Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, hem jeopolitik konumu
hem de sahip olduğu zengin enerji kaynakları nedeniyle büyük devletlerin dikkat
merkezinde olmuştur. 1980’li yılların sonlarında yabancı petrol şirketleri ile
görüşmelere başlayan Azerbaycan, 21 Eylül 1994 yılında Asrın Anlaşması olarak
bilinen petrol anlaşmasını imzalamıştır. ABD’nin baskıları ile bölge
devletlerinden İran’ın, Asrın Anlaşması’na davet edilmemesi ve Rusya’ya beklediğinden
az pay verilmesi sonucunda bu devletlerin Azerbaycan politikasında ciddi
değişiklikler olmuştur.
ABD, 1990’lı
yılların sonlarına kadar Güney Kafkasya’da ekonomik ve politik olarak
yerleşmeye önem vermiş, 11 Eylül 2001’den sonra ise uluslararası terörizmle
mücadele bağlamında askeri olarak bölgeye yerleşme girişimlerini artırmıştır.
ABD’nin bölge devletlerinden olan Azerbaycan ve Gürcistan’da askeri üs kurma
girişimlerinin bulunduğu bilinmektedir.
ABD, 2003
yılından itibaren Azerbaycan’da üs kurmak için görüşmelere devam etmektedir.
Azerbaycan eski Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Rusya, İran ve ABD arasında
başarılı bir şekilde denge politikası izlemiş, bu konuda kesin bir yanıt
vermeyerek kendi manevra alanının kısılmasına imkân vermemiştir. Ancak 2004
yılı başlarından itibaren ABD’nin Azerbaycan’da askeri üs konusu yeniden
gündeme gelmiştir. 2004 Ağustos ayı
başında Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından Azerbaycan Milli Güvenlik
Kanunu onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa gereğince Azerbaycan
sınırları içerisinde yabancı ülke askerlerinin konuşlandırılması
yasaklanmaktadır. Bununla Azerbaycan, Rusya ve İran’ın endişelerini belli bir
ölçüde azaltmış, ABD için ise pazarlık şartlarını daha da zorlamıştır.
İran
Cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi’nin Azerbaycan ziyaretinin ardından ABD Savunma
Bakanı Donald Rumsfeld Azerbaycan’a gelmiştir. Almanya ve Batı Avrupa’da
konuşlanan ABD askerlerinin geri çekilmesinin tartışıldığı bir zamanda,
Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının güvenliğinin sağlanması
bağlamında Azerbaycan’da askeri üs kurma talebi yeniden gündeme taşınmıştır.
Irak
operasyonunda Almanya ve Fransa’nın ABD’yi desteklememesi üzerine Avrupa’da
konuşlanan askeri üslerin taşınması ile ilgili çeşitli haberler
yayınlanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı tarafından konu ile ilgili yapılan
açıklamada Batı Avrupa ve Almanya’da konuşlanan yaklaşık 100 bin Amerikan
askerinin büyük bir bölümünün ülkelerine geri döneceği, bir bölümünün de
NATO’ya yeni üye olmuş Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Bulgaristan) konuşlanacağı bildirilmektedir. Ayrıca
Rumsfeld, Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra bazı eski Sovyetler Birliği
ülkelerinde de askeri üs edinme projelerinin olduğu konusunda bir açıklama
yapmıştır. Bağımsız uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde ise bu
ülkelerin Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olduğu ifade edilmektedir. ABD,
bu ülkelerde askeri üs kurmakla enerji kaynakları ve petrol boru hatlarının
güvenliğini sağlamanın, terörle mücadelenin yanı sıra Rusya ve İran’ı kuşatmayı
da amaçlamaktadır. ABD, özellikle İran’ın nükleer silah araştırmaları konusunda
ciddi endişelerinin olduğu bilinirken bu uygulaması ile İran’ı daha yakından
kontrol etmek fırsatını da yakalayacaktır.
Rumsfeld, Rusya
Savunma Bakanı Sergey İvanov ile yaptığı görüşmede Amerikan askerlerini Rusya
Federasyonu sınırlarına yakın bölgelerde konuşlandırmak istediklerini
bildirmiştir. Amerikan askerlerinin Rusya’ya sınırı olan hangi ülkelere
yerleştirileceği konusunda bir açıklama yapılmasa da, bu ülkelerin Baltık
ülkeleri, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olacağı konusunda ortak bir görüş
oluşmuştur. ABD Savunma Bakanlığı’ndan General Chaerles Wald, Defens News
gazetesine verdiği demeçte Avrupa’daki Amerikan Ordusu Komutanlığının, Afrika
ve Hazar Denizi havzasında askeri varlığını güçlendirmek niyetinde olduğunu
belirtmiştir. Hazar havzası ülkelerinden öncelikle Azerbaycan’da üs kurmak
istediklerini açıklayan Wald, bu birliklerin BTC petrol boru hattının
güvenliğinden sorumlu olacağını ifade etmiştir. ABD, Azerbaycan’dan üs talep
ederken daha çok, denizde ve karada bulunan petrol yataklarının ve petrol boru
hatlarının güvenliği konusunu öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda ABD 2003 yılı
Ağustos ayında ve 2004 yılı başlarında Azerbaycan ile birlikte askeri
tatbikatlar düzenlemiştir. 2004 yılı sonlarında ise NATO’nun Barış İçin
Ortaklık (BİO) programı çerçevesinde Cooperative Best Effort
tatbikatını da Azerbaycan’da gerçekleştirecektir.
Aslında BTC
petrol boru hattına yönelik yapılan herhangi bir terörist saldırı, ABD’nin
bölgede askeri üs kurma gereksinimini de beraberinde getirecektir. Güney
Kafkasya ülkelerinden hiçbiri (Rusya ve İran olmak üzere) terörle mücadele
konusunda askeri, mali ve tecrübe bakımından avantajlı durumda değildir. Böyle
bir saldırı gerçekleştiği taktirde büyük bir ihtimal ile bölge devletleri
kendileri ABD’ye askeri üs vermeyi teklif edecektir.
Rusya, ABD’nin
eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinde askeri üs edinmesinden oldukça
rahatsız olmuş ve bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. ABD’nin
Azerbaycan’dan askeri üs talebi gündeme geldiğinde Rusya’nın Azerbaycan
Büyükelçisi Nikolay Ryabov yaptığı açıklamada ABD Azerbaycan’da askeri üs
edinirse, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümünde ciddi sorunlarla
karşılaşabileceğini ifade ederek Azerbaycan Hükümetini adeta tehdit etmiştir.
Bu konular tartışılmaya başlar başlamaz Rusya Ermenistan ile stratejik
işbirliğinden bahsederek, ikili ilişkileri daha da geliştirmek istediklerini
kamuoyuna duyurmuştur.
Bir başka
dikkate değer konu da ABD’nin Azerbaycan ve Gürcistan’dan askeri üs talep
etmesine rağmen, Ermenistan’da konuşlanan 102. Rus askeri üssü ile ilgili
hiçbir açıklamada bulunmamasıdır. Ermenistan, Rusya’nın Kafkasya’daki Kalesi
olmasına rağmen, ABD bu ülkeye Azerbaycan ve Gürcistan’a yaptığı yardımdan daha
çok yardım yapılmaktadır. Ermenistan’a yapılan yardım kişi başına göre
hesaplanırsa, ABD’nin İsrail’den sonra en çok Ermenistan’a yardım yaptığı anlaşılmaktadır.
Ayrıca ABD, Ermenistan’ın İran’a nükleer silah teknolojisi yardımında
bulunmasını da görmezlikten gelmektedir. Bu bağlamda ABD Ermeni diasporasının
etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak ABD’nin ulusal güvenlik anlayışı,
ülkede bulunan bir etnik grubun lobi faaliyetleri sonucunda basit bir şekilde
ihlal ediliyorsa, Atlantik’in karşı kıyılarında güvenlik sorununu öne çıkararak
üs talep etmesin de fazla samimi olmadığı söylenebilir. Dolayısıyla ABD’nin
amacının enerji kaynaklarının ve ulaşım güzergâhı hatlarının güvenliğini
sağlamanın yanı sıra, İran ve Rusya’yı kontrol etmek olduğu kanaati
vermektedir.
ABD’nin Güney
Kafkasya’da askeri üs edinmesi, Rusya’yı bölgedeki askeri varlığını artırmaya
itecektir. Bu durumda da AKKA Anlaşması’nda öngörülen silah kotaları ihlal
edilecektir. Bölgede ABD’nin de silahlanmaya kalkması halinde Rusya’dan AKKA
Anlaşması’nda öngörülen kotalara uymasını talep edemeyecektir.
Azerbaycan
Devlet Başkanı İlham Aliyev, bölgede yaşanan ABD-Rusya ve ABD-İran rekabeti nedeniyle
denge politikasını korumaya çalışsa da, Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarını da göz
önüne almak şartıyla, dengeyi ABD’nin lehine bozma ihtimalinin olduğu tahmin
edilmektedir. ABD’nin talebinin karşılanması bugünkü şartlarda olağan
gözükmektedir. Ancak kısa ve orta vadede Azerbaycan’dan üs alması için
öncelikle Rusya’yı ikna etmesi gerekmektedir. (Rusya’yı ikna edebilirse,
İran’ın itirazları fazla etkili olmayacaktır). Azerbaycan hükümeti buna
karşılık;
·
ABD’deki Ermeni diasporasının
propaganda çalışmaları sonucunda Senato ve Kongrede Azerbaycan karşıtı
görüşlerin artmasının engellenmesini,
·
1992 yılında Dağlık Karabağ
dışında yedi bölgenin Ermenistan tarafından işgal edilmesine rağmen,
Azerbaycan’ı saldırgan olarak niteleyen ve Azerbaycan’a yardımı yasaklayan 907
sayılı kararın yürürlükten tamamen kaldırılmasını,
·
ABD’nin Dağlık Karabağ’ı ayrı
birim olarak görmemesini, bu bağlamda Dağlık Karabağ’a sağlanan yardımların
Azerbaycan’a verilen yardımlar paketi içinde verilmesini,
·
ABD’ye üs verdiği taktirde Rusya
ve İran tarafından kaynaklanan sorunlar nedeniyle uğradığı ekonomik ve ticari
zararların ABD tarafından karşılanmasını,
·
Ermenistan’ın uzlaşmaz
politikasını yumuşatması için Ermenistan Hükümetine baskı yapmasını ABD
Hükümetinden talep etmelidir.
ABD, Rusya’yı ikna etmeden önce Azerbaycan ABD’ye
askeri üs verirse, özellikle Dağlık Karabağ konusunda ciddi sorunlarla
karşılaşabilir. Bir önemli nokta ise bu konu gündeme geldiğinde sanki ABD,
Rusya karşısında Azerbaycan’ı yalnız bırakmaktadır. Aslında Azerbaycan
Rusya’nın muhatabı olmaktan kesinlikle kaçınmalı, Rusya ABD tarafından ikna
edildikten sonra, ulusal çıkarlarının korunması şartıyla ABD’ye üs vermeli,
Kafkasya’da ABD-Rusya, ABD-İran rekabetinde oyuncu konumuna sokulmaktan
kesinlikle kaçınmalı, Azerbaycan-Rusya, Azerbaycan-İran ilişkilerinin devam
etmesine ve geliştirilmesine çalışmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder