Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
Bu çalışmada tarihi süreçte
Ermenistan-Gürcistan ilişkilerinde yaşanan olaylara açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır. Güney Kafkasya’nın Çarlık Rusya’sı tarafından işgal edilmesi,
1918’de “Maverayı Kafkas Komiserliği”nin kurulması ve taraflar arasındaki
anlaşılmazlık sonucunda aynı yıl “Maverayı Kafkas Komiserliği”nin
bırakılmasının ardından Ermenistan ve Gürcistan’ın bağımsızlıklarını ilan
etmesi sonrası gelişen olaylar ve iki ülkenin karşılıklı ilişkilerine ışık
tutulmaya çalışılmıştır.
Bu bağlamda, 1991 sonrası Ermenistan ve Gürcistan
arasında ekonomik ve siyasi ilişkiler ele alınmış, bugün için ciddi bir sorun
olarak bilinen Cavaheti[1]
konusunda Ermenistan ve Gürcistan’ın yaklaşımları değerlendirilmiştir. Cavaheti
konusu, sadece Ermenistan-Gürcistan arasında yaşanan bir sorun değildir, aynı
zamanda 1944’de Stalin’in uyguladığı “kızıl terör” sonucunda bölgeden sürgün
edilmiş Ahıska Türklerini de ilgilendirmektedir.
Ekonomik ve ticari işbirliği bağlamında
Ermenistan’ın Gürcistan’a elektrik enerjisi satması ve bunun yanı sıra Ermenistan’ın
Gürcistan üzerinden (özellikle deniz yoluyla) dünya pazarlarına açılması ne
kadar önem taşıyorsa, siyasi bağlamda da taraflar arasında Cavaheti sorunu ve
Ahıska Türklerinin Gürcistan’a geri dönüş meselesi o kadar önemlidir.
Tarihi Süreçte Ermenistan-Gürcistan İlişkileri
Ermeni ve Gürcü halklarının tarihine
değinmeden bugünkü Ermenistan-Gürcistan ilişiklerine açıklık getirmek mümkün
değildir. Ermeni tarihçiler büyük bir gayretle kendilerinin Kafkasya’nın
yerlisi olduklarını ispatlamaya çalışsalar da Gürcü ve Rus kaynakları bunun
aksini iddia etmektedir.[2]
Büyük İskender’in
zamanına kadar Ermeniler Büyük Ermenistan ve Küçük Ermenistan olarak
adlandırılan coğrafyada yaşamışlardır. İskender Achemenide
İmparatorluğu’nu mağlup ettikten sonra Ermenistan’ı il olarak
İmparatorluğa katmış ve tayin ettiği valiler tarafından yönetilmiştir.
İskender’in ölümünden sonra bu bölge Partlar’ın yönetimini kabul
etmiştir. M.S. VII. yüzyılda Arap, İran
ve Bizans devletlerinin hücumlarına uğrayan Ermeniler Kafkasya’ya göç etmeye
başlamışlardır.[3]
Büyük İskender’in
işgalinden sonra XII. yüzyıla[4] kadar kendi devletlerine
sahip olmayan Ermenilerin belirli aralıklarla Kafkasya’ya göçü devam etmiştir.
Gürcü tarihçileri Ermenilerin Kafkasya’ya göç etmelerini üç döneme
ayırmaktadırlar. Birinci dönem I - VI ve IX. yüzyılları, ikinci dönem XV. ve
XVIII. yüzyılları, üçüncü dönem ise XVIII. yüzyılın sonlarından XX. yüzyılın
başlarına kadar olan zamanı kapsamaktadır. Birinci dönemde, Gürcistan’a göç eden Ermenilerin sayısı
konusunda ne Ermeni ne de Gürcü kaynaklarında bilgiye rastlanmamaktadır.
Ermenilerin toplu halde Gürcistan’a göç etmeleri Ermeni kolonilerinin
zayıflamasına ve güçsüzleşmesine neden olmuştur. David Ağmaşenebeli’nin
zamanında Selçuklu Türklerinin egemenliği altındaki Ermeniler Tiflis’e ve sınır
bölgelerine göç ettiler. Böylece Ermeni ve Gürcü halklarının ilişkileri yeni
bir döneme girdi. Bu süreç IX. yüzyılda genişledi ve XVIII. yüzyıldan itibaren
süreklilik kazanmaya başladı. İkinci dönemde Ermenilerin Gürcistan’a göç etmeleri daha da
hızlandı. Bu zamandan itibaren Gürcistan’a göç eden Ermeniler ülkenin toplumsal
ve ekonomik hayatında yer edinmeye başladılar. Gürcistan devletinin ekonomik
sıkıntıları vardı, dağılmış şehirleri, kasaba ve köyleri yeniden inşa etmek
için işçi gücüne ihtiyaç duyuluyordu. Bu nedenle Gürcistan yöneticileri
Ermenilerin Gürcistan’a yerleşmelerini teşvik etmeye başladılar.[5]
Üçüncü dönem de
Ermenilerin Gürcistan’a göç etmesi Nadir Şah’ın Gürcistan’a hücum etmesinden sonraya
rastlamaktadır. Bu hücumlar sonucunda birçok Gürcü şehir ve kasabaları boş
kalmıştır. Gürcü Çarı II. Erekle boşaltılmış şehir ve kasabalarda ticaret ve
ekonominin canlanması için Ermenilerin yerleşmesine izin vermiş ve Ermeniler Ktsia-Berduçi civarına Taşiri, Abotsi, Tiflis,
Gori, Baraleti, Saçheidzo-Aragveti ve Kutaisi’ye yerleştirilmişlerdir.[6]
XVII. yüzyılın sonu
XVIII. yüzyılın başlarında Rusya ekonomik ve siyasi açıdan güçlenmiş ve güney
bölgelere doğru yayılmacı bir politika izlemeye başlamıştı. Sıcak denizlere
inmek ise bu politikanın temelini oluşturmaktaydı. Rusya’nın gelişmekte olan
ekonomisinin hammaddeye olan ihtiyacı Kafkasya’dan karşılanabilirdi. 18 Temmuz
1722’de I. Petro Heşterhan’dan yola çıkarak Hazar Denizi ve karadan büyük bir ordu
ile Kafkasya’nın kuzeyinde yerleşen Derbent üzerine saldırdı. Derbent hakimi
İmamkulu Bey, Derbent Kalesi’nin anahtarlarını I. Petro’ya teslim etti. Ancak
kısa bir süre sonra İsveç’le savaş tehlikesi ortaya çıktığı için I. Petro geri
dönmeye mecbur oldu.[7]
Rusya’nın
Kafkasya’ya büyük bir ordu ile hücum etmesi Gürcü Kralı II. Erekli’yi Rusya
gibi büyük bir devletle görüşmelere başlamaya mecbur bıraktı. II. Erekli’nin Rusya ile anlaşma imzalamak
istediğini bilen Ermeni Piskoposu ve tüccarları 3 Mart 1783’de Rusya’ya Ermeni
milleti adına temsilci gönderip Rusya’ya sadık olduklarını bildirerek Gürcü
egemenliğinden kurtulmaları için yardım istediler.[8] Böylece Arap, Pers,
Selçuklu, Safevi hücumları karşısında dayanamayarak Gürcistan topraklarına
sığınan Ermeniler Gürcülere ihanet etti. Gürcü edebıyatında
Ermenilerin ihaneti hakkında birçok bilgi yer almaktadır. Perslerin siyasi ve
ekonomik baskılarına dayanamayan birçok Ermeni Gürcistan’da kendilerine yer
edinip, hiç bir ayrıcalık görmeden Gürcistan’ın ekonomik ve ticari hayatında
başarılar kazanmasına rağmen, 1795’de Ağa Muhammet Şah Gacar’ın Tiflis’e hücumu
zamanı Ermeniler onun ordusuna kılavuzluk yaparak II. İrakli’nin mağlup
edilmesine neden olmuşlardı.[9] Oysa
daha 1436’da Ermeni tarihçisi Hovanes kendi hatıratında Gürcülerin
Ermenilere yaptığı yardıma göre minnettarlığını şöyle ifade etmişti: “Şükürler
olsun ki Gürcüler bütün halka, kadınlara, yaşlılara, çocuklara, erkeklere ekmek
ve su veriyordu. Tanrı Kris onlara (Gürcülere) bu dünyada yüz
defa rahmet etsin.[10]
XVII. yüzyılın
başlarında Ermeni Piskoposu ve zengin Ermeniler ortak Ermeni-Gürcü devleti
kurmak için girişimlerde bulundular. Özellikle Ermeni cemaatinin önderliğini
yapan VI. Vakhtang bu işin önderliğini yapmaktaydı. XVII. yüzyılın sonlarında
ise İsrael ve Tigran Minasyan ortak devlet kurulması için ekonomik ve politik
zemin oluşturmak üzerinde çalışıyorlardı. Ermeni-Gürcü devleti kurmak için bir
girişim de XVIII. yüzyılın ikinci yarısında tekrar gündeme geldi. Loseb Emin
ortak devlet projesini hazırlayarak II. Erekli’ye sundu. II. Erekli ortak
devlet kurulmasını prensip itibarıyla kabul etse de Piskopos Simon’un
önderliğinde bazı Ermeni aydınları buna karşı çıktı.[11]
XIX. yüzyılın
başlarında Çarlık Rusya’sı yeniden Kafkasya’ya hücum etti, 1801’de Batı
Gürcistan, 1803’de Megreli, 1804’de İmeretiya ve Guriya Rusya tarafından işgal
edildi.[12] Bazı Ermeni tüccarları ve
din adamları 1801’de Gürcistan’ın işgal edilmesinde Ruslara her türlü yardımı
göstermekten çekinmediler. Çarlık Rusya’sı Ermenilerin bu vefalı davranışlarını
değerlendirdi ve sonraki yıllarda Osmanlı ve İran’dan göç eden Ermenileri
Gürcistan’a yerleştirdi. Gürcistan Valisi Rtişçev Ermenilerin Rusya devletine
sadakatle hizmet ettiklerini ve Ermenilerin ödüllendirilmesi konusunda
düşüncelerini şöyle ifade etmekteydi: “...Majestelerinizin yüksek himayesiyle
Ermenilere yardım yapıyoruz... Onlar (Ermeniler) hayatlarını ve varlıklarını
esirgemiyorlardı. Bizim askerlerle (Rus askerleri ile) birlikte karşı tarafın (Gürcülerin)
mahvedilmesi için çaba gösteriyorlardı. Devletin Ermenilere teşekkür etmesi
gerekiyor. Ermeniler, isyancıların ne zaman hareket edeceğini, mevzilerinin
nerede olduğunu önceden belirliyor ve bize haber veriyorlardı”.[13]
Gürcistan, Rusya tarafından işgal edildikten sonra bölgenin ekonomik ve
ticari hayatında büyük gelişme kaydedildi. Savaş zamanı boşaltılmış köylere
Ermeniler yerleştirilmeye başlandı. XIX. yüzyılın ortalarından başlayarak
Ermeniler, Gürcistan’ın ekonomik ve ticari hayatında büyük başarılar elde
ederek Gürcü tüccarlarını zor durumda bıraktılar.
Rusya’nın işgali sonucu mülkleri ve toprakları
ellerinden alınmış Gürcü asilzadeleri buna karşı mücadele etmektense, eski
yaşam tarzlarını sürdürebilmek için Ermeni tüccarlardan borç almaya başladılar.
Yüksek faizlerle borçlandıkları için kısa bir sürede iflas eden Gürcü asilzadeleri
Ermeniler tarafından politik araç olarak kullanılıyordu.
XIX. yüzyılın başlarından itibaren Osmanlı İmparatorluğu
ve İran’da yaşayan Ermeniler, Rusya’nın yardımlarıyla Kafkasya’ya göç etmeye
başlamıştır. 1828–1829 Osmanlı-Rusya savaşında Osmanlının yenilgiye uğraması
sonucu Rusya’nın yönetimine geçen Ahalkelek ve Mesheti’den zorla göç ettirilen
yaklaşık 30 bin Türk’ün boşalttığı köylere Kars, Erzurum ve Beyazıt’tan 14.000
kişi, başka bölgelerden olmak üzere 30 bine yakın Ermeni buraya göç ettirildi.[14]
XIX. yüzyılın sonlarına kadar Ermenilerin Gürcistan’a göç etmesi sonucu değişen
demografik durum aşağıda gösterilmiştir.
Yıllar
|
Ermenilerin
Gürcistan’daki sayısı.
|
Samtshe – Cavaheti
|
1800
|
47. 000
|
37.000
|
1832
|
84.000
|
65.000
|
1865
|
122.600
|
86.000
|
1886
|
172.900
|
122.600
|
1897
|
197.000
|
141.500
|
Kaynak: Tetvadze, Somhebi, s.
58.
Bölgede nüfus yapısının Ermenilerin lehine
değişmesi ileriki yıllarda Ermenistan-Gürcistan arasındaki anlaşmazlığın
temelini oluşturmuştur.
Gregoryen Ermeniler ve Ortodoks Gürcüler
Ermeni
tarihçilerinin de ifade ettikleri gibi sonuncu Ermeni Klikya Çarlığı
dağıldıktan sonra devamlı başka devletlere göç etmiş Ermenilerin, kendi kimliklerini,
milli gelenek ve göreneklerini korunmasında Ermeni Kilisesinin müstesna yeri
vardır.[15] 495’de Kadıköy Konsili
karalarını kabul etmesiyle Gürcü kilisesi Ermeni kilisesinden ayrıldı. Dvin’de
kendi kiliselerini kuran Ermeni Piskoposu Kadıköy Konsili kararlarını kabul ettiği için Gürcü kilisesini
lanetledi.[16]
Gürcistan’a göç eden Ermenilerin hayatında da kilisenin büyük rolü olmuş,
zaman-zaman Provaslav Gürcü Kilisesi ile bazı ciddi anlaşmazlıklar yaşanmıştır.
Gürcü Kilisesinin Ortodoks Ermenilerle daha iyi ilişkileri vardı, onları
destekliyor ve Gregoryen Ermenilerin mezheplerini değişerek Ortodoks olmaları
için yoğun propaganda yapıyordu. Gürcü Kralı Davit Ağmaşenebeli zamanında
Ermeni ve Gürcü Kiliselerinin birleştirilmesi için yapılan bazı girişimler
ciddi görüş ayrılığının ortaya çıkması nedeniyle başarısızlıkla sonuçlandı.
Özellikle, XIX.
yüzyıldan başlayarak Gürcistan’da yaşayan Ermeniler, ekonomik ve ticari alanda
büyük başarılar elde ettikten ve Gürcistan’ın siyasi hayatında önemli mevkilere
geldikten sonra Ermeni Piskoposların ve zengin Ermenilerin önderliğinde Gürcü
kiliselerinin Ermenileştirilmesine başlandı. Ermeni tarihçileri Gürcistan’daki
bütün kiliselerin ve bazı toprakların Ermenilere ait olduğu hakkında makale ve
kitaplar yazmaya başladılar. Ermenilerin etkisinde kalan bazı yabancı
tarihçiler de bu görüşü destekledi. Örneğin, Rus tarihçisi Patkanov, Gürcü
halkının en değerli yazılı kaynaklarından olan “Kartlis Çkhovreba” Gürcü
Hayatının Büyük Kronolojisi adlı kitabın Ermenilere ait olduğunu, bu eserin
XII. yüzyılda Ermenice yazıldığını ve daha sonra Gürcü diline çevrildiğini
iddia etti.[17]
Ermenilerin Gürcülere karşı tutumunu 1885’de İveriya gazetesi şöyle ifade
etmişti. “Bizim hoşgörümüz sayesinde burada yerleşen Ermenilerin zamanla
Gürcülere düşman olduğunu, Gürcistan’ın 200 yıl Arapların işgali altında
kalmasına rağmen Gürcü kilise ve manastırlarına karşı saygısızca
davranmadıklarını, ancak Ermenilerin Gürcü kilise ve manastırlarını
dağıttığını, yazılı taşarın ve anıtları yok ettiklerini, Azizlerin resimlerinde
gözlerinin çıkarıldığını görmekteyiz”.[18]
XX.
Yüzyılın Başlarında Kafkasya’da Siyasi Durum
XX. yüzyılın
başlarında Rusya’nın sanayi ve ticaret merkezlerinde siyasi ve ekonomik durumu
ciddi biçimde değişmişti. Genellikle sosyalist değerlere sahip olan bir çok
siyasi parti kurulmaya başladı. Rusya’nın siyasi hayatında büyük değişiklikler
yaşanmaktaydı. 9 Ocak 1904’de Çar’dan yardım istemeye toplanmış silahsız köylü
ve işçilerin kurşuna dizilmesi ise merkez bölgelerde olduğu gibi eyaletlerde ve
aynı zamanda Kafkasya’da da bir takım siyasi çalkantılara neden oldu. “Böl ve
yönet” politikasını uygulayan Çar yönetimi ömrünü daha fazla uzatmak için
özellikle eyaletlerde Müslüman ve Hıristiyan halkları birbirine karşı
kullanmaya başladı. Bu bağlamda Kafkasya’da 1905-1906 Ermeni-Azerbaycan çatışması
başladı. Tiflis ve Bakü’de proleterler ayaklandı, mitingler ve gösteriler
başladı.
XX. yüzyılın başlarında
Osmanlı ve İran’da yaşayan Ermenilerin bir kısmı Kafkasya’ya göç ederek
Azerbaycan ve Gürcü topraklarında yerleşti. Özellikle Birinci Dünya Savaşı ve
sonrasında Kafkasya’ya Ermenilerin göçü arttı. Artık onlar bölgede yerleşik
halklar için ciddi sorunlara neden olmaktaydı. Nitekim Ermeniler ve Azerbaycan
Türkleri arasında defalarca silahlı çatışmalar yaşanmıştı.
Kafkasya’da
Taşnaksutyun Partisi etrafında birleşen Ermeniler kısa sürede ciddi bir siyasi
güç haline gelerek, Kafkasya’nın siyasi hayatına daha etkin bir şekilde girmeyi
başardılar.
1917 Şubat devriminden sonra Kafkasya halkları
“Maverayı Kafkas Komiserliği”ni kurarak Kafkasya’nın geleceğini görüşmeye
başladılar. Taşnaksutyun Partisi a aşağıdaki konuların tartışılmasını
istiyordu.
1. Kafkasya özerk statüye sahip olarak
Rusya’nın bir parçası olmalıdır.
2. Savaş bitmeli ve “Batı Ermenistan” (Doğu
Anadolu) kendi kaderini tayın etmelidir.
3. Kafkasya milli kantonlara ayrılmalıdır.
4. Devlet sistemi sosyalist prensiplerine göre
kurulmalıdır.[19]
Bu konular tartışmaya açıldıktan sonra “Maverayı
Kafkas Komiserliği”nin Azerbaycan temsilcisi Ağayev, “Maverayı Kafkas
Komiserliği”nin Kurucu Meclis olduğunu bildirerek Kafkasya’nın geleceğini Rusya
olmadan da tayin edebileceğini ve Osmanlı ile barış anlaşması imzalanması
gerektiğini ifade etti. Gürcü temsilcisi de bu konuda Ağayev’le aynı görüşte
olduğunu, ancak Kafkasya’nın milli kantonlara ayrılması konusunda Taşnaksutyun
Partisi’ni desteklediğini bildirdi.[20]
Genellikle Menşevik
Gürcülerden, Müsavatçı Azerbaycan Türklerinden ve Taşnak Ermenilerden kurulan
bu Komiserlik Mayıs ayına kadar devam eden görüşmelerde gerek dış, gerekse iç
politikada her hangi bir anlaşma sağlayamadığı için 28 Mayısta Gürcistan,
Ermenistan ve Azerbaycan temsilcileri bağımsızlık ilân ettiler.
Birinci Dünya
Savaşının henüz bitmediği, siyasi konjonktürlerin açıklık kazanmadığı bir
zamanda bağımsızlığını kazanmış Ermeniler ve Gürcüler arasında bazı ciddi
sorunlar yaşamaya başladı. Gürcistan topraklarında yerleşen Ermeni göçmenleri
ve Ermenilerin Gürcistan’ın bazı bölgeleri üzerinde hak iddia etmesi ciddi bir
sorun oluşturdu. 28 Mayıs 1918’de Taşnakların teşviki
ve önderliğinde Ermenistan Milli Merkez Meclisi, Ermenistan’ı bağımsız
cumhuriyet olarak ilan etti. Ermenistan yönetimi kuruluncaya kadar Ermeni
“Milli Meclisi” 1 Haziran 1918’de Tiflis’te yayınladığı bir bildiride
Gürcistan’da Ermenilerin yaşadığı bölgelerde Ermenistan hükümetini en yüksek ve
yegâne hâkim olarak ilan etti.[21]
Ermeniler aynı zamanda Gürcistan hükümeti ile
de aralarında olan sorunları halletmeye çalışıyordu. Ermeni tarihçisi
Oganisyan’ın verdiği bilgilere göre Gürcüler bağımsızlığını ilan etmeden önce
Ahalkelek ve Lori bölgesinin Ermenilere verilmesine itiraz etmeseler de
sonradan bu bölgelerin kendilerine ait olduğunu iddia etmeye başladılar.
Gürcistan Milli Şurası Başkanı Noe Jordaniya ve Başbakan Noe Ramiaşvili 1918’de
Ermenistan Milli Şurasını ziyareti sırasında Borçalı bölgesinin taraflar
arasında paylaşılmasını talep etmişti. Ahalkelek ise Osmanlı ordusunun
kontrolünde olduğu için tartışma gündemine çıkarılmamıştı.[22]
Barış görüşmeleri başladığı zaman ise Gürcistan hükümeti Ahalkelek, Kazakh[23],
Borçalı ve Gümrü’ye ait olan Pembek ilinin de onlara verilmesini istedi. Uzun
tartışmalar sonunda Ermenistan bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Gürcistan
Savunma Bakanının emrine göre Sanain’de bulunan Zırhlı Askeri Tren komutanı
Şahali bölgesi de dahil olmakla Ermenilerin bütün Lori bölgesinden
çekilmelerini istedi. Buna cevap olarak Ermenistan hükümeti bölgeye askeri
temsilcilerinin göndereceğini bildirdi. Gürcistan savunma Bakanı ise sınır
birliklerine hükümetin izni olmadan hiç kimsenin sınırdan geçmesine izin
vermemelerini emretti. Ermenistan hükümeti 21 Ekimde toplanarak Gürcistan’ın
taleplerinin kabul edilmez olduğu kararına vardı. 23 Ekimde General
Çulukidze’nin emri üzerine Zırhlı Tren Komutanı Şınık köyüne ateş açmaya
başladı. Bu zaman Karakilise’de bulunan bir İngiliz subayı aracı olmayı teklif
etse de tarafları görüşmelere başlamaya ikna edemedi[24].
27 Ekimde Gürcistan hükümeti Azerbaycan,
Ermenistan ve Kuzey Kafkasya Dağlılar Cumhuriyeti’nin (Mayıs 1918) yetkili
temsilcilerini konferansa davet etti. Bu konferansın toplanmasıyla Gürcistan
hükümeti savaş sonrası Kafkasya’da genel durum değerlendirilmesi yapmak,
taraflar arasında sınır sorunlarını çözüme kavuşturmak istiyordu. Konferansta
aşağıdaki konular tartışılacaktı.
1. Konferansa davet edilmiş devletlerin
karşılıklı olarak birbirlerinin bağımsızlığını tanıması.
2. Sınır konusu ve başka sorunlar taraflar
arasında anlaşma ile veya anlaşma sağlanamaz ise hakem mahkemeleri tarafından
çözümlenmesi.
3. Konferansa katılan devletlerin
birbirlerinin aleyhine olacak bir anlaşmaya katılmaması taahhüdü vermesi.
4. Kafkasya cumhuriyetlerinin bağımsızlığının tanınması
ve çıkarlarının korunması için Barış Konferansında aynı platformdan seslerini
duyurmak ve karşılıklı yardımlaşmak.[25]
Ermenistan hükümetinin cevabının gecikmesi üzerine Konferans 14 Kasımda
işe başladı ancak aynı gün alınan bir kararla 20 Kasıma ertelendi.
Ermenistan’ın konferansa geç katılmasının en önemli nedeni Konferans başlamadan
önce Gürcistan’la olan sınır sorunlarını halletmek ve bu konferansta sadece
Azerbaycan’la aralarında yaşanan sınır sorunlarını halletmek için geniş hareket
alanı bulmaktı.
Ekim 1918’de Borçalı’da Ermeniler isyan
çıkardı. Gürcistan’ın Erivan’daki diplomatik temsilcisi Ermenistan Dışişleri
Bakanlığına telgraf çekerek bu sorunun halledilmesi için karma komisyon
kurulmasını önerdi. Ermenistan Dışişleri Bakanlığı bu teklifi kabul etti ve
Gürcistan’ın Borçalı bölgesinden geri çekilmesi hakkında Ermenistan hükümetinin
ültimatomunu Gürcü diplomatına iletti. Ermenistan hükümeti ültimatomun cevabını
beklemeden 14 Aralıkta Borçalı’ya girdi. Ermeni ordusu Tiflis civarına kadar yaklaşsa
da 29 Aralıkta Şulaver yakınlarındaki savaşta mağlup edildi ve daha sonra geri
çekilmeye mecbur oldu.[26]
Aralık ayında İngilizlerin arabuluculuğuyla taraflar askeri hareketleri
durdurmak hakkında anlaşsalar da sınırların belirlenmesi konusunda mutabakata
varılmadı.[27] 9
Ocak 1919’da Tiflis’te Ermenistan-Gürcistan arasında görüşmeler başladı.
Görüşmelere İngiliz subayı başkanlık yapıyordu. Konferansın kabul ettiği karara
göre Borçalı’da tarafsız bir bölge oluşturuldu. Tarafsız bölgenin kuzey sınırını
Gürcistan ordusunun 31 Aralık saat 24.00’da tutunduğu hat, güney sınırını ise
Osmanlı ordusunun kontrolünde kalan Disik, ve Celaloğlu cephe hattı
oluşturmaktaydı. Böylece Borçalı bölgesi üç kısma ayrılmış oldu. Borçalı’nın
kuzeyi Ermenistan’a, güneyi Gürcistan’a verildi ve Loru bölgesi ise tarafsız
bölge ilân edildi. Görüşmelere davet edilmeyen Azerbaycan Borçalı bölgesi
nüfusunun büyük bir çoğunluğunu Azerbaycan Türklerinin oluşturması nedeniyle
taraflar arasında varılmış anlaşmayı tanımayacağını bildirdi. 21 Şubat 1919’da
Gürcistan hükümeti Azerbaycan, Ermenistan ve Kafkasya Dağlık Cumhuriyetinin
katılımı ile bir konferans düzenlemek kararı aldı. 25 Nisanda Tiflis’te
düzenlenen konferansta sınır sorunlarının halledilmesi için tarafların
katılacağı bir alt komisyon kurulması kararı alındı.[28]
Ermenistan - Gürcistan İlişkileri ve Göçmenler
Sorunu
Mayıs 1918’de
Ermenistan ve Gürcistan bağımsızlıklarını ilan ettikten sonra taraflar arasında
sınırların belirlenmesi ile ilgili ortaya çıkan anlaşmazlığın yanı sıra, Ermeni
göçmenlerin kabul edilmesi ve yerleştirilmesi sorunu ortaya çıktı. 1918’de
Gürcistan Parlamentosu toplantılarının kayıtlarına göre aynı yılın başlarında
Gürcistan’da 150 bin göçmen vardı ve bunların 120 bini Ermeni, 15 bini Rum,
geri kalanları ise başka milletler idi.[29] Ermeni göçmenlerinin
özellikle Tiflis ve Ahalkelek’te yerleşmesi nedeniyle Tiflis’te yayınlanan bazı
gazeteler Ermenistan’la olan sınırlarının derhal kapatılmasını talep ediyordu.
Ermeni göçmenlerin
sayısının artması üzerine Gürcistan Milli Şurası özel bir komisyon kurdu.
Komisyonun başlıca amacı, yeni göçmenlerin gelmesine engel olmak ve silahlı
göçmenlerin silahlarını toplamak, Gürcistan Savunma Bakanlığı ile sıkı
işbirliği yapmak ve Ermenistan Milli Şurası ile görüşerek taraflar arasında
ilişkilerin bozulmaması için Ermenistan hükümetinin göçmenlerle ilgili
tedbirler alınmasını sağlamaktı.[30]
Bağımsızlığının ilk aylarında Gürcistan’ın
ekonomik durumunun iyi olmamasına rağmen Ermeni göçmenlere yardım yapılmış
ancak Ermeni Milli Şurası bu paranın tamamını silah almaya harcamıştı.
Ermenistan’ın Gürcistan’la olan ilişkilerinde
Borçalı, Cavaheti bölgesi ve Ahalkelek’e karşı iddiaları ciddi bir sorun
olmaktaydı. Özellikle, İran ve Osmanlıdan göç eden Ermenilerin bu bölgelere
yerleşmesi sonucu XX. yüzyılın başlarında bölgenin nüfus yapısı ciddi bir
biçimde değişmişti. Ağustos 1919’da seçim öncesinde Taşnaksutyun Partisi
propagandaya hız vermesine rağmen çok az oy alabilmişti. Gürcü Milli Demokrat
Partisi toplam oyların 2/3’ni alarak seçimlerden birinci çıkmıştı.[31]
Seçimlerin Gürcülerin lehine sonuçlanması Gürcistan hükümetinin bölgesel ve
uluslararası alanda konuyla ilgili yapılacak görüşmelerde tutumunun
belirlemesine yardımcı oldu.
Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra
Ermeniler Kafkasya cumhuriyetleri ile anlaşmaya mecbur kaldı. Anlaşma
şartlarına göre:
1.
Sınır sorunlarının halledilmesi için görüşmelere devam edilmelidir.
2. Sorunun 6 haftada halledilmemesi halinde
hakemler mahkemesine başvurma hakkına sahiptir.
3. Ermenistan-Azerbaycan,
Gürcistan-Azerbaycan ve Gürcistan-Ermenistan temsilcilerinden oluşan hakemler
mahkemesi komisyonu kurulacaktır.
4. Bu
komisyonların sınır sorunları hakkında anlaşmaya varmamaları durumunda
Milletler Cemiyetinin hakemler mahkemesine başvurulacaktır. Mahkemenin kararı
bağlayıcı olacaktır.[32]
Bağımsızlığını yeni
kazanmış Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’ın aralarında yaşadıkları ciddi
sorunlar nedeniyle Kafkasya’da istikrarı ve ekonomik düzeni sağlayamadılar.
Bolşevik Rusya’nın güneye doğru ilerlemesinin önlemek için ittifak yapmaları
gerekirken özellikle Ermenistan’ın Azerbaycan ve Gürcistan topraklarını talep
etmesi sonucu Ermenistan-Gürcistan ve Ermenistan-Azerbaycan arasında yaşanan
savaş durumu daha da ciddileştirdi. 1920’de Bolşevik Rusya Azerbaycan ve
Ermenistan’ı, 1921’de ise Gürcistan’ı işgal etti. Bu cumhuriyetler 12 Mart
1922’de Zagavgaziya[33] Federasyonu adı altında
birleştirildi.
Sovyetler Birliği zamanı
Ermenistan ve Gürcistan ilişkilerinde ciddi sorunlar yaşanmamıştır. Bunun nedenlerinden
biri de her iki cumhuriyetin iç politikasının ve ekonomik ilişkilerin merkezi
yönetim tarafından belirlenmesi olmuştur. Ancak özellikle 1960’lı yıllardan
başlayarak Ermeni tarihçi ve araştırmacılar yayınladıkları makale ve
kitaplarda Gürcistan’ın Cavaheti ve Ahalkelek bölgelerine karşı iddialar ileri
sürmeye başlamışlardır.
XIX. Yüzyılın Sonu
XX. Yüzyılın Başlarında Bölgenin Etnik Yapısının Değişmesi ve Siyasi Gelişmeler
XIX. yüzyılın
başlarında Rusya’nın “sıcak denizlere inme” politikası sonucunda Güney Kafkasya
halklarının politik ve etnik hayatında büyük değişiklikler olmuştur.[34] 1801’de Gürcistan’ın
büyük bir kısmı Rusya tarafından işgal edildi. 1828’de Osmanlı-Rusya savaşı
başladı ve 15 Ağustos 1829’da Rus ordusu Ahıska’yı işgal etti. Kafkasya Rus
ordusu komutanı Paskeeviç’in imzaladığı bir kararla bölgede yaşayan Türklerin
Osmanlı topraklarına göç etmelerine izin verildi. Bazı araştırmacılar 1828–1829
Osmanlı-Rus savaşı döneminde Ahalkelek’te 100 binden fazla Türkün yaşadığını,
savaş sonrası ise sayının 45 bine kadar düştüğünü kaydetmektedir. 1828-1831’de
Rusya bu bölgeye 30 bin Ermeni göç ettirdi.[35] Osmanlı-Rus savaşında
Ermeniler Ruslara yardım ettiği için Ruslar Gürcülerden daha çok Ermenilere
güveniyordu. Ahalkelek’in Ruslar tarafından işgal edilmesinden sonra Gürcü asilzadeleri
Gürcü Çarları tarafından Ahalkelek topraklarının onlara verildiğini onaylayan belgeleri
Paskeeviç’e göstererek toprakları geri almak isteseler de bir sonuca
ulaşmadılar.
1853–1856 ve 1877–1878
Osmanlı-Rus savaşında Ahalkelek’te yaşayan Türklerin büyük bir kısmı Osmanlıya
göç etti. 1897’de yapılan nüfus sayımına göre Tiflis eyaletinin Ahalçık ve
Ahalkelek bölgelerinde 43.300’ü (%31) Türk olmak üzere toplam 141.500 bin kişi
yaşıyordu. Bölge nüfusunun % 48’ni ise Ermeniler oluşturmaktaydı. Rusya
hükümetinin Ermenileri sürekli bu bölgelere göç ettirmesinin sonucu olarak
1916’da bu bölgelerde 80 bini Ermeni (%46), 59 bini Türk (%34) ve 29 bini Gürcü
(%17) geri kalanı başka milletlerden olmak üzere toplam 172 bin kişi yaşıyordu.[36]
Birinci Dünya Savaşı
sırasında Kafkasya’da yaşanan siyasi, ekonomik ve askeri gelişmeler bölgenin
nüfus yapısını ve siyasi durumunu yeniden değiştirdi. Ekim 1917 Bolşevik
devriminden sonra Rusya’nın Güney Kafkasya’dan çekilmesi sonucunda Ermeniler,
Gürcüler ve Azerbaycanlılar arasında anlaşmazlıklar silahlı çatışmaya dönüştü.
Ahalkelek bölgesinde birçok Türk köyü Ermeni ve Gürcü silahlı çetelerinin
saldırısına uğradı. 13 Nisan 1918’de Ahalçık ve Ahalkelek Türklerinden oluşan
40 temsilci Batum Barış Konferansına katıldı ve bu bölgelerin Gürcistan’ın
yönetiminde kalması halinde can ve mal varlıklarının, dil ve dinlerinin
tehlikeye maruz kalacağını ifade ederek bölgenin Osmanlıya birleştirilmesini
istediler.[37]
Güney Gürcistan’ın Müslüman-Türk nüfusu 14 Temmuz 1918’de referandumla bölgenin
Osmanlıya birleştirildiğini ilan etti ve daha sonra 29 Ekim 1918’de Ömer Faik
Bey’in başkanlığında başkenti Kars olan “Ahıska Hükümeti Muvakkatasi” (Geçici
Ahıska Hükümeti) kurdular. Ancak silahlı Ermeni ve Gürcü birlikleri karşısında
fazla dayanamayacağını anlayan hükümet Ermenistan’da yaşayan Azerbaycanlılar ve
Nahçivan’la birleşerek Aras-Türk Cumhuriyetini kurdular. Bu olay Gürcistan’da
büyük tepki yarattı. Kısa sürede Gürcistan ordusu Aras-Türk Cumhuriyetinin
büyük bir kısmında kontrolü ele geçirdi. 1921’de Gürcistan’ın Sovyetler
tarafından işgal edilmesinden sonra Aras-Türk Cumhuriyeti ortadan kaldırıldı.[38]
Gürcistan’da Sovyet hükümeti kurulduktan sonra Aras-Türk Cumhuriyeti kurucuları takip edilmeye başlandı. Ömer Faik Bey başta olmakla birçok siyasi lider tutuklandı ve kurşuna dizildi. Sovyetlerin ilk yıllarında Ahalkelek ve Ahalçik’te yaşayan birçok Müslüman, Bolşeviklerin baskılarına dayanamayarak Osmanlıya göç etmesi sonucunda bölgenin etnik yapısı kesin olarak Ermenilerin lehine değişti. 1926 sayımında Ahalkelek nüfusunun toplam %73’nü, Ahalçik ilinin ise %16’sını Ermeniler oluşturmaktaydı.[39]
İkinci Dünya Savaşının son yıllarında Gürcistan hükümeti Ahıska bölgesinde yaşayan Türklerin göç ettirilmesi konusunu gündeme getirdi. Gürcistan İçişleri Bakanı G. Karanadze 12 Nisan 1944’de SSCB İçişleri Bakanı Beriya’ya mektup yazarak Azerbaycanlıların[40] ve Kürtlerin büyük bir kısmının yaşadıkları köyleri terk ederek Tiflis’e geldiklerini, burada sosyal ve siyasi durumu çok ciddi bir biçimde etkilediklerini bildirdi.[41] Buna karşılık Beriya 24 Temmuz 1944’de Stalin’e mektup yazarak SSCB’nin Türkiye ile sınırlarının güvenliği açısından Gürcistan’ın Akalçik, Adıgen, Aspindza, Ahalkelek ve Acara Özerk Cumhuriyetinin bazı köylerinden 16.700 Türk ve Kürt ailesinin göç ettirilmesine izin verilmesini istedi.[42]
Kasım 1944 - Ocak 1945 tarihleri arasında yukarıda belirtilen bölgelerin toplam 220 köyünden 96.367[43] Müslüman zorla Orta Asya’ya göç ettirildi. (Göç sırasında ve yerleştirildikleri bölgelerde ilk ayda toplam 15.432 kişi hastalık ve gıda yetersizliğinden hayatını kaybetmiştir.) Stalin’in ölümünden sonra göç ettirilen insanlara uygulanan sıkıyönetim kaldırılsa da onların anavatanlarına dönmelerine izin verilmedi.
Yaklaşık 60 yıldır Ahıska Türklerinin verdiği mücadeleye rağmen onların ana vatanlarına geri dönüşü hâlen de Gürcistan hükümeti tarafından çeşitli bahanelerle engellenmektedir. Ahıska Türklerinin geri dönmelerine bölgede yaşayan Ermeniler de karşı çıkmaktadır. Bunun başlıca nedeni ileride bu bölgenin Ermenistan’a birleştirilmesi halinda Ahıska Türklerinin buna karşı çıkacakları varsayımıdır. Cavahetya ve diğer bölgelerde iyi bir şekilde örgütlenen Ermeniler fiilen Gürcistan’dan kopmuş durumdadır. 1990’lı yılların başlarında Gürcistan hükümeti Ahıska Türklerinin geri dönmelerine sıcak bakmasına ve Avrupa Konseyine üye olurken Ahıska Türklerini kabul edeceğini taahhüt etmesine rağmen son zamanlarda bunun mümkün olmayacağını çeşitli vesilelerle ifade etmektedir.[44] Hatta bazı siyasi çevreler Gürcistan’ın Avrupa Parlamentosu temsilcisi Lanu Gogoberidze’nin Avrupa Konseyi’ne Ahıska Türklerinin geri dönmesine taahhütte bulunması nedeniyle geri çağrılması gerektiğini savunmaktadır.[45]
Bağımsızlık
Sonrası Ermenistan-Gürcistan İlişkileri
1991’de Sovyetler
Birliği’nin çökmesi sonucu 9 Nisan 1991’de Gürcistan, 23 Eylül 1991’de[46] ise Ermenistan
bağımsızlığını ilan etti. Sovyetler Birliği’nin kurmuş olduğu ekonomik ve
siyasi yönetim mekanizması ortadan kalktı. Güney Kafkasya cumhuriyetlerinin
bağımsızlık tarihine dikkat edildiğinde Ermenistan’ın aksine Gürcistan ve
Azerbaycan’ın büyük bir bağımsızlık mücadelesi verdiğini görülmektedir. Nitekim
9 Nisan 1989’da Sovyet Ordusu Tiflis’te ve 20 Ocak 1990’da Bakü’de sivil
insanlara karşı silah kullanmış ve yüzlerce insanın ölümüne neden olmuştur.
Sovyetler Birliği’nin son dönemlerinde bile Ermenistan hükümeti bağımsızlık
için mücadele vermektense geleneksel politikadan vazgeçmeyerek ekonomik ve güvenlik
gerekçesiyle yeni oluşacak siyasi birlikte kendisine yer aramıştır.[47] Ermenistan’ın bu tutumunu
açıklarken aşağıda gösterilen nedenlere dikkat etmek gerekmektedir.
1. Ermenistan’ın
Sovyetler Birliği’nden kopmak istememesinin nedeni Azerbaycan (Dağlık Karabağ) ve
Gürcistan (Cavahetya) topraklarına karşı ileri sürdüğü taleplerin Moskova
tarafından desteklenmesi ve bu taleplere karşı (daha Sovyetler Birliği
dağılmamıştı) merkezi yönetimin gerekli tedbirlerin almaması veya almak
istememesiydi. 2. Merkez yönetimden kopmak isteyen Gürcistan ve Azerbaycan’a
karşı Moskova’nın Ermenistan’ı ekonomik ve siyasi açıdan desteklemesi. 3.
Ermenistan Sovyetler Birliği zamanı merkezi bütçeden verilen malî yardımları
sayesinde ayakta durmaktadır. Bu desteği kaybetmek istemediği için geleneksel
politika izlemeyi tercih etmiştir. 4. Ermenistan özellikle enerji konusunda
Rusya’ya bağımlı kalmıştır.[48]
20. yüzyılın
başlarında Gürcistan ve Azerbaycan’la savaşmış Ermenistan, aynı yüzyılın
sonlarına doğru eski toprak taleplerini gündeme getirmiş, ancak başarı şansının
düşük olduğunu bilerek sadece Azerbaycan’a karşı savaş açmıştır. Gürcistan
“Özgürlük” Partisi Başkanı Rezo Şavişvili, 1990’da yaptığı bir açıklamada
“Ermeniler, eğer Dağlık Karabağ konusunu üretmeselerdi, Gürcistan’daki Ermeni
bölgesinin Ermenistan’a katılması talebinde bulunacaklardı” [49] değerlendirmesini
yapmıştır.
Ermenistan Dağlık
Karabağ sorununu kısa bir sürede kendi lehine hallederek Cavahetya konusu
üzerinde yoğunlaşmayı hedefliyordu. Ancak Ermenistan’ın Karabağ dışında da bazı
Azerbaycan topraklarının işgal etmesi uluslararası alanda tanınmamasından
dolayı Cavahetya üzerindeki taleplerini erteledi.
Bağımsızlık sonrası
Ermenistan-Gürcistan ilişkileri ekonomik işbirliği, ulaştırma sorunlarının
çözüme kavuşturulması, Gürcistan Ermenilerinin sosyal durumunun iyileştirilmesi
ve Cavahetya bölgesine özerklik statüsü verilmesi ekseninde gelişmiştir.
Ekonomik İşbirliği
Bağımsızlık sonrası
her iki cumhuriyetin ekonomisinde yaşanan zorluklar Ermenistan ve Gürcistan’ı
işbirliği yapmaya mecbur etti. Ermenistan’ın Azerbaycan ve Türkiye’den toprak
talebinin bulunması ve Türkiye’den sözde soykırımı kabul etmesini istemesi
nedeniyle sınırları kapalıydı ve dış ticaretini Gürcistan üzerinden yapıyordu.
Bizzat Ermenistan Parlamento Başkanı Karen Demirçiyan[50] Gürcistan’la çok özel
ilişkilerinin olduğunu ve Gürcistan’ın Ermenistan için transit ülke olma ve
dünya pazarlarına açılmasında büyük öneme sahip olduğunu ifade etmiştir.[51] Ermenistan ve Gürcistan arasındaki ekonomik,
siyasi ve kültürel ilişkiler 1993’de imzalanmış bir anlaşma çerçevesinde hayata
geçirilmiştir. 1999’a kadar taraflar arasında 72 anlaşma imzalanmıştır.[52]
Gürcistan
Cumhurbaşkanı Eduard Şevardnadze’nin 1999 sonbaharında Ermenistan’ı ziyareti
sırasında bir bildiri imzalanmasından sonra taraflar arasında ekonomik
işbirliğinde yeni sayfa açılmıştır. Gürcistan transit ülke olma açısından
Ermenistan için büyük öneme sahiptir. Ermenistan nakliye araçlarının Gürcistan
üzerinden geçişi sırasında Gürcistan gümrüğünde yaşanan bürokratik engeller ve
kanun dışı alınan paralar (rüşvet) Ermenistan şirketlerine çok pahalıya mal
olmaktadır. Ermenistan şirketlerine ait bir nakliye aracı Gürcistan’dan geçiş
yaparken 700–800 dolar harcamaktadır. Yani yükün bir ton-kilometresi iki dolara
gelmektedir ki bu da Avrupa ülkeleri transit geçiş ücretinin iki katıdır.
Gürcistan’ın tahsil ettiği toplam transit geçiş ücretinin %97’si Ermenistan ve
Azerbaycan’a geri kalanı ise Orta Asya cumhuriyetlerine aittir. Ermenistan şirketleri
Gürcistan’a transit geçiş yaparken yılda yaklaşık 100 milyon dolar ödemektedir.[53]
Ermenistan doğal gaz
ve petrol ihtiyacını Gürcistan üzerinden karşılamaktadır ve Gürcistan’la
aralarında yaşanan her hangi bir sorun Ermenistan ekonomisini büyük bir ölçüde
etkileyebilir. Gürcistan Ermenistan’dan aldığı elektrik borcunu ödemekte
zorlanmaktadır. Buna göre ilgili elektrik şirketi olan Armenergo sık
aralıklarla Gürcistan’a verdiği enerjiyi kesmekte veya azaltmaktadır. Bu
şirketin Başkanı Levon Egizaryan Gürcistan’ın enerji borcunun 4,5 milyon dolar
olduğunu ve ödemelerde sorunlar yaşandığını ifade etmiştir.[54]
Ermenistan-Gürcistan İlişkilerinde Cavahetya Sorunu
XIX. yüzyılda ve XX.
yüzyılın başlarında Osmanlıda yaşayan Ermenilerin belirli bir plana uygun
olarak Rusya’nın yardımıyla bu gölgelere göç etmesiyle güneybatı Gürcistan’ın
nüfus yapısının değiştirdiğini yukarıda anlatıldı.
Ermenistan hükümeti
Gürcistan Ermenilerinin siyasi ve kültürel örgütlenmesi için gerekli her türlü
yardımı yapmakta ancak siyasi örgütlerin sınırlı bir çerçevede faaliyet
yapmalarını tercih etmektedir. Ermenistan Samtse-Cavahetya vilayetinin
Gürcistan toprakları olduğunu kabullenmekle beraber bölge Ermenilerin sosyal ve
ekonomik sorunları olduğunu vurgulamaktadır.
Özellikle Levon
Ter-Petrosyan iktidarı, Gürcistan Ermenilerinin siyasi faaliyetlerini kontrol
altında tutmaya çalışmıştır. 1997’de Şevardnadze- Petrosyan görüşmesinde
Ermenilerin kültürel özerklik haklarının dikkate alınacağı ve Ermeni
okullarında Ermenistan tarihinin okutulması için gerekli her türlü kolaylığın
gösterileceği ifade edilmiştir. Buna karşılık Petrosyan,- Samtse-Cavaheti
Ermenilerinin bölücülük faaliyetlerini destekleyen ve bu bölgenin Ermenistan
tarafından ilhak edilmesi gerektiği konusunda bir dizi makaleler yazan -Taşnaksutyun
partisinin Lragir adlı gazetesini kapatmıştır.[55] Ancak Koçaryan’ın iktidara gelmesinden sonra
resmi devlet yetkilileri Gürcistan Ermenileri konusunda çeşitli açıklamalarda
bulunmaya başladı. Ermenistan Parlamentosu Komisyon Başkanı Vaan Ovanisyan yaptığı
bir açıklamada Ermenistan-Gürcistan sınırını cephe olarak tanımlaması Ermeni
basınında tepkiyle karşılanmış ve bugünün siyasi denklemleri açısından hiç de
zamanında yapılmış bir değerlendirme olmadığı ifade etmiştir.[56]
Bu gibi açıklamalar
Gürcistan tarafından endişe ile karşılanmasına rağmen Koçaryan hükümeti de
Gürcistan’la olan iyi ilişkilerini korumaya çalışmaktadır.
Cavahetya’da Ermeni Örgütleri ve Faaliyetleri
1988’de Dağlık Karabağ Ermenilerinin Azerbaycan’dan ayrılma faaliyetlerine başlaması Gürcistan Ermenilerinin de milliyetçilik duygularının uyanmasına neden oldu. Özellikle Gürcistan’ın Cavahetya bölgesinde yaşayan Ermeniler ciddi bir örgütlenme sürecini başlatarak Cavah Halk Hareketini kurdular.[57] Bu Hareketinin başlıca amacı Cavahetya’ya özerklik verilmesi ve ileride bu bölgenin Ermenistan’a birleştirilmesidir. Cavah Halk Hareketi Ermenistan’da bulunan milliyetçi guruplarla ve özellikle 8 Ağustos 1990’da Taşnaksutyun Partisi Ermenistan’da şubesi açtıktan sonra bu parti ile sıkı işbirliği yapmaktadır. Milliyetçi gurupların en büyük siyasi hedefi Ermenistan’ın sınırlarını genişleterek II. Tigran (MÖ 95–55) zamanındaki Ermenistan’ı kurmaktır.
Cavah Halk Hareketi 1991’den başlayarak siyasi faaliyetlerde bulunmaya başladı. Gürcistan hükümeti ile ilk anlaşmazlık 1991’de bir gurup silahlı Ermeni tarafından hükümet temsilcisinin bölgeye girmesine izin vermemesi ile başladı. Bunun üzerine 1994’de Cumhurbaşkanın 237 sayılı kararnamesi gereğince Ermenilerin meskûn bulunduğu Mesheti ve Cavaheti vilayetleri birleştirilerek Samtshe-Cavaheti vilayeti oluşturuldu.[58].
Samtse-Cavaheti vilayeti Gürcistan’dan kopuk bir izlenim vermektedir. Gürcistan’ın sınır koruma güçlerinden oluşan küçük bir birlik dışında 1991’den itibaren bu bölgeye Gürcistan ordusu girememektedir. Siyasi teşkilat olan Cavah Halk Harekâtı ve Virk’in[59] yaklaşık 10 bin aktif üyesi ve Cavahetya Ermenilerinin askeri örgütü olan Parvent’in silahlı üyeleri bölgeyi kontrol etmektedir. Yerel ve bölgesel basında Parvent’in silahlı üyelerinin Ahalkelek’te bulunan 62. Rus Askeri Üssü ile ortak askeri tatbikat yaptıkları ve Ermeni terörist gurubu ASALA’nın Cavahetya’da yerleştiği konusunda haberler yayınlanmaktadır.[60] Cavah Halk Harekâtı liderleri defalarca Gürcistan hükümetine müracaat ederek özerklik talep etmiştir. Gürcistan Parlamentosunun XXI. Yüzyıl Gurubu Başkanı Vakhtang Boçorişvili bu konuyla ilgili yaptığı bir değerlendirmede Ermenistan hükümetinin Gürcistan Ermenilerinin faaliyetlerini kontrol ettiğini ve Erivan’ın izni olmadan Cavah Halk Harekâtının özyönetim hakkını talep edemeyeceğini ifade etmiştir.[61] Ermenistan Başbakan Müşaviri Stepan Margaryan, Cavaheti’yi ziyareti sırasında yaptığı bir konuşmada Cavahetya’nın Gürcistan hükümetinden özerklik talep ettiğini ve bu talebin Gürcistan anayasasına aykırı olmadığını ifade etmiştir.[62] Cavah Halk Harekâtı, Virk, Zang örgütleri ve Büyük Vatan Partisi sözde Ermeni soykırımının Gürcistan tarafından tanıması için faaliyette bulunmaktadırlar. Örneğin Gürcistan Parlamentosu Başkanı Nino Burcanadze Mart 2002’de bölgeyi ziyaret ederken Ermeni örgütleri temsilcileri kendisinden Gürcistan parlamentosunun sözde Ermeni soykırımını tanımasını talep etmişlerdi. Burcanadze ise bu konunun Ermenistan ve Türkiye arasında görüşüldüğünü ve sonucu beklemenin daha uygun olduğunu ifade etmiştir.[63]
Gürcistan Ermenilerinin daha radikal olan kesimleri Virk örgütünde bir araya gelerek sosyal, ekonomik ve siyasi alanda Ermenilerin haklarını savunmaktadır. Virk örgütü Cavah Halk Hareketine göre daha radikaldir.
Cavaheti Ermenilerinin kurmuş olduğu Parvent’in silahlı birliği, bölgede bulunan 62. Rus Askeri Üssü tarafından silahlandırılmıştır. Rusya ve Gürcistan arasında imzalanmış anlaşmaya göre 62. Rus Askeri Üssünün boşaltılması sırasında üsse ait olan silahların bir çoğu Ermenistan’a gönderilmiş veya Parvent’in gurubuna verilmiştir. Gürcistan hükümeti ise bölgenin askeri denetiminde yetersiz kalmıştır. Parvent’in silahlı gurubu üyeleri ve bir çok gönüllü Karabağ savaşına katılmıştır. [64] Her ne kadar Cavaheti’de faaliyet gösteren Ermeni örgütleri Cavaheti’nin özerklik statüsünü sivil mücadele yolu ile kazanmak istediklerini beyan etseler de silahlı birliklerin kurulması bunun aksini göstermektedir. Gürcistan ordusunun Ermenistan’la sınır bölgelerinin kontrolünü sağlayamaması, Abhazya ve Güney Osetya sorununu bir çözüme kavuşturamaması Ermenileri cesaretlendirmektedir.
Gürcistan üzerinde kontrolünü kaybetmek istemeyen Rusya, Ermeni ayrılıkçıları desteklemektedir. Gürcistan Parlamentosu Savunma ve Güvenlik Komisyonu Başkanı Giya Baramidze yaptığı bir açıklamada Rusya’nın Cavahetya Ermenilerini desteklediğini açıkça ifade etmiştir.[65] 1990’lı yıllardan sonra Güney Kafkasya’da siyasi ve ekonomik etkinliğini kaybetmeye başlayan Rusya, Gürcistan’ı kontrol altında tutmak için Ermeni kartını büyük bir ustalıkla kullanmaktadır. Bölgede yaşayan Ermeni nüfusunun büyük bir çoğunluğunun geçimi Rus 62. askeri üssünün varlığına bağlıdır ve bu nedenle Ermeniler askeri üssün boşaltılmasına karşı çıkmaktadırlar. Gerçekte Ermeniler, ekonomik nedenler kadar güvenlik endişeleri nedeniyle üssün kapatılmasını istememektedir. Cavahetya’da bulunan Ermeni örgütleri 62. Rus Askeri Üssünün varlığını Türk “tehdidine” karşı bir güvence olarak kabul etmektedir.[66] Aslında Cavahetya Ermenilerin 62. Rus Askeri Üssünün varlılığını güvence olarak kabul etmesi Dağlık Karabağ Ermenilerinin Hankendi’nde bulunan 366. Rus Motorize Birliğini güvence olarak kabul etmesine çok benzemektedir. Nitekim daha sonra 366. Rus Motorize Birliği Ermeni silahlı guruplarının Hocalı’yı işgal etmesine yardım etmişlerdi. 62. Rus Askeri Üssünde çalışan personelin yaklaşık % 70-90’nın Rusya vatandaşı olan Ermenilerden olduğunu dikkate alırsak Gürcü-Ermeni ihtilafında nasıl bir tutum alacaklarını tahmin etmek mümkündür.
Gürcistan hükümeti ise askeri üssün kapatılması halinde işsiz kalan Ermenilerin istihdam etmeleri için yeni bir proje uygulamaya koymuştur. Ancak Gürcistan’ın ekonomik durumunu göz önüne aldığımızda bu projenin başarıyla uygulanma şansının ne kadar az olduğunu ve Ermenilerin taleplerini karşılamayacağı görülmektedir.
Cavahetya sorunu Dağlık Karabağ sorununa çok benzemektedir. Dağlık Karabağ Ermenileri de ilk önce sosyal ve ekonomik sorunlarını öne çıkarmıştı. Azerbaycan hükümetinin kendilerinin hak ve özgürlüklerini ihlal ettiğini iddia ediyorlardı ve kendi silahlı birliklerini oluşturmuşlardı. Günümüzde Cavahetya Ermenileri de aynı stratejiyle hareket etmelerine rağmen Gürcistan hükümeti yakın geçmişte sınırlarının hemen yanında cereyan eden bu olaydan gerçekli sonuç çıkarmamıştır.
Gürcistan Ermenileri kültürel alanda olduğu gibi siyasi alanda da ciddi bir şekilde örgütlenmiş ve özerklik arayışlarını yoğunlaştırmıştır. Gürcistan hükümeti Cavahetya Ermenilerinin onayını almadan bölgede günlük rutin işleri bile yapamamaktadır. Cumhurbaşkanının Samtse-Cavahetya bölgesine atadığı bir çok vali Ermeniler tarafından valilik binasına sokulmamış veya baskı sonucunda görevden alınmıştır. Cavahetya Ermenilerinin ayrılıkçı faaliyetleri sonucunda bölgenin siyasi yönetiminin Gürcistan’ın kontrolünden çıkması Gürcistan hükümeti için ciddi bir tehlikedir.
Sonuç
Ermenistan’ın bölge politikası incelendiği zaman Azerbaycan’la savaş durumunda olduğunu (her ne kadar Mayıs 1994’de ateşkes anlaşması imzalanmışsa da), ekonomide ve ulaşımda yaşadığı sorunlar nedeniyle Gürcistan’la iyi komşuluk ilişkileri kurmak istese de Cavahetya sorununu öne çıkardığını, Türkiye ile tarihi düşmanlığını sürdürdüğünü, buna karşılık İran’la çok iyi ekonomik ve siyasi ilişkileri olduğu görülmektedir. Rusya’nın doğrudan Ermenistan’la sınırı olmamasına rağmen bağımsızlık sonrası Ermenistan hükümetinin geleneksel Rusya politikasından vazgeçmediğini (Levon Ter-Petrosyan iktidarının son iki yılı istisna olmakla) söylemek mümkündür. Ermenistan’ın dış politikasında Amerika, İran ve Rusya özel bir konuma sahiptir. Ermenistan, Amerika’nın mâli desteği, Rusya’nın verdiği silahlar ve İran’ın sağladığı günlük tüketim malları sayesinde ayakta durmaktadır. Eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinden hiç biri buna benzer çok yönlü dış politika izlemeyi başaramamıştır.
Ermenistan hükümeti resmen komşu devletlerin toprak bütünlüğünü tanımamakta, HAY TAHD) ideolojisine dayanan bir politika izlemekte ve bütün komşularından toprak talep ederek Türkiye’nin doğu, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ, Gürcistan’ın Cavahetya, Rusya’nın Krasnodar ve İran’ın kuzey-batı bölgesini kendi sınırları içerisinde görmek istemektedir.
Ermenistan hükümetinin Gürcistan’a yönelik politikasını Ermenistan’ın ekonomik durumu belirlemektedir. Zira Ermenistan ekonomik ilişkilerinin büyük bir bölümünü Gürcistan üzerinden düzenlemekte, petrol ve doğalgaz ihtiyacını Gürcistan üzerinden karşılamaktadır. Bu nedenle Ermenistan hükümeti Gürcistan’la olan ilişkilerine büyük önem verse de bazen Cavahetya sorunu ile ilgili olarak Gürcistan’ı rahatsız edecek demeçler vermekten çekinmemektedir. Ermenistan, Gürcistan’da yaşayan Ermenilerin sosyal, kültürel ve siyasi olarak örgütlenmesini desteklemekte ve faaliyetlerini koordine etmektedir. Cavahetya Ermenileri özerklik taleplerini siyasi zemine taşımakta ve hatta ayrılıkçı faaliyetlerde bulunmaktadır.
Ermenistan, Gürcistan’la olan ilişkilerinde ekonomik ilişkileri öne çıkarmakta, ancak uygun siyasi ve ekonomik şartlarda Cavahetya konusunda Gürcistan’a baskı uygulamaktadır. Ermenistan, Dağlık Karabağ savaşında Azerbaycan topraklarının %20’sini işgal etmesiyle Gürcistan’la ilişkilerinde de savaş galibi devlet olarak kendi görüşlerini kabul ettirmek niyetindedir. Her ne kadar iki ülke ekonomik ilişkilerini geliştirmek için çalışsalar da Cavahetya sorunu, her iki tarafın kabul ettiği bir çözüme kavuşturulmadığı taktirde, Gürcistan – Ermenistan ilişkilerini belirleyecek en önemli faktör olacaktır.
[1] Cavaheti veya Cavahetya olarak bilinen bu bölge, Ermenistan
Cumhuriyetinin kuzeyinde, Gürcistan Cumhuriyeti’nin güneyindedir. Şenol
Kantarcı, ‘Katolik Ermenilerin Anadolu’daki Faaliyetleri’, Türkiye’nin
Güvenliği Sempozyumu, (Elazığ: 17-19 Ekim 2001), Elazığ 2002, s. 437.
[2] Bu konuda geniş bilgi için bakınız: Vardan Aramoviç Parsamyan, Şmavon
Rubenoviç Arutyunyan, Hay Joğovordi
Patmutyun, (Erivan: Luys Yayınevi, 1979), V. A. Parsamyan, İstoriya
Armyanskogo Naroda, (Erivan: Hayastan Yanınevi, 1972), Şota Tetvadze, Otar
Tetvadze, Somhebi Sakartveloşi, (Gürcistan’daki Ermeniler), (Tiflis:
Gürcistan Milli ve Sosyal İlişkile Yayınevi, 1999), Sergey Glinko, Pereseleniya
Armyan Adderbaydjanskikh v Peredelı Rossii,
(Moskova: Doğu Dilleri Enstitüsü, Lazarev Yayınevi, 1831), V. L.
Veliçko, Russkoe Delo i Mejduplemennıe Voprosı, (Petersburg: 1904).
[3] Esat Uras, Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi, (İstanbul:
Belge Yayınları, 1987), s. 42-71
[4] 1080’de Klikya Çarlığının kurulması Rubenyan (Rubenidov) sülalesinin
adıyla bağlıdır ve Haçlı seferlerinin başlamasına (1096–1099) rastlar. Haçlı
seferlerinin yolu üzerinde yerleşen Kilikya Çarlığı onlara her türlü yardım
göstermiş ve desteklemiştir. Osmanlı Devletinin ve Per ordusunun hücumları
sonucunda Kilikya Çarlığı 1375’de dağıldı.
[5] Şota Tetvadze, Otar Tetvadze, Somhebi Sakartveloşi, s. 25
[6] Ter- Mkrtçyan, Armeniya Pod
İgom Nadir Şakha, (Moskova:
1963), s. 61.
[7] Azerbaycan Tarihi, Derleyen: Z. Bünyatov, (Bakü: Azerbaycan Yayınevi, 1994), s. 502.
[8] Tetvadze, Somhebi, s. 31
[9] Veliçko, Russkoe Delo i Mejduplemennıye Voprosı, (Bakü: Bilim
Yayınevi, 1990), s. 36.
[10] Tetvadze, Somhebi, s. 26.
[11] Tetvadze, Somhebi, s.
34.
[12] Parsamyan, İstoriya Armyanskogo..., s. 20.
[13] Tetvadze, Somhebi, s.
46.
[14] Tetvadze, Somhebi, s. 7-11.
[15] Levon Abramyan, ‘Armeniya i Armyanskaya Diaspora: Raskhojdenie i Vstreça’,
Planeta Diasporı, No 1-2, Moskova, 2000,
s. 54.
[16] Çavçavadze İlya Grigoryeviç, Armyanskie Uçenıe i Vopiyuşiye Kamni,
(Tiflis, 1902), s. 24.
[17] Çavçavadze, Armyanskiye ...,
s. 19.
[18] Bondo Arveladze, “Armyanskie” ili Gruzinskiye Çerkvi
v Gruzii, ( Tiflis: 1996), s. 34.
[19] Eduard Oganisyan, Vek Borbı, (Moskova: Feniks Yayınevi,
1991), s. 214.
[20] Eduard Oganisyan, Vek...,
s. 215.
[21] Oganisyan, Vek..., s.
264.
[22] Oganisyan, Vek..., s.
278.
[23] Azerbaycan’ın Gürcistan’la sınır bölgesinde il merkezi.
[24] Oganisyan, Vek..., s.
279.
[25] Nesib Nesibzade, Azerbaycan’ın
Harici Siyaseti (1918-1920), (Bakü: Ay-Yıldız Yayınevi, 1996),
ss. 93-94.
[26] Nesibzade, Azerbaycan’ın
Harici..., s. 96.
[27] Oganisyan, Vek..., ss.
282-283.
[28] Nesibzade, Azerbaycan’ın
Harici..., s. 99.
[29] Şota Vadaçkoria, Voprosı Gruzino-Armyanskix Vzaimaotnoşenii v
Politiçeskoy Mısli Gruzii (1918–1920),
(Tiflis: Meçniereba Yayınevi,
1999), s. 88.
[30] Vadaçkoria, Voprosı Gruzino-Armyanskix..., s. 88.
[31] Vadaçkoria, Voprosı Gruzino-Armyanskix..., s.133.
[32] Vadaçkoria, Voprosı Gruzino-Armyanskix..., s.133.
[33] Kafkas halkları yaşadıkları bölgeyi Kafkasya, Ruslar, Kafkas
dağlarının arkası anlamına gelen Zagavgaziya, Türkler Güney Kafkasya batı devletleri ise Transkafkasya
adlandırmaktadır.
[34] Bölgenin tarihi geçmişi konusunda daha geniş bilgi için bkz: Ş.
Lomsadze, Meskheti i Meskhi,
(Tiflis: Merani-3 Yayınevi, 1999), Gökdemir A. E, Cenubi-Garbi Kafkas
Hükümeti, (Ankara: 1989), Yunusov A, ‘Akhıskinskie (Meskhetinskiye) Turki:
Dvajdı Deportirovannıy Narod’, Tsentralnaya
Aziyua İ Kavkaz, No: 1 (2), 1999, s.
169.
[35] Zagurskiy L. P, Poezdka v Akhalçikhskiy Uezd v 1872 g , “Zapiski
Kavkazskogo Otdela İmperatorskogo Russkogo Geografiçeskogo Obşestva”, (Tiflis:
1873), kn. 8, s. 8.
[36] Yunusov A, Akhıskinskie ..., s. 169.
[37] Dokumentı i Materialı o Vneşney Politike Zakavkazya i Gruzii, (Tiflis: 1919), ss. 310-312.
[38] Yunusov , “Akhıskinskie
..., s. 169.
[39] Yunusov , “Akhıskinskie..., s. 170.
[40] Karanadze yazdığı mektupta Türk değil, Azerbaycanlı kelimesini
kullanmıştır.
[41] Yunusov , “Akhıskinskie
..., s. 170.
[42] Mektubun tam metni için bkz: Gabriel Goldberg, ‘O Problemakh “Turok-Meskhetinçev’, (İstoriçeskiy
Aspekt), http://www.ca-c.org/journal/14_1998/st_09_goldberg.shtml
[43] Göç edilen insanların sayı konusunda çeşitli rakamlar
vardır. Resmi belgelere göre toplam 91.095 kişi göç ettirilmiştir. Bazı
araştırmacılar ise bu rakamın daha çok üstünde insanın göç ettirildiğini
savunmaktadır. Bu konuda daha geniş bilgi için bkz: Reuven Enokh, “Türki-Meskhetinçı”-“Poxod Na Rodinu”:http://www.ca-c.org/journal/10_1997/st_15_enoh.shtml.
[45] E. Mamedoglı, ‘Predsedatel
Parlamenta Gruzzi Protiv Repatriaçii Turok-Meskhetinçev’, daha geniş bilgi için
bkz: http://www.zerkalo.az/newssite/pages/l2/s1.shtml#2001/12/19_19_41_19
[46] Daha geniş bilgi için bkz: http://www.eurasia.ru/country.cgi?id=2
[47] Gerard J. Libardian, Ermenilerin Devletleşme Sınavı, (İstanbul:
İletişim Yayıncılık, 1. Baskı,
2001), s.22-23.
[48] Hatem Cabbarlı, ‘Bağımsızlık Sonrası Ermenistan’ın Enerji Politikası’,
Stratejik Analiz, Sayı: 26, Haziran 2002, ss. 44–49.
[49] Kamil Ağacan, ‘Kaderdaş Devletler: Azerbaycan-Gürcistan İlişkileri’, Avrasya
Dosyası, (Azerbaycan Özel), İlkbahar 2001, Cilt: 7, Sayı: 1, s. 326.
[50] Ermenistan SSCB Komünist Partisi eski Genel Sekreteri, 1998-199’da
Ermenistan Parlamentosu Başkanlığını yapmıştır. 27 Ekim 1999’de Ermenistan
Parlamentosuna düzenlenen terörist saldırıda hayatını kaybetmiştir.
[51] Daha geniş bilgi için bkz: http://ames.kiev.ua/cgi-bin/txts/5/return_txt.cgi?uri=%2Fvar%2Fwww%2Fames
.kiev.ua%2Ftxts%2F5%2F051999005.txt&back=http%3A%2F%2Fames.kiev.ua%2F5%2Fp1.html
[52] Daha geniş bilgi için bkz: http://ames.kiev.ua/cgi-bin/txts/5/return_txt.cgi?uri=%2Fvar%2Fwww%2Fames
.kiev.ua%2Ftxts%2F5%2F051999005.txt&back=http%3A%2F%2Fames.kiev.ua%2F5%2Fp1.html
[53] Programma TRASEKA Ne
Opravdıvaet Ojidanii, Daha geniş bilgi için bkz: http://www.snark.am/promedia.
htm.
[54] Daha geniş bilgi için bkz:
http://www.diasp.ru/news/georgia/arc9-2001.shtml
[55] Hasan Kanbolat ve Nazmi Gül, ‘Kafkasya’da (Cavahetya) ile Krasnodar
(Rusya) Ermenilerinin Jeopolitiği ve Özerklik Arayışları’, Stratejik Analiz, Cilt: 1, Sayı: 6, Ekim 2000, s. 11.
[56]
Daha geniş bilgi için bkz: http://www.azg.am/_RU/20020327/2002032702.shtml
[57]
Daha geniş bilgi için bkz: http://www.azg.am/_RU/20020504/2002050402.shtml
[58] Hasan Kanbolat ve Nazmi Gül, Kafkasya’da (Cavahetya) ile Krasnodar
(Rusya) Ermenilerinin ..., s. 9.
[59] “Virk” kelimesi Ermenice’den çeviride Gürcüler anlamına gelmektedir.
Bkz: R. H. Bağramyan, İ. H. Haliov, Hay-Adrbejaneren Barraran, (Erivan: Luys Yayınevi, 1978),
s. 501.
[60]
Daha geniş bilgi için bkz: http://www.azg.am/_RU/20020504/2002050402.shtml
[62] 525. Gazete, 11 Nisan 2002.
[63] 525. Gazete, 19 Mart 2002.
[64] Voitsekh Guretski, ‘The
Question Of Javakheti’. Daha geniş bilgi için bkz: http://poli.vub.as.be/publi/crs/
eng/0301-05.htm
[65] Tatul Akopyan, ‘Separatistskoe Dvijenie Na Yuge Gruzii
Ugrojaet Territorialnoy Çelestnosti Gosudarstva’, Daha geniş bilgi için bkz:
http://www.azg.am/_RU/20020504/2002050402.shtml
[66]
Daha geniş bilgi için bkz: http://www.azg.am/_TR/20020322/2002032204.shtml
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder