Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

21 Ocak 2012 Cumartesi

Güney Kafkasya’da ABD-Rusya Rekabeti


Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı

Giriş

Azerbaycan bağımsızlığını ilan ettikten sonra, hem jeopolitik konumu hem de sahip olduğu zengin enerji kaynakları nedeniyle büyük devletlerin dikkat merkezinde olmuştur. 1980’li yılların sonlarında yabancı petrol şirketleri ile görüşmelere başlayan Azerbaycan, 21 Eylül 1994 yılında Asrın Anlaşması olarak bilinen petrol anlaşmasını imzalamıştır. ABD’nin baskıları ile bölge devletlerinden İran’ın, Asrın Anlaşması’na davet edilmemesi ve Rusya’ya beklediğinden az pay verilmesi sonucunda bu devletlerin Azerbaycan politikasında ciddi değişiklikler olmuştur.

ABD, 1990’lı yılların sonlarına kadar Güney Kafkasya’da ekonomik ve politik olarak yerleşmeye önem vermiş, 11 Eylül 2001’den sonra ise uluslararası terörizmle mücadele bağlamında askeri olarak bölgeye yerleşme girişimlerini artırmıştır. ABD’nin bölge devletlerinden olan Azerbaycan ve Gürcistan’da askeri üs kurma girişimlerinin bulunduğu bilinmektedir.

ABD, 2003 yılından itibaren Azerbaycan’da üs kurmak için görüşmelere devam etmektedir. Azerbaycan eski Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Rusya, İran ve ABD arasında başarılı bir şekilde denge politikası izlemiş, bu konuda kesin bir yanıt vermeyerek kendi manevra alanının kısılmasına imkân vermemiştir. Ancak 2004 yılı başlarından itibaren ABD’nin Azerbaycan’da askeri üs konusu yeniden gündeme gelmiştir.  2004 Ağustos ayı başında Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından Azerbaycan Milli Güvenlik Kanunu onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa gereğince Azerbaycan sınırları içerisinde yabancı ülke askerlerinin konuşlandırılması yasaklanmaktadır. Bununla Azerbaycan, Rusya ve İran’ın endişelerini belli bir ölçüde azaltmış, ABD için ise pazarlık şartlarını daha da zorlamıştır.

İran Cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi’nin Azerbaycan ziyaretinin ardından ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Azerbaycan’a gelmiştir. Almanya ve Batı Avrupa’da konuşlanan ABD askerlerinin geri çekilmesinin tartışıldığı bir zamanda, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının güvenliğinin sağlanması bağlamında Azerbaycan’da askeri üs kurma talebi yeniden gündeme taşınmıştır.

Irak operasyonunda Almanya ve Fransa’nın ABD’yi desteklememesi üzerine Avrupa’da konuşlanan askeri üslerin taşınması ile ilgili çeşitli haberler yayınlanmaktadır. ABD Savunma Bakanlığı tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamada Batı Avrupa ve Almanya’da konuşlanan yaklaşık 100 bin Amerikan askerinin büyük bir bölümünün ülkelerine geri döneceği, bir bölümünün de NATO’ya yeni üye olmuş Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Bulgaristan)  konuşlanacağı bildirilmektedir. Ayrıca Rumsfeld, Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra bazı eski Sovyetler Birliği ülkelerinde de askeri üs edinme projelerinin olduğu konusunda bir açıklama yapmıştır. Bağımsız uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde ise bu ülkelerin Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olduğu ifade edilmektedir. ABD, bu ülkelerde askeri üs kurmakla enerji kaynakları ve petrol boru hatlarının güvenliğini sağlamanın, terörle mücadelenin yanı sıra Rusya ve İran’ı kuşatmayı da amaçlamaktadır. ABD, özellikle İran’ın nükleer silah araştırmaları konusunda ciddi endişelerinin olduğu bilinirken bu uygulaması ile İran’ı daha yakından kontrol etmek fırsatını da yakalayacaktır.

Rumsfeld, Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov ile yaptığı görüşmede Amerikan askerlerini Rusya Federasyonu sınırlarına yakın bölgelerde konuşlandırmak istediklerini bildirmiştir. Amerikan askerlerinin Rusya’ya sınırı olan hangi ülkelere yerleştirileceği konusunda bir açıklama yapılmasa da, bu ülkelerin Baltık ülkeleri, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olacağı konusunda ortak bir görüş oluşmuştur. ABD Savunma Bakanlığı’ndan General Chaerles Wald, Defens News gazetesine verdiği demeçte Avrupa’daki Amerikan Ordusu Komutanlığının, Afrika ve Hazar Denizi havzasında askeri varlığını güçlendirmek niyetinde olduğunu belirtmiştir. Hazar havzası ülkelerinden öncelikle Azerbaycan’da üs kurmak istediklerini açıklayan Wald, bu birliklerin BTC petrol boru hattının güvenliğinden sorumlu olacağını ifade etmiştir. ABD, Azerbaycan’dan üs talep ederken daha çok, denizde ve karada bulunan petrol yataklarının ve petrol boru hatlarının güvenliği konusunu öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda ABD 2003 yılı Ağustos ayında ve 2004 yılı başlarında Azerbaycan ile birlikte askeri tatbikatlar düzenlemiştir. 2004 yılı sonlarında ise NATO’nun Barış İçin Ortaklık (BİO) programı çerçevesinde Cooperative Best Effort tatbikatını da Azerbaycan’da gerçekleştirecektir.

Aslında BTC petrol boru hattına yönelik yapılan herhangi bir terörist saldırı, ABD’nin bölgede askeri üs kurma gereksinimini de beraberinde getirecektir. Güney Kafkasya ülkelerinden hiçbiri (Rusya ve İran olmak üzere) terörle mücadele konusunda askeri, mali ve tecrübe bakımından avantajlı durumda değildir. Böyle bir saldırı gerçekleştiği taktirde büyük bir ihtimal ile bölge devletleri kendileri ABD’ye askeri üs vermeyi teklif edecektir.

Rusya, ABD’nin eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinde askeri üs edinmesinden oldukça rahatsız olmuş ve bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. ABD’nin Azerbaycan’dan askeri üs talebi gündeme geldiğinde Rusya’nın Azerbaycan Büyükelçisi Nikolay Ryabov yaptığı açıklamada ABD Azerbaycan’da askeri üs edinirse, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümünde ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini ifade ederek Azerbaycan Hükümetini adeta tehdit etmiştir. Bu konular tartışılmaya başlar başlamaz Rusya Ermenistan ile stratejik işbirliğinden bahsederek, ikili ilişkileri daha da geliştirmek istediklerini kamuoyuna duyurmuştur.

Bir başka dikkate değer konu da ABD’nin Azerbaycan ve Gürcistan’dan askeri üs talep etmesine rağmen, Ermenistan’da konuşlanan 102. Rus askeri üssü ile ilgili hiçbir açıklamada bulunmamasıdır. Ermenistan, Rusya’nın Kafkasya’daki Kalesi olmasına rağmen, ABD bu ülkeye Azerbaycan ve Gürcistan’a yaptığı yardımdan daha çok yardım yapılmaktadır. Ermenistan’a yapılan yardım kişi başına göre hesaplanırsa, ABD’nin İsrail’den sonra en çok Ermenistan’a yardım yaptığı anlaşılmaktadır. Ayrıca ABD, Ermenistan’ın İran’a nükleer silah teknolojisi yardımında bulunmasını da görmezlikten gelmektedir. Bu bağlamda ABD Ermeni diasporasının etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak ABD’nin ulusal güvenlik anlayışı, ülkede bulunan bir etnik grubun lobi faaliyetleri sonucunda basit bir şekilde ihlal ediliyorsa, Atlantik’in karşı kıyılarında güvenlik sorununu öne çıkararak üs talep etmesin de fazla samimi olmadığı söylenebilir. Dolayısıyla ABD’nin amacının enerji kaynaklarının ve ulaşım güzergâhı hatlarının güvenliğini sağlamanın yanı sıra, İran ve Rusya’yı kontrol etmek olduğu kanaati vermektedir.

ABD’nin Güney Kafkasya’da askeri üs edinmesi, Rusya’yı bölgedeki askeri varlığını artırmaya itecektir. Bu durumda da AKKA Anlaşması’nda öngörülen silah kotaları ihlal edilecektir. Bölgede ABD’nin de silahlanmaya kalkması halinde Rusya’dan AKKA Anlaşması’nda öngörülen kotalara uymasını talep edemeyecektir.

Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bölgede yaşanan ABD-Rusya ve ABD-İran rekabeti nedeniyle denge politikasını korumaya çalışsa da, Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarını da göz önüne almak şartıyla, dengeyi ABD’nin lehine bozma ihtimalinin olduğu tahmin edilmektedir. ABD’nin talebinin karşılanması bugünkü şartlarda olağan gözükmektedir. Ancak kısa ve orta vadede Azerbaycan’dan üs alması için öncelikle Rusya’yı ikna etmesi gerekmektedir. (Rusya’yı ikna edebilirse, İran’ın itirazları fazla etkili olmayacaktır). Azerbaycan hükümeti buna karşılık;
·         ABD’deki Ermeni diasporasının propaganda çalışmaları sonucunda Senato ve Kongrede Azerbaycan karşıtı görüşlerin artmasının engellenmesini,
·         1992 yılında Dağlık Karabağ dışında yedi bölgenin Ermenistan tarafından işgal edilmesine rağmen, Azerbaycan’ı saldırgan olarak niteleyen ve Azerbaycan’a yardımı yasaklayan 907 sayılı kararın yürürlükten tamamen kaldırılmasını,
·         ABD’nin Dağlık Karabağ’ı ayrı birim olarak görmemesini, bu bağlamda Dağlık Karabağ’a sağlanan yardımların Azerbaycan’a verilen yardımlar paketi içinde verilmesini,
·         ABD’ye üs verdiği taktirde Rusya ve İran tarafından kaynaklanan sorunlar nedeniyle uğradığı ekonomik ve ticari zararların ABD tarafından karşılanmasını,
·         Ermenistan’ın uzlaşmaz politikasını yumuşatması için Ermenistan Hükümetine baskı yapmasını ABD Hükümetinden talep etmelidir.

ABD, Rusya’yı ikna etmeden önce Azerbaycan ABD’ye askeri üs verirse, özellikle Dağlık Karabağ konusunda ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Bir önemli nokta ise bu konu gündeme geldiğinde sanki ABD, Rusya karşısında Azerbaycan’ı yalnız bırakmaktadır. Aslında Azerbaycan Rusya’nın muhatabı olmaktan kesinlikle kaçınmalı, Rusya ABD tarafından ikna edildikten sonra, ulusal çıkarlarının korunması şartıyla ABD’ye üs vermeli, Kafkasya’da ABD-Rusya, ABD-İran rekabetinde oyuncu konumuna sokulmaktan kesinlikle kaçınmalı, Azerbaycan-Rusya, Azerbaycan-İran ilişkilerinin devam etmesine ve geliştirilmesine çalışmalıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder