Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Ocak 2012 Pazar

Ermenistan İktidar Mücadelesinde Siyasî Partilerin Rolü ve Önemi

Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
Bu makalede, Ermenistan’ın bağımsızlık mücadelesi yıllarında ve bağımsızlık sonrası dönemde siyasî gruplaşmaların/partilerin ortaya çıkması sürecine değinilmiş, bu gruplaşmaların/partilerin devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerinde verdikleri mücadele değerlendirilmiş ve günümüzde Ermenistan siyasî hayatında partilerin yeri ve önemi incelenmiştir.


Çok Partili Sisteme Geçiş Süreci

Ermenistan’da ilk muhalif hareketler 1960’lı yıllarda başlasa da, bu tür faaliyetler sadece kişilere özel bir durum olmuş ve bu faaliyette bulunanlara karşı ciddî önlemler alınmıştır. Bu yönde ilk muhalif faaliyeti başlatanlar ise Paryur Ayrikyan (bugünkü Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği lideri), Aşot Navasardayn (bugünkü Cumhuriyet Partisi lideri), Şugan Arutyunyan (bugünkü Millî Birlik Partisi lideri) ve başkaları olmuştur.

1980’li yılların sonlarında Ermeni Ulusal Hareketi (EUH) şekillenmeye başlamış ve 1990’lı yılların başlarında örgütlenmiştir. 1990’da yayımlanmış Sovyet Ermenistanı adlı kitapta EUH’nin amacı ve hedefi su şekilde açıklanmıştı: “EUH’nin hedefi-SSCB Anayasası ve Ermenistan SSCB Anayasası çerçevesinde demokrasi ve sosyal adalet prensiplerine dayanarak, Ermeni halkının karşısında duran ulusal, sosyal, ekonomik ve dinî meseleleri halletmek ve ülkede yaşayan diğer millet ve halkların çıkarlarını gözetmektir.”[1]

1988–1990 yılları arasında EUH’nin geniş halk desteğini alması ve Ermenistan Komünist Partisi’nin büyük ölçüde imaj ve itibar kaybetmesi üzerine 20 Mayıs 1990’da Ermenistan Yüksek Sovyeti’ne yapılan ilk çok partili seçimleri EUH kazanmıştır. EUH liderlerinden Levon Ter-Petrosyan Yüksek Sovyet Başkanlığına, Vazgen Manukyan ise Başbakanlık görevine getirilmiştir. Bu tarihten sonra Ermenistan’da hâkimiyet, ulusal bağımsızlık mücadelesini başlatan güçlerin eline geçmiş, EUH bünyesinde faaliyet gösteren gruplar ayrılarak hem iktidar yanlısı hem de muhalefet partisi şeklinde örgütlenmiş, ayrıca diaspora siyasî partileri de gayrı resmî olarak Ermenistan’da faaliyete başlamıştır.[2]

Ermenistan’da siyasî partilerin kurulması 1988–1990 yıllarına rastlasa da, siyasî partilerin faaliyetini düzenleyen “Sosyal Siyasî Kuruluşlar Hakkında Kanun” 26 Şubat 1991 yılında kabul edilmiştir. Bu kanuna göre siyasî partiler şu şekilde tanımlanmıştır: “Sosyal siyasî kuruluşlar seçme ve seçilme yaşına ulaşmış kişilerin gönüllülük esasında birleşmesidir; tüzük ve programı vardır; seçimler aracılığı ile devlet organlarının kurulmasına, faaliyetine ve ülkenin sosyal, siyasî, ekonomik ve kültürel hayatına katılabilir.”[3] Kanunun diğer maddelerinde ise siyasî partilerin faaliyet alanı belirlenmiştir. Buna göre; İçişleri, Savunma ve İstihbarat Bakanlığı’nda çalışanlar parti üyesi olamaz; siyasî partiler yurt dışından ve yabancı ülke tarafından yönetilemez, maddî yardım alamaz; siyasî partiler devlet organlarında teşkilatlanamaz; finans ve ekonomik kazanç getiren müesseselere sahip olamaz. Siyasî partilerin faaliyetinin durdurulması veya yasaklanması Başsavcı veya Adalet Bakanlığı tarafından açılan dava ile Yüksek Mahkemenin kararı ile mümkündür.[4]

Ermenistan’da siyasî partilerin kurulma süreci 1995 yılında yapılan Parlamento seçimlerine kadar devam etmiştir ve bugün de devam etmektedir. Bu süreç bağımsızlık döneminde ortak hareket eden siyasî güçleri birbirinden ayırmış ve Ermenistan iç dinamiklerinin bölünmesine neden olmuştur. Yarım yüzyıldan fazla tek parti sistemi ile yönetilmiş Ermenistan’da bu süreç oldukça sancılı geçmiştir. EUH’den ayrılan siyasî güçler ihanetle suçlanmış ve halk tarafından da olumlu karşılaşmamıştır. Ancak bu, siyasî partilerin kuruluş döneminde yaşanması gereken kaçınılmaz bir merhaledir. EUH bünyesinden ayrılmış siyasî partiler daha sonra Ermenistan’ın siyasî sisteminde kendi yerlerini belirlemiş ve iktidar mücadelesinin yeni dönemini başlatmışlardır.


Siyasî Partiler ve İktidar Mücadelesi

Bugün Ermenistan’da Adalet Bakanlığı tarafından kayda alınmış 60 parti faaliyet göstermektedir.[5] Birçok parti ise kayda alınmak için Adalet Bakanlığı’na başvurmuştur. Ancak bu partilerin büyük kısmı, Ermenistan siyasî hayatında ciddî role sahip değildir ve fazla etkili olamamaktadır. Ermenistan’da Ermeni Ulusal Hareketi, Ermeni Devrimci Federasyonu, Ermenistan Komünist Partisi, Ermenistan Cumhuriyet Partisi, Ermenistan Ramkavar Azatakan Partisi, Erkrapah (Vatan Bekçileri) Gönüllü Birliği, Sosyal Demokratik Parti (Hınçakyan), Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği, Ermenistan Cumhuriyet Partisi, Ermenistan Halk Partisi, Orianç Yerkir (Kanunlar Ülkesi) ve başka partiler faaliyet göstermektedir.

20 Mayıs 1990 yılında Yüksek Sovyete yapılan seçimleri EUH’nin kazanmasından sonra Yüksek Sovyet Başkanlığı görevi için EUH liderleri arasında fazla rekabet yaşanmamıştır. Bu dönemde EUH siyasî mücadelenin önderliğini yapmaktaydı ve daha bölünmemişti. İlk devlet başkanlığı seçimlerinin yapıldığı 16 Ekim 1991 tarihinde ise devlet başkanlığı seçimlerinde ciddî rekabetin yaşanacağı ortaya çıkmıştır. Zira bu seçimlere Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği’nden Paryur Ayrikyan, Taşnaksutyun Partisi’nden Soso Sarkisyan, Levon Ter-Petrosyan’a karşı adaylıklarını açıklamıştı. Ancak EUH’nin Ermeni kamuoyu nezdindeki itibarı, Petrosyan’ın bağımsızlık mücadelesi döneminde kazandığı imajı ve Yüksek Sovyet Başkanlığı görevinde bulunmasının getirdiği avantaj seçim sürecinde etkili olmuş ve Petrosyan, yüzde 70 oy alarak devlet başkanı seçilmiştir.[6]

Petrosyan’ın Yüksek Sovyet Başkanı seçilmesinden kısa bir süre sonra iç ve dış politikadan rahatsız olan ve iktidar mekanizmasında kendisinin hak ettiği görevde olmadığına inanan gruplar ortaya çıkmış ve EUH’de ilk çatlak sesler duyulmaya başlamıştı. 25 Eylül 1991’de Başbakanlık görevinde bulunan Vazgen Manukyan istifa etmiş, Petrosyan rejiminde aradığını bulmayan grupların liderliğine oynayarak Millî Demokratik Birliği’ni kurmuş ve resmi şekilde Petrosyan’a muhalif olduğunu bildirmiştir. Kısa bir süre sonra Karabağ hareketi liderlerinin de muhalefet sıralarına katıldığı anlaşılmıştı. Karabağ hareketi liderlerinden Yüksek Sovyet Prezidyumu üyesi David Vardanyan da Millî Demokratik Birliği’ne katıldığını açıklamıştır. 1992 yılında, başta Taşnaksutyun Partisi olmak üzere, Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği ve Millî Demokratik Birlik, Petrosyan’ın Karabağ politikasını eleştirerek istifa etmesini talep etmeye başlamıştır. Haziran 1992’de ise Parlamentoda ilk muhalefet bloğu-Millî Birlik kurulmuştur. Bu birliğe Taşnaksutyun Partisi ve Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği başta olmak üzere toplam yedi parti katılmıştır. Millî Demokratik Birlik ve Millî Birlik Parlamento grubu ile işbirliği içinde bulunsaydı, büyük ihtimalle Vazgen Manukyan her iki grubun da lideri konuma yükselebilir ve Petrosyan için ciddî rakip ortaya çıkabilirdi. Bu durumu değerlendiren Petrosyan, Manukyan’ı Savunma Bakanı görevine getirmekle, hem Manukyan’ın mücadele alanını sınırlamış, hem de Millî Demokratik Birlik ve Millî Birlik Parlamento grubunu kontrolü altına almıştır. 1993 yılına kadar Karabağ Savaşı’nda önemli başarılar elde eden Manukyan’ın siyasî şöhretinin artmaya ve Ermenistan siyasî hayatında yükselmeye başlaması, Petrosyan’ı rahatsız etmiş ve Haziran 1993’te Manukyan’ı görevinden almıştır.[7]

1993 yılına kadar Petrosyan, muhalefeti bir şekilde kontrol edebilmiştir. İktidar ve muhalefet arasında anlaşmazlık ve uyuşmazlığın ikinci dalgası Anayasa taslağının hazırlanması ve Anayasanın kabul edilmesi sürecinde yaşanmıştır. Hükümet Anayasa taslağı üzerinde yaptığı çalışmalarda kendi hâkimiyetini meşrulaştırmak için çaba göstermiş, muhalefet ise bu çalışmaları Anayasaya dayanarak belirli grup veya kişiler tarafından hâkimiyetin benimsenmesi olarak değerlendirilmiştir.

Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten bugüne kadar süregelen üç yapısal faktör iktidar mücadelesinin ana hattını teşkil etmiştir:
1.     Sosyal ve ekonomik sorunlar
2.     Dağlık Karabağ meselesi
3.     Güvenlik sorununun halledilmesi
Kurulan bütün hükümetlerin ve devlet başkanlarının bu sorunlar üzerinde yoğunlaşmasına rağmen, iç ve dış kaynaklı nedenlerden dolayı bu sorunların hiç biri halledilmemiştir. Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Sovyet ekonomik modeline dayalı ekonominin başarılı olmayacağı anlaşılmış ve serbest piyasa ekonomisi modeli uygulanmaya başlanmıştır.

1992 yılına gelindiğinde Sovyetlerden miras kalan ekonomik sistem çökmüş, gelişme sağlanamamış, aksine Ermenistan ekonomisi 1970’li yılların düzeyine gerilemiştir.[8] Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’ın başarılı olması hükümet tarafından koz olarak kullanılmış, giderek büyüyen ekonomik sorunlar da savaş durumu ile açıklanmaya çalışılmıştır.

Karabağ Savaşı’nın 1994 yılına kadar devam etmesi ve Ermenistan Ordusunun başarılı operasyonlar düzenlemesi, Ermenistan muhalefetinin faaliyet alanını sınırlayan şartların başında gelmektedir. 1991–1994 yılları arasında, muhalefet eylemlerine devam etse de iktidarın zorla değiştirilmesi girişiminde, bir başka ifade ile darbe girişiminde bulunmaktan kesinlikle kaçınmıştır. Bu, Ermenistan devletinin ayakta kalması ve güçlenmesinde en önemli unsur olmuştur. Bu dönemde Azerbaycan ve Gürcistan’da darbeler serisi birbirini izlemiş, sık sık iktidar değişikliği yaşanmıştır.

Mayıs 1994’te ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra Ermenistan muhalefeti, hükümetin sosyal ve ekonomik politikasını eleştirmeye başlamış, askerî operasyonların durduğunu ve savaş giderlerinin azaldığını iddia ederek, hükümetin ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşmasını talep etmiştir. Ancak hükümetin ekonomik reform çalışmalarının beklenen sonuçları vermemesi üzerine muhalefetin baskıları daha da artmıştır. Bu dönemde hükümeti zor duruma düşüren bir başka olay da terör olaylarının yaşanması olmuştur. Karabağ Komitesi liderlerinden olan Hambartsum Galstyan, KGB subayı Yüzbaşyan ile Devlet Demiryolları İdaresinin Başkanı Kandilyan’ın öldürülmesi iç dinamikleri daha da germiştir. Taşnaksutyun, Ramkavar Azatakan ve Demokrat Parti muhalif cephede yer alsalar da muhalefetin liderliğini Vazgen Manukyan’ın başkanı olduğu Millî Demokratik Birlik Partisi üslenmiştir. Petrosyan kendi konumunu sağlamlaştırmak açısından muhalif partilerin bazıları ile görüşerek iktidar yanlısı blok kurmayı amaçlamış ve Cumhuriyet, Ermeni Ulusal Hareketi, Hınçak, Liberal Demokratik ve Hıristiyan Demokratik Partilerini bir araya getirerek bunu başarmıştır.


5 Temmuz 1995 Parlamento Seçimlerinde Siyasî Mücadele

Ermenistan Yüksek Sovyeti’nin Şubat ayında yapılan toplantısında, Parlamento seçimlerinin 5 Temmuz 1995’de yapılmasına karar verilmiş, Nisan ayında ise seçim kanunu kabul edilmiştir.[9] Bu tarihten itibaren iktidar ve muhalefet Temmuz ayında yapılacak Parlamento seçimlerine hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Petrosyan, 1990 yılında yapılan seçimler sonucunda oluşmuş Parlamentoyu kontrol edebilmiştir. İktidarını korumak için Temmuz seçimlerinden sonra da parlamentoyu kontrol etmesi gerekiyordu. Ancak 1995 seçimleri, 1990 seçimlerine göre çok daha çetin bir ortamda yapılacaktı. 1995 tarihinde yapılan Parlamento seçimlerine 13 siyasî parti ve birlik katılmıştır.

 Ermenistan Merkez Seçim Komisyonu’nun verdiği bilgilere göre toplam 191 sandalyeden: Cumhuriyet Birliği–114, Şamiram–8, Ermenistan Komünist partisi–7, Millî Demokratik Birlik–5, Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği–3, Tarafsızlar–35 sandalye elde etmişlerdi. Parlamento, Petrosyan’ın istediği şekilde oluşmuş, Ermeni Ulusal Hareketinin liderliğini yaptığı Cumhuriyet Birliği, Parlamentoda büyük çoğunluğu elde etmiş ve sadece üç muhalif partisi toplam 15 sandalye ile Parlamentoya girebilmiştir. 1995 seçimlerinde en büyük gelişmelerden biri de, Savunma Bakanlığı görevinde bulunan Vazgen Sarksyan’ın desteği ile Karabağ’da savaşmış askerlerden oluşan Yerkrapah (Vatan Bekçileri) grubundan sekiz kişinin Cumhuriyet Birliği nezdinde milletvekili seçilmesi olmuştur.[10] Yüksek Sovyetin Anayasa taslağını kabul etmesi ve seçimlerle aynı tarihte taslağın referanduma çıkarılması kararının alınmasına rağmen, Parlamento bu kararı reddetmiştir. Anayasa taslağının devlet başkanı yetkilerini neredeyse sınırsız derecede genişlettiğini iddia eden muhalefet partileri, taslağın bu şekli ile referanduma sunulmasına itiraz etmiştir. Petrosyan, Parlamento seçimlerinden sonra 22 Eylül 1996 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerine kadar Parlamento ve hükümeti kontrol edebilmiştir. Ancak devlet başkanlığı seçimlerinden sonra durum değişmiş, Petrosyan’ın kendi takımında bulunan kişiler dahi ekonomik, sosyal ve dış politikayı eleştirmeye başlamıştır.


22 Eylül 1996 Devlet Başkanlığı Seçimleri: Eskinin Devamı mı Yoksa Yeni Sorunlar mı?

1995’te yapılan Parlamento seçimlerinde Petrosyan, Parlamentoyu kendi isteği doğrultusunda oluştursa da, bu seçimler Petrosyan rejiminin sonunun başlangıcı olmuş, 1996’da yapılan devlet başkanlığı seçimleri ise bu süreci daha da hızlandırmıştır. Yasama ve yürütme erklerinin devlet başkanı tarafından kontrol etme isteği, eski Sovyetler Birliği ülkelerinde (Baltık ülkeleri hariç) genellikle görülen bir durumdur. Seçim öncesinde Petrosyan, Taşnaksutyun Partisinin “Dro” silahlı çete ile ilişkisi ve terör eylemlerine adının karışması nedeniyle kapatılmasını talep etmiş ve parti Başsavcılık tarafından kapatılmıştır.  22 Eylül 1996 seçimlerinde Petrosyan, ciddî destek kaybına uğramasına rağmen, seçimlere katılmış ve Merkez Seçim Komisyonunun verdiği bilgilere göre yüzde 52.09 oranında oy alarak seçimleri kazanmıştır. Seçimlerde en ciddî rekabet Petrosyan ve Vazgen Manukyan arasında yaşanmıştır. Yüzde 41.07 oranında oy alan Manukyan, seçimleri kendisinin kazandığını ve Merkez Seçim Komisyonu’nun sonuçlar üzerinde oynadığını iddia etmiştir. 25 Eylül’de Manukyan, diğer muhalefet partilerinin de desteğini alarak Parlamento binası önünde büyük bir miting düzenlemiştir. Miting başladıktan kısa süre sonra galeyana gelen kitle Parlamento binasına saldırmış, Meclis Başkanı ve iki yardımcısı feci şekilde dövülmüştür.[11] Hükümet, göstericilere karşı güvenlik güçlerini kullanmış ve kısa sürede kontrolü sağlayabilmiştir. 1996 seçimlerine Petrosyan, kamuoyu desteğinden yoksun olarak girse de, muhalefet adayları da seçimlerini kazanacak halk desteğini sağlaya bilmemiştir. Ermenistan siyasî hayatında muhalefet ve iktidar arasındaki mücadele, bugüne kadar sivil ve normal bir mücadele olmamıştır. Muhalefet, iktidarın uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaları eleştirmekten çok, liderlerin özel hayatını ve kişiliğini eleştirmiş, iktidar da muhalefetin miting ve gösterilerinin önünü almak için güvenlik güçlerini kullanmaktan çekinmemiştir.

1996’da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinden sonra iktidar ve muhalefet arasında mücadele daha da güçlenmiş, halk desteğini kaybeden Petrosyan rejiminde de muhalif görüşler su yüzüne çıkmaya başlamıştır. Petrosyan’ın, özellikle Eylül 1997’de AGİT Minsk Grubu’nun Karabağ konusunda sunduğu barış anlaşmasının taslak metnini kabul etmesinden sonra tabanı ve kadrosu oldukça zayıflamış ve Şubat 1998’de istifa etmek zorunda kalmıştır.[12]

16 Mart 1998 Devlet Başkanlığı Seçimleri: İktidarın El Değiştirmesi

Petrosyan’ın istifasından sonra başbakanlık görevinde bulunan Robert Koçaryan devlet başkanlığı görevine vekâlet etmiştir. Hem başbakanlık hem de devlet başkanlığı yetkilerine sahip olan Koçaryan, siyasî denklemleri kendi lehine değiştirmek için çalışmalara başlamış ve başarılı olmuştur. Ancak Koçaryan’ın hesaba katmadığı bir gelişme yaşanmış, Ermenistan Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreteri görevinde bulunmuş Karen Demirçiyan siyasî sahneye çıkmış ve muhalif grupların bir bölümünün desteğini alarak devlet başkanlığı seçimlerine aday olacağını açıklamıştır. Demirçiyan’ın kısa sürede büyük ölçüde halkın ve diğer siyasî partilerin desteğini elde etmesinin en önemli nedenlerinden biri, Demirçiyan’ın Komünist Partisi Genel Sekreteri olduğu dönemde Ermeni halkının sosyal ve ekonomik sorunlarının olmadığı yakın geçmişi unutmamaları olmuştur.

Devlet başkanlığı seçimlerine 12 aday katılmış ancak sadece beş aday yüzde beşlik barajı geçebilmiştir. En ciddî rekabet ise Koçaryan (yüzde 38,20) ve Demirçiyan (yüzde 30,62) arasında yaşanmıştır. Hiçbir aday toplam geçerli oyların yüzde 50 artı birini alamadığı için en çok oy alan iki aday ikinci tur seçimlerine katılma hakkına sahip olmuştur. İkinci tur seçimlerinde ise Demirçiyan yüzde 40,51, Koçaryan yüzde 59, 49 oranında oy almış ve devlet başkanı seçilmiştir.[13]
Seçimleri Koçaryan’ın kazanmasındaki en büyük etkenler; yürütme hâkimiyetinin Koçaryan’a her türlü kolaylığı sağlaması ve Paryur Ayrikyan ile Aram Sarksyan’ın Koçaryan’ı desteklemesi olmuştur. Ayrıca bu seçimlerde kalan yüzde 23,24 oranında oy alan Sergey Badalyan (KP) ve Vazgen Manukyan (MDB) 1999 yılında yapılacak Parlamento seçimlerinde iktidarın desteğini almak için ikinci tur seçimlerinde tarafsız olduklarını bildirmişlerdir.

1998’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde bütün siyasî araçlara sahip olmasına rağmen oldukça zorlandığını gören Koçaryan, kapatılmış Taşnaksutyun partisinin faaliyete başlamasına izin vermiştir. Savunma Bakanı Sarksyan, Yerkrapah hareketini, Cumhuriyet Partisi ile birleştirmiş ve Parlamentoda çoğunluğu elde etmiştir. Bu arada Demirçiyan da 1999 yılı başlarında siyasî teşkilatlanmasını tamamlamış, Parti Kurucu Kurultayını toplayarak Ermenistan Halk Partisini kurmuştur.

Bağımsızlık döneminde Ermenistan siyasî hayatında deprem etkisin yaratan en büyük olay 27 Ekim 1999 yılında Parlamentoya yönelik düzenlenen silahlı saldırı olmuştur. Nairi Unanyan liderliğinde bir grup silahlı kişi, toplantı sırasında Parlamentoya saldırıda bulunmuş, Parlamento Başkanı Karen Demirçiyan ve Başbakan Vazgen Sarksyan ile birlikte toplam sekiz kişiyi katletmiştir.[14] Canlı yayında düzenlenen saldırıyı Ermenistan ve dünya kamuoyu izlemiştir. Saldırıdan sonra Ermenistan siyasî hayatında siyasi denklemler bir an içinde altüst olmuştur. Olayların hemen ardından yapılan açıklamalarda, saldırıya Koçaryan’ın da adının karıştığı ifade edilmiştir. Ermenistan devlet yönetim mekanizması felç olmuştur. Herhangi küçük bir darbe çok daha ciddî sonuç doğurabilirdi. Koçaryan çok kısa sürede durumun ciddiyetini anlayıp saldırıda hayatını kaybetmiş olan Başbakan Sarksyan’ın kardeşi Aram Sarksyan’ı Başbakanlık görevine getirmekle kendisine karşı yapılan eleştirileri büyük ölçüde azaltabilmiştir. [15]


30 Mayıs 1999 Parlamento Seçimleri
          
Petrosyan’ın Şubat 1998’de istifa etmesinden sonra EUH, Ermenistan siyasî sahnesinden neredeyse tamamen silinmiştir. Yapılan devlet başkanlığı seçimlerini 1990’lı yıllardan başlayarak, Ermenistan’da mücadele veren siyasî güçler değil, Petrosyan tarafından sözde Karabağ devlet başkanı görevindeyken Ermenistan’da Başbakanlık görevine getirilmiş Robert Koçaryan kazanmıştır. Koçaryan, iktidarının ilk yıllarında muhalefetten daha çok iktidar takımı içinde siyasi denklemleri korumaya çalışmıştır. Özellikle Vazgen Sarksyan’ın siyasî ve askerî imajı, Koçaryan’ın devlet başkanlığı imajını gölgede bırakmıştır. Bu süreci değiştirmek ve Mayıs 1999 yılında yapılan Parlamento seçimlerinde siyasî dayanaklarını sağlama almak için Koçaryan, Taşnaksutyun Partisi başta olmak üzere diğer partilerle anlaşmaya çalışmıştır. Parlamento seçimlerine toplam 21 siyasî parti ve birlik katılmış olmasına rağmen, yüzde 5’lik barajı sadece altı parti geçmeyi başarmıştır. Merkez Seçim Komisyonunun verdiği bilgilere göre Birlik Bloğu yüzde 42,69; MDB yüzde 5,17; Hukuk ve Dayanışma Bloğu yüzde 7,96; EKP yüzde 12,09; Taşnaksutyun yüzde 7, 84;  Hukuk Devleti yüzde 5,28 oranında oy almıştır. 1998 devlet başkanlığı seçimlerinde Koçaryan ile rekabet içinde olan Demirçiyan, Parlamento seçimlerinde üstünlüğü ele geçirebilmiştir.

Şubat 2003 Devlet Başkanlığı Seçimleri

Ermenistan’da 19 Şubat 2003’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde hiçbir aday toplam geçerli oyların yüzde50’den fazlasını alamadığı için Merkez Seçim Komisyonu 5 Martta ikinci tur seçimlerin yapılmasına karar vermiştir. En çok oy alan Robert Koçaryan (yüzde 49,8) ile Stepan Demirçiyan (yüzde 28,3) ikinci tur seçimlerine katılmıştır.

20 Şubat’ta Ermenistan Yüksek Seçim Komisyonu, seçim sonuçlarını değerlendiren açıklamada kesin olmayan verilere göre Koçaryan’ın toplam geçerli oyların yüzde 56,7’sini aldığını ifade etmiştir. Ancak daha sonra, muhalefetin ve özellikle Demirçiyan yandaşlarının Erivan’da düzenledikleri mitingin ardından Yüksek Seçim Komisyonu, Koçaryan’ın yüzde 49,8 oy aldığını ve ikinci tur seçimlerin yapılacağını açıklamıştır.[16]

5 Martta yapılan ikinci tur seçimlerinden sonra Yüksek Seçim Komisyonu tarafından yapılan açıklamaya göre Stepan Demirçiyan yüzde 32,56 (504.146 oy) almış, Robert Koçaryan ise yüzde 67,44 (1.044.424 oy) alarak ikinci defa devlet başkanı seçilmiştir.

İkinci tur devlet başkanlığı seçim sonuçları ilan edildikten sonra Demirçiyan ve bazı muhalefet partileri yeniden mitingler düzenleyerek, Yüksek Seçim Komisyonu’nun Koçaryan lehine, sonuçlar üzerinde oynadığını iddia etmiştir. Gerçekten de Rusya Federasyonu’ndan gelen gözlemciler dışındaki diğer bütün gözlemciler seçim sonuçları ile ilgili yaptıkları açıklamalarda seçimlerde hile yapıldığını ifade etmişlerdir. Rusya temsilcilerinin ise seçimlerin “demokratik” ve “adaletli” olduğu konusunda açıklama yapmasında, muhtemelen Koçaryan’ın 16–18 Aralık 2002 tarihlerinde Rusya’ya yaptığı ziyaretin büyük etkisi olmuştur.[17]  

Stepan Demirçiyan, 5 Mart’ta Ulusal Basın Kulübü’nde gerçekleştirdiği basın toplantısında, ikinci tur seçimlerinde hile yapıldığını ve halkın iradesini yansıtmadığını, “Anayasa çerçevesinde adalet ve zafer için” sonuna kadar mücadele edeceğini ifade ederek, seçim sonuçlarının iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’nde dava açmış, ancak lehinde bir karar çıkmamıştır.

25 Mayıs 2003 Parlamento Seçimleri

2003 yılının ilk altı ayında Ermenistan’ın siyasî hayatında önemli gelişmeler yaşanmıştır. 19 Şubat’ta (5 Mart’ta ikinci tur) devlet başkanı, 25 Mayıs’ta ise Parlamento seçimleri yapılmıştır. Her iki seçimde de iktidar ve muhalefet arasında ciddî rekabet yaşanmıştır. Devlet başkanı seçimlerinde Koçaryan ile ikinci tur seçimlerine katılan ve muhalefet tarafından aslında seçimleri kazandığı iddia edilen Stepan Demirçiyan, Parlamento seçimlerini kazanabilmek için örgütlenme ve propaganda faaliyetlerini genişletmişse de, seçimlerde üstünlük sağlayamamıştır.[18] Yüksek Seçim Kurulu’ndan yapılan açıklamaya göre, iktidarda bulunan Cumhuriyet Partisi toplam geçerli oyların yüzde 25’ini almıştır.[19] Parlamento seçimlerinde de üstünlük kazanan iktidar, siyasî dayanaklarını daha da güçlendirmek imkânına sahip olmuştur.

Devlet başkanı seçimlerinde olduğu gibi, Parlamento seçimlerinden sonra da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) gözlemcileri ciddî hilelerin ve usulsüzlüklerin yapıldığını açıklamıştır. Seçimlerde, AGİT’i temsil eden Büyükelçi Robert Barry, ziyaret ettikleri seçim merkezlerinin yaklaşık yüzde 30’unda oyların sayılmasında usulsüzlük yapıldığını, seçim merkezlerine ulaşım sorunu olduğunu ve sahte oy sandıklarının kullanıldığını tespit ettiklerini ifade etmiştir.

Genel Değerlendirme

Ermenistan siyasî hayatında iktidar için mücadele eden siyasî partiler, genellikle hükümetin ciddî baskısı ile karşılaşmakta, demokratik bir ortamda mücadele edememektedirler. Her ne kadar devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerine çeşitli siyasî parti ve blokların temsilcileri katılsa da, seçim sonuçlarını önceden tahmin etmek kolaydır. Devlet başkanları genellikle iki kere seçilme hakkını kullanmaktadırlar. Parlamento seçimlerine hükümetten onay almayan kişilerin seçilmesi zordur. Bunun gerçekleşmesi adayın maddî durumuna bağlıdır. Ancak propaganda çalışmalarını karşılayacak ve seçmenlerin gönüllerini hoş edebilecek kadar sermayesi olan adaylar, hükümet yetkilileri ve Merkez Seçim Komisyonu temsilcileri ile de temasta olduktan sonra, seçilme şansına daha çok sahip olabilmektedirler. Muhalefette iken demokrasi ve insan hakları savunucusu olan partiler, iktidara geldikten sonra daha önce savundukları ilkeleri rahatlıkla inkar edebilmekte, muhalefete her türlü baskıyı uygulayabilmektedirler. Gerçek demokratik değerler henüz Ermenistan siyasî hayatında yer edinememiştir. Yüksek görevler, bürokratlar ve memurlar tarafından, devlete ve millete hizmet verecek makam olarak değil, şahsî ihtirasların ve hırsların tatmin edildiği yer olarak kabul edilmektedir.

Siyasî mücadele alanının ve çerçevesinin Anayasa ve kanunlarla belirlenmiş olmasına rağmen, gerektiği zaman iktidar ve muhalefet bu kanunları ihlal etmekten çekinmemektedir. Bir başka deyişle, siyasî kültür mekanizması, ne iktidar ne de muhalefet tarafından benimsenmiştir. Muhalefet ve iktidar, birbirlerini eleştirirken, izlenen politikalardan daha çok, kişisel karakterlerini öne çıkarmaya çalışarak birbirilerini kamuoyu önünde aşağılamaktadır.

Bugün, Ermenistan siyasî partileri arasında etkiliği olan tek yabancı ülke Rusya’dır. Bunun en büyük nedenlerinden biri Rusya’nın bölgedeki yaklaşık 300 yıllık varlığının Ermenistan’da faaliyet gösteren siyasî partiler üzerinde etkisinin halen devam etmesidir. ABD ve Fransa da Ermeni siyasî partileriyle işbirliği ve temas halinde olsalar da, iç politika dinamiklerini değiştirme konusunda Rusya kadar geniş imkân ve araçlara sahip değildirler. Rusya’nın ekonomik ve siyasi desteğini almadan her hangi bir siyasî partinin Ermenistan’da iktidara gelmesinin mümkün olmadığı söylenebilir. Ermenistan, Rusya’nın bölgedeki siyasî, askerî ve ekonomik çıkarlarını göz ardı ettiği zaman ciddî sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir ki buna Petrosyan’ın istifa sürecini ve Ermenistan’ın Rusya’dan aldığı doğalgazda zaman zaman kesintilerin olmasını örnek olarak göstermek mümkündür.


[1] R. Ananikyan, Sovetskaya Armeniya, Seriya: Moya Rodina-SSSR, Voennoe İzdatelstva Moskova, , 1990, s. 58.
[2] Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnaksutyun), Ermeni Liberal Demokrat Partisi (ELDP), Ramkavar Parti (RP) ve Sosyal Demokrat Hınçak Partisi (SDHP) 1991 yılında çok partili sisteme geçilmenin ardından diasporadan ithal edilmiştir. Daha geniş bilgi için bkz. Gerard Libaridian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı, (Çev: Alma Taşlıca), İletişim Yayınları, I. Baskı, İstanbul,  2001,   s. 44.
[3] Garegin Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti v Armenii,  http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-04/12.qerru.shtml
[4] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[5] Adalet Bakanlığı’nda Kayıtlı 60 Parti Var, Azg, 30 Mart 2004
[6] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[7] Mityayev, Put K Nezavisimosti i Formirovanie ..., s. 84.
[8] Vaan Haçatryan, “Osnovnıye Tendençii Razvitiya Ekonomiki Armenii v 1991–2002 Godah”, http://www.ca-c.org/online/2002/journal_rus/cac-02/17.hachru.shtml
[9] INFO TASS, 19 Nisan 1995.
[10] Libaridian, Ermenilerin Devletleşme..., s. 45
[11] Mityayev, Put K Nezavisimosti i Formirovanie ..., s. 116.
[12] Hatem Cabbarlı, “Ermenistan’da 19 Şubat 2003 Tarihli Cumhurbaşkanlığı Seçimleri: Koçaryan’la Devam mı?”,  Stratejik Analiz, Sayı: 30, Ekim 2002, s. 27
[13] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[14] Karen Torosyan, Za Vitrinoy Vlasti, Erivan 2003, s. 97
[15] Grunin V. F,  “Armeniya Posle Tragiçeskih Sobıtii”, http://www.e-journal.ru/p_bzarub-st2-1.html
[16] Hatem Cabbarlı, “Ermenistan'da 19 Şubat 2003'te Yapılan Devlet Başkanlığı Seçimleri İkinci Tura Kaldı”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/
[17] Hatem Cabbarlı, “Devlet Başkanlığı Seçimleri Arifesinde Koçaryan'ın Yurt Dışı Gezileri”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/ (15 Ocak 2003)
[18] Hamlet Matevosyan, “Koçaryan İşet Soyuznikov”,  http://news.artsakhworld.com/ArCNews/Rus/index.php?cover=2&id=861
[19]Hatem Cabbarlı, “Ermenistan'da Parlamento Seçimleri ve İktidarın Zaferi”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder