Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
Ermenistan 21
Eylül 1991’de bağımsızlığını ilân ettikten sonra çok ciddî ekonomik, siyasî ve
sosyal sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Bağımsızlık sürecinde işçilerin
greve başlamaları, Aralık 1988 depreminin ekonomiye vurduğu darbe,[1]
Ermenistan Ordusu’nun Azerbaycan topraklarını işgal etmesi üzerine Azerbaycan
ile başlayan savaş, Ermenistan ekonomisini etkileyen en önemli faktörlerdir.
Bağımsızlığını kazandıktan hemen sonra Azerbaycan ile savaşa başlayan,
Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayan, Gürcistan’ın Cevaheti bölgesinde yaşayan
Ermenilerin ayrılıkçı faaliyetlerini destekleyen Ermenistan, bir anlamda Güney
Kafkasya’daki siyasî ve ekonomik gelişmelerin dışında kalmıştır.
Bu durum karşısında Ermenistan, özellikle ulaştırma ve enerji
alanlarında karşılaştığı ciddî sorunları çözmek için uğraşmış, İran ve Rusya
ile ekonomik ve siyasî ilişkilerini güçlendirmiştir. Sovyetlerin çökmesi sonucu
Ermenistan ekonomisi ayakta durması için gerekli olan hammadde ihtiyacını
karşılayamamış, üretilen malların satılması için eski Sovyet mekânında pazar
bulamamış, malların kalitesi düşük olduğu için de dünya pazarlarında rekabet
edememiştir.
Bu makalede bağımsızlık sonrası Ermenistan ekonominin canlandırılması
için yapılan altyapı çalışmaları ve yeni ekonomik mevzuata geçiş süreci
değerlendirilmiştir. Ayrıca, Ermenistan ekonomisinin serbest pazar ekonomisine
geçiş sürecinde gerekli hukukî ortamın sağlanmasına rağmen, reformların
desteklenmemesi ve malî kaynakların savaşa harcanması sonucunda ekonomik reform
çalışmalarında ortaya çıkan sorunlar araştırılmıştır.
Ekonomik Reformların Başlaması İçin Hukukî Altyapının Hazırlanması
Ermenistan Yüksek Sovyet’i 23 Ağustos 1990’da ‘Ermenistan’ın
Bağımsızlık Bildirgesi’ni kabul ettikten sonra, bu bildirgeye dayanarak Eylül
1990’da ‘Ermenistan Cumhuriyeti Devlet Mülkiyeti Hakkında Kanun’u[2]
kabul etmiştir. Bu kanun ile Ermenistan sınırları içinde bulunan bütün ekonomik,
siyasî, sosyal ve idarî müesseseler Ermenistan Cumhuriyeti’nin mülkiyetine
geçmiştir.
Merkezî planlama
sistemi ile ekonominin kalkındırılmasının mümkün olmadığını anlayan hükümet,
pazar ekonomisinin kurulması ve çeşitli mülkiyet şekillerinin oluşturulması
için Şubat 1991’de ‘Ermenistan Cumhuriyeti’nde Özelleştirmenin Esasları
Hakkında Kanun’u kabul etmiştir. Özelleştirmeye ilk olarak tarım sektöründen
başlanmış ve Ocak 1991’de ‘Köylü Toprakları ve Kolektif Köylü Çiftliklerinin
Özelleştirilmesi Hakkında Kanun’ kabul edilmiştir. 1991–1992 yılları arasında
bu kanunun uygulanmasıyla toprak, devletin tekelinden alınmış ve köylüler
arasında paylaştırılmıştır. Toplam 320 bin köylü çiftliği ve kolektif çiftlik
oluşturulmuştur. Ne var ki, topraklar paylaştırıldıktan sonra hükümet,
çiftçilerin sorunları ile ilgilenememiştir. Devlet bu sırada, kredi verecek
güçte değildi, tarım makinelerini kullanmak için yakıt sıkıntısı yaşanıyordu,
sulama sistemleri eskiydi ve çiftçiler tohum bulmakta zorlanıyordu. Ermenistan
hükümeti ancak 1995–1996 yıllarında ekonomide gelişme kaydettikten sonra
çiftçileri teknik ve malî açıdan desteklemeye başlamıştır.
1990’lı yılların başlarında Ermenistan
Hükümeti deprem bölgesindeki yarım kalmış inşaatları tamamlama gücüne sahip
değildi. Bu şantiyelerde inşaatın yeniden başlaması için Ağustos 1992’de
‘Devlet Müesseselerinin ve Yarım Kalmış Şantiyelerin Devletsizleştirilmesi ve
Özelleştirilmesi Hakkında Kanun’ kabul edilmiştir. 1993–1994 yıllarında Sanayi
Bakanlığına ait 286, Hafif Sanayi Bakanlığına ait 147 müessese özelleştirme
programına dahil edilmiştir. 1994–1995 yıllarında ise orta ve büyük ölçekli
sanayi müesseselerinin özelleştirilmesine başlanmıştır. Özelleştirme
ihalelerinde yapılan yolsuzluklar ve usulsüzlükler serbest ekonomik ilişkilerin
gelişmesine ciddî bir şekilde engel olmuştur.
Ermenistan Yüksek Sovyet’in Haziran 1993’te kabul ettiği bir kanunla
sosyal konutların özelleştirilmesine başlandı ve özelleştirme birkaç sene devam
etmiştir.
Serbest Pazar Ekonomisine Geçiş Sürecinde Ermenistan Ekonomisi
Ermenistan’ın planlı ekonomiden serbest pazar ekonomisine geçiş süreci
çok sancılı olmuştur. Ermenistan ekonomisi dünya pazarlarına açılacak güçte
olmadığı için geleneksel ticaret ortakları ile (eski Sovyetler Birliği ülkeleri
ile) ilişkilerini devam ettirmeye büyük önem vermiştir. Ancak, 1994 yılına
kadar ülke ekonomisinin kalkınması için gereken şartları sağlayamamıştır.
Bağımsızlık sonrası Ermenistan ekonomisindeki gelişmeleri incelerken
konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ekonomik reformlar sürecini iki başlık
altında ele almak gerekmektedir.
1) 1990–1994 Yılları: Bu
dönemde serbest pazar ekonomisinin yerleşmesi için gerekli altyapı çalışmaları
yapılsa da, hükümet ekonomik çöküntünün önünü alamamıştır. Hükümetin aldığı
tedbirlerin etkisiz kalmasının en büyük nedenleri özelleştirmede yaşanan
yolsuzluklar, Dağlık Karabağ savaşının devam etmesi, reform çalışmalarının
yetersizliği, siyasî ve askerî istikrarın sağlanamaması nedeniyle sermaye ve
yatırım riski olmuştur.
1991 yılından itibaren Ermenistan’dan önemli oranda işgücü dışarıya göç
etmiştir. Ekim 2001’de yapılan son nüfus sayımı verilerine göre Ermenistan’ın
nüfusu 3 milyondur. Ancak birçok analizci Ermenistan’ın aldığı dış yardımların
azalmasını önlemek amacıyla, nüfusu olduğundan daha çok gösterdiği konusunda
ortak görüşü paylaşmaktadır. Ermenistan’ın şu anki nüfusunun 1,5–2 milyon
arasında olduğu tahmin edilmektedir ve nüfusun yaklaşık % 20’si son on yılda,
başta Rusya olmak üzere çeşitli ülkelere göç etmiştir. Göç edenlerin üçte
birinin üniversite mezunu olduğunu dikkate alınırsa, uzun vadede Ermenistan
ekonomisinin kalifiye işgücü konusunda ciddî sıkıntı yaşayacağı söylenebilir.[3]
Kalifiye işgücünün dışarıya gitmesi ekonomiyi olumsuz etkilese de, dışarıya göç
edenler Ermenistan’a büyük miktarda para akışı sağlamaktadırlar. Yurtdışında
yaşayan Ermeniler, ülkelerine yılda ortalama 250 milyon Dolar para transferi
gerçekleştirmektedirler. Bu miktar ise, Ermenistan GSYH’nın % 12’sine eşittir.[4]
1994 yılı sonlarına kadar, Ermenistan ekonomisi küçülmeye devam
etmiştir. Hükümet kalkınma programlarını uygulasa da, Dağlık Karabağ Savaşı
giderleri ve iç politikada yaşanan siyasî çalkantılar buna imkân vermemiştir.
GSYH, 1990 yılına göre % 60 oranında küçülmüştür. Bütçe açığı 1997 yılı
sonlarına doğru GSYH’nın % 56’sını oluşturmaktadır. Enflasyon oranı ise yıllık
% 3700’lere ulaşmıştır.[5]
2) 1995–2002 Yılları:
Mayıs 1994’te Azerbaycan ile ateşkes anlaşması imzalanmasından sonra ekonomiyi
kalkındırmak için imkân elde eden hükümet, reform çalışmalarına hız vermiş ve
savaş için harcanan paranın bir bölümünü ekonomiye aktarmıştır. Bütçe açığı
kapatılmaya başlanmış; 1994’te GSYH % 5,4 büyümüştür. Uluslararası örgütlerin
desteğini alan hükümet, makroekonomik gelişmeyi sağlamak için bir dizi reformları
uygulamaya koymuştur. Hükümet, 1993 sonunda millî para birimi olan Dram’ı
tedavüle sokmuştur. Ermenistan Hükümeti, 1995’te Uluslararası Döviz Fonu’ndan
Sistematik Dönüşüm Programı (Systematic Transformation Facility)
çerçevesinde aldığı 24,8 milyon Dolar, Borç Düzenlemesi (Stand By
Arrangement) programı çerçevesinde aldığı 30 milyon Dolar ve Dünya
Bankası’ndan aldığı 63,5 milyon Dolar[6]
kredi ile malî sorunlarını hallederek ekonomiyi kalkındırmaya başlamıştır.
Ermenistan’ın ekonomisi bütün alanlarda değil, özellikle makroekonomik açıdan
ilerleme kaydetmiştir. Genel ekonomik kalkınmanın söz konusu olmadığı
belirtilmelidir. BDT Devletlerarası İstatistik Komitesi’nin hazırladığı rapora
göre, bugün Ermenistan 1970’li yılların ekonomik düzeyindedir. GSYH’sı 1999
yılı verilerine göre, 1970, sanayi üretimi 1973, tarım ürünleri 1976, taşımacılık 1953, konut
inşaatı 1946, toplam ticaret hacmi ise 1973 yılı düzeyindedir.[7]
Ermenistan Devlet İstatistik Komitesi’nin verilerine göre ekonomide kalkınma
olmasına rağmen, sonuçları sosyal hayata yansımamıştır. Hizmet sektöründeki
gelişme 1993’te %10,6, 1994’te %17,5, 1996’da %11,7, 1997’de %13,2 ve 1998’de
%4,7 olarak belirlenmiştir.[8]
Dünya Bankası’nın verilerine göre Ermenistan’da orta sınıf
bulunmamaktadır. Ülke nüfusunun % 20’si millî gelirin % 80’ini kontrol
etmektedir.[9]
Sosyal hayattaki bu dengesizlik sadece ekonomiyi değil, ülkenin siyasî hayatını
da etkilemektedir.
Ermenistan’da asgarî aylık ücretin 9 Dolar, orta düzey maaşların 38
Dolar, emekli maaşının 7,5 Dolar olmasına karşın, kentli bir ailenin aylık
tüketim sepeti yaklaşık 66–70 Dolar arasında değişmektedir[10].
Bu kadar az maaşla geçimini sağlayamayan birçok insan yolsuzluk yapmaya mecbur
kalmakta veya ülkeyi terk etmektedir.
Yeni ekonomik sisteme geçiş sürecinde kanunlar ve kurumlar gerektiği
gibi çalışmadıklarından dolayı yolsuzluk ve rüşvet için uygun ortam oluşmuştur.
Pazar ekonomisinin gerçekleri ile birden bire karşılaşan bürokrasi, yüksek
enflasyon nedeniyle elinde bulundurduğu her şeyi kaybettiği için yolsuzluk
yapmakta veya rüşvet almakta kendisini haklı görmektedir. Dünya Bankası’nın
Ermenistan’daki yolsuzlukların durumunu belirlemek için 95 büyük fabrika sahibi
ve devlet yetkilisi arasında yaptığı anket sonuçlarına göre, gümrük ve vergi
memurları, polis, mahkeme ve savcılık büyük yolsuzlukların yapıldığı ve
rüşvetin hâkim olduğu kurumlar olarak gösterilmiştir.[11]
Özelleştirme Programının Uygulanması ve Karşılaşılan Sorunlar
Ermenistan’ın GSYH’nin % 40’ı tarımdan, % 25’i sanayiden, % 35’i hizmet
sektörü gelirlerinden oluşmaktadır. Çalışanların % 55’i tarımda, % 25’i hizmet
sektöründe ve % 20’si sanayi sektöründe istihdam edilmektedir[12].
Bugün Ermenistan’da sadece silah üretimi ve satışı, patlayıcı, radyoaktif,
narkotik maddeler, mahkeme ve Psikolojik Bilirkişi İncelemeleri Merkezi, devlet
nişan ve madalyalarının hazırlanması devletin kontrolünde kalmıştır. Geri kalan
bütün sektörler özelleştirilmiş veya özelleştirmek için ihaleler açılmıştır.
Her şeye rağmen özelleştirme çok yavaş ilerlemektedir. 1997’nin ilk
yarısına kadar özelleştirilen müesseselerin % 90’ı mülkiyet şeklini tam olarak
değiştirememiştir. Devlet tarafından değeri hesaplanan küçük ölçekli 6240
tesisin yalnızca 4593’ü özelleştirilmiştir. Tesislerin özelleştirilmesinden
sonra, üretim veya hizmete geçiş sürecinde ciddî maddî ve bürokratik engel ile
karşılaşan işadamları, bürokrasiye harcadıkları paraları (rüşveti) hesaplarken
üretim veya hizmetin verimli olmadığını anladıktan sonra tesislerini, profil
dışı kullanmakta veya kapatmaktadır. Kanunların, özelleştirmeyi desteklemesine
rağmen bürokrasi özel teşebbüsün önünü tıkamaktadır. 1997’de toplam 613 orta ve
büyük ölçekli tesisin, 1998’de ise 146 tesisin özelleştirildiğini dikkate
alırsak aradaki farkı görmek mümkündür.[13]
Millî Emlak Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, 1999–2002 yıllarında
küçük ve orta büyüklükteki tesislerin özelleştirilmesinden yaklaşık 18 milyon
Dolar elde edildiği bildirilmiştir.[14]
Ermenistan Hükümeti geniş bir özelleştirme programı hazırlamasına
rağmen, istediği sonuçları elde edememiştir. Her şeyden önce ihalelerde yapılan
yolsuzluklar, yabancı şirketlerin ülkedeki faaliyetleri için hukukî ortamın
bulunmasına rağmen, bürokratik engellerin varlığı, yatırım riskinin büyük
olması, üretilen malların dünya pazarlarına ulaştırılmasındaki zorluklar
özelleştirme programını sekteye uğratan nedenlerdendir.
Dış Ticaret
Sovyetler Birliği zamanında Ermenistan ekonomisi büyük ölçüde dış
ticarete bağlı olmuş ve başka cumhuriyetlere göre daha çok sanayileşmiş bir
ekonomik yapıya sahip olmuştur. SSCB’nin çöküşüne kadar Ermenistan’ın dış
ticaret hacmi GSYH’ ye eşit olmuştur. 1988 yılından itibaren Birlik
cumhuriyetleri arasındaki ekonomik bağların zayıflamasından sonra ise,
ihracatın azaldığını görmekteyiz. (Bkz: Tablo 1.)
Tablo 1. 1988–1990 yıllarında GSYH, ihracat ve ithalat arasındaki denge
|
1988
|
1989
|
1990
|
(Milyon Ruble)
|
|||
GSYH
|
8, 054
|
9, 490
|
9, 692
|
İthalat
|
5, 389
|
4, 898
|
4, 662
|
İhracat
|
3, 813
|
3, 691
|
3, 523
|
GSYH’nın ithalat/ihracat oranı
|
|||
İthalat
|
66.9
|
51.6
|
48.1
|
İhracat
|
47.3
|
38.9
|
36.3
|
Kaynak: Аşot Egizaryan, Аmaliya Saribekyan, ‘Problemı Vhojdeniya Armenii vo Vsemirnuyu Torgovuyu
Organizaçiyu’,
http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-06/19.egiru.shtml
Ermenistan’ın
dış ticaret dengesindeki açık giderek daha da büyümektedir. Doğal kaynaklardan
ve ağır sanayi tesislerinden yoksun olan Ermenistan, ihtiyaç duyduğu ürünleri
ithal etmek zorundadır. Özellikle Dağlık Karabağ Savaşı yıllarında bu
bağımlılık o kadar artmıştır ki Ermenistan günlük tüketim mallarını bile ithal
etmek durumunda kalmıştır. Dış ticaretteki açık, hükümetlerin karşısında duran
en ciddî sorun olmasına rağmen, hâlen bir çözüme kavuşamamıştır.
Aşağıdaki tablodan 1993–2000 yıllarında Ermenistan dış ticaretindeki
açığın yıllara göre artış gösterdiği anlaşılmaktadır.
Tablo 2. 1993–2000 Yılları Arasında Ermenistan Diş Ticaret Hacmi
(Milyon Dolarla)
|
1993
|
1994
|
1995
|
1996
|
1997
|
1998
|
1999
|
2000
|
Ticaret hacmi
|
410,4
|
609,3
|
944,8
|
1 146,1
|
1 124,9
|
1 122,9
|
1 043,0
|
1 182,6
|
İhracat
|
156,2
|
215,2
|
270,9
|
290,3
|
232,5
|
220,5
|
233,7
|
297,5
|
İthalat
|
254,2
|
293,8
|
673,9
|
855,8
|
892,4
|
902,4
|
811,3
|
885,1
|
Ticaret dengesi
|
–98
|
178,3
|
–403
|
565,5
|
659,9
|
681,9
|
–579,6
|
–587,6
|
Kaynak: Аşot Egizaryan, Аmaliya Saribekyan, ‘Problemı Vhojdeniya Armenii vo Vsemirnuyu Torgovuyu
Organizaçiyu’,
http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-06/19.egiru.shtml
1997’de Ermenistan’ın dış ticaret hacmi 1,126 milyar Dolar olmuştur ki,
bunun 232,6 milyon Doları ihracat, 893,4 milyon Doları ise ithalat payına
düşmektedir. 1996 verilerine göre 1997’de ticaret hacmi düşük olmuştur; ihracat
% 80,1 oranında küçülmüş, ithalat % 104,4 oranında büyümüştür. 2002 yılında da,
hükümet ihracat ve ithalat arasındaki açığı kapatamamış, ihracat 104,2 milyon
Dolar, ithalat ise 308,4 milyon Dolar olmuştur[15].
İthalatta, Rusya Ermenistan’ın en büyük ticaret ortağı (% 22) olarak
kalmaktadır. Onu sırasıyla ABD (% 15,7), Avrupa Birliği (% 13), İran (% 9,9),
ve Birleşik Arap Emirlikleri (% 8) izlemektedir[16].
2002 ilk yarıyılının ilk yarısında Ermenistan’ın dış ticaret hacmi 623,3 milyon
Dolar (ihracat 225,3 milyon Dolar, ithalat 407 milyon Dolar) olmuştur. Millî
İstatistik Komitesi’nin verdiği bilgilere göre Ocak-Haziran 2002’de yapılan dış
ticaretin % 58,1’i Erivan’da bulunan şirketler tarafından yapılmıştır. Ayrıca,
122 milyon Dolarlık mücevher ve değerli maden ürünleri ihracatı ile maden
sanayisi birinci sırada bulunmakta, bunu sırasıyla tüketim ürünleri (23,1
milyon Dolar) ve maden ürünleri ile (21,6 milyon Dolar) izlemektedir[17].
Enerji Üretiminde Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Arayışları
Enerji kaynaklarından yoksun olan Ermenistan, Sovyetler Birliği’nin
çökmesinden sonra kendisini bir anda enerji krizinin içinde bulmuştur.
Özellikle doğalgaz ve petrol konusunda ciddî sıkıntılar ortaya çıktı. Bu sorunu
çözmek için Rusya ile görüşmelere başlayan Ermenistan Hükümeti tükettiği
doğalgazın Rusya’dan değil, Türkmenistan’dan aldığını anlayınca Türkmenistan
hükümeti ile temasa geçmiştir. Ermenistan ve Türkmenistan arasında imzalanan
doğalgaz anlaşması 1995 yılına kadar otomatik olarak uzatıldı. Ermenistan,
aldığı gazın karşılığının % 70’ini ürün, % 30’unu ise döviz olarak ödemiştir.
Ancak 1995 yılında Türkmenistan ve Rusya arasında imzalanan anlaşma gereğince
Türkmenistan Hükümeti’nin doğalgazın dış piyasalarda satılması hakkını
Rusya’nın kontrolüne vermesi üzerine Ermenistan, Rusya ile anlaşmak
mecburiyetinde kalmıştır.[18]
Ermenistan hükümeti doğalgaz ihtiyacını, hisse senetlerinin % 45’inin
Ermenistan’a, % 45’inin Rusya’nın Gazprom şirketine, %10’unun ise İtera
şirketine ait olan ve Rusya ile ortaklaşa kurdukları Armrosgazprom (Ermenistan-Rusya Doğal Gaz Şirketi)
aracılığıyla karşılamaktadır.[19]
Ermenistan Hükümeti aldığı doğalgazın karşılığını ödeyemediği için İtera şirketi,
yaptığı açıklamada Ermenistan’a verdiği doğalgazı keseceğini bildirmiştir.
Ancak Ermenistan Hükümeti’nin İtera şirketi başkanı ile yaptığı görüşmelerden
ve Rusya Hükümeti’nin olaya müdahale etmesinden sonra doğalgazın verilmesine
devam edileceği açıklanmıştır.
Ermenistan Rusya’dan 14,5 milyar m³ doğalgaz ithal etse de, bu miktar
onun ihtiyacını karşılamamaktadır.[20]
Bu nedenle Ermenistan, İran ile 1992’de doğalgaz boru hattının inşası hakkında
anlaşma imzalanmıştır. Ermenistan’ın Rusya’dan aldığı doğalgazın bazı
aksamalarla verilmesi üzerine, Rusya’ya olan enerji bağımlılığından kurtulmak
için İran Hükümeti ile görüşmelere başlamıştır. Ancak Ermenistan, Rusya’dan
aldığı her 1000 m 3 doğalgaz için 53 Dolar öderken
İran 85 Dolar talep etmiştir.[21] Doğalgaz boru hattının Ocak 2000’de inşaatına
başlanması planlansa da, görüşmelere hâlâ devam edilmektedir. Bu projenin
hayata geçirilmesindeki en büyük engel doğalgazın fiyatı ile ilgili ortaya
çıkan anlaşmazlıklar ve malî konular olmuştur.
Ermenistan’ın enerji üretimi konusundaki ciddî sıkıntılardan biri de,
Metsamor Nükleer Santrali’nin faaliyetindeki aksamalar olmuştur. 1970’li
yılların teknolojisi ile inşa edilmiş Santral, Aralık 1988 depreminden sonra
kapatılmış, 1995 yılında ise yeniden enerji üretimine başlamıştır. Santralin
çalışması için gerekli olan zenginleştirilmiş uranyumu almakta zorlanan ve
teknik bakımını sağlayamayan hükümet, Rusya ile anlaşmaya mecbur kalmıştır. Bir
başka önemli konu ise Metsamor Nükleer Santrali’nin çevreyi kötü yönde etkilemiştir.
Özellikle Çernobil Nükleer Santrali’nin 1986’da kazaya uğramasından sonra
nükleer enerjinin ‘gerçek yüzünün’ anlaşılması üzerine, dünyada nükleer
enerjinin kullanımı azalırken, Ermenistan Hükümeti depremden zarar görmüş ve
Ağrı Dağı fay hattı üzerinde inşa edilmiş olan Metsamor Nükleer Santrali’nin
çevre ve komşu ülkeler için büyük bir tehlike oluşturduğunu dikkate almadan
yeniden elektrik üretimine başlamıştır.
Türkiye ile Ekonomik İlişkiler
1991’de Ermenistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan cumhuriyetlerden biri
de Türkiye olmuş ve ciddî ekonomik sıkıntılar yaşayan Ermenistan’a insanî
yardımda bulunmuştur. Hatta Sovyetler Birliği dağılmadan önce Türkiye’nin
Moskova Büyükelçisi Volkan Vural Ermenistan’ı ziyaret ederek hükümet
temsilcileri ile görüşmüş, sınır kapılarının açılması, ticaret ilişkilerinin
kurulması ve havayollarının açılması konularını gündeme getirmiştir.[22]
Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal etmesi, Türk kamuoyu tarafından
olumsuz karşılanmasına rağmen, Türk Hükümeti Ermenistan ile ekonomik ve siyasî
ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiği kanaatinde olmuştur. Bu çerçevede,
Karadeniz’e kıyısı olmamasına rağmen Ermenistan, Türkiye tarafından Karadeniz
Ekonomik İşbirliği Örgütü’ne kurucu üye olarak davet edilmiştir. Ermenistan Hükümeti
1992 yılı başlarında bazı Türk işadamlarını Ermenistan’a davet ederek işbirliği
imkânlarını görüşmüştür. Her ne kadar Levon Ter-Petrosyan iktidarı, Türkiye ile
ekonomik ve siyasî ilişkileri geliştirmek istese de, Ermenilerin bağımsızlık
sürecinde ve Azerbaycan ile savaşta askerî üstünlük sağlamaları, ülkede aşırı
milliyetçi duyguların yükselmesine sebep olmuş ve bazı siyasî gruplar
Petrosyan’a baskı uygulamaya başlamıştır. Türkiye ve Ermenistan arasında bazı
sorunlar olmasına rağmen Türkiye, AB’nin Ermenistan’a gönderdiği 100 bin ton
buğdayın Türk toprakları üzerinden sevk edilmesini kabul etmiş ve enerji
sıkıntısı çeken Ermenistan’a kendi elektrik ağından elektrik sağlamıştır.[23]
Bugüne kadar Türkiye ve Ermenistan arasında resmi düzeyde ekonomik bir
anlaşma imzalanmamıştır. Ancak 1991’den itibaren yapılan bavul ticareti,
1990’lu yılların ortalarında küçük ve orta ölçekli ticarete imkân sağlamıştır.
Ancak Türk mallarının doğrudan Ermenistan ile olan sınır kapılarından değil,
İran ve Gürcistan üzerinden taşınması Ermenistan için pahalıya mal oluyordu. Bu
nedenle Ermenistan Hükümeti sınır kapılarının açılması için çalışmaktadır.
Ancak Türkiye, Ermenistan ile ekonomik ve siyasî ilişkilerin geliştirilmesi
için öncelikle sınır anlaşmasının imzalanmasını, sözde soykırım propagandasına
son verilmesini ve Ermeni Ordusu’nun işgal ettiği Azerbaycan topraklarından
geri çekilmesini talep etmiştir.
Türkiye ve Ermenistan arasındaki ticaret hacmi konusunda kesin bir
bilgi bulunmamaktadır. Ancak bazı verilere göre bu rakam 7 milyon Dolar ile 45
milyon Dolar arasında değişmektedir. Ermenistan, her yıl Türkiye’den 40 milyon
Dolarlık ithalat ve Türkiye’ye 1–1,5 milyon Dolarlık ihracat yapmaktadır.[24]
Bazı kaynaklarda ise bu rakam 90 milyon Dolar olarak gösterilmektedir.[25]
Ermenistan Türkiye’den genellikle günlük tüketim malları ithal etmektedir. Buna
karşılık çok düşük bir miktar da olsa ham deri, metal ve bazı tarım ürünleri
ihraç etmektedir.
Türkiye ve
Ermenistan arasında ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi için Türk-Ermeni İş
Geliştirme Konseyi kurulmuştur. Bu konsey Türkiye ile Ermenistan arasındaki
ekonomik işbirliği imkânlarını olabileceğinden daha fazla göstererek, Türk
Hükümetini ve Türk işadamlarını etkilemeye çalışmaktadır. Türk-Ermeni İş
Geliştirme Konseyi Türkiye-Ermenistan arasındaki sınır kapılarının açılması
halinde iki ülke arasındaki ticaret hacminin 400 milyon Dolara kadar
yükseleceğini iddia etmektedirler. Ancak Ermenistan ekonomisinin potansiyelini
göz önüne alındığında söz konusu rakamın inandırıcı olmadığını söylemek
mümkündür.
Sonuç
Son on yılda
Ermenistan ekonomisinde ciddî sıkıntılar yaşanmaktadır. Devlet başkanları ve
çok sık değişen hükümetler Ermenistan ekonomisi karşısında duran sorunları tam
olarak çözememiştir. Azerbaycan ve Ermenistan arasında Mayıs 1994 yılında
ateşkes imzalanması sonucu Ermenistan Hükümeti, ekonominin kalkındırılması için
savaşa harcanan kaynakları ekonomiye aktarma fırsatını yakalasa da beklenen
sonuçlar elde edilmemiştir. Bunun ekonomik ve siyasî olmak üzere iki nedeni
vardır:
1. Ekonomik nedenler:
Ermenistan’ın ulaştırmada yaşadığı sorunlar, silahlanmaya harcanan para, enerji
sorununu halledememesi, özellikle doğalgaz ve petrol ihtiyacını
karşılayamaması, yolsuzluklar ve kalifiye işgücünün dışarıya göç etmesidir.
2. Siyasî nedenler: Devlet
başkanı ve başbakanların işbaşına geldikten sonra kendi yakınlarını kayırması,
özelleştirmede yapılan yolsuzluklar, Ermenistan’ın İran dışındaki hiçbir
komşusu ile olan sorunlarını halledememesi veya halletmek istememesi (örneğin,
Ermenistan’ın Türkiye’yi ‘soykırımla’ suçlaması bütün iktidarların işine
gelmekte ve seçimlerde puan kazanmalarına yardımcı olmaktadır) gibi faktörleri
göstermek mümkündür.
Ermenistan
1990’lı yılların başlarından itibaren Güney Kafkasya’da ortaya çıkan ekonomik
fırsatları değerlendirerek güçlü bir ekonomik kalkınma dinamiği yakalamak
yerine Azerbaycan topraklarının % 20’sini işgal etmiş, Gürcistan’ın Cevaheti
bölgesinde yaşayan Ermeni ayrılıkçı hareketini desteklemiş, Türkiye’nin toprak
bütünlüğünü tanımamış ve sınır anlaşması imzalamamıştır. Sonuçta Hazar havzası
enerji kaynaklarından yararlanamamış, petrol ve doğalgaz boru hatlarının
sağlayacağı ekonomik ve siyasî avantajları iyi kullanmamıştır. Ermenistan
yönetimi, bölge devletlerine yönelik izlediği bu politikaları sürdürürse,
ekonomik ve sosyal sorunlarla karşılaşmaya devam edecektir.
Eğer Ermenistan
hükümeti gerçekten sınır kapılarının açılmasını ve ticaretin genişlemesini
istiyorsa, Türkiye’yi sözde soykırımla suçlayarak, Avrupa ve Amerika’da
propaganda yapmanın mı ekonomik sorunlarını çözeceğini, yoksa Ermeni halkının
en basit ihtiyacını karşılamak için öncelikle Türkiye ile sınır anlaşması
imzalaması mı gerektiğinin hesabını yaparak çözümcü bir tavrı ortaya koymanın
gerekliliğini tartışmalıdır.
[1] Depremin üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen 15 bin depremzede hâlen
vagon, konteynır ve çadırlarda yaşamaktadır. Depremzedelerin sorunları
Ermenistan Hükümeti tarafından henüz çözülmemiştir. 1998’den itibaren ‘Şehir
Ekonomisi Enstitüsü Fonu’ konut sorununa bir çözüm bulmak için ABD uzmanlarının
da katıldığı bir proje hazırlayarak hükümete sunmuştur.
[2] Daha geniş bilgi için bkz. ‘Vısşie Organı Vlasti v Armyanskoy
Sovetskoy Soçialistiçeskoy Respublike’, Ermenistan Cumhuriyeti Parlâmentosu
Resmî Web Sitesi: http://www.parliamnet.am/Ru/Ourparliamnet/idexContent.htm
[3] Mahmut N. Sezgin, ‘Geçiş Sürecinde Ermenistan Ekonomisinin
Değerlendirilmesi’, Stratejik Analiz, Sayı: 28, Ağustos 2002, s. 47.
[4] Aleksandr Melkumyan, ‘Dostijeniya i Problemı Armyanskoy
Ekonomiki’, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.arminfo.am/ekonomika_ru-issue4.html
[5] Olga Boguslavskaya, ‘Ekonomika Respubliki Armenii’, Trud Gazetesi,
29 Ekim 1998, http://analytics36.h1.ru/
[6] Boguslavskaya,
Ekonomika...,
[7] Vaan Haçatryan, ‘Osnovnıye Tendençii Razvitiya Ekonomiki Armenii v
1991–2002 Godah’, Daha geniş bilgi için bkz. http://www.ca-c.org/online/2002/journal_rus/cac-02/17.hachru.shtml
[8] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[9] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[10] Haçatryan, Osnovnıye Tendençii Razvitiya...,
[11] Karpis İradyan, ‘Nıneşnaya Ekonomiçeskaya Situaçiya v Armenii i
Dalneyşie Zadaçi’, Daha geniş bilgi için bkz.
http://www.azg.am/_RU/20020719/2002071910.shtm
[13] Boguslavskaya, Ekonomika...,
[14] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.azg.am/_RU/20021129/2002112908.shtml
[15] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.azg.am/_RU/20021113/2002111309.shtml
[16] Boguslavskaya, Ekonomika...,
[17] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.noev-kovcheg.ru/article.asp?n=54&a=24
[18] Hatem Cabbarlı, ‘Bağımsızlık Sonrası Ermenistan’ın Enerji Politikası’,
Stratejik Analiz, Sayı:26, Haziran 2002, s.48.
[19] Daha geniş bilgi için bkz. ‘Official Energy Statistics from the
U.S. Goverment: Caucasus Region’, http://www.eia.doe.gov/emeu/cabs/caucasus.html
[20] Nikolay Polyanskiy, ‘Svet i Teni Energosistemı Armneii’, Nezavisimaya Gazeta, 14 Nisan 2001.
[21] Azg Gazetesi, 4 Haziran 2001
[22] Paul Henze, ‘Türkiye ve Ermenistan: Eski Sorunlar, Yeni Beklentiler’, Avrasya
Etütleri, Cilt:3, Sayı:1, 1996, s. 44.
[23] Mustafa Aydın, ‘Kafkasya ve Orta Asya’yla İlişkiler’, Türk Dış
Politikası, Baskın Oran, (der) Cilt:2, İletişim Yayımcılık, 2001, Birinci
baskı, İstanbul, s.410.
[24] Daha geniş bilgi için bkz. http://www.panarmenian.net/news/rus/headlines/?task=archive&day =16&month
[25] Ermenistan’ın Karadeniz Ekonomik İşbirliği Örgütü İstanbul temsilcisi
Sayın Arsen Avagyan ile 22 Aralık 2002 tarihinde yaptığım söyleşiden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder