Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
20. yüzyılın son on yılı, dünyanın siyasî haritasında ciddi
değişikliklere tanıklık etmiş, iki kutuplu dünyada Sovyetler Birliği’nin
mevcudiyeti ortadan kalkmış, yeni bağımsız devletler ortaya çıkmış, çok ciddi
ekonomik ve askerî sorunlar bölgesel güvenliği tehdit etmeye başlamıştır. Güney
Kafkasya ülkelerinden olan Azerbaycan da bu süreçte bağımsızlığını kazanmış,
uluslar arası ekonomik ve siyasî sisteme entegre olmak için yoğun çaba
harcamıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında ayrılıkçı Dağlık Karabağ sorunu ile
karşı karşıya kalan Azerbaycan, uluslar arası destek aramak için girişimlerde
bulunmuş ancak istediği sonucu elde edememiştir.
Bu makalede, 1990’lı yılların başlarında ABD, Rusya, Türkiye ve İran’ın
Güney Kafkasya’da verdikleri güç mücadeleleri genel çerçevede ele alınmış,
özelde ise ABD ve Azerbaycan arasındaki siyasî, ekonomik ve askerî ilişkiler
değerlendirilmiştir. Güney Kafkasya ülkeleri 1990’lı yılların başından beri
bölgesel güvenlik ve istikrarın korunması[1]
yönünde bazı girişimlerde bulunsalar da, ciddi bir sonuç elde edilememiştir.
Ayrıca bölge devletlerinin Rusya Federasyonu ile ilişkilerindeki belirsizlik ve
etnik temele dayalı sorunların ortaya çıkması büyük devletlerin bölgeye
girişini bir anlamda sınırlandırmıştır.
Küresel
Güçlerin Güney Kafkasya Mücadelesi
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Güney Kafkasya, jeopolitik
konumu ve zengin doğal kaynaklara sahip olması nedeniyle yabancı devletlerin
dikkat merkezinde olmuştur. Bu bağlamda bölge devletlerinden olan Türkiye ve
İran, bölgeye yönelik girişimlerde bulunmuştur. Bu ülkeler ABD’den daha önce
bölgeye yerleşmeye çalışsalar da, ekonomik ve siyasî anlamda yetersiz
kaldıkları için bu çalışmaları sonuna kadar devam ettirememişlerdir.
İlk yıllarda bölge ülkelerinin Türkiye ve İran’dan çok büyük
beklentileri vardı. Özellikle İran, 1992 yılında Azerbaycan ve Ermenistan
arasında askerî operasyonların durdurulması için arabuluculuk girişiminde
bulunmuş, ekonomik ve siyasî anlamda bu ülkeler üzerinde etkili olmayı
hedeflemiştir.[2] Ancak
Ermenilerin ateşkesi bozması ve Azerbaycan’ın yerleşim merkezlerini işgal
etmeleri üzerine bu tür girişimlere devam edememiştir. İran ve Türkiye
rekabetinin yanı sıra, bölgede bir de Türkiye-Rusya rekabeti yaşanmaktaydı.
Rusya bölgeden uzaklaşmış gibi görünse de, bölge ekonomisi ve siyasî
mekanizmalar üzerinde kontrolünü kaybetmemiştir. Kasım 1993’te kabul edilen
Rusya’nın askerî doktrininde savunma alanındaki işbirliği önceliği Bağımsız
Devletler Topluluğu (BDT) içindeki kolektif savunma mekanizmalarına
verilmiştir. Bu doktrine göre, Rusya “yakın çevresine” yönelmiş, eski SSCB
coğrafyasını kendi ulusal güvenlik sahası olarak değerlendirmiştir.[3]
ABD’nin Kafkasya’ya olan ilgisinin önemli
nedenlerinden biri de, ulaştırma hatları üzerinde bulunması ve Azerbaycan’ın
zengin doğal kaynaklara ve enerji rezervlerine sahip olmasıdır. ABD, bu
kaynakların tekrar Rusya’nın kontrolüne geçmesini önlemek için Azerbaycan’ın bağımsızlığının
korunması ve uluslar arası sisteme entegre olması için Azerbaycan’ı siyasî ve
malî açıdan desteklemiştir. Bölgesel sorunların halledilmesi için Güney
Kafkasya devletleri ile işbirliği yapan ABD, bu sorunları tam olarak çözemese
de silahlı çatışmaların durmasını memnunlukla karşılamıştır. ABD, bölgeye yerleşmeye çalışırken Türkiye’nin bölge üzerindeki tarihî
etkinliğini göz önünde bulundurarak, Türkiye ile işbirliği içinde olmuştur.
ABD, Kafkasya’yı “yaşamsal çıkarlarının bulunduğu bir bölge”, NATO ise
“stratejik bölge” olarak ilan etmiştir.[4]
Güney Kafkasya, ABD
başta olmak üzere Batı dünyası, Rusya, Türkiye, İran ve diğer önemli güçlerin
stratejik amaçları çerçevesinde büyük önem taşımaktadır. Örneğin, genel olarak Batı, özellikle de ABD
açısından Kafkasya, tehdit olarak görülen Rusya ve İran’ın çevrelenmesi,
bölgedeki enerji kaynaklarına ulaşılması, “terör karşıtı faaliyetler” ve diğer
küresel politikalarda üs olarak kullanılması, aynı zamanda bu gerekçeler
doğrultusunda Orta Asya’ya ulaşma konusunda köprü olması bakımından önemlidir.[5]
Güney
Kafkasya Jeopolitiğinde Azerbaycan’ın Yeri
Azerbaycan Güney
Kafkasya’nın en kalabalık nüfusa ve en büyük yüzölçümüne sahip ülkesidir.[6] Jeopolitik konumu itibarıyla Kuzey-Güney
ulaştırma hattı projesinde (Eski İpek Yolu, TRACECA, TACİS[7])
önemli bir yere sahiptir. Ayrıca sahip olduğu doğal kaynakları ve enerji
rezervleri Azerbaycan’ı diğer Güney Kafkasya ülkelerinden daha önemli
kılmaktadır. SSCB üyesi olduğu yıllarda Azerbaycan’ın jeopolitik değeri fazla
öne çıkmasa da, bağımsızlık sonrası bu özelliği dikkat çekmiştir. Azerbaycan
aynı zamanda bölge ülkelerine göre daha fazla doğal kaynaklara sahiptir.
Özellikle, zengin enerji kaynağına sahip olması bağımsızlık sonrası
Azerbaycan’ı uluslar arası güç mücadelesinde çekim merkezi haline getirmiştir.[8]
Azerbaycan, bağımsızlığının ilk yıllarında çok zayıf bir ekonomik ve askerî
yapılanmaya sahip olduğu için jeopolitik konumu zaman zaman aleyhinde
gelişmelere neden olmuştur. Petrol kaynaklarının çıkarılması ve uluslar arası
piyasalara ulaştırılması konusunda yabancı petrol şirketlerine bağlı kalmış,
bölge devletleri ile ilişkilerini bu petrol şirketlerinin talebi çerçevesinde
kurmaya mecbur kalmıştır.
Sahip olduğu
zengin enerji rezervlerini kullanmak isteyen Azerbaycan Yüksek Sovyeti SSCB Yüksek Sovyeti ile birlikte 1980’li
yılların sonlarında yabancı petrol şirketleri ile görüşmelere başlamış, 21
Eylül 1994 yılında Asrın Anlaşması olarak bilinen petrol anlaşmasını
imzalamıştır.[9]
ABD’nin baskıları ile bölge devletlerinden İran’ın, Asrın Anlaşması’na davet
edilmemesi ve Rusya’ya beklediğinden az pay verilmesi sonucunda, bu devletlerin
Azerbaycan politikasında önemli değişiklikler olmuştur.
Dağlık
Karabağ Sorunu ve 907 Sayılı Ek Madde
ABD, 1991 yılında eski Sovyet Cumhuriyetlerine
ekonomik yardım yapılması için özel bir yasa (Freedom Support
Act-Bağımsızlığın Desteklenmesi Yasası) çıkarmıştır. Bu yasa gereğince
Azerbaycan’a da ekonomik yardım yapılması öngörülmüştür. Ancak ABD’deki Ermeni
diasporasının Senato ve Kongrede yaptıkları propaganda faaliyetleri sonucunda
Azerbaycan’ın Ermenistan’a ve Dağlık Karabağ bölgesine “ambargo” uygulaması
nedeniyle Azerbaycan’a yönelik özel sınırlama getirilmiştir. ABD’nin kabul
ettiği Bağımsızlığın Desteklenmesi Yasası’na 907 sayılı maddenin eklenmesi
ile (Section 907 Freedom Support Act)
ABD hükümetinin Azerbaycan’a yardım yapması yasaklanmıştır.[10]
Azerbaycan,
ABD ile yapılan bütün görüşmelerde 907 sayılı ek maddenin kaldırılmasını talep
etse de sonucu değiştirememiştir. Eylül 1993’te ABD Devlet
Başkanı Bill Clinton’a, Başkan Yardımcısı Albert Gore’a ve Kongre Başkanı
Thomas Foly’ye birer mektup yazan Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, 907
sayılı ek maddeyi Azerbaycan-ABD ilişkilerinin gelişmesinde bir engel olarak
nitelemiştir. ABD Dışişleri Bakanı’nın Yeni Bağımsız Devletlerle İlgili
Yardımcısı Strobe Talbotte, Aliyev ile görüşmesi sırasında Clinton’un cevap
mektubunu ona iletmiştir.[11]
Bu dönemde Azerbaycan ve Ermenistan’ı ziyaret eden ABD Göçmen Komitesi (USCR)
yetkilileri, hazırladıkları raporda, Kongrenin 907 sayılı maddeyi kaldırması
veya Azerbaycan’a yardım yapılmasını kolaylaştırmak için istisnaî düzenlemeler
yapması gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir.
Azerbaycan 907 sayılı ek
maddenin yürürlükten kaldırılması için uzun süre mücadele etse de başarılı
olmamış, ABD terörün soğuk yüzünü kendi topraklarında
gördükten sonra adı geçen maddenin yürürlükten kaldırılmasına karar vermiş ve
24 Ekim 2001’de Senato, 14 Kasım 2001’de Kongrenin iki kanadı arasındaki
Uzlaşma Komisyonu, 19 Aralık 2001’de ise, Temsilciler Meclisi “2002 yılı sonuna
kadar uygulanmasının durdurulması konusunda” ABD Başkanına yetki verilmesine
ilişkin kararı onaylamıştır. [12]
Bu konuda Azerbaycan açısından olumsuz olan nokta ise, 907 sayılı ek maddenin
yalnızca bir yıllığına yürürlükten kaldırılmış olmasıdır. Bu maddenin
durdurulması kararı 2004 yılına kadar birer yıl olmak üzere uzatılmıştır.
ABD bağımsızlığını yeni kazanmış devletlere yaptığı malî yardım
projesinde de Azerbaycan’a karşı çifte standart uygulamıştır. ABD
1991’den 2004 yılına kadar Ermenistan’a 1,2 milyar Dolar (kişi başına 350
Dolar)[13],
Azerbaycan’a ise 165 milyon Dolar (kişi başına 20 Dolar) yardımda bulunmuştur.[14] Ayrıca, ABD bu
projeye dayanarak Dağlık Karabağı bağımsız devlet olarak tanımış ve bu bölgeye
özel malî yardım
yapmıştır.[15] Azerbaycan hükümetinin
itirazları sonucunda yardım projesinin adı “Dağlık Karabağ bölgesi de içinde
bulunmak kaydıyla Azerbaycan’a” ifadesinin kullanılması üzerinde anlaşma
sağlanmıştır.[16]
ABD, 1990’lı
yılların sonlarına kadar Güney Kafkasya’da
ekonomik ve politik olarak yerleşmeye önem vermiş, 11 Eylül 2001’den
sonra ise uluslar arası terörizmle mücadele bağlamında askerî olarak bölgeye
yerleşme girişimlerini artırmıştır. Ayrıca ABD’nin 1990’lı yılların sonlarından
başlayarak Azerbaycan ve Gürcistan’da askerî üs kurma girişimlerinin bulunduğu
bilinmektedir.
ABD, 2003
yılından beri Azerbaycan’da üs kurmak için görüşmelere devam etmektedir.[17]
Azerbaycan eski Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Rusya, İran ve ABD arasında
başarılı bir şekilde denge politikası izlemiş, bu konuda kesin bir yanıt
vermeyerek kendi manevra alanının kısılmasına imkan vermemiştir. Ancak 2004
yılında ABD’nin Azerbaycan’da askerî üs edinmesi konusu yeniden gündeme
gelmiştir.
ABD’nin
Azerbaycan’da askerî üs isteğinin gündeme taşındığı bir dönemde Devlet Başkanı
İlham Aliyev tarafından 2004 Ağustos ayı başında Azerbaycan Milli Güvenlik
Kanunu onaylanarak yürürlüğe girmiştir.[18]
Bu yasa gereğince Azerbaycan sınırları içinde yabancı ülke askerlerinin
konuşlandırılması yasaklanmaktadır. Bununla Azerbaycan, Rusya ve İran’ın
endişelerini belli ölçüde azaltmış, ABD için ise pazarlık şartlarını daha da
zorlamıştır.
ABD’nin Irak’a saldırmasından sonra İran’a
baskılarının arttığı bir dönemde İran Cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi’nin sık sık
ertelenen Azerbaycan ziyareti gerçekleşmiştir. Ziyaret sırasında sıcak mesajlar
verilmiş, İran’ın ilk kez Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünden yana olduğu ve
Dağlık Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgal edildiği ifade edilmiştir.[19]
ABD her zaman
Azerbaycan-İran arasında yakınlaşmadan endişe etmektedir. Zaman zaman Güney
Azerbaycan konusunu gündeme taşıyan ABD, hem Azerbaycan’ı tatmin etmekte hem de
İran’ı rahatsız etmektedir. Hatemi’nin ziyaretinin hemen ardından ABD Savunma
Bakanı Donald Rumsfeld Azerbaycan’a gelmiştir.[20]
Rumsfeld, Almanya ve Batı Avrupa’da konuşlanan ABD askerlerinin geri
çekilmesinin tartışıldığı bir zamanda, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru
hattının güvenliğinin sağlanması bağlamında Azerbaycan’da askerî üs kurma
talebini yeniden gündeme taşımıştır. Aslında BTC petrol boru hattına yönelik
yapılan herhangi bir terörist saldırı, ABD’nin bölgede askerî üs kurma
gereksinimini de beraberinde getirecektir. Güney Kafkasya ülkelerinden hiçbiri
(Rusya ve İran da dahil olmak üzere)
terörle mücadele konusunda askerî, malî ve tecrübe bakımından avantajlı durumda
değildir. Böyle bir saldırının gerçekleşmesi durumunda büyük bir ihtimal ile
bölge devletleri kendileri ABD’ye askerî üs vermeyi teklif edeceklerdir.
Irak
operasyonunda Almanya ve Fransa’nın ABD’yi desteklememesi üzerine Avrupa’da
konuşlanmış olan askerî üslerin taşınması ile ilgili çeşitli haberler
yayımlanmaktadır.[21]
ABD Savunma Bakanlığı tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamada, Batı
Avrupa ve Almanya’da konuşlanan yaklaşık 100 bin Amerikan askerînin büyük bir
bölümünün ülkelerine geri döneceği, bir bölümünün de NATO’ya yeni üye olmuş
Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Bulgaristan)
konuşlanacağı bildirilmektedir. Ayrıca Rumsfeld, Doğu Avrupa ülkelerinin
yanı sıra, bazı eski Sovyetler Birliği ülkelerinde de askerî üs edinme
projelerinin olduğu konusunda bir açıklama yapmıştır.[22]
Bağımsız uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde, bu ülkelerin Kazakistan,
Azerbaycan ve Gürcistan olduğu ifade edilmektedir. ABD, bu ülkelerde askerî üs
kurarak enerji kaynakları ve petrol boru hatlarının güvenliğini sağlamayı,
terörle mücadelenin yanı sıra Rusya ve İran’ı kuşatmayı da amaçlamaktadır.
ABD’nin, özellikle İran’ın nükleer silah araştırmaları konusunda ciddi
endişelerinin olduğu bilinirken, bu uygulaması ile İran’ı daha yakından kontrol
etme fırsatını da yakalamış olacaktır.
Eylül ayı
sonlarında Azerbaycan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Azerbaycan
Savunma Bakanı Sefer Abiyev ile görüşmüştür. Görüşmede ABD’nin Azerbaycan
sınırları içinde geçici askerî birlikler kurması meselesi de müzakere
edilmiştir.[23] Bu
askerî birliklerin Ermenistan’ın işgali altında bulunan Cebrayıl, Zengilan ve
Fuzuli bölgelerinde konuşlanması beklenmektedir.
Azerbaycan’da
yayımlanan Zerkalo gazetesi, adını açıklamadığı ABD Dışişleri Bakanlığı
yetkilisinin verdiği bilgiye dayanarak, “ABD’nin Azerbaycan’da geçici askerî üs kurma meselesi üzerinde anlaşma
sağlandığını, konunun ayrıntıları üzerinde görüşmelere devam edildiğini”
bildirmiştir.[24]
Bu durum, İran ve Ermenistan açısından endişe ile karşılanmıştır. İran’ın en
büyük rahatsızlığı, adı geçen bu bölgelerin İran ile sınır paylaşmasıdır ve
dolayısıyla ABD, İran’ın hemen yanı başında bulunacaktır. Ermenistan ise Dağlık
Karabağ dışında işgal ettiği bu bölgeleri pazarlık unsuru olarak
kullanmaktadır. ABD, bu bölgelere askerî üs kurmak isterse, bu durum Ermenistan
için de sorun olabilir. ABD, bu bölgelerde üs kurarsa, bölgesel denklemler
yerinden oynayabilir ve hatta değişebilir. İran, Rusya ve Ermenistan ile
siyasî, askerî ve ekonomik ilişkilerini geliştirebilir ve Azerbaycan’a karşı
politikasında büyük değişikliklere gidebilir. Hazar’ın hukukî statüsü sorununu
öne çıkararak Azerbaycan’ı sıkıştırmak için askerî güç gösterisi yapabilir.
Rumsfeld, Rusya
Savunma Bakanı Sergey İvanov ile yaptığı görüşmede, Amerikan askerlerini Rusya
Federasyonu sınırlarına yakın bölgelerde konuşlandırmak istediklerini
bildirmiştir. Amerikan askerlerinin Rusya’ya sınırı olan hangi ülkelere
yerleştirileceği konusunda bir açıklama yapılmasa da, bu ülkelerin Baltık
ülkeleri, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olacağı konusunda ortak bir görüş
oluşmuştur. ABD Savunma Bakanlığı’ndan General Chaerles Wald, Defens News
gazetesine verdiği demeçte,[25]
Avrupa’daki Amerikan Ordusu Komutanlığının, Afrika ve Hazar Denizi havzasında
askerî varlığını güçlendirmek niyetinde olduğunu belirtmiştir. Hazar havzası
ülkelerinden öncelikle Azerbaycan’da üs kurmak istediklerini açıklayan Wald, bu
birliklerin BTC petrol boru hattının güvenliğinden sorumlu olacağını ifade
etmiştir. ABD, Azerbaycan’dan üs talep ederken daha çok, denizde ve karada
bulunan petrol yataklarının ve petrol boru hatlarının güvenliği konusunu öne
çıkarmaktadır. Bu bağlamda ABD, 2003 yılının Ağustos ayında ve 2004 yılı
başlarında Azerbaycan ile birlikte askerî tatbikatlar düzenlemiştir. 2004 yılı
sonlarında ise, NATO’nun Barış İçin Ortaklık (BİO) programı çerçevesinde Cooperative
Best Effort tatbikatını da Azerbaycan’da gerçekleştirecektir.
Rusya, ABD’nin
eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinde askerî üs edinmesinden rahatsız olmuş
ve bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. ABD’nin Azerbaycan’dan askerî üs
talebi gündeme geldiğinde, Rusya’nın Azerbaycan Büyükelçisi Nikolay Ryabov
yaptığı açıklamada, ABD’nin Azerbaycan’da askerî üs edinmesi durumunda,
Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümünde ciddi sorunlarla
karşılaşabileceğini ifade ederek, Azerbaycan hükümetini adeta tehdit etmiştir.
Bu konular tartışılmaya başlar başlamaz, Rusya Ermenistan ile stratejik
işbirliğinden bahsederek, ikili ilişkileri daha da geliştirmek istediklerini
kamuoyuna duyurmuştur.
Bir başka dikkate değer konu ABD’nin
Azerbaycan ve Gürcistan’dan askerî üs talep etmesine rağmen, Ermenistan’da
konuşlanan 102. Rus askerî üssü ile ilgili hiçbir açıklamada bulunmamasıdır.
Ermenistan, Rusya’nın Kafkasya’daki kalesi olmasına rağmen, ABD bu ülkeye
Azerbaycan ve Gürcistan’a yaptığı yardımdan daha çok yardım yapılmaktadır. Ermenistan’a yapılan yardım kişi başına göre hesaplanırsa, ABD’nin
İsrail’den sonra en çok Ermenistan’a yardım yaptığı anlaşılmaktadır.[26]
Ayrıca ABD, Ermenistan’ın İran’a nükleer silah teknolojisi yardımında
bulunmasını da görmezlikten gelmektedir. Bu durumda ABD’deki Ermeni
diasporasının etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak ABD’nin ulusal
güvenlik anlayışı, ülkede bulunan bir etnik grubun lobi faaliyetleri sonucunda
ihlal edilebilmektedir. Dolayısıyla bu durum, ABD’nin amacının, enerji
kaynaklarının ve ulaşım güzergâhı hatlarının güvenliğini sağlamanın yanı sıra,
İran ve Rusya’yı kontrol etmek olduğu kanaatini vermektedir.
ABD’nin Güney
Kafkasya’da askerî üs edinmesi, Rusya’yı, bölgedeki askerî varlığını artırmaya
itecektir. Bu durumda da AKKA Anlaşması’nda[27]
öngörülen silah kotaları ihlal edilecektir. Bölgede ABD de, silahlanmaya
kalkması halinde Rusya’dan AKKA Anlaşması’nda öngörülen kotalara uymasını talep
edemeyecektir.
Sonuç
Azerbaycan
Devlet Başkanı İlham Aliyev, bölgede yaşanan ABD-Rusya ve ABD-İran rekabeti
nedeniyle denge politikasını korumaya çalışsa da, Azerbaycan’ın ulusal
çıkarlarını da göz önüne almak şartıyla, dengeyi ABD’nin lehine bozma
ihtimalînin olduğu tahmin edilmektedir. ABD’nin talebinin karşılanması bugünkü
şartlarda olağan gözükmektedir. Ancak, kısa ve orta vadede Azerbaycan’dan üs
alması için, öncelikle Rusya’yı ikna etmesi gerekmektedir. Rusya’yı ikna etmesi
durumunda İran’ın itirazları fazla etkili olamayacaktır. Azerbaycan hükümeti
buna karşılık ABD’den şunları talep etmelidir:
·
ABD’deki Ermeni diasporasının
propaganda çalışmaları sonucunda, Senato ve Kongrede Azerbaycan karşıtı
görüşlerin artmasının engellenmesini,
·
1992 yılında, Dağlık Karabağ dışında yedi
bölgenin Ermenistan tarafından işgal edilmesine rağmen, Azerbaycan’ı saldırgan
olarak niteleyen ve Azerbaycan’a yardımı yasaklayan 907 sayılı kararın
yürürlükten tamamen kaldırılmasını,
·
ABD’nin Dağlık Karabağ’ı ayrı
birim olarak görmemesini, bu bağlamda Dağlık Karabağ’a sağlanan yardımların[28]
Azerbaycan’a verilen yardımlar paketi içinde verilmesini,
·
ABD’ye üs verdiği takdirde Rusya ve İran
tarafından kaynaklanan sorunlar nedeniyle uğradığı ekonomik ve ticarî
zararların ABD tarafından karşılanmasını,
·
Ermenistan’ın uzlaşmaz
politikasını yumuşatması için Ermenistan hükümetine baskı yapmasını ABD
hükümetinden talep etmelidir.
ABD, Rusya’yı
ikna etmeden önce Azerbaycan ABD’ye askerî üs verirse, özellikle Dağlık Karabağ
konusunda ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Bir önemli nokta ise, bu konu
gündeme geldiğinde sanki ABD, Rusya karşısında Azerbaycan’ı yalnız
bırakmaktadır. Aslında Azerbaycan’ın Rusya’nın muhatabı olmaması, Rusya ABD
tarafından ikna edildikten sonra, ulusal çıkarlarının korunması şartıyla ABD’ye
üs vermesi, Kafkasya’da ABD-Rusya, ABD-İran rekabetinde oyuncu konumuna sokulmaktan
kesinlikle kaçınması, Azerbaycan-Rusya, Azerbaycan-İran ilişkilerinin devam
etmesi ve geliştirilmesine çalışması Azerbaycan’ın ulusal çıkarları açısından
daha doğru görünmektedir.
[1] Manvel Sarkisyan, Politiçeskie Problemı Kavkaza i Armenii,
Ermenistan Milli ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayını, Erivan 1998, s. 11,
Edişer Hoştariya-Brosse, Kavkazskiy Politiçeskiy Uzel v Proşlom i Nastoyaşem, http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-05/08.kosru.shtml
[2] Kurtov. A. A, “Armyano-İranskoe Otnoşeniya”, Armeniya: Problemi
Nezavisimogo Razvitiya, (Der: Kojokina E. M), Rassiyskiy İnstitut
Strategiçeskikh İssledovanii, Moskova 1998, ss.383–448.
[3] Osman Metin Öztürk, Rusya Federasyonu Askerî Doktrini,
ASAM Yayınları, Ankara 2001, Rusya-Ukrayna Araştırmaları Dizisi–2, s. 36.
[4] ABD’nin Kafkasya İhtirası,
http://www2.dw-world.de/turkish/Kaukasus/1.102087.1.html
[5] Araz Aslanlı, “Kafkasya’da Küresel Güç Mücadelesi”, Cumhuriyet
Strateji, Yıl 1, Sayı 12, 20 Eylül 2004, ss.12–13.
[6] Bugün yüzölçümü 86.000 km2 olan ülke, 1918–1920 yılları
arasında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti zamanında 94.137 km2
idi. Azerbaycan,
30 Eylül 1991’de SSCB’nin çöküşüyle bağımsızlığını yeniden ilan etmiştir; http://www.geocities.com/turkdunyasi/azerbaycan/azerbaycan.htm.
2002 verilerine göre Azerbaycan’ın nüfusu 8 milyon
141 bin kişidir. http://www.azstat.org/publications/
yearbook/2002/az/002_1.shtml#t1_2 Bölge ülkelerinden olan Gürcistan’ın
yüzölçümü 69,7 bin km2, nüfusu 4,5 milyondur. Bkz. http://www.eurasia.ru/country.cgi?id=9 Ermenistan’ın yüzölçümü 29.8 bin km2,
nüfusu ise 3.213.000 kişidir; Hatem Cabbarlı, “Ermenistan’ın Demografik
Yapısı”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/ (1 Mart 2004)
[7] TRACECA-Transport Corridor Europe-Caucasus-Asia (Avrupa-Kafkasya-Asya
Ulaştırma Koridoru) Projesi Mayıs 1993’te Brüksel’de beş Orta Asya ve Kafkasya
devletlerinin ticaret ve ulaştırma bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilen
konferansta belirlenmiştir. TACIS-Technical Assistance to the Commonwealth of
Independ States (Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Yardım) ise 1991’den
başlayarak uygulanmakta olan bir programdır. Fuad Hüseynov, “Avrupa
Birliği-Türk Cumhuriyetleri İlişkileri ve Türkiye”, Avrasya Etüdleri, Kış–2002,
21, ss. 61–82.
[8] Bkz. Nesib Nesibli, Azerbaycan’ın Jeopolitiği ve Neft,
Azerbaycan Araştırmalar Vakfı, Hazar Üniversitesi Yayınları, Bakü 2000, ss. 59–108.
[9] Hatem Cabbarlı, “Hazar’ın Hukuki Statüsü”, Azerbaycan, Türk Kültür Dergisi, Sayı:
344, Yıl 50, ss. 21-26.
[10] Şenol Kantarcı, ABD’de
Ermeni Toplumu ve Türkiye’ye Yönelik Lobi Faaliyetleri,
Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı, Erzurum 2003. s. 168.
[11] Aslanlı, ABD’de Adaletsizliğe
Verilen…, s. 61.
[12] Aslanlı, ABD’de Adaletsizliğe
Verilen…, s. 61.
[13] http://www.state.gov/r/pa/bgn/index.cfm?docid=5275
[14] http://www.state.gov/r/pa/bgn/index.cfm?docid=2909
[15] Hatem Cabbarlı, ABD’den, Ayrılıkçı Dağlık Karabağ Yönetimine 2005’te
Beş Milyon Dolar Yardım, http://www.avsam.org/gunlukbulten/ (20 Temmuz 2004)
[16] Azerbaycan Gazetesi,
19 Eylül 1996.
[17] Djeyran, “İnostrannıe Voennıe Bazı v Azerbaydjane”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?category
=3#23034;
[18] Milli Güvenlik Hakkında Azerbaycan Cumhuriyetinin Kanunu, http://azerbaijan.news.az/cgi-bin/azerbaijan
.cgi?genish=9539
[19] Hatem Cabbarlı, “Muhammet
Hatemi'nin Azerbaycan Ziyareti ve Sonuçları”, http://www.haberanaliz.com/detay.php?detayid=1271
[20] Azade Balayeva, ABD, “Karabağ Sorununu Azerbaycan’ın Toprak Bütünlüğü Çerçevesinde
Halletmeye Çalışıyor”, http://www.525ci.com/2004/08/13/read.php?m=2&id=2255
[21]Rauf Mirkadırov ve İgor Plugataryev, “V Azerbaydjane Poyavitsa Voennıe
Bazı SŞA”, http://www.ng.ru/cis/2004-08-18/5_baku.html
[22] Rauf Mirkadırov, “Vaşingtonu Segodnya ne do Azerbaydjana”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?
category=1
[23] Naira Melkumyan, “SŞA Doşli do Azerbaydjana”, http://www.aravot.am/2004/aravot_rus/September
/28/st02.htm
[24] Rauf Mirkadırov, “907-ya Popravka Mojet Bıt Vosstanovlena”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?
category=3#23924
[25] “Voennıe Bazı SŞA v Azerbaydjane: Realii i Prognozı”, http://www.noev- kovcheg.ru/article.asp?n=68
&a=13
[26] ABD, 2004 yılında demokrasi, ekonomik ve sosyal reformlar, güvenli ve
hukuk uygulaması, insani yardım, sektörler arası girişimcilik programları
çerçevesinde Ermenistan’a 89.7 milyon, aynı programlar çerçevesinde ise
Azerbaycan’a 67.5 milyon Dolar yardım yapmıştır. U.S. Assistance to
Armenia-Fiscal Year 2004 http://www.state.gov/p/eur/rls/fs/35976pf.htm;
U.S. Assistance to Azerbaijan-Fiscal Year 2004
http://www.state.gov/p/eur/rls/fs/35986.htm
[27]Uluslararası Stratejik Araştırmalar Grubu, Aylık Bülten, AKKA Özel
Sayısı, Ankara 1995.
[28] Hatem Cabbarlı, ABD’den, Ayrılıkçı Dağlık...,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder