ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiği kanaatinde olmuştur. Bu çerçevede, Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen Ermenistan, Türkiye tarafından Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne kurucu üye olarak davet edilmiştir. Ermenistan Hükümeti 1992 yılı başlarında bazı Türk işadamlarını Ermenistan’a davet ederek işbirliği imkânlarını görüşmüştür. Her ne kadar Levon Ter-Petrosyan iktidarı, Türkiye ile ekonomik ve siyasî ilişkileri geliştirmek istese de, Ermenilerin bağımsızlık sürecinde ve Azerbaycan ile savaşta askerî üstünlük sağlamaları, ülkede aşırı milliyetçi duyguların yükselmesine sebep olmuş ve bazı siyasî gruplar Petrosyan’a baskı uygulamaya başlamıştır. Türkiye ve Ermenistan arasında bazı sorunlar olmasına rağmen Türkiye, AB’nin Ermenistan’a gönderdiği 100 bin ton buğdayın Türk toprakları üzerinden sevk edilmesini kabul etmiş ve enerji sıkıntısı çeken Ermenistan’a kendi elektrik ağından elektrik sağlamıştır.[23]

Bugüne kadar Türkiye ve Ermenistan arasında resmi düzeyde ekonomik bir anlaşma imzalanmamıştır. Ancak 1991’den itibaren yapılan bavul ticareti, 1990’lu yılların ortalarında küçük ve orta ölçekli ticarete imkân sağlamıştır. Ancak Türk mallarının doğrudan Ermenistan ile olan sınır kapılarından değil, İran ve Gürcistan üzerinden taşınması Ermenistan için pahalıya mal oluyordu. Bu nedenle Ermenistan Hükümeti sınır kapılarının açılması için çalışmaktadır. Ancak Türkiye, Ermenistan ile ekonomik ve siyasî ilişkilerin geliştirilmesi için öncelikle sınır anlaşmasının imzalanmasını, sözde soykırım propagandasına son verilmesini ve Ermeni Ordusu’nun işgal ettiği Azerbaycan topraklarından geri çekilmesini talep etmiştir.

Türkiye ve Ermenistan arasındaki ticaret hacmi konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak bazı verilere göre bu rakam 7 milyon Dolar ile 45 milyon Dolar arasında değişmektedir. Ermenistan, her yıl Türkiye’den 40 milyon Dolarlık ithalat ve Türkiye’ye 1–1,5 milyon Dolarlık ihracat yapmaktadır.[24] Bazı kaynaklarda ise bu rakam 90 milyon Dolar olarak gösterilmektedir.[25] Ermenistan Türkiye’den genellikle günlük tüketim malları ithal etmektedir. Buna karşılık çok düşük bir miktar da olsa ham deri, metal ve bazı tarım ürünleri ihraç etmektedir.

Türkiye ve Ermenistan arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi kurulmuştur. Bu konsey Türkiye ile Ermenistan arasındaki ekonomik işbirliği imkânlarını olabileceğinden daha fazla göstererek, Türk Hükümetini ve Türk işadamlarını etkilemeye çalışmaktadır. Türk-Ermeni İş Geliştirme Konseyi Türkiye-Ermenistan arasındaki sınır kapılarının açılması halinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 400 milyon Dolara kadar yükseleceğini iddia etmektedirler. Ancak Ermenistan ekonomisinin potansiyelini göz önüne alındığında söz konusu rakamın inandırıcı olmadığını söylemek mümkündür.

Sonuç

Son on yılda Ermenistan ekonomisinde ciddî sıkıntılar yaşanmaktadır. Devlet başkanları ve çok sık değişen hükümetler Ermenistan ekonomisi karşısında duran sorunları tam olarak çözememiştir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında Mayıs 1994 yılında ateşkes imzalanması sonucu Ermenistan Hükümeti, ekonominin kalkındırılması için savaşa harcanan kaynakları ekonomiye aktarma fırsatını yakalasa da beklenen sonuçlar elde edilmemiştir. Bunun ekonomik ve siyasî olmak üzere iki nedeni vardır:
1. Ekonomik nedenler: Ermenistan’ın ulaştırmada yaşadığı sorunlar, silahlanmaya harcanan para, enerji sorununu halledememesi, özellikle doğalgaz ve petrol ihtiyacını karşılayamaması, yolsuzluklar ve kalifiye işgücünün dışarıya göç etmesidir.
2. Siyasî nedenler: Devlet başkanı ve başbakanların işbaşına geldikten sonra kendi yakınlarını kayırması, özelleştirmede yapılan yolsuzluklar, Ermenistan’ın İran dışındaki hiçbir komşusu ile olan sorunlarını halledememesi veya halletmek istememesi (örneğin, Ermenistan’ın Türkiye’yi ‘soykırımla’ suçlaması bütün iktidarların işine gelmekte ve seçimlerde puan kazanmalarına yardımcı olmaktadır) gibi faktörleri göstermek mümkündür.

Ermenistan 1990’lı yılların başlarından itibaren Güney Kafkasya’da ortaya çıkan ekonomik fırsatları değerlendirerek güçlü bir ekonomik kalkınma dinamiği yakalamak yerine Azerbaycan topraklarının % 20’sini işgal etmiş, Gürcistan’ın Cevaheti bölgesinde yaşayan Ermeni ayrılıkçı hareketini desteklemiş, Türkiye’nin toprak bütünlüğünü tanımamış ve sınır anlaşması imzalamamıştır. Sonuçta Hazar havzası enerji kaynaklarından yararlanamamış, petrol ve doğalgaz boru hatlarının sağlayacağı ekonomik ve siyasî avantajları iyi kullanmamıştır. Ermenistan yönetimi, bölge devletlerine yönelik izlediği bu politikaları sürdürürse, ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaşmaya devam edecektir.

Eğer Ermenistan hükümeti gerçekten sınır kapılarının açılmasını ve ticaretin genişlemesini istiyorsa, Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayarak, Avrupa ve Amerika’da propaganda yapmanın mı ekonomik sorunlarını çözeceğini, yoksa Ermeni halkının en basit ihtiyacını karşılamak için öncelikle Türkiye ile sınır anlaşması imzalaması mı gerektiğinin hesabını yaparak çözümcü bir tavrı ortaya koymanın gerekliliğini tartışmalıdır.


[1] Depremin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen 15 bin depremzede hâlen vagon, konteynır ve çadırlarda yaşamaktadır. Depremzedelerin sorunları Ermenistan Hükümeti tarafından henüz çözülmemiştir. 1998’den itibaren ‘Şehir Ekonomisi Enstitüsü Fonu’ konut sorununa bir çözüm bulmak için ABD uzmanlarının da katıldığı bir proje hazırlayarak hükümete sunmuştur.
[2] Daha geniş bilgi için bkz. ‘Vısşie Organı Vlasti v Armyanskoy Sovetskoy Soçialistiçeskoy Respublike’, Ermenistan Cumhuriyeti Parlâmentosu Resmî Web Sitesi: http://www.parliamnet.am/Ru/Ourparliamnet/idexContent.htm
[3] Mahmut N. Sezgin, ‘Geçiş Sürecinde Ermenistan Ekonomisinin Değerlendirilmesi’, Stratejik Analiz, Sayı: 28, Ağustos 2002, s. 47.
[4] Aleksandr Melkumyan, ‘Dostijeniya i Problemı Armyanskoy Ekonomiki’, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.arminfo.am/ekonomika_ru-issue4.html
[5] Olga Boguslavskaya, ‘Ekonomika Respubliki Armenii’, Trud Gazetesi, 29 Ekim 1998, http://analytics36.h1.ru/
[6] Boguslavskaya,  Ekonomika..., 
[7] Vaan Haçatryan, ‘Osnovnıye Tendençii Razvitiya Ekonomiki Armenii v 1991–2002 Godah’, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.ca-c.org/online/2002/journal_rus/cac-02/17.hachru.shtml
[8] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[9] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[10] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[11] Karpis İradyan, ‘Nıneşnaya Ekonomiçeskaya Situaçiya v Armenii i Dalneyşie Zadaçi’, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.azg.am/_RU/20020719/2002071910.shtm
[12] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.krugosvet.ru/articles/100/1010016/1010016a5.htm
[13] Boguslavskaya,  Ekonomika...,
[14] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.azg.am/_RU/20021129/2002112908.shtml
[15] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.azg.am/_RU/20021113/2002111309.shtml
[16] Boguslavskaya,  Ekonomika...,
[17] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.noev-kovcheg.ru/article.asp?n=54&a=24
[18] Hatem Cabbarlı, ‘Bağımsızlık Sonrası Ermenistan’ın Enerji Politikası’, Stratejik Analiz, Sayı:26, Haziran 2002, s.48.
[19] Daha geniş bilgi için bkz. ‘Official Energy Statistics from the U.S. Goverment: Caucasus Region’,  http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/caucasus.html
[20] Nikolay Polyanskiy, ‘Svet i Teni  Energosistemı Armneii’,  Nezavisimaya Gazeta,  14 Nisan 2001.

[21] Azg Gazetesi,  4 Haziran 2001
[22] Paul Henze, ‘Türkiye ve Ermenistan: Eski Sorunlar, Yeni Beklentiler’, Avrasya Etütleri, Cilt:3, Sayı:1, 1996, s. 44.
[23] Mustafa Aydın, ‘Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler’, Türk Dış Politikası, Baskın Oran, (der) Cilt:2, İletişim Yayımcılık, 2001, Birinci baskı, İstanbul, s.410.
[24] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.panarmenian.net/news/rus/headlines/?task=archive&day =16&month
=12&year=2002&id=6977, ve http://www.centralasiannews.com/shtml/html/news. htm?new_id=4737
[25] Ermenistan’ın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü İstanbul temsilcisi Sayın Arsen Avagyan ile 22 Aralık 2002 tarihinde yaptığım söyleşiden. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder