Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

15 Ocak 2012 Pazar

Güney Kafkasya’da Güç Mücadelesi ve ABD’nin Azerbaycan’dan Askerî Üs İsteği


Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı

Giriş
20. yüzyılın son on yılı, dünyanın siyasî haritasında ciddi değişikliklere tanıklık etmiş, iki kutuplu dünyada Sovyetler Birliği’nin mevcudiyeti ortadan kalkmış, yeni bağımsız devletler ortaya çıkmış, çok ciddi ekonomik ve askerî sorunlar bölgesel güvenliği tehdit etmeye başlamıştır. Güney Kafkasya ülkelerinden olan Azerbaycan da bu süreçte bağımsızlığını kazanmış, uluslar arası ekonomik ve siyasî sisteme entegre olmak için yoğun çaba harcamıştır. Bağımsızlığının ilk yıllarında ayrılıkçı Dağlık Karabağ sorunu ile karşı karşıya kalan Azerbaycan, uluslar arası destek aramak için girişimlerde bulunmuş ancak istediği sonucu elde edememiştir.

Bu makalede, 1990’lı yılların başlarında ABD, Rusya, Türkiye ve İran’ın Güney Kafkasya’da verdikleri güç mücadeleleri genel çerçevede ele alınmış, özelde ise ABD ve Azerbaycan arasındaki siyasî, ekonomik ve askerî ilişkiler değerlendirilmiştir. Güney Kafkasya ülkeleri 1990’lı yılların başından beri bölgesel güvenlik ve istikrarın korunması[1] yönünde bazı girişimlerde bulunsalar da, ciddi bir sonuç elde edilememiştir. Ayrıca bölge devletlerinin Rusya Federasyonu ile ilişkilerindeki belirsizlik ve etnik temele dayalı sorunların ortaya çıkması büyük devletlerin bölgeye girişini bir anlamda sınırlandırmıştır.

Küresel Güçlerin Güney Kafkasya Mücadelesi
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Güney Kafkasya, jeopolitik konumu ve zengin doğal kaynaklara sahip olması nedeniyle yabancı devletlerin dikkat merkezinde olmuştur. Bu bağlamda bölge devletlerinden olan Türkiye ve İran, bölgeye yönelik girişimlerde bulunmuştur. Bu ülkeler ABD’den daha önce bölgeye yerleşmeye çalışsalar da, ekonomik ve siyasî anlamda yetersiz kaldıkları için bu çalışmaları sonuna kadar devam ettirememişlerdir.

İlk yıllarda bölge ülkelerinin Türkiye ve İran’dan çok büyük beklentileri vardı. Özellikle İran, 1992 yılında Azerbaycan ve Ermenistan arasında askerî operasyonların durdurulması için arabuluculuk girişiminde bulunmuş, ekonomik ve siyasî anlamda bu ülkeler üzerinde etkili olmayı hedeflemiştir.[2] Ancak Ermenilerin ateşkesi bozması ve Azerbaycan’ın yerleşim merkezlerini işgal etmeleri üzerine bu tür girişimlere devam edememiştir. İran ve Türkiye rekabetinin yanı sıra, bölgede bir de Türkiye-Rusya rekabeti yaşanmaktaydı. Rusya bölgeden uzaklaşmış gibi görünse de, bölge ekonomisi ve siyasî mekanizmalar üzerinde kontrolünü kaybetmemiştir. Kasım 1993’te kabul edilen Rusya’nın askerî doktrininde savunma alanındaki işbirliği önceliği Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) içindeki kolektif savunma mekanizmalarına verilmiştir. Bu doktrine göre, Rusya “yakın çevresine” yönelmiş, eski SSCB coğrafyasını kendi ulusal güvenlik sahası olarak değerlendirmiştir.[3]
ABD’nin Kafkasya’ya olan ilgisinin önemli nedenlerinden biri de, ulaştırma hatları üzerinde bulunması ve Azerbaycan’ın zengin doğal kaynaklara ve enerji rezervlerine sahip olmasıdır. ABD, bu kaynakların tekrar Rusya’nın kontrolüne geçmesini önlemek için Azerbaycan’ın bağımsızlığının korunması ve uluslar arası sisteme entegre olması için Azerbaycan’ı siyasî ve malî açıdan desteklemiştir. Bölgesel sorunların halledilmesi için Güney Kafkasya devletleri ile işbirliği yapan ABD, bu sorunları tam olarak çözemese de silahlı çatışmaların durmasını memnunlukla karşılamıştır. ABD, bölgeye yerleşmeye çalışırken Türkiye’nin bölge üzerindeki tarihî etkinliğini göz önünde bulundurarak, Türkiye ile işbirliği içinde olmuştur. ABD, Kafkasya’yı “yaşamsal çıkarlarının bulunduğu bir bölge”, NATO ise “stratejik bölge” olarak ilan etmiştir.[4] Güney Kafkasya, ABD başta olmak üzere Batı dünyası, Rusya, Türkiye, İran ve diğer önemli güçlerin stratejik amaçları çerçevesinde büyük önem taşımaktadır. Örneğin, genel olarak Batı, özellikle de ABD açısından Kafkasya, tehdit olarak görülen Rusya ve İran’ın çevrelenmesi, bölgedeki enerji kaynaklarına ulaşılması, “terör karşıtı faaliyetler” ve diğer küresel politikalarda üs olarak kullanılması, aynı zamanda bu gerekçeler doğrultusunda Orta Asya’ya ulaşma konusunda köprü olması bakımından önemlidir.[5]

Güney Kafkasya Jeopolitiğinde Azerbaycan’ın Yeri
Azerbaycan Güney Kafkasya’nın en kalabalık nüfusa ve en büyük yüzölçümüne sahip ülkesidir.[6]  Jeopolitik konumu itibarıyla Kuzey-Güney ulaştırma hattı projesinde (Eski İpek Yolu, TRACECA, TACİS[7]) önemli bir yere sahiptir. Ayrıca sahip olduğu doğal kaynakları ve enerji rezervleri Azerbaycan’ı diğer Güney Kafkasya ülkelerinden daha önemli kılmaktadır. SSCB üyesi olduğu yıllarda Azerbaycan’ın jeopolitik değeri fazla öne çıkmasa da, bağımsızlık sonrası bu özelliği dikkat çekmiştir. Azerbaycan aynı zamanda bölge ülkelerine göre daha fazla doğal kaynaklara sahiptir. Özellikle, zengin enerji kaynağına sahip olması bağımsızlık sonrası Azerbaycan’ı uluslar arası güç mücadelesinde çekim merkezi haline getirmiştir.[8] Azerbaycan, bağımsızlığının ilk yıllarında çok zayıf bir ekonomik ve askerî yapılanmaya sahip olduğu için jeopolitik konumu zaman zaman aleyhinde gelişmelere neden olmuştur. Petrol kaynaklarının çıkarılması ve uluslar arası piyasalara ulaştırılması konusunda yabancı petrol şirketlerine bağlı kalmış, bölge devletleri ile ilişkilerini bu petrol şirketlerinin talebi çerçevesinde kurmaya mecbur kalmıştır.

Sahip olduğu zengin enerji rezervlerini kullanmak isteyen Azerbaycan Yüksek Sovyeti  SSCB Yüksek Sovyeti ile birlikte 1980’li yılların sonlarında yabancı petrol şirketleri ile görüşmelere başlamış, 21 Eylül 1994 yılında Asrın Anlaşması olarak bilinen petrol anlaşmasını imzalamıştır.[9] ABD’nin baskıları ile bölge devletlerinden İran’ın, Asrın Anlaşması’na davet edilmemesi ve Rusya’ya beklediğinden az pay verilmesi sonucunda, bu devletlerin Azerbaycan politikasında önemli değişiklikler olmuştur.

Dağlık Karabağ Sorunu ve 907 Sayılı Ek Madde
ABD, 1991 yılında eski Sovyet Cumhuriyetlerine ekonomik yardım yapılması için özel bir yasa (Freedom Support Act-Bağımsızlığın Desteklenmesi Yasası) çıkarmıştır. Bu yasa gereğince Azerbaycan’a da ekonomik yardım yapılması öngörülmüştür. Ancak ABD’deki Ermeni diasporasının Senato ve Kongrede yaptıkları propaganda faaliyetleri sonucunda Azerbaycan’ın Ermenistan’a ve Dağlık Karabağ bölgesine “ambargo” uygulaması nedeniyle Azerbaycan’a yönelik özel sınırlama getirilmiştir. ABD’nin kabul ettiği Bağımsızlığın Desteklenmesi Yasası’na 907 sayılı maddenin eklenmesi ile  (Section 907 Freedom Support Act) ABD hükümetinin Azerbaycan’a yardım yapması yasaklanmıştır.[10]

 Azerbaycan, ABD ile yapılan bütün görüşmelerde 907 sayılı ek maddenin kaldırılmasını talep etse de sonucu değiştirememiştir. Eylül 1993’te ABD Devlet Başkanı Bill Clinton’a, Başkan Yardımcısı Albert Gore’a ve Kongre Başkanı Thomas Foly’ye birer mektup yazan Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev, 907 sayılı ek maddeyi Azerbaycan-ABD ilişkilerinin gelişmesinde bir engel olarak nitelemiştir. ABD Dışişleri Bakanı’nın Yeni Bağımsız Devletlerle İlgili Yardımcısı Strobe Talbotte, Aliyev ile görüşmesi sırasında Clinton’un cevap mektubunu ona iletmiştir.[11] Bu dönemde Azerbaycan ve Ermenistan’ı ziyaret eden ABD Göçmen Komitesi (USCR) yetkilileri, hazırladıkları raporda, Kongrenin 907 sayılı maddeyi kaldırması veya Azerbaycan’a yardım yapılmasını kolaylaştırmak için istisnaî düzenlemeler yapması gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir.

 Azerbaycan 907 sayılı ek maddenin yürürlükten kaldırılması için uzun süre mücadele etse de başarılı olmamış, ABD terörün soğuk yüzünü kendi topraklarında gördükten sonra adı geçen maddenin yürürlükten kaldırılmasına karar vermiş ve 24 Ekim 2001’de Senato, 14 Kasım 2001’de Kongrenin iki kanadı arasındaki Uzlaşma Komisyonu, 19 Aralık 2001’de ise, Temsilciler Meclisi “2002 yılı sonuna kadar uygulanmasının durdurulması konusunda” ABD Başkanına yetki verilmesine ilişkin kararı onaylamıştır. [12] Bu konuda Azerbaycan açısından olumsuz olan nokta ise, 907 sayılı ek maddenin yalnızca bir yıllığına yürürlükten kaldırılmış olmasıdır. Bu maddenin durdurulması kararı 2004 yılına kadar birer yıl olmak üzere uzatılmıştır. 

ABD bağımsızlığını yeni kazanmış devletlere yaptığı malî yardım projesinde de Azerbaycan’a karşı çifte standart uygulamıştır. ABD 1991’den 2004 yılına kadar Ermenistan’a 1,2 milyar Dolar (kişi başına 350 Dolar)[13], Azerbaycan’a ise 165 milyon Dolar (kişi başına 20 Dolar) yardımda bulunmuştur.[14] Ayrıca, ABD bu projeye dayanarak Dağlık Karabağı bağımsız devlet olarak tanımış ve bu bölgeye özel malî yardım yapmıştır.[15] Azerbaycan hükümetinin itirazları sonucunda yardım projesinin adı “Dağlık Karabağ bölgesi de içinde bulunmak kaydıyla Azerbaycan’a” ifadesinin kullanılması üzerinde anlaşma sağlanmıştır.[16]

 ABD’nin Azerbaycan’dan Askerî Üs Alma Girişimleri
ABD, 1990’lı yılların sonlarına kadar Güney Kafkasya’da  ekonomik ve politik olarak yerleşmeye önem vermiş, 11 Eylül 2001’den sonra ise uluslar arası terörizmle mücadele bağlamında askerî olarak bölgeye yerleşme girişimlerini artırmıştır. Ayrıca ABD’nin 1990’lı yılların sonlarından başlayarak Azerbaycan ve Gürcistan’da askerî üs kurma girişimlerinin bulunduğu bilinmektedir.

ABD, 2003 yılından beri Azerbaycan’da üs kurmak için görüşmelere devam etmektedir.[17] Azerbaycan eski Devlet Başkanı Haydar Aliyev, Rusya, İran ve ABD arasında başarılı bir şekilde denge politikası izlemiş, bu konuda kesin bir yanıt vermeyerek kendi manevra alanının kısılmasına imkan vermemiştir. Ancak 2004 yılında ABD’nin Azerbaycan’da askerî üs edinmesi konusu yeniden gündeme gelmiştir.

ABD’nin Azerbaycan’da askerî üs isteğinin gündeme taşındığı bir dönemde Devlet Başkanı İlham Aliyev tarafından 2004 Ağustos ayı başında Azerbaycan Milli Güvenlik Kanunu onaylanarak yürürlüğe girmiştir.[18] Bu yasa gereğince Azerbaycan sınırları içinde yabancı ülke askerlerinin konuşlandırılması yasaklanmaktadır. Bununla Azerbaycan, Rusya ve İran’ın endişelerini belli ölçüde azaltmış, ABD için ise pazarlık şartlarını daha da zorlamıştır.

ABD’nin Irak’a saldırmasından sonra İran’a baskılarının arttığı bir dönemde İran Cumhurbaşkanı Muhammet Hatemi’nin sık sık ertelenen Azerbaycan ziyareti gerçekleşmiştir. Ziyaret sırasında sıcak mesajlar verilmiş, İran’ın ilk kez Azerbaycan’ın toprak bütünlüğünden yana olduğu ve Dağlık Karabağ’ın Ermenistan tarafından işgal edildiği ifade edilmiştir.[19]

ABD her zaman Azerbaycan-İran arasında yakınlaşmadan endişe etmektedir. Zaman zaman Güney Azerbaycan konusunu gündeme taşıyan ABD, hem Azerbaycan’ı tatmin etmekte hem de İran’ı rahatsız etmektedir. Hatemi’nin ziyaretinin hemen ardından ABD Savunma Bakanı Donald Rumsfeld Azerbaycan’a gelmiştir.[20] Rumsfeld, Almanya ve Batı Avrupa’da konuşlanan ABD askerlerinin geri çekilmesinin tartışıldığı bir zamanda, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının güvenliğinin sağlanması bağlamında Azerbaycan’da askerî üs kurma talebini yeniden gündeme taşımıştır. Aslında BTC petrol boru hattına yönelik yapılan herhangi bir terörist saldırı, ABD’nin bölgede askerî üs kurma gereksinimini de beraberinde getirecektir. Güney Kafkasya ülkelerinden hiçbiri (Rusya ve İran da  dahil olmak üzere) terörle mücadele konusunda askerî, malî ve tecrübe bakımından avantajlı durumda değildir. Böyle bir saldırının gerçekleşmesi durumunda büyük bir ihtimal ile bölge devletleri kendileri ABD’ye askerî üs vermeyi teklif edeceklerdir.

Irak operasyonunda Almanya ve Fransa’nın ABD’yi desteklememesi üzerine Avrupa’da konuşlanmış olan askerî üslerin taşınması ile ilgili çeşitli haberler yayımlanmaktadır.[21] ABD Savunma Bakanlığı tarafından konu ile ilgili yapılan açıklamada, Batı Avrupa ve Almanya’da konuşlanan yaklaşık 100 bin Amerikan askerînin büyük bir bölümünün ülkelerine geri döneceği, bir bölümünün de NATO’ya yeni üye olmuş Doğu Avrupa ülkelerinde (Polonya, Bulgaristan)  konuşlanacağı bildirilmektedir. Ayrıca Rumsfeld, Doğu Avrupa ülkelerinin yanı sıra, bazı eski Sovyetler Birliği ülkelerinde de askerî üs edinme projelerinin olduğu konusunda bir açıklama yapmıştır.[22] Bağımsız uzmanlar tarafından yapılan değerlendirmelerde, bu ülkelerin Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olduğu ifade edilmektedir. ABD, bu ülkelerde askerî üs kurarak enerji kaynakları ve petrol boru hatlarının güvenliğini sağlamayı, terörle mücadelenin yanı sıra Rusya ve İran’ı kuşatmayı da amaçlamaktadır. ABD’nin, özellikle İran’ın nükleer silah araştırmaları konusunda ciddi endişelerinin olduğu bilinirken, bu uygulaması ile İran’ı daha yakından kontrol etme fırsatını da yakalamış olacaktır.

Eylül ayı sonlarında Azerbaycan’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Azerbaycan Savunma Bakanı Sefer Abiyev ile görüşmüştür. Görüşmede ABD’nin Azerbaycan sınırları içinde geçici askerî birlikler kurması meselesi de müzakere edilmiştir.[23] Bu askerî birliklerin Ermenistan’ın işgali altında bulunan Cebrayıl, Zengilan ve Fuzuli bölgelerinde konuşlanması beklenmektedir.

Azerbaycan’da yayımlanan Zerkalo gazetesi, adını açıklamadığı ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisinin verdiği bilgiye dayanarak, “ABD’nin Azerbaycan’da geçici askerî üs kurma meselesi üzerinde anlaşma sağlandığını, konunun ayrıntıları üzerinde görüşmelere devam edildiğini” bildirmiştir.[24] Bu durum, İran ve Ermenistan açısından endişe ile karşılanmıştır. İran’ın en büyük rahatsızlığı, adı geçen bu bölgelerin İran ile sınır paylaşmasıdır ve dolayısıyla ABD, İran’ın hemen yanı başında bulunacaktır. Ermenistan ise Dağlık Karabağ dışında işgal ettiği bu bölgeleri pazarlık unsuru olarak kullanmaktadır. ABD, bu bölgelere askerî üs kurmak isterse, bu durum Ermenistan için de sorun olabilir. ABD, bu bölgelerde üs kurarsa, bölgesel denklemler yerinden oynayabilir ve hatta değişebilir. İran, Rusya ve Ermenistan ile siyasî, askerî ve ekonomik ilişkilerini geliştirebilir ve Azerbaycan’a karşı politikasında büyük değişikliklere gidebilir. Hazar’ın hukukî statüsü sorununu öne çıkararak Azerbaycan’ı sıkıştırmak için askerî güç gösterisi yapabilir.

Rumsfeld, Rusya Savunma Bakanı Sergey İvanov ile yaptığı görüşmede, Amerikan askerlerini Rusya Federasyonu sınırlarına yakın bölgelerde konuşlandırmak istediklerini bildirmiştir. Amerikan askerlerinin Rusya’ya sınırı olan hangi ülkelere yerleştirileceği konusunda bir açıklama yapılmasa da, bu ülkelerin Baltık ülkeleri, Kazakistan, Azerbaycan ve Gürcistan olacağı konusunda ortak bir görüş oluşmuştur. ABD Savunma Bakanlığı’ndan General Chaerles Wald, Defens News gazetesine verdiği demeçte,[25] Avrupa’daki Amerikan Ordusu Komutanlığının, Afrika ve Hazar Denizi havzasında askerî varlığını güçlendirmek niyetinde olduğunu belirtmiştir. Hazar havzası ülkelerinden öncelikle Azerbaycan’da üs kurmak istediklerini açıklayan Wald, bu birliklerin BTC petrol boru hattının güvenliğinden sorumlu olacağını ifade etmiştir. ABD, Azerbaycan’dan üs talep ederken daha çok, denizde ve karada bulunan petrol yataklarının ve petrol boru hatlarının güvenliği konusunu öne çıkarmaktadır. Bu bağlamda ABD, 2003 yılının Ağustos ayında ve 2004 yılı başlarında Azerbaycan ile birlikte askerî tatbikatlar düzenlemiştir. 2004 yılı sonlarında ise, NATO’nun Barış İçin Ortaklık (BİO) programı çerçevesinde Cooperative Best Effort tatbikatını da Azerbaycan’da gerçekleştirecektir.

Rusya, ABD’nin eski Sovyetler Birliği Cumhuriyetlerinde askerî üs edinmesinden rahatsız olmuş ve bunu çeşitli vesilelerle dile getirmiştir. ABD’nin Azerbaycan’dan askerî üs talebi gündeme geldiğinde, Rusya’nın Azerbaycan Büyükelçisi Nikolay Ryabov yaptığı açıklamada, ABD’nin Azerbaycan’da askerî üs edinmesi durumunda, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ sorununun çözümünde ciddi sorunlarla karşılaşabileceğini ifade ederek, Azerbaycan hükümetini adeta tehdit etmiştir. Bu konular tartışılmaya başlar başlamaz, Rusya Ermenistan ile stratejik işbirliğinden bahsederek, ikili ilişkileri daha da geliştirmek istediklerini kamuoyuna duyurmuştur.

Bir başka dikkate değer konu ABD’nin Azerbaycan ve Gürcistan’dan askerî üs talep etmesine rağmen, Ermenistan’da konuşlanan 102. Rus askerî üssü ile ilgili hiçbir açıklamada bulunmamasıdır. Ermenistan, Rusya’nın Kafkasya’daki kalesi olmasına rağmen, ABD bu ülkeye Azerbaycan ve Gürcistan’a yaptığı yardımdan daha çok yardım yapılmaktadır. Ermenistan’a yapılan yardım kişi başına göre hesaplanırsa, ABD’nin İsrail’den sonra en çok Ermenistan’a yardım yaptığı anlaşılmaktadır.[26] Ayrıca ABD, Ermenistan’ın İran’a nükleer silah teknolojisi yardımında bulunmasını da görmezlikten gelmektedir. Bu durumda ABD’deki Ermeni diasporasının etkili olduğu bilinen bir gerçektir. Ancak ABD’nin ulusal güvenlik anlayışı, ülkede bulunan bir etnik grubun lobi faaliyetleri sonucunda ihlal edilebilmektedir. Dolayısıyla bu durum, ABD’nin amacının, enerji kaynaklarının ve ulaşım güzergâhı hatlarının güvenliğini sağlamanın yanı sıra, İran ve Rusya’yı kontrol etmek olduğu kanaatini vermektedir.

ABD’nin Güney Kafkasya’da askerî üs edinmesi, Rusya’yı, bölgedeki askerî varlığını artırmaya itecektir. Bu durumda da AKKA Anlaşması’nda[27] öngörülen silah kotaları ihlal edilecektir. Bölgede ABD de, silahlanmaya kalkması halinde Rusya’dan AKKA Anlaşması’nda öngörülen kotalara uymasını talep edemeyecektir.

Sonuç
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev, bölgede yaşanan ABD-Rusya ve ABD-İran rekabeti nedeniyle denge politikasını korumaya çalışsa da, Azerbaycan’ın ulusal çıkarlarını da göz önüne almak şartıyla, dengeyi ABD’nin lehine bozma ihtimalînin olduğu tahmin edilmektedir. ABD’nin talebinin karşılanması bugünkü şartlarda olağan gözükmektedir. Ancak, kısa ve orta vadede Azerbaycan’dan üs alması için, öncelikle Rusya’yı ikna etmesi gerekmektedir. Rusya’yı ikna etmesi durumunda İran’ın itirazları fazla etkili olamayacaktır. Azerbaycan hükümeti buna karşılık ABD’den şunları talep etmelidir:
·                    ABD’deki Ermeni diasporasının propaganda çalışmaları sonucunda, Senato ve Kongrede Azerbaycan karşıtı görüşlerin artmasının engellenmesini,
·                     1992 yılında, Dağlık Karabağ dışında yedi bölgenin Ermenistan tarafından işgal edilmesine rağmen, Azerbaycan’ı saldırgan olarak niteleyen ve Azerbaycan’a yardımı yasaklayan 907 sayılı kararın yürürlükten tamamen kaldırılmasını,
·                    ABD’nin Dağlık Karabağ’ı ayrı birim olarak görmemesini, bu bağlamda Dağlık Karabağ’a sağlanan yardımların[28] Azerbaycan’a verilen yardımlar paketi içinde verilmesini,
·                     ABD’ye üs verdiği takdirde Rusya ve İran tarafından kaynaklanan sorunlar nedeniyle uğradığı ekonomik ve ticarî zararların ABD tarafından karşılanmasını,
·                    Ermenistan’ın uzlaşmaz politikasını yumuşatması için Ermenistan hükümetine baskı yapmasını ABD hükümetinden talep etmelidir.

ABD, Rusya’yı ikna etmeden önce Azerbaycan ABD’ye askerî üs verirse, özellikle Dağlık Karabağ konusunda ciddi sorunlarla karşılaşabilir. Bir önemli nokta ise, bu konu gündeme geldiğinde sanki ABD, Rusya karşısında Azerbaycan’ı yalnız bırakmaktadır. Aslında Azerbaycan’ın Rusya’nın muhatabı olmaması, Rusya ABD tarafından ikna edildikten sonra, ulusal çıkarlarının korunması şartıyla ABD’ye üs vermesi, Kafkasya’da ABD-Rusya, ABD-İran rekabetinde oyuncu konumuna sokulmaktan kesinlikle kaçınması, Azerbaycan-Rusya, Azerbaycan-İran ilişkilerinin devam etmesi ve geliştirilmesine çalışması Azerbaycan’ın ulusal çıkarları açısından daha doğru görünmektedir.
    

[1] Manvel Sarkisyan, Politiçeskie Problemı Kavkaza i Armenii, Ermenistan Milli ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayını, Erivan 1998, s. 11, Edişer Hoştariya-Brosse, Kavkazskiy Politiçeskiy Uzel v Proşlom i Nastoyaşem, http://www.ca-c.org/online/2001/journal_rus/cac-05/08.kosru.shtml
[2] Kurtov. A. A, “Armyano-İranskoe Otnoşeniya”, Armeniya: Problemi Nezavisimogo Razvitiya, (Der: Kojokina E. M), Rassiyskiy İnstitut Strategiçeskikh İssledovanii, Moskova 1998, ss.383–448.
[3] Osman Metin Öztürk, Rusya Federasyonu Askerî Doktrini, ASAM Yayınları, Ankara 2001, Rusya-Ukrayna Araştırmaları Dizisi–2, s. 36.
[4] ABD’nin Kafkasya İhtirası, http://www2.dw-world.de/turkish/Kaukasus/1.102087.1.html        
[5] Araz Aslanlı, “Kafkasya’da Küresel Güç Mücadelesi”, Cumhuriyet Strateji, Yıl 1, Sayı 12, 20 Eylül 2004, ss.12–13.
[6] Bugün yüzölçümü 86.000 km2 olan ülke, 1918–1920 yılları arasında kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti zamanında 94.137 km2 idi. Azerbaycan, 30 Eylül 1991’de SSCB’nin çöküşüyle bağımsızlığını yeniden ilan etmiştir; http://www.geocities.com/turkdunyasi/azerbaycan/azerbaycan.htm. 2002 verilerine göre Azerbaycan’ın nüfusu 8 milyon 141 bin kişidir. http://www.azstat.org/publications/ yearbook/2002/az/002_1.shtml#t1_2 Bölge ülkelerinden olan Gürcistan’ın yüzölçümü 69,7 bin km2, nüfusu 4,5 milyondur. Bkz. http://www.eurasia.ru/country.cgi?id=9  Ermenistan’ın yüzölçümü 29.8 bin km2, nüfusu ise 3.213.000 kişidir; Hatem Cabbarlı, “Ermenistan’ın Demografik Yapısı”, http://www.avsam.org/gunlukbulten/ (1 Mart 2004)       
[7] TRACECA-Transport Corridor Europe-Caucasus-Asia (Avrupa-Kafkasya-Asya Ulaştırma Koridoru) Projesi Mayıs 1993’te Brüksel’de beş Orta Asya ve Kafkasya devletlerinin ticaret ve ulaştırma bakanlarının katılımıyla gerçekleştirilen konferansta belirlenmiştir. TACIS-Technical Assistance to the Commonwealth of Independ States (Bağımsız Devletler Topluluğuna Teknik Yardım) ise 1991’den başlayarak uygulanmakta olan bir programdır. Fuad Hüseynov, “Avrupa Birliği-Türk Cumhuriyetleri İlişkileri ve Türkiye”, Avrasya Etüdleri, Kış–2002, 21, ss. 61–82.
[8] Bkz. Nesib Nesibli, Azerbaycan’ın Jeopolitiği ve Neft, Azerbaycan Araştırmalar Vakfı, Hazar Üniversitesi Yayınları, Bakü 2000, ss. 59–108.
[9] Hatem Cabbarlı, “Hazar’ın Hukuki Statüsü”,  Azerbaycan, Türk Kültür Dergisi, Sayı: 344, Yıl 50, ss. 21-26.
[10] Şenol Kantarcı, ABD’de Ermeni Toplumu ve Türkiye’ye Yönelik Lobi Faaliyetleri, Yayımlanmamış doktora tezi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Erzurum 2003. s. 168.
[11] Aslanlı, ABD’de Adaletsizliğe Verilen…, s. 61.
[12] Aslanlı, ABD’de Adaletsizliğe Verilen…, s. 61.
[13] http://www.state.gov/r/pa/bgn/index.cfm?docid=5275
[14] http://www.state.gov/r/pa/bgn/index.cfm?docid=2909
[15] Hatem Cabbarlı, ABD’den, Ayrılıkçı Dağlık Karabağ Yönetimine 2005’te Beş Milyon Dolar Yardım, http://www.avsam.org/gunlukbulten/ (20 Temmuz 2004)
[16] Azerbaycan Gazetesi, 19 Eylül 1996.
[17] Djeyran, “İnostrannıe Voennıe Bazı v Azerbaydjane”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?category
=3#23034;
[18] Milli Güvenlik Hakkında Azerbaycan Cumhuriyetinin Kanunu, http://azerbaijan.news.az/cgi-bin/azerbaijan
.cgi?genish=9539
[19] Hatem Cabbarlı, “Muhammet Hatemi'nin Azerbaycan Ziyareti ve Sonuçları”, http://www.haberanaliz.com/detay.php?detayid=1271
[20] Azade Balayeva, ABD, “Karabağ Sorununu Azerbaycan’ın Toprak Bütünlüğü Çerçevesinde Halletmeye Çalışıyor”, http://www.525ci.com/2004/08/13/read.php?m=2&id=2255
[21]Rauf Mirkadırov ve İgor Plugataryev, “V Azerbaydjane Poyavitsa Voennıe Bazı SŞA”, http://www.ng.ru/cis/2004-08-18/5_baku.html
[22] Rauf Mirkadırov, “Vaşingtonu Segodnya ne do Azerbaydjana”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?
category=1
[23] Naira Melkumyan, “SŞA Doşli do Azerbaydjana”,  http://www.aravot.am/2004/aravot_rus/September
/28/st02.htm
[24] Rauf Mirkadırov, “907-ya Popravka Mojet Bıt Vosstanovlena”, http://www.zerkalo.az/new/view.php?
category=3#23924
[25] “Voennıe Bazı SŞA v Azerbaydjane: Realii i Prognozı”, http://www.noev- kovcheg.ru/article.asp?n=68
&a=13
[26] ABD, 2004 yılında demokrasi, ekonomik ve sosyal reformlar, güvenli ve hukuk uygulaması, insani yardım, sektörler arası girişimcilik programları çerçevesinde Ermenistan’a 89.7 milyon, aynı programlar çerçevesinde ise Azerbaycan’a 67.5 milyon Dolar yardım yapmıştır. U.S. Assistance to Armenia-Fiscal Year 2004 http://www.state.gov/p/eur/rls/fs/35976pf.htm; U.S. Assistance to Azerbaijan-Fiscal Year 2004 http://www.state.gov/p/eur/rls/fs/35986.htm
[27]Uluslararası Stratejik Araştırmalar Grubu, Aylık Bülten, AKKA Özel Sayısı, Ankara 1995.
[28] Hatem Cabbarlı, ABD’den, Ayrılıkçı Dağlık..., 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder