Giriş
Bu makalede, Ermenistan’ın bağımsızlık mücadelesi yıllarında ve bağımsızlık sonrası dönemde siyasî gruplaşmaların/partilerin ortaya çıkması sürecine değinilmiş, bu gruplaşmaların/partilerin devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerinde verdikleri mücadele değerlendirilmiş ve günümüzde Ermenistan siyasî hayatında partilerin yeri ve önemi incelenmiştir.
Bu makalede, Ermenistan’ın bağımsızlık mücadelesi yıllarında ve bağımsızlık sonrası dönemde siyasî gruplaşmaların/partilerin ortaya çıkması sürecine değinilmiş, bu gruplaşmaların/partilerin devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerinde verdikleri mücadele değerlendirilmiş ve günümüzde Ermenistan siyasî hayatında partilerin yeri ve önemi incelenmiştir.
Ermenistan’da ilk muhalif hareketler 1960’lı yıllarda başlasa da, bu
tür faaliyetler sadece kişilere özel bir durum olmuş ve bu faaliyette
bulunanlara karşı ciddî önlemler alınmıştır. Bu yönde ilk muhalif faaliyeti
başlatanlar ise Paryur Ayrikyan (bugünkü Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği
lideri), Aşot Navasardayn (bugünkü Cumhuriyet Partisi lideri), Şugan Arutyunyan
(bugünkü Millî Birlik Partisi lideri) ve başkaları olmuştur.
1980’li yılların sonlarında Ermeni Ulusal Hareketi (EUH) şekillenmeye
başlamış ve 1990’lı yılların başlarında örgütlenmiştir. 1990’da yayımlanmış Sovyet
Ermenistanı adlı kitapta EUH’nin amacı ve hedefi su şekilde açıklanmıştı:
“EUH’nin hedefi-SSCB Anayasası ve Ermenistan SSCB Anayasası çerçevesinde
demokrasi ve sosyal adalet prensiplerine dayanarak, Ermeni halkının karşısında
duran ulusal, sosyal, ekonomik ve dinî meseleleri halletmek ve ülkede yaşayan
diğer millet ve halkların çıkarlarını gözetmektir.”[1]
1988–1990 yılları arasında EUH’nin geniş halk desteğini alması ve
Ermenistan Komünist Partisi’nin büyük ölçüde imaj ve itibar kaybetmesi üzerine
20 Mayıs 1990’da Ermenistan Yüksek Sovyeti’ne yapılan ilk çok partili seçimleri
EUH kazanmıştır. EUH liderlerinden Levon Ter-Petrosyan Yüksek Sovyet
Başkanlığına, Vazgen Manukyan ise Başbakanlık görevine getirilmiştir. Bu
tarihten sonra Ermenistan’da hâkimiyet, ulusal bağımsızlık mücadelesini
başlatan güçlerin eline geçmiş, EUH bünyesinde faaliyet gösteren gruplar
ayrılarak hem iktidar yanlısı hem de muhalefet partisi şeklinde örgütlenmiş,
ayrıca diaspora siyasî partileri de gayrı resmî olarak Ermenistan’da faaliyete
başlamıştır.[2]
Ermenistan’da siyasî partilerin kurulması 1988–1990 yıllarına rastlasa
da, siyasî partilerin faaliyetini düzenleyen “Sosyal Siyasî Kuruluşlar Hakkında
Kanun” 26 Şubat 1991 yılında kabul edilmiştir. Bu kanuna göre siyasî partiler
şu şekilde tanımlanmıştır: “Sosyal siyasî kuruluşlar seçme ve seçilme yaşına
ulaşmış kişilerin gönüllülük esasında birleşmesidir; tüzük ve programı vardır;
seçimler aracılığı ile devlet organlarının kurulmasına, faaliyetine ve ülkenin
sosyal, siyasî, ekonomik ve kültürel hayatına katılabilir.”[3]
Kanunun diğer maddelerinde ise siyasî partilerin faaliyet alanı belirlenmiştir.
Buna göre; İçişleri, Savunma ve İstihbarat Bakanlığı’nda çalışanlar parti üyesi
olamaz; siyasî partiler yurt dışından ve yabancı ülke tarafından yönetilemez,
maddî yardım alamaz; siyasî partiler devlet organlarında teşkilatlanamaz;
finans ve ekonomik kazanç getiren müesseselere sahip olamaz. Siyasî partilerin
faaliyetinin durdurulması veya yasaklanması Başsavcı veya Adalet Bakanlığı
tarafından açılan dava ile Yüksek Mahkemenin kararı ile mümkündür.[4]
Ermenistan’da siyasî partilerin kurulma süreci 1995 yılında yapılan
Parlamento seçimlerine kadar devam etmiştir ve bugün de devam etmektedir. Bu
süreç bağımsızlık döneminde ortak hareket eden siyasî güçleri birbirinden
ayırmış ve Ermenistan iç dinamiklerinin bölünmesine neden olmuştur. Yarım
yüzyıldan fazla tek parti sistemi ile yönetilmiş Ermenistan’da bu süreç oldukça
sancılı geçmiştir. EUH’den ayrılan siyasî güçler ihanetle suçlanmış ve halk
tarafından da olumlu karşılaşmamıştır. Ancak bu, siyasî partilerin kuruluş
döneminde yaşanması gereken kaçınılmaz bir merhaledir. EUH bünyesinden ayrılmış
siyasî partiler daha sonra Ermenistan’ın siyasî sisteminde kendi yerlerini
belirlemiş ve iktidar mücadelesinin yeni dönemini başlatmışlardır.
Siyasî Partiler ve İktidar Mücadelesi
Bugün Ermenistan’da Adalet Bakanlığı tarafından kayda alınmış 60 parti
faaliyet göstermektedir.[5]
Birçok parti ise kayda alınmak için Adalet Bakanlığı’na başvurmuştur. Ancak bu
partilerin büyük kısmı, Ermenistan siyasî hayatında ciddî role sahip değildir
ve fazla etkili olamamaktadır. Ermenistan’da Ermeni Ulusal Hareketi, Ermeni
Devrimci Federasyonu, Ermenistan Komünist Partisi, Ermenistan Cumhuriyet
Partisi, Ermenistan Ramkavar Azatakan Partisi, Erkrapah (Vatan Bekçileri)
Gönüllü Birliği, Sosyal Demokratik Parti (Hınçakyan), Ulusun Kendi Kaderini
Tayin Birliği, Ermenistan Cumhuriyet Partisi, Ermenistan Halk Partisi, Orianç
Yerkir (Kanunlar Ülkesi) ve başka partiler faaliyet göstermektedir.
20 Mayıs 1990 yılında Yüksek Sovyete yapılan seçimleri EUH’nin
kazanmasından sonra Yüksek Sovyet Başkanlığı görevi için EUH liderleri arasında
fazla rekabet yaşanmamıştır. Bu dönemde EUH siyasî mücadelenin önderliğini
yapmaktaydı ve daha bölünmemişti. İlk devlet başkanlığı seçimlerinin yapıldığı
16 Ekim 1991 tarihinde ise devlet başkanlığı seçimlerinde ciddî rekabetin
yaşanacağı ortaya çıkmıştır. Zira bu seçimlere Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği’nden
Paryur Ayrikyan, Taşnaksutyun Partisi’nden Soso Sarkisyan, Levon
Ter-Petrosyan’a karşı adaylıklarını açıklamıştı. Ancak EUH’nin Ermeni kamuoyu
nezdindeki itibarı, Petrosyan’ın bağımsızlık mücadelesi döneminde kazandığı
imajı ve Yüksek Sovyet Başkanlığı görevinde bulunmasının getirdiği avantaj
seçim sürecinde etkili olmuş ve Petrosyan, yüzde 70 oy alarak devlet başkanı
seçilmiştir.[6]
Petrosyan’ın Yüksek Sovyet Başkanı seçilmesinden kısa bir süre sonra iç
ve dış politikadan rahatsız olan ve iktidar mekanizmasında kendisinin hak
ettiği görevde olmadığına inanan gruplar ortaya çıkmış ve EUH’de ilk çatlak
sesler duyulmaya başlamıştı. 25 Eylül 1991’de Başbakanlık görevinde bulunan
Vazgen Manukyan istifa etmiş, Petrosyan rejiminde aradığını bulmayan grupların
liderliğine oynayarak Millî Demokratik Birliği’ni kurmuş ve resmi şekilde
Petrosyan’a muhalif olduğunu bildirmiştir. Kısa bir süre sonra Karabağ hareketi
liderlerinin de muhalefet sıralarına katıldığı anlaşılmıştı. Karabağ hareketi
liderlerinden Yüksek Sovyet Prezidyumu üyesi David Vardanyan da Millî
Demokratik Birliği’ne katıldığını açıklamıştır. 1992 yılında, başta
Taşnaksutyun Partisi olmak üzere, Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği ve Millî
Demokratik Birlik, Petrosyan’ın Karabağ politikasını eleştirerek istifa
etmesini talep etmeye başlamıştır. Haziran 1992’de ise Parlamentoda ilk
muhalefet bloğu-Millî Birlik kurulmuştur. Bu birliğe Taşnaksutyun Partisi ve
Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği başta olmak üzere toplam yedi parti
katılmıştır. Millî Demokratik Birlik ve Millî Birlik Parlamento grubu ile
işbirliği içinde bulunsaydı, büyük ihtimalle Vazgen Manukyan her iki grubun da
lideri konuma yükselebilir ve Petrosyan için ciddî rakip ortaya çıkabilirdi. Bu
durumu değerlendiren Petrosyan, Manukyan’ı Savunma Bakanı görevine getirmekle,
hem Manukyan’ın mücadele alanını sınırlamış, hem de Millî Demokratik Birlik ve
Millî Birlik Parlamento grubunu kontrolü altına almıştır. 1993 yılına kadar
Karabağ Savaşı’nda önemli başarılar elde eden Manukyan’ın siyasî şöhretinin
artmaya ve Ermenistan siyasî hayatında yükselmeye başlaması, Petrosyan’ı
rahatsız etmiş ve Haziran 1993’te Manukyan’ı görevinden almıştır.[7]
1993 yılına kadar Petrosyan, muhalefeti bir şekilde kontrol
edebilmiştir. İktidar ve muhalefet arasında anlaşmazlık ve uyuşmazlığın ikinci
dalgası Anayasa taslağının hazırlanması ve Anayasanın kabul edilmesi sürecinde
yaşanmıştır. Hükümet Anayasa taslağı üzerinde yaptığı çalışmalarda kendi
hâkimiyetini meşrulaştırmak için çaba göstermiş, muhalefet ise bu çalışmaları
Anayasaya dayanarak belirli grup veya kişiler tarafından hâkimiyetin
benimsenmesi olarak değerlendirilmiştir.
Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten bugüne kadar süregelen üç
yapısal faktör iktidar mücadelesinin ana hattını teşkil etmiştir:
1.
Sosyal ve ekonomik sorunlar
2.
Dağlık Karabağ meselesi
3.
Güvenlik sorununun halledilmesi
Kurulan bütün hükümetlerin ve devlet başkanlarının bu sorunlar üzerinde
yoğunlaşmasına rağmen, iç ve dış kaynaklı nedenlerden dolayı bu sorunların hiç
biri halledilmemiştir. Ermenistan bağımsızlığını ilan ettikten sonra Sovyet
ekonomik modeline dayalı ekonominin başarılı olmayacağı anlaşılmış ve serbest
piyasa ekonomisi modeli uygulanmaya başlanmıştır.
1992 yılına gelindiğinde Sovyetlerden miras kalan ekonomik sistem
çökmüş, gelişme sağlanamamış, aksine Ermenistan ekonomisi 1970’li yılların
düzeyine gerilemiştir.[8]
Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’ın başarılı olması hükümet tarafından koz olarak
kullanılmış, giderek büyüyen ekonomik sorunlar da savaş durumu ile açıklanmaya
çalışılmıştır.
Karabağ Savaşı’nın 1994 yılına kadar devam etmesi ve Ermenistan
Ordusunun başarılı operasyonlar düzenlemesi, Ermenistan muhalefetinin faaliyet
alanını sınırlayan şartların başında gelmektedir. 1991–1994 yılları arasında,
muhalefet eylemlerine devam etse de iktidarın zorla değiştirilmesi girişiminde,
bir başka ifade ile darbe girişiminde bulunmaktan kesinlikle kaçınmıştır. Bu,
Ermenistan devletinin ayakta kalması ve güçlenmesinde en önemli unsur olmuştur.
Bu dönemde Azerbaycan ve Gürcistan’da darbeler serisi birbirini izlemiş, sık
sık iktidar değişikliği yaşanmıştır.
Mayıs 1994’te ateşkes anlaşması imzalandıktan sonra Ermenistan
muhalefeti, hükümetin sosyal ve ekonomik politikasını eleştirmeye başlamış,
askerî operasyonların durduğunu ve savaş giderlerinin azaldığını iddia ederek,
hükümetin ekonomik sorunlar üzerinde yoğunlaşmasını talep etmiştir. Ancak hükümetin
ekonomik reform çalışmalarının beklenen sonuçları vermemesi üzerine muhalefetin
baskıları daha da artmıştır. Bu dönemde hükümeti zor duruma düşüren bir başka
olay da terör olaylarının yaşanması olmuştur. Karabağ Komitesi liderlerinden
olan Hambartsum Galstyan, KGB subayı Yüzbaşyan ile Devlet Demiryolları
İdaresinin Başkanı Kandilyan’ın öldürülmesi iç dinamikleri daha da germiştir.
Taşnaksutyun, Ramkavar Azatakan ve Demokrat Parti muhalif cephede yer alsalar
da muhalefetin liderliğini Vazgen Manukyan’ın başkanı olduğu Millî Demokratik
Birlik Partisi üslenmiştir. Petrosyan kendi konumunu sağlamlaştırmak açısından
muhalif partilerin bazıları ile görüşerek iktidar yanlısı blok kurmayı
amaçlamış ve Cumhuriyet, Ermeni Ulusal Hareketi, Hınçak, Liberal Demokratik ve
Hıristiyan Demokratik Partilerini bir araya getirerek bunu başarmıştır.
5 Temmuz 1995 Parlamento Seçimlerinde Siyasî Mücadele
Ermenistan Yüksek Sovyeti’nin Şubat ayında yapılan toplantısında,
Parlamento seçimlerinin 5 Temmuz 1995’de yapılmasına karar verilmiş, Nisan
ayında ise seçim kanunu kabul edilmiştir.[9]
Bu tarihten itibaren iktidar ve muhalefet Temmuz ayında yapılacak Parlamento
seçimlerine hazırlık çalışmalarına başlamıştır. Petrosyan, 1990 yılında yapılan
seçimler sonucunda oluşmuş Parlamentoyu kontrol edebilmiştir. İktidarını
korumak için Temmuz seçimlerinden sonra da parlamentoyu kontrol etmesi
gerekiyordu. Ancak 1995 seçimleri, 1990 seçimlerine göre çok daha çetin bir
ortamda yapılacaktı. 1995 tarihinde yapılan Parlamento seçimlerine 13 siyasî
parti ve birlik katılmıştır.
Ermenistan Merkez Seçim
Komisyonu’nun verdiği bilgilere göre toplam 191 sandalyeden: Cumhuriyet Birliği–114,
Şamiram–8, Ermenistan Komünist partisi–7, Millî Demokratik Birlik–5, Ulusun Kendi Kaderini Tayin Birliği–3, Tarafsızlar–35
sandalye elde etmişlerdi. Parlamento, Petrosyan’ın istediği şekilde oluşmuş,
Ermeni Ulusal Hareketinin liderliğini yaptığı Cumhuriyet Birliği, Parlamentoda
büyük çoğunluğu elde etmiş ve sadece üç muhalif partisi toplam 15 sandalye ile
Parlamentoya girebilmiştir. 1995 seçimlerinde en büyük gelişmelerden biri de,
Savunma Bakanlığı görevinde bulunan Vazgen Sarksyan’ın desteği ile Karabağ’da
savaşmış askerlerden oluşan Yerkrapah (Vatan Bekçileri) grubundan sekiz kişinin
Cumhuriyet Birliği nezdinde milletvekili seçilmesi olmuştur.[10]
Yüksek Sovyetin Anayasa taslağını kabul etmesi ve seçimlerle aynı tarihte
taslağın referanduma çıkarılması kararının alınmasına rağmen, Parlamento bu
kararı reddetmiştir. Anayasa taslağının devlet başkanı yetkilerini neredeyse
sınırsız derecede genişlettiğini iddia eden muhalefet partileri, taslağın bu
şekli ile referanduma sunulmasına itiraz etmiştir. Petrosyan, Parlamento
seçimlerinden sonra 22 Eylül 1996 yılında yapılan devlet başkanlığı seçimlerine
kadar Parlamento ve hükümeti kontrol edebilmiştir. Ancak devlet başkanlığı
seçimlerinden sonra durum değişmiş, Petrosyan’ın kendi takımında bulunan
kişiler dahi ekonomik, sosyal ve dış politikayı eleştirmeye başlamıştır.
22 Eylül 1996 Devlet Başkanlığı Seçimleri: Eskinin Devamı mı Yoksa Yeni Sorunlar mı?
22 Eylül 1996 Devlet Başkanlığı Seçimleri: Eskinin Devamı mı Yoksa Yeni Sorunlar mı?
1995’te yapılan Parlamento seçimlerinde Petrosyan, Parlamentoyu kendi
isteği doğrultusunda oluştursa da, bu seçimler Petrosyan rejiminin sonunun
başlangıcı olmuş, 1996’da yapılan devlet başkanlığı seçimleri ise bu süreci daha
da hızlandırmıştır. Yasama ve yürütme erklerinin devlet başkanı tarafından
kontrol etme isteği, eski Sovyetler Birliği ülkelerinde (Baltık ülkeleri hariç)
genellikle görülen bir durumdur. Seçim öncesinde Petrosyan, Taşnaksutyun
Partisinin “Dro” silahlı çete ile ilişkisi ve terör eylemlerine adının
karışması nedeniyle kapatılmasını talep etmiş ve parti Başsavcılık tarafından
kapatılmıştır. 22 Eylül 1996
seçimlerinde Petrosyan, ciddî destek kaybına uğramasına rağmen, seçimlere
katılmış ve Merkez Seçim Komisyonunun verdiği bilgilere göre yüzde 52.09
oranında oy alarak seçimleri kazanmıştır. Seçimlerde en ciddî rekabet Petrosyan
ve Vazgen Manukyan arasında yaşanmıştır. Yüzde 41.07 oranında oy alan Manukyan,
seçimleri kendisinin kazandığını ve Merkez Seçim Komisyonu’nun sonuçlar
üzerinde oynadığını iddia etmiştir. 25 Eylül’de Manukyan, diğer muhalefet
partilerinin de desteğini alarak Parlamento binası önünde büyük bir miting
düzenlemiştir. Miting başladıktan kısa süre sonra galeyana gelen kitle
Parlamento binasına saldırmış, Meclis Başkanı ve iki yardımcısı feci şekilde
dövülmüştür.[11]
Hükümet, göstericilere karşı güvenlik güçlerini kullanmış ve kısa sürede
kontrolü sağlayabilmiştir. 1996 seçimlerine Petrosyan, kamuoyu desteğinden
yoksun olarak girse de, muhalefet adayları da seçimlerini kazanacak halk
desteğini sağlaya bilmemiştir. Ermenistan siyasî hayatında muhalefet ve iktidar
arasındaki mücadele, bugüne kadar sivil ve normal bir mücadele olmamıştır.
Muhalefet, iktidarın uyguladığı ekonomik ve sosyal politikaları eleştirmekten
çok, liderlerin özel hayatını ve kişiliğini eleştirmiş, iktidar da muhalefetin
miting ve gösterilerinin önünü almak için güvenlik güçlerini kullanmaktan
çekinmemiştir.
1996’da yapılan devlet başkanlığı seçimlerinden sonra iktidar ve
muhalefet arasında mücadele daha da güçlenmiş, halk desteğini kaybeden
Petrosyan rejiminde de muhalif görüşler su yüzüne çıkmaya başlamıştır.
Petrosyan’ın, özellikle Eylül 1997’de AGİT Minsk Grubu’nun Karabağ konusunda
sunduğu barış anlaşmasının taslak metnini kabul etmesinden sonra tabanı ve
kadrosu oldukça zayıflamış ve Şubat 1998’de istifa etmek zorunda kalmıştır.[12]
16 Mart 1998 Devlet Başkanlığı Seçimleri: İktidarın El Değiştirmesi
Petrosyan’ın istifasından sonra başbakanlık görevinde bulunan Robert
Koçaryan devlet başkanlığı görevine vekâlet etmiştir. Hem başbakanlık hem de
devlet başkanlığı yetkilerine sahip olan Koçaryan, siyasî denklemleri kendi
lehine değiştirmek için çalışmalara başlamış ve başarılı olmuştur. Ancak
Koçaryan’ın hesaba katmadığı bir gelişme yaşanmış, Ermenistan Komünist Partisi
Merkez Komitesi Genel Sekreteri görevinde bulunmuş Karen Demirçiyan siyasî
sahneye çıkmış ve muhalif grupların bir bölümünün desteğini alarak devlet
başkanlığı seçimlerine aday olacağını açıklamıştır. Demirçiyan’ın kısa sürede
büyük ölçüde halkın ve diğer siyasî partilerin desteğini elde etmesinin en
önemli nedenlerinden biri, Demirçiyan’ın Komünist Partisi Genel Sekreteri
olduğu dönemde Ermeni halkının sosyal ve ekonomik sorunlarının olmadığı yakın
geçmişi unutmamaları olmuştur.
Devlet başkanlığı seçimlerine 12 aday katılmış ancak sadece beş aday
yüzde beşlik barajı geçebilmiştir. En ciddî rekabet ise Koçaryan (yüzde 38,20)
ve Demirçiyan (yüzde 30,62) arasında yaşanmıştır. Hiçbir aday toplam geçerli
oyların yüzde 50 artı birini alamadığı için en çok oy alan iki aday ikinci tur
seçimlerine katılma hakkına sahip olmuştur. İkinci tur seçimlerinde ise
Demirçiyan yüzde 40,51, Koçaryan yüzde 59, 49 oranında oy almış ve devlet
başkanı seçilmiştir.[13]
Seçimleri Koçaryan’ın kazanmasındaki en büyük etkenler; yürütme
hâkimiyetinin Koçaryan’a her türlü kolaylığı sağlaması ve Paryur Ayrikyan ile
Aram Sarksyan’ın Koçaryan’ı desteklemesi olmuştur. Ayrıca bu seçimlerde kalan
yüzde 23,24 oranında oy alan Sergey Badalyan (KP) ve Vazgen Manukyan (MDB) 1999
yılında yapılacak Parlamento seçimlerinde iktidarın desteğini almak için ikinci
tur seçimlerinde tarafsız olduklarını bildirmişlerdir.
1998’de yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde bütün siyasî araçlara
sahip olmasına rağmen oldukça zorlandığını gören Koçaryan, kapatılmış
Taşnaksutyun partisinin faaliyete başlamasına izin vermiştir. Savunma Bakanı
Sarksyan, Yerkrapah hareketini, Cumhuriyet Partisi ile birleştirmiş ve
Parlamentoda çoğunluğu elde etmiştir. Bu arada Demirçiyan da 1999 yılı
başlarında siyasî teşkilatlanmasını tamamlamış, Parti Kurucu Kurultayını
toplayarak Ermenistan Halk Partisini kurmuştur.
Bağımsızlık döneminde Ermenistan siyasî hayatında deprem etkisin
yaratan en büyük olay 27 Ekim 1999 yılında Parlamentoya yönelik düzenlenen
silahlı saldırı olmuştur. Nairi Unanyan liderliğinde bir grup silahlı kişi,
toplantı sırasında Parlamentoya saldırıda bulunmuş, Parlamento Başkanı Karen
Demirçiyan ve Başbakan Vazgen Sarksyan ile birlikte toplam sekiz kişiyi
katletmiştir.[14]
Canlı yayında düzenlenen saldırıyı Ermenistan ve dünya kamuoyu izlemiştir.
Saldırıdan sonra Ermenistan siyasî hayatında siyasi denklemler bir an içinde
altüst olmuştur. Olayların hemen ardından yapılan açıklamalarda, saldırıya
Koçaryan’ın da adının karıştığı ifade edilmiştir. Ermenistan devlet yönetim
mekanizması felç olmuştur. Herhangi küçük bir darbe çok daha ciddî sonuç
doğurabilirdi. Koçaryan çok kısa sürede durumun ciddiyetini anlayıp saldırıda
hayatını kaybetmiş olan Başbakan Sarksyan’ın kardeşi Aram Sarksyan’ı
Başbakanlık görevine getirmekle kendisine karşı yapılan eleştirileri büyük
ölçüde azaltabilmiştir. [15]
30 Mayıs 1999 Parlamento Seçimleri
30 Mayıs 1999 Parlamento Seçimleri
Petrosyan’ın Şubat 1998’de istifa
etmesinden sonra EUH, Ermenistan siyasî sahnesinden neredeyse tamamen
silinmiştir. Yapılan devlet başkanlığı seçimlerini 1990’lı yıllardan
başlayarak, Ermenistan’da mücadele veren siyasî güçler değil, Petrosyan
tarafından sözde Karabağ devlet başkanı görevindeyken Ermenistan’da Başbakanlık
görevine getirilmiş Robert Koçaryan kazanmıştır. Koçaryan, iktidarının ilk
yıllarında muhalefetten daha çok iktidar takımı içinde siyasi denklemleri
korumaya çalışmıştır. Özellikle Vazgen Sarksyan’ın siyasî ve askerî imajı,
Koçaryan’ın devlet başkanlığı imajını gölgede bırakmıştır. Bu süreci
değiştirmek ve Mayıs 1999 yılında yapılan Parlamento seçimlerinde siyasî
dayanaklarını sağlama almak için Koçaryan, Taşnaksutyun Partisi başta olmak üzere
diğer partilerle anlaşmaya çalışmıştır. Parlamento seçimlerine toplam 21 siyasî
parti ve birlik katılmış olmasına rağmen, yüzde 5’lik barajı sadece altı parti
geçmeyi başarmıştır. Merkez Seçim Komisyonunun verdiği bilgilere göre Birlik
Bloğu yüzde 42,69; MDB yüzde 5,17; Hukuk ve Dayanışma Bloğu yüzde 7,96; EKP
yüzde 12,09; Taşnaksutyun yüzde 7, 84;
Hukuk Devleti yüzde 5,28 oranında oy almıştır. 1998 devlet başkanlığı
seçimlerinde Koçaryan ile rekabet içinde olan Demirçiyan, Parlamento
seçimlerinde üstünlüğü ele geçirebilmiştir.
Şubat 2003 Devlet Başkanlığı Seçimleri
Ermenistan’da 19 Şubat 2003’te yapılan devlet başkanlığı seçimlerinde
hiçbir aday toplam geçerli oyların yüzde50’den fazlasını alamadığı için Merkez
Seçim Komisyonu 5 Martta ikinci tur seçimlerin yapılmasına karar vermiştir. En
çok oy alan Robert Koçaryan (yüzde 49,8) ile Stepan Demirçiyan (yüzde 28,3)
ikinci tur seçimlerine katılmıştır.
20 Şubat’ta Ermenistan Yüksek Seçim Komisyonu, seçim sonuçlarını
değerlendiren açıklamada kesin olmayan verilere göre Koçaryan’ın toplam geçerli
oyların yüzde 56,7’sini aldığını ifade etmiştir. Ancak daha sonra, muhalefetin
ve özellikle Demirçiyan yandaşlarının Erivan’da düzenledikleri mitingin
ardından Yüksek Seçim Komisyonu, Koçaryan’ın yüzde 49,8 oy aldığını ve ikinci
tur seçimlerin yapılacağını açıklamıştır.[16]
5
Martta yapılan ikinci tur seçimlerinden sonra Yüksek Seçim Komisyonu tarafından
yapılan açıklamaya göre Stepan Demirçiyan yüzde 32,56 (504.146 oy) almış,
Robert Koçaryan ise yüzde 67,44 (1.044.424 oy) alarak ikinci defa devlet
başkanı seçilmiştir.
İkinci
tur devlet başkanlığı seçim sonuçları ilan edildikten sonra Demirçiyan ve bazı
muhalefet partileri yeniden mitingler düzenleyerek, Yüksek Seçim Komisyonu’nun
Koçaryan lehine, sonuçlar üzerinde oynadığını iddia etmiştir. Gerçekten de
Rusya Federasyonu’ndan gelen gözlemciler dışındaki diğer bütün gözlemciler
seçim sonuçları ile ilgili yaptıkları açıklamalarda seçimlerde hile yapıldığını
ifade etmişlerdir. Rusya temsilcilerinin ise seçimlerin “demokratik” ve
“adaletli” olduğu konusunda açıklama yapmasında, muhtemelen Koçaryan’ın 16–18
Aralık 2002 tarihlerinde Rusya’ya yaptığı ziyaretin büyük etkisi olmuştur.[17]
Stepan
Demirçiyan, 5 Mart’ta Ulusal Basın Kulübü’nde gerçekleştirdiği basın
toplantısında, ikinci tur seçimlerinde hile yapıldığını ve halkın iradesini
yansıtmadığını, “Anayasa çerçevesinde adalet ve zafer için” sonuna kadar
mücadele edeceğini ifade ederek, seçim sonuçlarının iptal edilmesi için Anayasa
Mahkemesi’nde dava açmış, ancak lehinde bir karar çıkmamıştır.
25
Mayıs 2003 Parlamento Seçimleri
2003 yılının ilk
altı ayında Ermenistan’ın siyasî hayatında önemli gelişmeler yaşanmıştır. 19
Şubat’ta (5 Mart’ta ikinci tur) devlet başkanı, 25 Mayıs’ta ise Parlamento
seçimleri yapılmıştır. Her iki seçimde de iktidar ve muhalefet arasında ciddî
rekabet yaşanmıştır. Devlet başkanı seçimlerinde Koçaryan ile ikinci tur
seçimlerine katılan ve muhalefet tarafından aslında seçimleri kazandığı iddia
edilen Stepan Demirçiyan, Parlamento seçimlerini kazanabilmek için örgütlenme
ve propaganda faaliyetlerini genişletmişse de, seçimlerde üstünlük
sağlayamamıştır.[18] Yüksek Seçim
Kurulu’ndan yapılan açıklamaya göre, iktidarda bulunan Cumhuriyet Partisi
toplam geçerli oyların yüzde 25’ini almıştır.[19] Parlamento seçimlerinde
de üstünlük kazanan iktidar, siyasî dayanaklarını daha da güçlendirmek imkânına
sahip olmuştur.
Devlet başkanı seçimlerinde olduğu
gibi, Parlamento seçimlerinden sonra da Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
(AGİT), Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) gözlemcileri ciddî hilelerin
ve usulsüzlüklerin yapıldığını açıklamıştır. Seçimlerde, AGİT’i temsil eden
Büyükelçi Robert Barry, ziyaret ettikleri seçim merkezlerinin yaklaşık yüzde
30’unda oyların sayılmasında usulsüzlük yapıldığını, seçim merkezlerine ulaşım
sorunu olduğunu ve sahte oy sandıklarının kullanıldığını tespit ettiklerini
ifade etmiştir.
Genel
Değerlendirme
Ermenistan siyasî hayatında iktidar
için mücadele eden siyasî partiler, genellikle hükümetin ciddî baskısı ile
karşılaşmakta, demokratik bir ortamda mücadele edememektedirler. Her ne kadar
devlet başkanlığı ve Parlamento seçimlerine çeşitli siyasî parti ve blokların
temsilcileri katılsa da, seçim sonuçlarını önceden tahmin etmek kolaydır.
Devlet başkanları genellikle iki kere seçilme hakkını kullanmaktadırlar.
Parlamento seçimlerine hükümetten onay almayan kişilerin seçilmesi zordur.
Bunun gerçekleşmesi adayın maddî durumuna bağlıdır. Ancak propaganda
çalışmalarını karşılayacak ve seçmenlerin gönüllerini hoş edebilecek kadar
sermayesi olan adaylar, hükümet yetkilileri ve Merkez Seçim Komisyonu
temsilcileri ile de temasta olduktan sonra, seçilme şansına daha çok sahip
olabilmektedirler. Muhalefette iken demokrasi ve insan hakları savunucusu olan
partiler, iktidara geldikten sonra daha önce savundukları ilkeleri rahatlıkla
inkar edebilmekte, muhalefete her türlü baskıyı uygulayabilmektedirler. Gerçek
demokratik değerler henüz Ermenistan siyasî hayatında yer edinememiştir. Yüksek
görevler, bürokratlar ve memurlar tarafından, devlete ve millete hizmet verecek
makam olarak değil, şahsî ihtirasların ve hırsların tatmin edildiği yer olarak
kabul edilmektedir.
Siyasî mücadele alanının ve çerçevesinin Anayasa ve kanunlarla
belirlenmiş olmasına rağmen, gerektiği zaman iktidar ve muhalefet bu kanunları
ihlal etmekten çekinmemektedir. Bir başka deyişle, siyasî kültür mekanizması,
ne iktidar ne de muhalefet tarafından benimsenmiştir. Muhalefet ve iktidar,
birbirlerini eleştirirken, izlenen politikalardan daha çok, kişisel
karakterlerini öne çıkarmaya çalışarak birbirilerini kamuoyu önünde
aşağılamaktadır.
Bugün, Ermenistan siyasî partileri arasında etkiliği olan tek yabancı
ülke Rusya’dır. Bunun en büyük nedenlerinden biri Rusya’nın bölgedeki yaklaşık
300 yıllık varlığının Ermenistan’da faaliyet gösteren siyasî partiler üzerinde
etkisinin halen devam etmesidir. ABD ve Fransa da Ermeni siyasî partileriyle
işbirliği ve temas halinde olsalar da, iç politika dinamiklerini değiştirme
konusunda Rusya kadar geniş imkân ve araçlara sahip değildirler. Rusya’nın
ekonomik ve siyasi desteğini almadan her hangi bir siyasî partinin
Ermenistan’da iktidara gelmesinin mümkün olmadığı söylenebilir. Ermenistan,
Rusya’nın bölgedeki siyasî, askerî ve ekonomik çıkarlarını göz ardı ettiği
zaman ciddî sorunlarla karşı karşıya kalabilmektedir ki buna Petrosyan’ın
istifa sürecini ve Ermenistan’ın Rusya’dan aldığı doğalgazda zaman zaman
kesintilerin olmasını örnek olarak göstermek mümkündür.
[1] R. Ananikyan, Sovetskaya Armeniya, Seriya: Moya
Rodina-SSSR, Voennoe İzdatelstva Moskova, , 1990, s. 58.
[2] Ermeni Devrimci Federasyonu (Taşnaksutyun), Ermeni Liberal Demokrat
Partisi (ELDP), Ramkavar Parti (RP) ve Sosyal Demokrat Hınçak Partisi (SDHP)
1991 yılında çok partili sisteme geçilmenin ardından diasporadan ithal edilmiştir.
Daha geniş bilgi için bkz. Gerard Libaridian, Ermenilerin Devletleşme
Sınavı, (Çev: Alma Taşlıca), İletişim Yayınları, I. Baskı,
İstanbul, 2001, s. 44.
[3] Garegin Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti v Armenii, http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-04/12.qerru.shtml
[4] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[5] Adalet Bakanlığı’nda Kayıtlı 60 Parti Var, Azg, 30 Mart 2004
[6] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[7] Mityayev, Put K Nezavisimosti i Formirovanie ..., s. 84.
[8] Vaan Haçatryan, “Osnovnıye Tendençii Razvitiya Ekonomiki Armenii v 1991–2002
Godah”, http://www.ca-c.org/online/2002/journal_rus/cac-02/17.hachru.shtml
[9] INFO TASS, 19 Nisan 1995.
[10] Libaridian, Ermenilerin Devletleşme..., s. 45
[11] Mityayev, Put K Nezavisimosti i Formirovanie ..., s. 116.
[12] Hatem Cabbarlı, “Ermenistan’da 19 Şubat 2003 Tarihli Cumhurbaşkanlığı
Seçimleri: Koçaryan’la Devam
mı?”, Stratejik Analiz, Sayı: 30,
Ekim 2002, s. 27
[13] Keryan, Utverjdenie Mnogopartiynosti...,
[14] Karen Torosyan, Za Vitrinoy Vlasti, Erivan 2003, s. 97
[16] Hatem Cabbarlı, “Ermenistan'da 19 Şubat 2003'te Yapılan Devlet
Başkanlığı Seçimleri İkinci Tura Kaldı”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/
[17] Hatem Cabbarlı, “Devlet Başkanlığı Seçimleri Arifesinde Koçaryan'ın
Yurt Dışı Gezileri”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/
(15 Ocak 2003)
[18] Hamlet Matevosyan, “Koçaryan İşet Soyuznikov”, http://news.artsakhworld.com/ArCNews/Rus/index.php?cover=2&id=861
[19]Hatem Cabbarlı, “Ermenistan'da Parlamento Seçimleri ve İktidarın
Zaferi”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder