Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

24 Ocak 2012 Salı

Rusya’da Ermeni Diasporası: Oluşumu ve Faaliyetleri


Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı   


Giriş
Ermeni diasporasının Avrupa ve Amerika’daki faaliyetleri konusunda bazı araştırmalar yapılmış olsa da Rusya’daki Ermeni diasporası konusu gölgede kalmıştır. Bu çalışmada Rusya’daki Ermeni diasporasının oluşumu, Ermenilerin Rusya’ya göçleri, yerleşmeleri, faaliyetleri ve Ermenistan’a destek bağlamında faaliyetleri incelenecek, bunun yanı sıra Rusya’nın sosyal-siyasi hayatında oynadığı rolleri olduğu ve günümüze kadar olan gelişmelere açıklık getirilecektir.

Bazı Ermeni araştırmacılar Ermenistan’ın 387’de Bizans ve Pers İmparatorlukları arasında paylaşılması ve XI. yüzyılda Selçukların bölgeye gelmesiyle komşu ülkelere göç eden Ermenilerin diasporanın çekirdeğini oluşturduğunu ifade etmektedir.[1] Başka bir görüşte ise milli ve dinî duygularının istismar edildiği (özellikle de Arapların Kafkasya’yı işgal etmesinden sonra) gerekçesiyle ülkesini terk etmeye mecbur kalmış Ermenilerin, diasporanın ilk örneğini oluşturduğu bildirilmektedir.[2] Bu zaman sürecinde Ermeniler sadece milli kimliklerini ve dinlerini korumaya çalışmış, ancak yaşadıkları ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında etkili olamamışlardı.

Çoğu Ermeni tarihçisi, Ermenilerin Amerika ve Avrupa’ya göç etmeleri ve belirli bir plan dâhilinde teşkilatlanmalarını XIX. yüzyılın sonlarında ve 1915 tehciri sonrasında göç etmelerine bağlamaktadır. Ermeniler üzerine araştırma yapan bazı Türk yazarlar ise Ermenilerin Avrupa ve Amerika’ya göç etmelerinin onların ticarete olan eğilimleri ve Hıristiyanlıktaki mezhep kavgalarından kaynaklandığını ileri sürmektedir.[3] XX. yüzyılın başlarında Ermenilerin Avrupa ve Amerika’ya göçleri daha da hızlanmış ve zamanla yerleştikleri ülkelerde kendi varlıklarını ve milli kimliklerini koruyabilen ve bu ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında yer edinen bir topluluk haline gelerek örgütlenmeye başlamışlardır. I. Dünya Savaşı’nda Kafkasya cephesinde Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak Osmanlı ordusunun ilerlemesine engel olması ve cephe arkasında ayaklanarak Osmanlı Hükümetini zor durumda bırakması nedeniyle Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Osmanlıya karşı Rus-Ermeni işbirliğini Ermeni tarihçileri de kabul ediyorlar.[4]

 Özellikle 1991’den itibaren Ermeni devletinin dış politikasının “sözcülüğünü” yapan Ermeni diasporasının bu konuda büyük mesafeler kaydettiği bilinmektedir. Ermenilerin kendi deyişleri ile spyurk[5] (diaspora) Ermenistan’ın siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumak için her zaman yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. Sözde Ermeni soykırımının Fransa tarafından tanınması ve konuyla ilgili yasa çıkarmasında Ermeni diasporasının etkili olduğu da bilinmektedir.

Rusya tarihindeki bazı kaynaklar XI. yüzyıldan itibaren Ermeni tüccar ve seyyahların Rusya’ya geldiklerini göstermektedir.[6] 1695’de I. Petro’nun Çar ilân edilmesinden sonra Rusya’nın dış siyasetinde Kafkasya büyük bir önem kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde Rusya’nın Kafkasya siyaseti, Rusların kendi deyimleri ile “kaplumbağa yürüyüşü” gibi yavaş, ama emin adımlarla ilerlemekteydi. 18 Temmuz 1722’de I. Petro büyük bir ordu ile Astrahan’dan Derbent üzerine yürüyüşe başladı. 15 Ağustos’ta Derbent Hanı İmamkulu Bey kaleyi teslim etti. İsveç’le savaş tehlikesi ortaya çıktığı için Petro burada fazla kalamadı ve geri döndü. I. Petro’nun yarım kalmış politikasına Katerina devam etti; 1801’de Doğu Gürcistan ve 1804’de ise Azerbaycan Rusya tarafından işgal edildi. Çarlık Rusya’sı Kafkasya’ya yerleştikten sonra 1826–1828 Türk-Rus savaşında Rus ordusu Erivan Hanlığı’nı işgal ederek geçici Erivan yönetimini kurdu.  Çarlık Rusyası’nın eyaleti olan Ermenistan 1918’de bağımsızlığını ilân etti. Ancak 1920’de Bolşevikler Ermenistan’ı işgal ettiler.

Ermenistan’da Sovyet Hükümeti kurulduktan sonra komünist rejimle yönetilen Ermeniler Ermenistan’ın milli davası olan Hay Dat’dan[7] az da olsa uzaklaşmış, ancak tamamen terk etmemişlerdir. 1960’lı yıllarda Ermeniler yeniden bu konuda propaganda faaliyetlerine girişerek özellikle 1965’ten itibaren sözde Ermeni soykırımı günü olarak 24 Nisan’ı anmak için Sardarabad’ta[8] toplanmaya başlamışlardır.

Bazı kaynaklara göre hâlen Rusya’da yaklaşık 2 milyon[9] Ermeni yaşamaktadır. Bunların 2/3’si 1988’depremeninden sonra ve ekonomik nedenlerle ülkeyi terk eden Ermenilerdir. Rusya’daki Ermeni diasporasının temelini daha önceden Rusya’da yaşayan ve 1950’li yıllardan sonra bu ülkeye göç eden Ermeniler oluşturmaktadır.

Kiev Rusya’sında Ermeniler
Ermeni araştırmacılar X-XI. yüzyıllardan itibaren Ermenilerin Kiev Rusya’sına, XIV. yüzyılda ise Moskova’ya göç ettiklerini, özellikle XI. yüzyılın sonlarından itibaren Kiev Rusya’sı ve güney devletleri arasında ticari ilişkiler kurulmasında Ermeni tüccarların önemini vurgulamaktadırlar. Burada yaşayan Ermenilerin genellikle ticaret, zanaat ve hekimlikle uğraştıkları ifade edilmiştir. XIV. yüzyılda Moğolların Kiev’den çıkarılmasından sonra burada yaşayan Ermeni cemaati Ukrayna’yı yöneten Letonya Prensliği’nden ayrıcalık almayı başardılar. XV. yüzyılın ortalarında Letonya Prensi IV. Kazimir’in Ermenilere tanıdığı ayrıcalık şartlarına göre kendi evlerinin olmasına, zanaat ve ticaretle uğraşmalarına imkan sağlandı. Ermeni cemaatine iç yönetim hakkı tanındığı ve Ermenilerin kendi Piskoposu ve mühürleri olduğu bildirilmektedir.[10]



Güney Rusya
Ermeniler XIII. yüzyılın başlarından itibaren Rusya’nın güney bölgeleri ile ticaret ilişkilerini kurmuş ve bu bölgeye yerleşmeye başlamışlardır. XIII. yüzyılın ortalarından başlayarak güney bölgelerde özellikle, Lvov’da Ermeni mahalleleri kurulmaya başladı. Ermeniler XIV. yüzyılın ortalarında, Lvov’da kilise inşa etmek için izin aldılar. O yıllarda Rusya’da yaşan Katoliklere böyle bir imkân kesinlikle tanınmıyordu. Ancak Ermeniler her zaman bu hakkı alıyorlardı. Askeri yükümlülük taşımayan Ermenilerin ticarete olan yakınlıkları[11] nedeniyle yaşadıkları bölgelerin ticaretinde başarılar elde etmiş ve itibar kazanmışlardır.

Ticaret yolu üzerindeki şehirlerden biri de Yazloveç idi. XIII. yüzyılda Kırım’da yaşayan Ermenilerin birçoğu buraya yerleşmişlerdi. Ermeniler burada Aziz Bogorodiçı kilisesini, daha sonra Balagoveşenya Saat Kulesini ve Aziz Grigor Manastırını inşa etmişlerdi. Yazloveç Ermenilerine tanınan haklara göre onların toprak sahibi olmalarına, ev inşa etmelerine, zanaatkârlıkla uğraşmalarına izin verilirdi. Onların yerel mahkemelerden bağımsız kendi mahkemeleri de vardı.

XVI-XVII. yüzyıllardan itibaren Ermeniler Rusya’nın güneyinde Volını-Luçk, Vladimir, Tismeniç, Gorodenk, Obertin ve Stanislav’da (şimdiki İvano-Frankovsk) yerleşmeye, ticaret ve zanaatkârlıkla uğraşmaya başladılar.

Moskova ve Güney Bölgelerde Ermeni Kolonilerinin Oluşumu
XIV. yüzyıldan itibaren Moskova’nın siyasi açıdan önem kazanması ve Rus devletinin kurulması, Moskova’nın güneydeki devletlerle yaptığı ticaretin gelişmesine imkân sağladı. Ermeni tüccarlar Volga nehri boyunca Moskova’ya kadar giderek ticaret ilişkilerini devam ettirdiler.

Moskova ticaretinde, sadece Kırım’dan gelen tüccarlar değil, aynı zamanda Kafı’dan (Feodosiya) gelen tüccarlar da büyük önem taşımaktaydı. Bu tüccarlar arasında Kırım, Povoljye, ve Kafkasya’lı Ermeniler de vardı ve onlar zamanla Moskova’ya yerleşmeye başladılar. XVI. yüzyılın ortalarından başlayarak Moskova panayırlarında Ermeni tüccarların “ticaret evleri” kurulmaya başladı.[12]

XVI. yüzyılın ortalarında Volga nehri havzasının Rusların eline geçmesi, Rusların Hazar sahilleri ve Ön Kafkasya’ya açılmaları, Hazar havzası, Orta Asya ve İran’la doğrudan temasta bulunmaları bölgedeki siyasi güç dağılımını değiştirdi. Bunun bir sonucu olarak Rusya’nın güney ülkeleri ile ticaretinde büyük bir gelişme yaşandı. XVII yüzyıl sonlarında kapitalist ekonominin geliştiği bir dönemde Rusya’da Ermenilerin ekonomik alanda ağırlıkları hissedilmeye başladı.

İran’ın dış ticaretini kontrol altında tutan Nor Cugi şehri Ermeni tüccarları, özellikle ipek ticaretini tekellerine almışlardı ve bu kişiler Asya ve Avrupa’da büyük bir pazara sahiplerdi. Ancak Avrupa ekonomisinin, özellikle de İngiliz ekonomisinin gelişmesi Ermeni tüccarlarını Rusya’ya yöneltti. Çünkü Ermeni tüccarların Avrupa pazarlarındaki rekabet güçleri zayıftı.

Cugi tüccarı Hoca Zakhar Sagradyan 1659’da elmas ve başka değerli hediyelerle Rusya’ya giderek Rus Çarı’yla Ermenilere sağlanacak kolaylıkların şartlarını görüştü ve 1667’de bu konuda bir anlaşma imzalandı. Rusya’nın Ermenilere sağladığı kolaylık sonucunda Ermeni tüccarlar Rusya’nın hangi bölgesine giderlerse gitsinler sadece 5 kuruş vergi ödeyeceklerdi. Bu Avrupa tüccarlarından alınan vergilerden çok daha az idi. [13]

Rusya’nın Ermeni tüccarlara tanıdığı bu kolaylık, Kafkasya ve İran’da ticaretle uğraşan Ermenilerin Astrahan’a toplanmalarına ve ticaretin gelişmesine de yardımcı oldu. Astrahan Ermeni tüccarlarının yerleştiği bir merkez haline geldi.

Rusya’nın Kafkasya politikasındaki başlıca amacı, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Avrupa’dan müttefikler aramak, bu müttefiklerin arasına İran’ı da alabilmek ve Kafkasya’da Hıristiyan halklar üzerinde daha etkili olarak onları kazanmaktı.

1695’de I. Petro, İran Şahına yazdığı bir mektupta ipek ticaretini kontrol eden Ermeni tüccarlara kolaylık sağlanmasını istiyordu. Rusya, 22 Mart 1711 tarihli kararname ile Ermenilerin Rusya ile ticaret yapmalarına daha geniş imkânlar sağladı. Ermeniler, sınırda ülkeye girerken değil, Moskova’ya vardıkları zaman vergi ödüyorlardı. Bu imtiyazla ilk defa olarak sadece Ermenilere olmak üzere, vergi ödemeden ülkeden mücevher çıkarma müsaadesi verilmiş oldu.[14]

Rusya, Ermenileri sadece ekonomik açıdan desteklemiyordu. Onlara her zaman bağımsızlıklarını elde etmelerinde ve devlet kurmalarında yardım edebileceğini bildiriyorlardı. Ermeni meselesini Çar’la görüşen İsrael Ori ona bir plan sundu. Plana göre, Ermeni halkının bağımsızlığını kazanmasında Rusya’dan destek alınacak, Ermeni silahlı birlikleri oluşturulacaktı. Ori, I.Petro’dan Astrahan’da bir Ermeni alayı kurmak için izin istedi. Petro, bu planı desteklediğini bildirdi. Ama Ruslar Hazar havzasında ve Kafkasya’da yerleşemedikleri için Ermenilere vaat ettikleri projeleri hayata geçiremediler.

17 Eylül 1746 tarihli bir başka kararname ile Astrahan’da yaşayan ve ticaretle uğraşan Ermeniler bazı vergilerden muaf tutuluyordu. Onlardan sadece askeri vergi alınıyordu. Kararname gereğince yabancılara kendi mahkemelerini kurma yetkisi de veriliyordu. Bu ise yabancılara sadece kendi mahkemelerini oluşturmak değil, aynı zamanda iç yönetim hakkını veriyordu. Böylece, Astrahan’da milli Ermeni kolonisi oluşumu süreci de tamamlandı. Astrahan Ermeni cemaati, Rusya’daki Ermeni cemaatinin milli Ermeni kolonisi olma sıfatlarının hepsine sahip oldu.[15]

Ermeni tüccarların yoğun olduğu bir bölge de Kizlyar kalesi idi. Güney ticaret yolu üzerinde olduğu için bu kasaba büyük önem taşıyordu ve ticaret gelişmekteydi. Burası, özellikle İran ve Türkiye’den gelen Ermeni tüccarların ve Astrahan ve Kafkasya’dan gelen Ermenilerin toplandığı bir merkez idi. Bölgede yaşayan Ermeniler genellikle dokumacılık, boyacılık, kuyumculuk ve meyvecilikle uğraşıyorlardı. Şarap ve konyak üretimi de Ermenilerin kontrolünde idi. 1746 tarihli kararnamede verilen ayrıcalıklardan Kizlyar Ermenileri de yararlanıyordu. Ancak kendi mahkemelerini kuramıyorlardı ve Astrahan Ermeni mahkemesi tarafından yargılanıyorlardı. Bu durum XVIII. yüzyılın sonlarına kadar böyle devam etmiştir.
Petersburg’da Ermeni Kolonisinin Oluşumu
Bazı Ermeni kaynaklarında 1708’den itibaren Ermenilerin Petersburg’a geldikleri bildirilmektedir.[16] Petersburg’a giden Ermeniler genellikle ticaret ve boyacılıkla meşgul oluyorlardı. XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Petersburg’da yaşayan Ermeniler kendi aralarında örgütlenmeye başladılar.

Peterbursg’da yaşayan Ermeniler doğu dillerini bildikleri için devlet tarafından tercüman olarak görevlendiriliyordu. Petersburg’lu Ermenilerden Lazarev kardeşler Ermeni cemaatinin önde gelen simalarındandı. Lazarev kardeşlerden L. N. Lazarev Rusya-İran diplomatik misyonunda tercüman olarak çalışıyordu. İ. L. Lazarev ise II.Katerina ile şahsen tanışıyordu. O, Rusya Devlet Merkez Bankası ve Rusya’nın doğu politikası üzere Katerina’nın danışmanı idi. 1774’de II. Katerina, L.N. Lazarev’e asilzade unvanı verdi. Petersburg’ta yaşayan Ermeniler kentin sosyal-siyasi hayatında önemli rol oynuyorlardı. Artık sadece ticaretle uğraşmıyor, üniversitelerde tahsil yapıyor ve öğretim elemanı olarak çalışıyorlardı. 1842’de Kazan üniversitesinde, 1849’da ise Petersburg üniversitesinde Ermeni dili ve edebiyatı fakültesi açıldı. Ermeniler kendilerini daha iyi tanıtmak, burada yaşayan Ermenilerin birliği ve beraberliğini korumak amacıyla kendi yayınlarını yapmaya başladılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gazete ve broşürler yayınlandı. 1863’de Yusis  (Kuzey), edebiyat ve sanat dergisi Araks, 1903-1904’de Banber Grakanutyun yev Arvest (Edebiyat ve Sanat Haberleri), Arçunker (Gözyaşı) ve Sapriç (Kuaför) mizah gazeteleri yayınlanıyordu.[17]

Stavropol Eyaletinde Ermeni Kolonisinin Oluşumu
Stavrapol’da Ermeni kolonisi XVIII. yüzyılda Çar Rusya’sının güney bölgelerle ticaretinde yaşanan gelişme sonucu ortaya çıkmıştır. Kafkasya, İran ve Osmanlı Ermenileri pamuk ve ipek ticaretinin tamamını kendi ellerinde toplamıştı ve Rusya ile ticaret payında büyük üstünlüğe sahiptiler. 1777’de Stavropol’un inşasına başlandığı zaman burada küçük bir Ermeni toplumu vardı. Ermeni araştırmacı T. Ovanesov haklı olarak Ermenilerin yerleştikleri bölgeye kendilerinin barınmaları için gereken inşaat işlerini gördükten sonra ilk olarak kilise inşa ettiklerini ifade etmektedir[18].  1808’de 50 Ermeni ailesi Stavrapol’a göç ederek Ermeni kolonisine katıldılar ve aynı yıl kilise inşaatına başladılar. 1836’ahşaptan yapılmış kilise inşaatı tamamlandı. Kiliseye Surb Grigor Lusavoriç’in (Eğitimci Aziz Grigor) adı verildi. Stavrapol’da Ermeni kolonisinin ve Ermeni kilisesinin oluşumunda Petro Serafimoviç Patkanov’un büyük emeği vardır. Subay ailesinde dünyaya gelen Petro Astrahan Ruhani Okulunu bitirdikten sonra Nor-Hakhiçevan, Astrahan ve Stavrapol’da Ermeni dili dersleri vermeye başladı. 1835’ten itibaren Stavrapol Kilisesi başkanlığına getirildi. Stavrapol’da Ermenice ilk kitap basılması da Patkanov tarafından 1842’de gerçekleştirildi. Ermeni tüccarlar Ermeni kolonilerinin sosyal ve kültürel hayatında da yakından ilgileniyor, kilise ve okulların açılmasına katkıda bulundukları gibi bölgenin sosyal ve siyasi gelişmesinde büyük faaliyetleri vardı. Örneğin, Ermeni tüccarı Davit Çavtarov 2 Aralık 1858’de Astrahan Ermeni Grigoryan Kilisesinin takdirnamesini almıştı.[19] 

XX. yüzyılın başlarına kadar Stavrapol Ermeni kolonisi başta Ermeni kilisesi olmakla bölgenin siyasi ve ekonomik hayatında etkili olmaya çalışmıştır. Birinci Dünya Savaşı ve 1917’de Rusya’da yaşanan Bolşevik devrimi Stavrapol Ermeni kolonisinin faaliyet alanını kısıtladı. Sovyetler Birliği zamanı Stavrapol Ermeni kilisesi kapatıldı, kilise malları müsadere edildi ve 1968’de Stavropol Belediye Meclisinin kararı ile Ermeni kilisesi dağıtıldı.[20]

Sovyetler Birliğinin çökmesinden sonra Stavrapo’da yaşayan Ermeniler yeniden örgütlenme sürecini başladılar. Bazı bilgilere göre Stavrapol’da 120 bin Ermeni yaşamaktadır. Stavropol Ermenileri Erebuni milli kültür derneğini kurarak, eyaletin sosyal ve kültürel hayatında bazı faaliyetleri vardır. Bu dernek Ermenistan’ın bağımsızlık günü kutlamaları, spor etkinlikleri ve özellikle sözde Ermeni soykırımı konusunda geniş propaganda yapmaktadır. Stavrapol’da yaşayan Ermeni işadamı A. F. Arstumyan’ın maddi yardımları sonucunda 1998’de kilise inşaatına başlandı ve 200’de inşaat işleri tamamlandı. Stavrapol Ermeni kilisesine bağlı Pazar günü okulunda Ermeni dili ve tarihinden ders verilmektedir.[21]

Çarlık Rusya’sının Erivan Hanlığı’nı İşgal Etmesi
1828’de Erivan Hanlığı işgal edildikten sonra burada Ermeni nüfusunu artırmak ve Rusya’nın güney sınırlarında Ermenilerden oluşan bir tampon bölge oluşturmak amacıyla, Rusların Osmanlı topraklarından ve İran’dan 140 bin Ermeni köylüsünü Erivan Hanlığı ve komşu bölgelere zorla göç ettirdiğini Ermenilerin kendileri de kabul etmektedirler.[22] Çarlık Rusya’sı Kafkasya’yı işgal ettikten sonra bölgeyi yönetmek için merkezi yönetim kurumlarını Tiflis’e taşıdı. Tiflis, Kafkasya’da yaşayan her üç halkın (Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve Ermeniler) siyasi ve kültürel merkezi oldu. Ermeniler, Kafkasya’da ilk olarak 1846’da Tiflis’te “Kovkas” (Kafkasya) gazetesini, 1851’de “Ararat” gazetesini yayınlamaya başladılar. Ermeniler eğitime büyük önem veriyorlardı. 1824’de Tiflis’te Nersisyan okulunu, 1832’de Erivan Bölge Okulu’nu, 1837’de Erivan Merkez Okulu’nu ve 1738’de Şuşa Ruhani Okulu’nu açtılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Ermeni-Rus ilişkilerinin gelişmesinde Ermeni yazarı ve tarihçisi Khaçatur Abovyan’ın (1805–1848) büyük katkıları olduğunu belirtmekte de yarar vardır. 
 
Sovyetler Birliği Zamanı Ermeni Örgütleri ve Lobi Faaliyetleri
Rusya Genel Meclisi, Bolşevikler tarafından dağıtıldıktan sonra Kafkasya üyeleri 23 Şubat 1918’de “Mâverây-ı Kafkas Komiserliği”ni kurdular. Bu Komiserlik Kafkasya’nın yüksek hâkimiyet organı olmalıydı. Ama Mâverây-ı Kafkas Komiserliği üyeleri arasında Kafkasya’nın dış politikası konusunda büyük anlaşılmazlıklar ortaya çıktı. 22 Nisan 1918’de “Kafkasya Bağımsız Federe Devleti” ilan olunduysa da taraflar arasında çekişmelerin devam etmesi üzerine 26 Mayıs 1918’de Gürcistan, 28 Mayıs’ta ise Ermenistan ve Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti. Ermenistan bağımsızlığını iki yıl koruyabildi ve 1920’de Bolşevik Rusya’sı tarafından işgal edildi. Ermenistan 1922’de Kafkasya Federasyonu’na, 1936’da ise SSCB’ye katıldı.
 
 Sovyetler Birliği zamanında Ermenilerin ilk propaganda faaliyetleri 1930-1936 yıllarında başlamıştır. Ermenistan’ın bağımsızlığa kadar olan faaliyetleri dört aşamada gerçekleştirilmiştir. 
     1. 1930’dan İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönem.
     2. 1945’den 1960’a kadar. 
     3. 1960–1962 yılları.[23] 
     4. 1962–1991 yılları.
       Ermeniler birinci aşamada propaganda faaliyeti altyapısı üzerinde çalışmış ve bu konuda ortak hareket edebilecek güçleri belirlemişlerdir. Bu anlamda Rus tarihçileri Ermenilerle işbirliği yapmıştır. Örneğin, Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nde Ermeniler, Gurko-Kryajin[24] tarafından Ermeni meselesi ile ilgili Ermeni görüşlerini destekleyen bir yazının yazılmasını başarmıştır.
 
Ermeniler, ayrıca Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta oldukları bölgelerde il sınırlarını değiştirmeye başladılar. Eylül 1930’da Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde arazi yönetim değişikliği yapıldığı zaman Azerbaycan Türklerinin yaşadıkları yerleşim merkezleri birbirinden ayrı merkezlere bağlandı. Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta oldukları bölgelere ise Ermeniler yerleştirilmeye başlandı. 
 
İkinci aşamada ise Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri toplu olarak göç ettirilmeye başlandı. Göç ettirme işlemi 1948-1953’de hayata geçirildi. 1943 Tahran Konferansı’nda Sovyet-İran ilişkileri müzakere edilirken Ermeniler, SSCB Dışişleri Bakanı Molotov’dan İran’da yaşayan Ermenilerin, Ermenistan’a göç ettirilmesine müsaade etmelerini istedi. Molotov bu konuyu Stalin’le görüştükten sonra İran Ermenilerinin göç ettirilmesine müsaade edildi. Ermenistan’da yaşayan Azeri Türklerinin Azerbaycan’a göç ettirilmesine çalışıldı. Bu konuda SSCB Bakanlar Konseyi 23 Aralık 1947 tarihli “Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinden köylülerin ve başta Azerbaycan Türklerinin Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin Kür-Araz ovalığına göç ettirilmesi hakkında” karar verdi. Bu kararla 1948-1950’de “gönüllülük” prensibi esasında 100 bin Azerbaycanlının göç ettirilmesi öngörülüyordu. Karar gereğince 1948’de 10 bin, 1949’da 40 bin, 1950’de ise 50 bin kişi Azerbaycan’a göç ettirmeli idi.[25]  
 
Ermeni propagandasının bir konusunu da Türkiye’den toprak alma iddiaları olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra SSCB-Türkiye ilişkilerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmıştı. Sovyetler Birliği Boğazların kontrolünü kendi eline almak istiyordu. Böyle gergin bir ortamda Haziran 1945’de Eçmiyazin Katolikosu seçimlerini bahane ederek birçok ülkeden gelen Ermeniler Eçmiadzin’de toplandı. Toplantıda konusuyla hiçbir ilgisi olmayan siyasi bir karar alınarak Kars ve Ardahan’ın Sovyetler Birliği tarafından ilhak edilmesi istendi.[26]
 
1960’lı yılların başında Ermeniler sözde soykırım günü olarak 24 Nisan’ın kabul edilmesini sağlamak üzere Moskova’dan izin almak için yoğun faaliyete başladılar. 1965’de Rusya’da yaşayan Ermeni ileri gelenlerinin ve özellikle Mikoyan’ın çabaları sonucunda “Ermeni soykırımının” 50. yıldönümünü anmak için izin alındı. Ermenilerin milli kahraman olarak tanıttıkları Antranik’in[27] doğum günü de bu tarihe denk geliyordu. Ermenistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Zorabyan ve Mikoyan öncülüğünde Antranik’in doğum gününün kutlanması için Moskova’dan izin alındı. Bütün gazete ve dergiler Antranik hakkında makaleler yayınlıyordu.

Moskova’nın onayını aldıktan sonra sözde Ermeni soykırımının 50. yıldönümü 24 Nisan 1965’de, Erivan’da dört yüz bin kişinin katıldığı bir mitingle anıldı. Mitingde açılan pankartlarda “Batı Ermenistan (Yani Anadolu) Bizim Olmalıdır!”, “Dağlık Karabağ Bizimdir!”, “Nahçivan Ermenistan Toprağıdır!” ve “Ermeniler! 1915’in İntikamını Almak Zamanıdır. Birleşin!” yazıyordu.[28] Bu olaylar Ermenilerin hiçbir zaman Türk düşmanlığını unutmayacağını, soykırım iddialarından ve toprak taleplerinden vazgeçmeyeceklerini göstermesi bakımından dikkat çekicidir. Nitekim günümüzde yaşanan gelişmeler bunu doğrulamaktadır. Taşnaksutyun Partisi Merkez Komitesi Yardımcısı Gagig Mkrtiçyan Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtlarken toprak talepleri olduğunu ve soykırımın Türkiye tarafından tanınması ve Ermeni halkından özür dilemesi gerektiğini ifade etmiştir.[29] Ermeniler, yazdıkları bütün kitaplarda konusu ne olursa olsun mutlaka Türklerin Ermenileri katlettiğini yazmakta ve bunu özellikle vurgulamaktadır. Örneğin, Rusça yazılmış
Kratkiy Kurs Armyanskogo Yazıka” (Ermeni Dilinin Kısa Kursu) dilbilgisi kitabında bile Türklerin katil, cellât oldukları ve Ermenilere karşı soykırım yaptıkları yazılmıştır.[30] Ermeni bilim adamları Ermenistan ansiklopedisini hazırlarken bütün ciltlerde “çeğaspanutyun”dan (sözde soykırımdan) bahsetmektedirler.[31]

1970’den 1980’li yılların ikinci yarısına kadar olan zamanı Rusya’daki Ermeni diasporasının propaganda devri olarak adlandırmak mümkündür. Bu dönemde daha çok eğitim ve kitap yayını ile ilgilenmişlerdir. Nitekim Zori Balayan’nın Ocak adlı kitabı bu yıllarda basılmıştır. Balayan’ın kitabında Azerbaycan ve Türkiye toprakları alınarak Büyük Ermenistan kurulmaktadır. Balayan’a göre Ermenistan doğu ve batı Ermenistan olarak ikiye bölünmüştür.[32]

Moskova’nın Ermenilerin bu tür faaliyetlerine izin vermesi ve hatta teşvik etmesinin nedenlerinden biri de coğrafi özelliğine göre büyük önemi olan Türkiye’nin, Sovyetler Birliği sınırlarına en yakın NATO ülkesi olmasıydı. Amerika’nın Türkiye’de askeri üsleri vardı.

Ermeni meselesi Rusya’nın istihbarat kurumlarını da ilgilendiriyordu ve 1960’dan itibaren bu konuyu takip etmeye başladı. KGB (Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti, Devlet Güvenlik Komitesi) Mültecilerden sorumlu 1. Bölüme bağlı 19. Şubenin başkanlığına Ermeni asıllı General Agayan getirildi. 19. şube çalışmalarını 4 yönde sürdürüyordu: Slav hattı, Yahudi hattı, Ermeni hattı ve Kafkasya-Orta Asya hattı. Ermeni hattında çalışmak için 101. KGB okulunda ajanlık eğitimi almış Ermeniler işe alınıyordu. Bu ajanlar daha sonra yurtdışına giderek burada yaşayan belirli bir finans gücüne ve mevkiye sahip Ermenilerle işbirliği yapmaya başladılar. KGB, NATO’nun güney kanadını zayıflatmak için, Amerika Kongresinde “Ermeni soykırımı” yasa tasarısının gündeme getirmesi çalışmalarına hız verdi. Eğer bu yasa tasarısı Senatoda tartışılırsa, Türkiye’nin buna karşı ABD ve NATO ile ilişkilerini yeniden gözden geçireceği ve hatta NATO’dan çıkacağı bile tahmin ediliyordu. 1975’de bu yasa tasarısı Kongrede tartışıldıysa da bir karar alınmadı. KGB ve 19. şube ABD ve NATO-Türkiye ilişkilerinde sorun çıkarmak için Türkiye’de konuşlanan NATO üsleri ile ilgili uydurma haberler vermeye başladılar. Güya, ABD-SSCB arasında savaş başlarsa ABD, Türkiye’deki üslerinden Sovyetler Birliğine karşı nükleer silah kullanacak ve doğal olarak Türkiye Sovyetler Birliği’nin nükleer hedefi olacaktır. 19. şube Türkiye’nin Amerika’ya olan güvenini sarsmak için Amerika’nın Kürt bölücü hareketini desteklediği konusunda haberler vermeye başladı.[33]

Ermenilerin başarılı propaganda yapabilmelerinin nedenlerinden biri de Moskova’da merkez yönetimde çok sayıda üst düzey Ermenilerin bulunmasıydı. Örneğin, 1980-1990’da SSCB devlet teşkilatlarında Abel Aganbekyan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Dairesi Başkanı, Sitaryan SSCB Devlet Planlama Dairesi Başkanı Birinci Yardımcısı, Kaçaturov Kitle Haberleşme ve Enformasyon Merkezinde Başkan Yardımcısı, Avetikov SOVİNFİLM’in Genel Düzeltmeni görevlerinde bulunuyorlardı. Ermeni diasporası bilim ve eğitim sistemine de yerleşmişti. SSCB İlimler Akademisinde 11 Ermeni akademisyen, 20 Muhabir üye akademisyen çalıştığı halde Ermenistan İlimler Akademisinde yalnız eşi Ermeni olan bir Rus çalışmaktaydı. 1986’ya kadar SSCB İlimler Akademisinde 65 Ermeni çalışıyordu. Başka bir deyişle SSCB İlimler Akademisinin 883 üye ve muhabir üyesinin %4’ü Ermenilerden oluşmaktaydı. [34]

Özellikle, Gorbaçov yönetiminde Ermenilerin Türkiye ve Azerbaycan’a karşı faaliyetleri güçlendi. Perestroyka ve glasnost ilkelerinin uygulanması Ermeni bölücülerinin yasal olarak faaliyet yapmalarına da imkân sağladı. 1920’de Karabağ’ı Azerbaycan’dan koparamayan ve sadece özerklik statüsü alabilen Ermeniler, Karabağ’ın Ermenistan’la birleştirilmesi için ciddi faaliyetlere başladılar. Gorbaçov’un ekonomi danışmanı Aganbekyan, Fransa’nın Humanite gazetesine verdiği demeçte Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesini istedi. Aganbekyan böyle bir beyanatı Moskova’nın izni olmadan veremezdi. Eski sistemle Sovyetler Birliği’nin varlığını koruyamayacağını anlayan Moskova, müttefik cumhuriyetlerde siyasi ve askeri varlığının devamı için milli ve etnik sorunların ortaya çıkmasına imkân sağladı. Denilebilir ki Rusya’nın bu politikası Baltık devletleri hariç, bugün de eski Sovyet cumhuriyetlerinde devam etmektedir.

Ermeni Diasporası ve Faaliyetleri
Yüzyıllar boyu Rusya’nın himayesi altında yaşamış, onların maddi, manevi ve siyasi yardımları sayesinde devlet kurmuş Ermeniler, 24 Eylül 1991’de Ermenistan’ın bağımsızlığını ilân ettiler. Sovyet ekonomik sistemi gereğince bütün cumhuriyetlerin ekonomisi bir-birine bağlı idi. Bağımsızlık süreci ve sonrasında bu sistem tamamen çöktü ve Ermenistan ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Birçok sanayi merkezinin, fabrika ve iş yerlerinin kapanması nedeniyle Ermeniler Rusya’ya ve Batı ülkelerine göç etmeye başladılar. Ermenilerin Rusya’ya göç etmeleri Rusya’daki Ermeni diasporasının gelişmesinde beklendiği kadar etkili olamadı. Çünkü öteden beri Rusya’da yaşayan ve kendilerini Ermenistan’ın Rusya’daki bir parçası olarak tanımlayanlar, bağımsızlık sonrası Rusya’ya göç edenleri vatana ihanet etmekle suçluyorlardı. Ekonomik nedenle göç eden Ermenilerden bazıları kendilerine iş kurarak büyük başarılar elde etmelerine rağmen, birçoğu da suç örgütlerine katılmış ve Ermenistan’ın “imajını” kötü yönde etkilemişlerdir. Bu nedenle de hâlen bu iki gurup arasında bazı anlaşmazlıklar mevcuttur.

Avrupa ve Amerika’daki Ermeni diasporasını Rusya’daki Ermeni disporası ile karşılaştırırken bir çok farkların olduğunu görmekteyiz. Büyük finans gücüne sahip Batı Ermeni diasporası Ermenistan’ın dış politikasını yönlendirmeye çalışmaktadır. Daha kısıtlı siyasi ve ekonomik gücü olan Rusya’daki Ermeni diasporası ise bu gibi faaliyet yeteneğine henüz sahip olamamıştır.

Rusya’da yaşayan Ermenilerin, özellikle 1990’lı yıllardan sonra siyasi ve kültürel örgütlenme sürecine başladığını görmekteyiz. Bu örgütlerden ilki “Kendi Kaderini Tayin Etme” ve “Siyasi Mahkûmların Haklarının Korunması İçin Ermeni Komitesi” idi.[35] Ermeniler bu örgütler aracılığıyla ileri yıllarda yapacakları siyasi eylemlerin altyapısını hazırlıyordu.

Siyasi ve kültür merkezlerinin sayımına göre Rusya’da Yahudi, Ukraynalı ve Tatarlardan sonra Ermeniler dördüncü sırada yer alırlar.[36] Rusya’da Aganbekyan, Armen Cigerhanyan, Migranyan ve Artur Çilingarov’un[37] desteklediği “Ermenistan ve Dünya” dergisi yayınlanmaktadır. Bu derginin esas amacı Ermenistan’da ve dünyada gelişen olaylar ile Amerika, Avrupa ve Rusya’daki Ermeni diasporası konusunda bilgi vermektir. Rusya’nın toplumsal hayatında, büyük ve orta ölçekli ticarette, siyasi dairelerde ve kültür kurumlarında tanınmış Ermeniler vardır. Rusya’daki diasporanın Batı diasporası kadar siyasi ve kültürel faaliyetleri yoktur ve birçok konularda Batı diasporasının görüşlerini benimsemektedir. Bunun birkaç nedeni vardır.

-1980’li yıllardan önce Rusya’ya göç eden Ermeniler yaşadıkları bölgenin siyasi ve kültürel hayatına adapte olmuştur. Daha sonra Rusya’ya göç eden Ermeniler ise Rusya vatandaşı statüsünü alamamış ve yaşadıkları bölgelerin siyasi ve kültür hayatına uyum sağlayamamışlardır. Rusya’da yaşayan Ermenilerin arasında kültür anlayışlarında da farklılıklar vardır.
 
-Ermenistan’dan göç ederek Rusya’da yaşayan Ermenilerin ekonomik durumunun genelde çok iyi olmasına rağmen, bazıları diaspora faaliyetlerine katılmamaktadırlar. Rusya’daki Ermenistan Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada büyük finans gücü olan Ermenilerin mafya örgütleri ile işbirliği yaptıkları ve diaspora ile ilgilenmedikleri ifade edilmiştir.[38]

- Ermeni siyasi partileri arasında Rusya’daki Ermeni diasporasında etkili olmak için rekabet yoktur. Taşnaksutyun Partisi hariç, diğer partilerin Rusya’da altyapı çalışmaları ve faaliyetleri mevcut değildir. Rusya’daki Ermeni diasporası kuruluşlarının faaliyetlerini düzenleyen kanun yoktur. Bazı diaspora kuruluşları arasında anlaşılmazlıklar vardır.

Ermeni aydınlarının ve iş adamlarının en çok yoğun olduğu yer Moskova’dır. Bağımsızlık sonrasında, burada yaşayan Ermeniler daha etkin bir örgütleşme sürecini başlatmışlardır. Moskova’da ilk Ermeni diasporası 1988’de kurulmuştur ve diaspora kuruluşlarının hepsi Karabağ konusunda ortak görüşleri benimsemişlerdir. Azerbaycan topraklarının % 20’nin Ermenistan tarafından işgal edilmesine rağmen, Rusya kamuoyuna bu işgal bağımsızlık mücadelesi gibi tanıtılmıştır. Ermeni kuruluşları Ermenistan’a maddi ve manevi yardımları yanı sıra, burada yaşayan Ermeniler için cumartesi okulları açmakta, gazeteler, dergiler ve kitaplar yayınlamaktalar. Moskova’daki Ermeni diasporası kuruluşlarından biri de “Rusya Ermenileri Birliği’dir (REB). Birlik Başkanlığına elmas üretimi konusunda Rusya’da tanınmış işadamı Ara Abramyan getirilmiştir. REB’nin esas amacı Rusya’daki Ermenileri kendi etrafında birleştirmek, Rusya’daki Ermeni ve Rus işadamlarının Ermenistan’a yatırım yapmalarını sağlamak, Karabağ sorununu Ermenilerin lehine Rus kamuoyunun gündeminde tutmak ve sözde Ermeni soykırımı konusunun Rusya Duma’sında görüşülmesine çalışmaktır. REB Başkanı Abramyan ve temsilcilerden oluşan bir gurup 3 Mart 2001’de Ermenistan’ı ziyareti sırasında Başkan Robert Koçaryan’la Ermenistan’a yatırım imkânlarını ve ekonominin gelişmesi konusunda görüşlerini ifade etmiş Koçaryan da her konuda REB’nin girişimlerini destekleyeceğini ve Ermenistan’ın ekonomik kalkınmasında Rus sermayesinin büyük önem taşıdığını bildirmiştir.[39]  REB, Ermenilerin dini ve milli bayramları için Moskova’da kutlama törenleri düzenlenmesini sağlamaktadır.

REB, sözde Ermeni soykırımının Rusya Duma’sı tarafından görüşülmesi ve bu konuda kanun çıkarılması için yoğun çalışmalarda bulunmaktadırlar. Rusya Devlet Başkanı 15 Eylül 2001’de Ermenistan’a yaptığı ziyaret sırasında sözde Ermeni soykırımı anıtına çiçek koymuş, anıt defterine "Rusya her zaman Ermeni halkının acı ve trajedilerine duyarlı olmuştur. Soykırımı kurbanları önünde saygıyla eğiliriz"[40] diye yazmıştır. Liberal Demokrat Partisinden milletvekili Aleksey Mitrofanov’un 1995’te hazırladığı ve Rusya Duması tarafından “Batı Ermenistan’da 1915-1922’de Ermeni halkı soykırımının kınanması hakkında” bildiriyi kabul etmesi Ermeni diasporası faaliyetlerinin bir sonucudur.

2000’de Amerika’da Temsilciler Meclisi’nde sözde Ermeni soykırımı tartışılırken ABD Başkanı Bill Clinton’un devreye girerek bu konuyu gündemden çıkarması ile ilgili olarak REB 24 Ekim 2000’de yayınladığı bir bildiride Ermeni “gerçeklerinin”! kabul edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve Clinton’u kınamıştı.[41]

Rusya Ermenileri 1990’lardan itibaren açıkça Türkiye’ye karşı toprak iddiaları ileri sürmeye başladılar. Ermeniler, “Batı Ermenistan” diye adlandırdıkları Erzurum, Trabzon, Van ve Bitlis’ten 1917’ye kadar göç etmiş Ermeniler adına Moskova’da “Batı Ermenistan” halkına yurtdışında temsilcilik kurması hakkında çağrı” yayınladılar. Bu çağrıda, sözde “Ermeni faciası” konusunda bilgi verildikten sonra Türkiye’nin doğusunda yaşayan Ermeni halkına “soykırım” yapıldığını, bütün ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin de “soykırımı” tanıması ve sorumluluğunu üstlenmesi gerektiği bildirilmiştir.

Aşağıda gösterilen hedeflere ulaşmak için “Batı Ermenistan” halkının nüfus sayımı yapılmasını ve sürgünde olan “Batı Ermenistan” Millet Meclisi ve Hükümetinin kurulması öngörülmüştür. Bunun için hedefleri şunlardır:
-Uluslararası örgütlerde, Türk hükümeti ve diğer ilgili taraflar karşısında “Batı Ermenileri” torunlarının çıkarlarını savunmak;
           -1915-23’de yapılan sözde soykırımın Türkler ve diğer devletler tarafından tanınması;
-Sözde soykırım yapmış Osmanlı İmparatorluğunun hukuksal devamı olan Türkiye’den Batı Ermenilerine yapılan haksızlıklar için maddi ve mânevi tazminat almak için BM ve Lahey İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak. vs.[42]

Özellikle son yıllarda Rusya’daki Ermeniler Karabağ ve sözde soykırım propagandasının yanı sıra Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan beyanlarda bulunmaktalar. Cevahetya bölgesinde yaşayan Ermeniler son yıllarda bölücülük faaliyetlerini artırmaktalar. REB’nin 2 Aralık 2000’de Milli Bağımsızlık Harekâtının 110. yıldönümü nedeniyle düzenlediği törene Taşnaksutyun Partisi Divan Kurulu üyesi Vaan Ovannisyan, Ermenistan’ın Rusya Büyükelçisi Suren Saakyan, Rusya-Ermenistan İşbirliği Komitesi Başkanı Bagdasaryan ve Emekli General İsakulov da katılmıştır. Görüşmelerde, Gürcistan’da yaşayan Ermenilerin problemleri ve statüleri tartışılmış, Gürcistan Anayasasında değişiklik yapılarak Ermenilere kendi kaderlerini tayin etme hakkı verilmesi gerektiğini ifade edilmiştir.[43] 

Ermeniler, Moskova’da sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Ermeni kültürünü tanıtmak için basın yayın kuruluşları vardır ve görüşlerinin savunulmasında çok etkili olmaktadır. Moskova’da aşağıdaki Ermeni teşkilatları faaliyet göstermekte, gazete ve dergiler yayınlanmaktadır:
- Rus-Ermeni Derneğini Koruma Fonu.
- Moskova Ermenileri Topluluğu.
- Ermeni Gençlik Merkezi “Aregak” (Güneş),
- Uluslararası Ermeni Öğrenciler Birliği
- “Yusisapayl” gazetesi.
- “Armeniya i Mir” (Ermenistan ve Dünya) ve “Armyanskiy pereulok” (Ermeni Sokağı)

Ermeni kuruluşları ve yayın organları Moskova’daki Ermeni işadamları ve akademisyenler tarafından maddi olarak desteklenmektedir. Onlar sadece vatansever oldukları için değil, aynı zamanda Moskova’da kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumak için basın-yayın kuruluşlarına yardım etmektedirler.

Sovyetler Birliği zamanında Ermeni diasporasının örgütlendiği merkezlerden biri Leningrad olmuştur.1970’li yıllardan başlayarak burada yaşayan Ermeniler “Ermeni hayatını” organize etmeye başladılar. Bu kişiler eskiden beri Leningrad’da yaşayanlar değil, daha sonra buraya yerleşen Ermeniler idi.

1980’li yılların sonlarına doğru Sovyetler Birliği’nin iç ve dış politikasında yaşanan değişikliklerden ilk kez yararlananlar da Ermeniler olmuştur. Ermeni propagandası sonucunda 1988’de Sovyet Kültürü Fonuna bağlı olarak “Ermeni Kültürü Dostları Cemiyeti” kuruldu ve Ocak 1992’de Adalet Bakanlığında “Ermeni Cemiyeti” olarak resmen onaylandı.

Bazı araştırmacılar Leningrad’daki Ermeni diasporası kuruluşunun siyasi ve doğal afetlerle ilgili olduğunu ifade etmektedirler.[44]  1988’de Ermenistan’da olan deprem ve Dağlık Karabağ sorununun ortaya çıkması nedeniyle birçok Ermeni Rusya’nın çeşitli bölgelerine özellikle Moskova, Leningrad ve Krosnodar’a göç ettiler. Azerbaycan’dan göç eden Ermeniler birbirlerine yardım etmek amacıyla ekonomik, sosyal, kültürel ve hukuki yardım komitesini kurdular (ESKHYK). Ermeniler dinî faaliyetlerine de ağırlık vermeye başlamışlardı. 11 Eylül 1988’de Leningrad Şehir Yönetim Kurulu Halk Vekillerinin kararıyla Aziz Voskreseniya kilisesi Leningrad’daki Ermeni Kilisesine verildi. 8 Ekim 1988’de Eçmiadzin Kilisesinden Ezras Nersisyan Leningrad Ermeni kilisesine rahip tayin edildi[45] ve böylece Leningrad Ermeni Cemaati kuruluş sürecini tamamladı. Leningrad’daki Ermeni kilisesi faaliyete başladıktan sonra mülteci çocuklara sosyal ve psikoloji yardım merkezini Tsitsernak (Kırlangıç) kurdu. 12 Ağustos 1992’de Petersburg[46] Belediye Başkan Yardımcısının kararıyla Aziz Katerina Kilisesi de Ermeni Kilisesine verildi.[47]

Petersburg Ermeni diasporası iki yönde faaliyet göstermekteydi. Birinci, Kilisenin kontrolünde dini ayinler ve merasimler yapılmaktadır. Kilise cemiyetine bağlı pazar günü okulu, kütüphane, gençler birliği ve gaziler birliği faaliyet göstermektedir. Onlar sadece Ermeni cemiyetinin sorunlarla ile değil, aynı zamanda şehir sorunları ile de ilgilenmektedir. İkinci, Petersburg Ermeni Cemiyeti (PEC) diğer Ermeni kuruluşlarından farklı olarak sosyal, siyasal ve kültürel alanda değil, Rusya’da yaşayan Ermenilerin hak ve hukuklarının korunması üzerine çalışmalar yapmaktadır. PEC, 1992’de kurulduğu zaman ekonomik nedenlerle göç eden Ermenilere iş bulma ve barınma konusunda yardım ediyordu. Ancak daha sonra bu yardımlar nedeniyle Ermenilerin göç etmesinde artış görüldüğü için yardım durduruldu.

PEC’in maliye yardımları ile Avatamk (İnanç)aylık gazetesi ve haftada bir kez olmak üzere Ermenice Nairi radyosu yayınlanmaktadır. Petersburg Ermeni kilisesinin ekmek fabrikası 1995’den itibaren Vasileostravski bölgesinde çocuk bakım evine karşılıksız olarak ekmek vermektedir.[48]

Ermeni diasporasının en büyük başarılarından biri de 13 Eylül 1999’da Petersburg üniversitesinin doğu dilleri fakültesinde Ermeni dili fakültesinin açılmasını sağlamasıdır.[49]

Ermeni diasporasının etkili olduğu bölgelerden biri de Rusya’nın güneyinde yerleşen Krasnodar bölgesidir. Burada 140 bin Ermeninin yaşadığını iddia edilmektedir.[50] Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra burada yaşayan Ermeniler ciddi bir şekilde örgütlenmeye başladılar. Krasnodar Ermeni Kültür Topluluğu[51] (KEKT)  kültür faaliyetlerinin yanı sıra bu bölgede yaşayan Ermenilerin birlik ve beraberliğini sağlamak, Ermenistan ve dünyadaki Ermeni diasporasının faaliyetleri ve sözde Ermeni soykırımı konusunda bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Örneğin, 1878 Türk-Rus savaşının 120. yıl kutlamaları organizasyon çalışmalarına KEKT’ğu da katılmıştır. Ermeni diasporası Rusya’da yaşayan Kürtlerle her zaman işbirliği yapmaya çalışmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Türkiye’ye karşı yaptıkları propaganda için onların desteğini almak veya bu amaçla onları bir araç olarak kullanmaktır. Ermeni diasporası sözde soykırım propagandası yanı sıra Kürtlerin Türkiye’ye yönelik faaliyetlerinin savunucusu olmuştur.

Krasnodar Ermeni diasporası yayınladığı “Erkramas” (Eyalet) adlı gazetede Rusya’daki Ermeni diasporası konusunda geniş bilgi vermekte, Türkiye ve Azerbaycan konusunda da yanlış haberler yayınlamaktadır. Rusça ve Ermenice yayınlanan gazetenin amacı Rus kamuoyunda Türkiye ve Azerbaycan’ın imajını değiştirmektir. Erkramas gazetesi her fırsatta Türklerin Ermenilere karşı sözde soykırım yaptığını, Karabağ Ermenilerinin kendi kaderlerini belirlemek haklarının Azerbaycan tarafından çiğnendiğini vs gibi hususlar yazmaktadır. Gazetede, aynı zamanda Türk istihbaratının Rusya’nın güneyinde daha etkin olduğunu, burada yaşayan Müslüman nüfusu birleştirmek ve Hıristiyanlara karşı koymak istendiği konusunda haberler yayınlamaktadır. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Tigran Tavadyan’dır. Tavadyan’ın yazdığı makaleler ve gazetede çıkan haberlerden Taşnaksutyun partisinin görüşlerini benimsediği açıkça görülmektedir. Erkramas gazetesi bütün sayılarında Taşnaksutyun Partisinin kurulması ve faaliyetleri konusunda bilgi vermektedir. “Ermeni Araştırmaları” dergisinde yayınlanan bir makaleyle[52] ilgili görüşlerini açıklayan Tavadyan “ciddi” bir biçimde makaleyi eleştirmiş, makalenin Türk istihbaratının siparişi ile yazıldığını bildirmiştir.[53]

Rusya’nın güneyinde Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biri de Kuban eyaletidir. Bazı kaynaklara göre Ermeniler XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın başlarından itibaren Kuban’a yerleşmeye başlamışlardır.[54] Sovyetler Birliği zamanı Kuban Ermenilerinin sosyal ve kültürel teşkilatları yoktu. Ancak 1990’lı yıllardan sonra Rusya’nın her yerinde olduğu gibi Kuban Ermenileri de Diaspora kuruluşları kurarak lobi faaliyetlerine başladılar. İlk olarak örgütlenen Ermeni Kilisesi olmuştur. Çünkü dinî duygular öne çıkarıldığı zaman insanları bir araya getirmek daha kolay oluyordu.

Ermeni diasporası Rusya’nın kuzey bölgelerinde de teşkilatlanma sürecini başlatmıştır. Örneğin, Çelyabinsk’te yaşayan Ermeniler 1997’de “Kurunk” (Turna) Ermeni teşkilatını kurdular. Rusya’nın güneyinde yaşayan Ermeniler, kuzeyde yaşayan Ermenilere göre daha iyi örgütlenmişlerdir ve daha yoğun faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bunun birkaç nedeni vardır.
-Güneyde yaşayan Ermeniler daha XVIII-XIX. yüzyıllardan itibaren buraya göç etmiş, vatandaşlık statüsü almış ve genellikle toplu halde yaşamışlardır.
-Güney bölgelerde yaşayan Ermeni nüfusu daha yoğundur ve diaspora kuruluşları birbiri ile her zaman temas halindedirler.
-Ekonomik nedenlerle kuzeye göç eden Ermeniler daha çok ticaretle uğraşmakta ve lobi faaliyetlerine katılmamaktadır.   

Rusya’nın güney bölgelerinde örgütlenmiş Ermeni diasporası sözde Ermeni soykırımı konusunda yoğun faaliyetlerde bulunmaktadır. Galustov’un başkanlığını yaptığı Ermeni diasporasının çalışmaları sonucunda Kislovodsk’ta sözde soykırım anısına anıt dikilmiştir. Anıtın açılış merasimine Stavropol yönetimini temsilcisi, Kislovodsk valisi, Güney Rusya Ermeni Kilisesi Piskoposu ve Ermenistan hükümet temsilcisi katılmıştır.[55]
 
Sonuç
Rusya’daki Ermeni diasporasının kurulması Ermenilerin Rusya’ya göç etmeleri ile başlamıştır. Uzun bir oluşum süreci yaşayan Ermeni diasporası XIX. yüzyıla kadar sadece Rusya’da yaşayan zengin Ermenilerden oluşmuştu. XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Ermeniler kendi siyasi görüşlerini hayata geçirmek için Rusya ile ciddi bir şekilde işbirliği yapmaya başladılar. Günümüzde Karabağ sorunun hâlen devam etmesinin diaspora faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.

1960’lara kadar Ermeniler sözde soykırım konusunda ciddi bir faaliyette bulunmamışlardı. 1965’de Ermeni “soykırımının” 50. yıldönümünü kaydetmek için merkezi yönetim-Moskova’dan izin alındıktan sonra Ermeni propagandası daha da genişledi. 1965 yılını Rusya’daki Ermeni diasporasının dönüm noktasını olarak kabul edebiliriz. Özellikle, bu tarihten sonra Ermeniler açık bir şekilde Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı faaliyetlerde bulunmaya başladılar. 1980’lı yılların ikinci yarısından sonra Gorbaçov yönetiminin getirdiği “demokrasi” Ermeni diasporasının gelişmesine yardımcı oldu ve faaliyet alanı genişledi. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya’da yaşayan Ermeniler kurumsallaşmaya başladılar. Rusya’nın büyük şehirlerinde bu süreci tamamlayan Ermeni diasporası Rus kamuoyunda belirli bir güce sahip oldu. Rusya’daki Ermeni diasporasının esas amacı Türkiye aleyhine propaganda yaparak sözde soykırıma uğradıklarını kabul ettirmek, Karabağ sorunu ile ilgili Rus kamuoyunun ve siyasilerinin desteğini almak, Ermeni kültürünü tanıtmak ve Ermenistan ekonomisinin kalkınması için Rus sermayesinin yatırım yapmasını teşvik etmektir.

Rusya’daki Ermeni diasporası Avrupa’daki Ermeni diasporası kadar güçlü değildir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Rusya’daki Ermeni diasporasının resmi faaliyete 1990’lı yılların başlarından sonra başlaması ve Rusya’daki diaspora temsilcilerinin Avrupa’da olduğu kadar zengin olmamasıdır. Bazı diaspora kuruluşları arasındaki anlaşılmazlıklar da bu nedenlerden biridir. Dolayısıyla, Rusya’daki Ermeni diasporası Rusya’nın siyasi ve ekonomik alanında bazı başarılar elde etmesine ve Ermenistan’ın çıkarlarını korumak için yaptığı çabalara rağmen Avrupa’daki Ermeni diasporası kadar etkili değildir. 



[1] Levon Abramyan,  “Armeniya i Armyanskaya Diaspora: Roskhojdenie i Vstreça” (Ermenistan ve Ermeni Diasporası: Ayrılık ve Görüş), Planetı Diasporı, (Moskova, No 1–2,  2000),  s. 53.
[2] Daiapora v Rossii v XI-XVIII v (XI-XVIII. yüzyıllarda Rusya’da Diaspora): www.armeninews.narod.ru.
[3] ABD’deki Ermeni diasporası konusunda daha geniş bilgi bakınız: Şenol Kantarcı,  “Ermeni Lobisi: ABD’de Ermeni Diasporasının Oluşması ve Lobi Faaliyetleri”, Ermeni Araştırmaları,  Ankara, Mart-Nisan-Mayıs 2001, Sayı: 1,  s. 139–169.
[4] Sovmestnaya  s Rossiey Borba Armyanskogo Naroda Protiv Persii i Turçii (Rusya ile Birlikte Ermeni Halkının Pers ve Türklere Karşı Mücadelesi: www.armenia.ru/history/history.php3?page=hist06;  V. A. Parsamyan, İstoriya Armyanskogo Naroda. 1801-1900g (Ermeni Halkı Tarihi. 1801–1990), Erevan, Hayastan Yayınevi, 1972.
[5] Spyurk-Ermenistan’dan kenarda yaşayan Ermeniler.
[6]  Daha geniş bilgi için bakınız: Diaspora v Rossi v XI-XVIII v:  www.armenianews.narod.ru.   ve Vartan Khaçaturyan,  “Stanovlenie Armyanskikh Koloniy v Rossii”,  (Rusya’da Ermeni Kolonilerinin Oluşumu),  Planeta Diasporı, 2000,   No: 1–2).
[7] Hai Tahd-Ermeni davası. XIX yüzyılın sonlarında başlayan Ermeni davası 4 T prensibine dayanmaktadır.
1) Terör, 2) Tanıma, 3)Tazminat, 4)Toprak. Ermeniler bu konu ile bağlı mücadelelerini sürdürmekteler.
[8] Sardarabad’ta sözde soykırıma uğramış Ermenilerin anısına büyük bir anıt  inşa edilmiştir ve Ermeniler her yıl 24 Nisan’da  burada anma törenleri düzenlemektedir.
[9] T. Poloskova,  Armyanskaya Diaspora v Rossii  (Rusya’daki Ermeni Diasporası): www.armenia.ru. (Bu konuda kesin bilgi yoktur ve verilen bilgi tartışılabilir).
[10]  Diaspora v Rossi v XI-XVIII v : www.armenianews.narod.ru. 
[11]  Mesut H. Çaşın,   “Ermenistan Silahlı Kuvvetleri”,  Avrasya Dosyası, Cilt: II, Sayı:4, Sonbahar 1995-96,  s. 54.
[12] Khaçaturyan,  Stanovlenie Armyanskikh Koloniy ..., s.  80.
[13] Khaçaturyan,  Stanovlenie Armyanskikh Koloniy...,  s. 85.
[14]Valeri Senderov,  Armyane i Armeniya  v Sudbah Rossii  (Rusya’nın Kaderinde Ermeniler ve Ermenistan): http:// www.armenia.ru/history/history.php3?page=sinderov
[15] Khaçaturyan,  Stanovlenie...,  s. 86.
[16] Ermeni Cemaati Tarihi: www.armenianews.narod.ru.,  Senderov, Armyane i Armeniya  v sudbah Rossii.
[17] Ermeni Cemaati Tarihi:  http://artsakh.al.ru/Obshina.htm.   
[18] B. T. Ovanesov, Tserkov Grigoriya Prosvetitelya v Stavropole (Stavropol’da Aziz Grigori Kilisesi), Hamaynk, Kislovodsk, 2000, s. 5.
[19] Ovanesov,  Tserkov Grigoriya Prosvetitelya...,  s. 7.
[20] Ovanesov,  Tserkov Grigoriya Prosvetitelya...,  s. 9.
[21] Erkramas (Eyalet), Haziran, Temmuz,  2000, No: 6.
[22]  Parsamyan,   İstoriya Armyanskogo ..., s. 71.
[23] Esat Uras,  Tarihte Ermeniler ve Ermeni Meselesi,  İstanbul, Belge Yayınları,  1987,  s. LXXV. Esat Uras üçüncü aşamayı 1960–1962 olarak göstermektedir. Sözde Ermeni soykırımı yıldönümünün kutlanması ise 1965’te başlamıştır.
[24] Derleyen:  B. Gaibov,   V. Gurko-Kryajin. Armyanskiy Vopros (Ermeni Meselesi),  Bakü, Komünist Yayınevi,    1990.
[25] İ. Memmedov, S. Asadov,  Ermenistan Azerbaycanlıları ve Onların Acı Kaderi,  Bakü, Azerbaycan Yayınevi, 1992.  ss. 48–54.
[26] Esat Uras,  Tarihte ...,  s. LXXV
[27] Memmedov,   Ermenistan  ...,  s.52
[28] Memmedov,   Ermenistan  ...,  s. 52.
[29] Cumhuriyet,  1 Mayıs 1993.
[30] A.S. Garibyan,  C.A. Garibyan,  Kratkiy Kurs Armyanskogo Yazıka (Ermeni Dilinin Kısa Kursu), Erevan, Luys Yayınevi,   1987,  s.180.
[31] Memmedov., Asadov,  Ermenistan Azerbaycanlıları ve...,  s.52
[32] Zori Balayan,  Ocak, Ereven,  Sovetakan Grok Yayınevi,  1984.
[33] A. Raşidoglu, “KGB Pod Armyanskim “Kolpakom”  (KGB Ermeni Külahında), Zerkolo,  17 Ağustos 2001.
[34] Ahmet B. Ergilasun,  M. Kengerli,  “Sovyetlerde Ermeni Lobisi”,  Türk Kültürü, Sayı. 313,  Yıl. XXVII. Mayıs 1989,  s. 292.
[35]  Eldar İsmayılov ve.b., Azerbaycan Tarihi,  Öğretmen Yayınevi, Bakü, 1995,   s. 311.
[36]  Poloskova,  Armyanskaya Diaspora v Rossii: www.armenia.ru.
[37] Artur Çilingarov.  25 Eylül 1939’da Leningrad’da doğdu. S. Ordjenikidze adına Baltık tersanesinde çalıştı. 1958’de Amiral Makarov adına Leningrad Deniz Mühendisliği okulunu kazandı ve 1963’de okyanus bilimleri fakültesinden mezun oldu. 1963-1965’de Kuzey Kutbunda bilimsel çalışmalar yaptı.  1965’de Yakutya Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti Bulunsk ili Komünist Partisi Genel Sekreterliğinde Gençlerle İş üzere Bölüm Başkanı seçildi.  1986’ya kadar çeşitli görevlerde bulundu. Şimdi Rusya devlet Duması Federal Meclis Başkanı yardımcısıdır. Sovyetler Birliği Kahramanı unvanı almış son Ermenidir. Rusya’daki Ermeni diasporasının en etkili temsilcilerinden biridir.
[38] Poloskova,  Armyanskaya Diaspora...: www.armenia.ru.
[39] Azg,  6 Mart 2001.
[40] Azg,  18 Eylül 2001.
[41] Nezavisimaya Gazeta,   31 Kasım 2000.
[42] Nezavisimaya Gazeta,   21 Kasım 2000
[43] Azg,  5 Aralık 2000
[44] Zdravamıslova. A. E, Paradigmı zapadnoy soçiologii obşestvennıx dvijenii, (Batı sosyolojisinde toplumsal hareket paradigması), SPb., 1993. s. 80.
[45] Çikadze, Elena Çikadze,  Armyane Peterburga: Ot Obşestvennogo Dvijeniya k  Obşinnım  İnstitutam,  (Petersburg Ermenileri: Toplumsal Hareketten Toplumsal Kurumlara), Planetı Diasporı,  (Moskova, No 1-2),s. 204.
[46] 6 Eylül 1991’de Leningrad’ın adı yeniden Petersburg olarak değiştirildi. 
[47] Ermeni Cemaati Tarihi: http://artsakh.al.ru/obshina.htm.
[48] Erkramas,  Nisan, Mayıs,  2000. No: 5.
[49] Ermeni Cemaati Tarihi: http://artsakh.al.ru/obshina.htm.
[50] Azg, 17 Nisan 2001.
[51] Erkramas,  Ocak 1998, No: 1
[52] Hasan Kanbolat ve Nazmi Gül,  “Kafkasya’da Cevaheti (Gürcistan) ve ile Krasnodar (Rusya)  Ermenilerinin Jeopolitiği ve Özerklik Arayışları”. Ermeni Araştırmaları, Ankara,  Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, Sayı: 2, s. 186.
[53] Erkramas,  Auğtos 2001, No: 13.
[54] Erkramas,  Şubat 1999,  No: 2.
[55] Erkramas,  Nisan 1999, No: 4.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder