Dr. Hatem Cabbarlı, Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı
Giriş
Ermeni diasporasının Avrupa ve Amerika’daki faaliyetleri konusunda bazı
araştırmalar yapılmış olsa da Rusya’daki Ermeni diasporası konusu gölgede
kalmıştır. Bu çalışmada Rusya’daki Ermeni diasporasının oluşumu, Ermenilerin
Rusya’ya göçleri, yerleşmeleri, faaliyetleri ve Ermenistan’a destek bağlamında
faaliyetleri incelenecek, bunun yanı sıra Rusya’nın sosyal-siyasi hayatında
oynadığı rolleri olduğu ve günümüze kadar olan gelişmelere açıklık
getirilecektir.
Bazı
Ermeni araştırmacılar Ermenistan’ın 387’de Bizans ve Pers İmparatorlukları
arasında paylaşılması ve XI. yüzyılda Selçukların bölgeye gelmesiyle komşu
ülkelere göç eden Ermenilerin diasporanın çekirdeğini oluşturduğunu ifade
etmektedir.[1] Başka
bir görüşte ise milli ve dinî duygularının istismar edildiği (özellikle de
Arapların Kafkasya’yı işgal etmesinden sonra) gerekçesiyle ülkesini terk etmeye
mecbur kalmış Ermenilerin, diasporanın ilk örneğini oluşturduğu
bildirilmektedir.[2] Bu
zaman sürecinde Ermeniler sadece milli kimliklerini ve dinlerini korumaya
çalışmış, ancak yaşadıkları ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında etkili
olamamışlardı.
Çoğu
Ermeni tarihçisi, Ermenilerin Amerika ve Avrupa’ya göç etmeleri ve belirli bir
plan dâhilinde teşkilatlanmalarını XIX. yüzyılın sonlarında ve 1915 tehciri
sonrasında göç etmelerine bağlamaktadır. Ermeniler üzerine araştırma yapan bazı
Türk yazarlar ise Ermenilerin Avrupa ve Amerika’ya göç etmelerinin onların
ticarete olan eğilimleri ve Hıristiyanlıktaki mezhep kavgalarından
kaynaklandığını ileri sürmektedir.[3]
XX. yüzyılın başlarında Ermenilerin Avrupa ve Amerika’ya göçleri daha da hızlanmış
ve zamanla yerleştikleri ülkelerde kendi varlıklarını ve milli kimliklerini
koruyabilen ve bu ülkelerin sosyal ve siyasi hayatında yer edinen bir topluluk
haline gelerek örgütlenmeye başlamışlardır. I. Dünya Savaşı’nda Kafkasya
cephesinde Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak Osmanlı ordusunun
ilerlemesine engel olması ve cephe arkasında ayaklanarak Osmanlı Hükümetini zor
durumda bırakması nedeniyle Ermeniler tehcire tabi tutulmuştur. Osmanlıya karşı
Rus-Ermeni işbirliğini Ermeni tarihçileri de kabul ediyorlar.[4]
Özellikle 1991’den itibaren Ermeni devletinin
dış politikasının “sözcülüğünü” yapan Ermeni diasporasının bu konuda büyük
mesafeler kaydettiği bilinmektedir. Ermenilerin kendi deyişleri ile spyurk[5]
(diaspora) Ermenistan’ın siyasi ve ekonomik çıkarlarını korumak için her zaman
yoğun faaliyetlerde bulunmuştur. Sözde Ermeni soykırımının Fransa tarafından
tanınması ve konuyla ilgili yasa çıkarmasında Ermeni diasporasının etkili
olduğu da bilinmektedir.
Rusya
tarihindeki bazı kaynaklar XI. yüzyıldan itibaren Ermeni tüccar ve seyyahların
Rusya’ya geldiklerini göstermektedir.[6]
1695’de I. Petro’nun Çar ilân edilmesinden sonra Rusya’nın dış siyasetinde
Kafkasya büyük bir önem kazanmaya başlamıştır. Bu dönemde Rusya’nın Kafkasya
siyaseti, Rusların kendi deyimleri ile “kaplumbağa yürüyüşü” gibi yavaş, ama
emin adımlarla ilerlemekteydi. 18 Temmuz 1722’de I. Petro büyük bir ordu ile
Astrahan’dan Derbent üzerine yürüyüşe başladı. 15 Ağustos’ta Derbent Hanı
İmamkulu Bey kaleyi teslim etti. İsveç’le savaş tehlikesi ortaya çıktığı için
Petro burada fazla kalamadı ve geri döndü. I. Petro’nun yarım kalmış
politikasına Katerina devam etti; 1801’de Doğu Gürcistan ve 1804’de ise
Azerbaycan Rusya tarafından işgal edildi. Çarlık Rusya’sı Kafkasya’ya
yerleştikten sonra 1826–1828 Türk-Rus savaşında Rus ordusu Erivan Hanlığı’nı
işgal ederek geçici Erivan yönetimini kurdu.
Çarlık Rusyası’nın eyaleti olan Ermenistan 1918’de bağımsızlığını ilân
etti. Ancak 1920’de Bolşevikler Ermenistan’ı işgal ettiler.
Ermenistan’da Sovyet Hükümeti kurulduktan sonra komünist rejimle
yönetilen Ermeniler Ermenistan’ın milli davası olan Hay Dat’dan[7]
az da olsa uzaklaşmış, ancak tamamen terk etmemişlerdir. 1960’lı yıllarda
Ermeniler yeniden bu konuda propaganda faaliyetlerine girişerek özellikle
1965’ten itibaren sözde Ermeni soykırımı günü olarak 24 Nisan’ı anmak için
Sardarabad’ta[8]
toplanmaya başlamışlardır.
Bazı kaynaklara göre hâlen Rusya’da yaklaşık 2 milyon[9]
Ermeni yaşamaktadır. Bunların 2/3’si 1988’depremeninden sonra ve ekonomik nedenlerle
ülkeyi terk eden Ermenilerdir. Rusya’daki Ermeni diasporasının temelini daha
önceden Rusya’da yaşayan ve 1950’li yıllardan sonra bu ülkeye göç eden
Ermeniler oluşturmaktadır.
Kiev Rusya’sında Ermeniler
Ermeni araştırmacılar X-XI. yüzyıllardan itibaren
Ermenilerin Kiev Rusya’sına, XIV. yüzyılda ise Moskova’ya göç ettiklerini,
özellikle XI. yüzyılın sonlarından itibaren Kiev Rusya’sı ve güney devletleri
arasında ticari ilişkiler kurulmasında Ermeni tüccarların önemini
vurgulamaktadırlar. Burada yaşayan Ermenilerin genellikle ticaret, zanaat ve
hekimlikle uğraştıkları ifade edilmiştir. XIV. yüzyılda Moğolların Kiev’den
çıkarılmasından sonra burada yaşayan Ermeni cemaati Ukrayna’yı yöneten Letonya
Prensliği’nden ayrıcalık almayı başardılar. XV. yüzyılın ortalarında Letonya
Prensi IV. Kazimir’in Ermenilere tanıdığı ayrıcalık şartlarına göre kendi
evlerinin olmasına, zanaat ve ticaretle uğraşmalarına imkan sağlandı. Ermeni
cemaatine iç yönetim hakkı tanındığı ve Ermenilerin kendi Piskoposu ve
mühürleri olduğu bildirilmektedir.[10]
Güney Rusya
Ermeniler XIII. yüzyılın başlarından itibaren
Rusya’nın güney bölgeleri ile ticaret ilişkilerini kurmuş ve bu bölgeye
yerleşmeye başlamışlardır. XIII. yüzyılın ortalarından başlayarak güney
bölgelerde özellikle, Lvov’da Ermeni mahalleleri kurulmaya başladı. Ermeniler
XIV. yüzyılın ortalarında, Lvov’da kilise inşa etmek için izin aldılar. O
yıllarda Rusya’da yaşan Katoliklere böyle bir imkân kesinlikle tanınmıyordu.
Ancak Ermeniler her zaman bu hakkı alıyorlardı. Askeri yükümlülük taşımayan
Ermenilerin ticarete olan yakınlıkları[11]
nedeniyle yaşadıkları bölgelerin ticaretinde başarılar elde etmiş ve itibar
kazanmışlardır.
Ticaret yolu üzerindeki
şehirlerden biri de Yazloveç idi. XIII. yüzyılda Kırım’da yaşayan Ermenilerin birçoğu
buraya yerleşmişlerdi. Ermeniler burada Aziz Bogorodiçı kilisesini, daha sonra
Balagoveşenya Saat Kulesini ve Aziz Grigor Manastırını inşa etmişlerdi.
Yazloveç Ermenilerine tanınan haklara göre onların toprak sahibi olmalarına, ev
inşa etmelerine, zanaatkârlıkla uğraşmalarına izin verilirdi. Onların yerel
mahkemelerden bağımsız kendi mahkemeleri de vardı.
XVI-XVII. yüzyıllardan itibaren
Ermeniler Rusya’nın güneyinde Volını-Luçk, Vladimir, Tismeniç, Gorodenk,
Obertin ve Stanislav’da (şimdiki İvano-Frankovsk) yerleşmeye, ticaret ve zanaatkârlıkla
uğraşmaya başladılar.
Moskova ve Güney Bölgelerde Ermeni Kolonilerinin Oluşumu
XIV.
yüzyıldan itibaren Moskova’nın siyasi açıdan önem kazanması ve Rus devletinin
kurulması, Moskova’nın güneydeki devletlerle yaptığı ticaretin gelişmesine
imkân sağladı. Ermeni tüccarlar Volga nehri boyunca Moskova’ya kadar giderek
ticaret ilişkilerini devam ettirdiler.
Moskova ticaretinde, sadece Kırım’dan gelen
tüccarlar değil, aynı zamanda Kafı’dan (Feodosiya) gelen tüccarlar da büyük
önem taşımaktaydı. Bu tüccarlar arasında Kırım, Povoljye, ve Kafkasya’lı
Ermeniler de vardı ve onlar zamanla Moskova’ya yerleşmeye başladılar. XVI.
yüzyılın ortalarından başlayarak Moskova panayırlarında Ermeni tüccarların
“ticaret evleri” kurulmaya başladı.[12]
XVI. yüzyılın ortalarında Volga nehri
havzasının Rusların eline geçmesi, Rusların Hazar sahilleri ve Ön Kafkasya’ya
açılmaları, Hazar havzası, Orta Asya ve İran’la doğrudan temasta bulunmaları
bölgedeki siyasi güç dağılımını değiştirdi. Bunun bir sonucu olarak Rusya’nın
güney ülkeleri ile ticaretinde büyük bir gelişme yaşandı. XVII yüzyıl
sonlarında kapitalist ekonominin geliştiği bir dönemde Rusya’da Ermenilerin
ekonomik alanda ağırlıkları hissedilmeye başladı.
İran’ın dış ticaretini kontrol altında tutan
Nor Cugi şehri Ermeni tüccarları, özellikle ipek ticaretini tekellerine
almışlardı ve bu kişiler Asya ve Avrupa’da büyük bir pazara sahiplerdi. Ancak
Avrupa ekonomisinin, özellikle de İngiliz ekonomisinin gelişmesi Ermeni
tüccarlarını Rusya’ya yöneltti. Çünkü Ermeni tüccarların Avrupa pazarlarındaki
rekabet güçleri zayıftı.
Cugi tüccarı Hoca Zakhar Sagradyan 1659’da elmas ve başka değerli
hediyelerle Rusya’ya giderek Rus Çarı’yla Ermenilere sağlanacak kolaylıkların
şartlarını görüştü ve 1667’de bu konuda bir anlaşma imzalandı. Rusya’nın
Ermenilere sağladığı kolaylık sonucunda Ermeni tüccarlar Rusya’nın hangi
bölgesine giderlerse gitsinler sadece 5 kuruş vergi ödeyeceklerdi. Bu Avrupa
tüccarlarından alınan vergilerden çok daha az idi. [13]
Rusya’nın Ermeni tüccarlara tanıdığı bu kolaylık, Kafkasya ve İran’da
ticaretle uğraşan Ermenilerin Astrahan’a toplanmalarına ve ticaretin
gelişmesine de yardımcı oldu. Astrahan Ermeni tüccarlarının yerleştiği bir
merkez haline geldi.
Rusya’nın Kafkasya politikasındaki başlıca
amacı, Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Avrupa’dan müttefikler aramak, bu
müttefiklerin arasına İran’ı da alabilmek ve Kafkasya’da Hıristiyan halklar
üzerinde daha etkili olarak onları kazanmaktı.
1695’de I. Petro, İran Şahına
yazdığı bir mektupta ipek ticaretini kontrol eden Ermeni tüccarlara kolaylık
sağlanmasını istiyordu. Rusya, 22 Mart 1711 tarihli kararname ile Ermenilerin
Rusya ile ticaret yapmalarına daha geniş imkânlar sağladı. Ermeniler, sınırda
ülkeye girerken değil, Moskova’ya vardıkları zaman vergi ödüyorlardı. Bu
imtiyazla ilk defa olarak sadece Ermenilere olmak üzere, vergi ödemeden ülkeden
mücevher çıkarma müsaadesi verilmiş oldu.[14]
Rusya, Ermenileri sadece
ekonomik açıdan desteklemiyordu. Onlara her zaman bağımsızlıklarını elde
etmelerinde ve devlet kurmalarında yardım edebileceğini bildiriyorlardı. Ermeni
meselesini Çar’la görüşen İsrael Ori ona bir plan sundu. Plana göre, Ermeni
halkının bağımsızlığını kazanmasında Rusya’dan destek alınacak, Ermeni silahlı
birlikleri oluşturulacaktı. Ori, I.Petro’dan Astrahan’da bir Ermeni alayı
kurmak için izin istedi. Petro, bu planı desteklediğini bildirdi. Ama Ruslar
Hazar havzasında ve Kafkasya’da yerleşemedikleri için Ermenilere vaat ettikleri
projeleri hayata geçiremediler.
17 Eylül 1746 tarihli bir başka
kararname ile Astrahan’da yaşayan ve ticaretle uğraşan Ermeniler bazı
vergilerden muaf tutuluyordu. Onlardan sadece askeri vergi alınıyordu.
Kararname gereğince yabancılara kendi mahkemelerini kurma yetkisi de
veriliyordu. Bu ise yabancılara sadece kendi mahkemelerini oluşturmak değil,
aynı zamanda iç yönetim hakkını veriyordu. Böylece, Astrahan’da milli Ermeni
kolonisi oluşumu süreci de tamamlandı. Astrahan Ermeni cemaati, Rusya’daki
Ermeni cemaatinin milli Ermeni kolonisi olma sıfatlarının hepsine sahip oldu.[15]
Ermeni tüccarların yoğun olduğu
bir bölge de Kizlyar kalesi idi. Güney ticaret yolu üzerinde olduğu için bu
kasaba büyük önem taşıyordu ve ticaret gelişmekteydi. Burası, özellikle İran ve
Türkiye’den gelen Ermeni tüccarların ve Astrahan ve Kafkasya’dan gelen
Ermenilerin toplandığı bir merkez idi. Bölgede yaşayan Ermeniler genellikle
dokumacılık, boyacılık, kuyumculuk ve meyvecilikle uğraşıyorlardı. Şarap ve
konyak üretimi de Ermenilerin kontrolünde idi. 1746 tarihli kararnamede verilen
ayrıcalıklardan Kizlyar Ermenileri de yararlanıyordu. Ancak kendi mahkemelerini
kuramıyorlardı ve Astrahan Ermeni mahkemesi tarafından yargılanıyorlardı. Bu
durum XVIII. yüzyılın sonlarına kadar böyle devam etmiştir.
Petersburg’da Ermeni Kolonisinin
Oluşumu
Bazı Ermeni kaynaklarında 1708’den itibaren
Ermenilerin Petersburg’a geldikleri bildirilmektedir.[16]
Petersburg’a giden Ermeniler genellikle ticaret ve boyacılıkla meşgul
oluyorlardı. XVIII. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Petersburg’da yaşayan
Ermeniler kendi aralarında örgütlenmeye başladılar.
Peterbursg’da yaşayan Ermeniler
doğu dillerini bildikleri için devlet tarafından tercüman olarak
görevlendiriliyordu. Petersburg’lu Ermenilerden Lazarev kardeşler Ermeni
cemaatinin önde gelen simalarındandı. Lazarev kardeşlerden L. N. Lazarev
Rusya-İran diplomatik misyonunda tercüman olarak çalışıyordu. İ. L. Lazarev ise
II.Katerina ile şahsen tanışıyordu. O, Rusya Devlet Merkez Bankası ve Rusya’nın
doğu politikası üzere Katerina’nın danışmanı idi. 1774’de II. Katerina, L.N.
Lazarev’e asilzade unvanı verdi. Petersburg’ta yaşayan Ermeniler kentin
sosyal-siyasi hayatında önemli rol oynuyorlardı. Artık sadece ticaretle
uğraşmıyor, üniversitelerde tahsil yapıyor ve öğretim elemanı olarak çalışıyorlardı.
1842’de Kazan üniversitesinde, 1849’da ise Petersburg üniversitesinde Ermeni
dili ve edebiyatı fakültesi açıldı. Ermeniler kendilerini daha iyi tanıtmak,
burada yaşayan Ermenilerin birliği ve beraberliğini korumak amacıyla kendi
yayınlarını yapmaya başladılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısından itibaren gazete
ve broşürler yayınlandı. 1863’de Yusis
(Kuzey), edebiyat ve sanat dergisi Araks, 1903-1904’de Banber
Grakanutyun yev Arvest (Edebiyat ve Sanat Haberleri), Arçunker (Gözyaşı)
ve Sapriç (Kuaför) mizah gazeteleri yayınlanıyordu.[17]
Stavropol Eyaletinde Ermeni
Kolonisinin Oluşumu
Stavrapol’da Ermeni kolonisi
XVIII. yüzyılda Çar Rusya’sının güney bölgelerle ticaretinde yaşanan gelişme
sonucu ortaya çıkmıştır. Kafkasya, İran ve Osmanlı Ermenileri pamuk ve ipek
ticaretinin tamamını kendi ellerinde toplamıştı ve Rusya ile ticaret payında
büyük üstünlüğe sahiptiler. 1777’de Stavropol’un inşasına başlandığı zaman
burada küçük bir Ermeni toplumu vardı. Ermeni araştırmacı T. Ovanesov haklı
olarak Ermenilerin yerleştikleri bölgeye kendilerinin barınmaları için gereken
inşaat işlerini gördükten sonra ilk olarak kilise inşa ettiklerini ifade
etmektedir[18]. 1808’de 50 Ermeni ailesi Stavrapol’a göç
ederek Ermeni kolonisine katıldılar ve aynı yıl kilise inşaatına başladılar.
1836’ahşaptan yapılmış kilise inşaatı tamamlandı. Kiliseye Surb Grigor
Lusavoriç’in (Eğitimci Aziz Grigor) adı verildi. Stavrapol’da Ermeni
kolonisinin ve Ermeni kilisesinin oluşumunda Petro Serafimoviç Patkanov’un
büyük emeği vardır. Subay ailesinde dünyaya gelen Petro Astrahan Ruhani Okulunu
bitirdikten sonra Nor-Hakhiçevan, Astrahan ve Stavrapol’da Ermeni dili dersleri
vermeye başladı. 1835’ten itibaren Stavrapol Kilisesi başkanlığına getirildi.
Stavrapol’da Ermenice ilk kitap basılması da Patkanov tarafından 1842’de
gerçekleştirildi. Ermeni tüccarlar Ermeni kolonilerinin sosyal ve kültürel
hayatında da yakından ilgileniyor, kilise ve okulların açılmasına katkıda
bulundukları gibi bölgenin sosyal ve siyasi gelişmesinde büyük faaliyetleri
vardı. Örneğin, Ermeni tüccarı Davit Çavtarov 2 Aralık 1858’de Astrahan Ermeni
Grigoryan Kilisesinin takdirnamesini almıştı.[19]
XX. yüzyılın başlarına kadar
Stavrapol Ermeni kolonisi başta Ermeni kilisesi olmakla bölgenin siyasi ve
ekonomik hayatında etkili olmaya çalışmıştır. Birinci Dünya Savaşı ve 1917’de
Rusya’da yaşanan Bolşevik devrimi Stavrapol Ermeni kolonisinin faaliyet alanını
kısıtladı. Sovyetler Birliği zamanı Stavrapol Ermeni kilisesi kapatıldı, kilise
malları müsadere edildi ve 1968’de Stavropol Belediye Meclisinin kararı ile
Ermeni kilisesi dağıtıldı.[20]
Sovyetler Birliğinin çökmesinden
sonra Stavrapo’da yaşayan Ermeniler yeniden örgütlenme sürecini başladılar.
Bazı bilgilere göre Stavrapol’da 120 bin Ermeni yaşamaktadır. Stavropol
Ermenileri Erebuni milli kültür derneğini kurarak, eyaletin sosyal ve
kültürel hayatında bazı faaliyetleri vardır. Bu dernek Ermenistan’ın
bağımsızlık günü kutlamaları, spor etkinlikleri ve özellikle sözde Ermeni
soykırımı konusunda geniş propaganda yapmaktadır. Stavrapol’da yaşayan Ermeni
işadamı A. F. Arstumyan’ın maddi yardımları sonucunda 1998’de kilise inşaatına
başlandı ve 200’de inşaat işleri tamamlandı. Stavrapol Ermeni kilisesine bağlı
Pazar günü okulunda Ermeni dili ve tarihinden ders verilmektedir.[21]
Çarlık Rusya’sının Erivan
Hanlığı’nı İşgal Etmesi
1828’de Erivan Hanlığı işgal edildikten sonra burada Ermeni nüfusunu artırmak ve Rusya’nın güney sınırlarında Ermenilerden oluşan bir tampon bölge oluşturmak amacıyla, Rusların Osmanlı topraklarından ve İran’dan 140 bin Ermeni köylüsünü Erivan Hanlığı ve komşu bölgelere zorla göç ettirdiğini Ermenilerin kendileri de kabul etmektedirler.[22] Çarlık Rusya’sı Kafkasya’yı işgal ettikten sonra bölgeyi yönetmek için merkezi yönetim kurumlarını Tiflis’e taşıdı. Tiflis, Kafkasya’da yaşayan her üç halkın (Azerbaycan Türkleri, Gürcüler ve Ermeniler) siyasi ve kültürel merkezi oldu. Ermeniler, Kafkasya’da ilk olarak 1846’da Tiflis’te “Kovkas” (Kafkasya) gazetesini, 1851’de “Ararat” gazetesini yayınlamaya başladılar. Ermeniler eğitime büyük önem veriyorlardı. 1824’de Tiflis’te Nersisyan okulunu, 1832’de Erivan Bölge Okulu’nu, 1837’de Erivan Merkez Okulu’nu ve 1738’de Şuşa Ruhani Okulu’nu açtılar. XIX. yüzyılın ikinci yarısında Ermeni-Rus ilişkilerinin gelişmesinde Ermeni yazarı ve tarihçisi Khaçatur Abovyan’ın (1805–1848) büyük katkıları olduğunu belirtmekte de yarar vardır.
Sovyetler Birliği Zamanı Ermeni Örgütleri ve Lobi Faaliyetleri
Rusya Genel Meclisi, Bolşevikler tarafından dağıtıldıktan sonra Kafkasya üyeleri 23 Şubat 1918’de “Mâverây-ı Kafkas Komiserliği”ni kurdular. Bu Komiserlik Kafkasya’nın yüksek hâkimiyet organı olmalıydı. Ama Mâverây-ı Kafkas Komiserliği üyeleri arasında Kafkasya’nın dış politikası konusunda büyük anlaşılmazlıklar ortaya çıktı. 22 Nisan 1918’de “Kafkasya Bağımsız Federe Devleti” ilan olunduysa da taraflar arasında çekişmelerin devam etmesi üzerine 26 Mayıs 1918’de Gürcistan, 28 Mayıs’ta ise Ermenistan ve Azerbaycan bağımsızlığını ilan etti. Ermenistan bağımsızlığını iki yıl koruyabildi ve 1920’de Bolşevik Rusya’sı tarafından işgal edildi. Ermenistan 1922’de Kafkasya Federasyonu’na, 1936’da ise SSCB’ye katıldı.
Sovyetler Birliği zamanında Ermenilerin ilk propaganda faaliyetleri 1930-1936 yıllarında başlamıştır. Ermenistan’ın bağımsızlığa kadar olan faaliyetleri dört aşamada gerçekleştirilmiştir.
1. 1930’dan İkinci Dünya Savaşı’na kadar olan dönem.
2. 1945’den 1960’a kadar.
3. 1960–1962 yılları.[23]
4. 1962–1991 yılları.
Ermeniler birinci aşamada propaganda faaliyeti altyapısı üzerinde çalışmış ve bu konuda ortak hareket edebilecek güçleri belirlemişlerdir. Bu anlamda Rus tarihçileri Ermenilerle işbirliği yapmıştır. Örneğin, Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nde Ermeniler, Gurko-Kryajin[24] tarafından Ermeni meselesi ile ilgili Ermeni görüşlerini destekleyen bir yazının yazılmasını başarmıştır.
Ermeniler, ayrıca Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta oldukları bölgelerde il sınırlarını değiştirmeye başladılar. Eylül 1930’da Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nde arazi yönetim değişikliği yapıldığı zaman Azerbaycan Türklerinin yaşadıkları yerleşim merkezleri birbirinden ayrı merkezlere bağlandı. Azerbaycan Türklerinin çoğunlukta oldukları bölgelere ise Ermeniler yerleştirilmeye başlandı.
İkinci aşamada ise Ermenistan’da yaşayan Azerbaycan Türkleri toplu olarak göç ettirilmeye başlandı. Göç ettirme işlemi 1948-1953’de hayata geçirildi. 1943 Tahran Konferansı’nda Sovyet-İran ilişkileri müzakere edilirken Ermeniler, SSCB Dışişleri Bakanı Molotov’dan İran’da yaşayan Ermenilerin, Ermenistan’a göç ettirilmesine müsaade etmelerini istedi. Molotov bu konuyu Stalin’le görüştükten sonra İran Ermenilerinin göç ettirilmesine müsaade edildi. Ermenistan’da yaşayan Azeri Türklerinin Azerbaycan’a göç ettirilmesine çalışıldı. Bu konuda SSCB Bakanlar Konseyi 23 Aralık 1947 tarihli “Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinden köylülerin ve başta Azerbaycan Türklerinin Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinin Kür-Araz ovalığına göç ettirilmesi hakkında” karar verdi. Bu kararla 1948-1950’de “gönüllülük” prensibi esasında 100 bin Azerbaycanlının göç ettirilmesi öngörülüyordu. Karar gereğince 1948’de 10 bin, 1949’da 40 bin, 1950’de ise 50 bin kişi Azerbaycan’a göç ettirmeli idi.[25]
Ermeni propagandasının bir konusunu da Türkiye’den toprak alma iddiaları olmuştur. İkinci Dünya Savaşından sonra SSCB-Türkiye ilişkilerinde ciddi sorunlar ortaya çıkmıştı. Sovyetler Birliği Boğazların kontrolünü kendi eline almak istiyordu. Böyle gergin bir ortamda Haziran 1945’de Eçmiyazin Katolikosu seçimlerini bahane ederek birçok ülkeden gelen Ermeniler Eçmiadzin’de toplandı. Toplantıda konusuyla hiçbir ilgisi olmayan siyasi bir karar alınarak Kars ve Ardahan’ın Sovyetler Birliği tarafından ilhak edilmesi istendi.[26]
1960’lı yılların başında
Ermeniler sözde soykırım günü olarak 24 Nisan’ın kabul edilmesini sağlamak
üzere Moskova’dan izin almak için yoğun faaliyete başladılar. 1965’de Rusya’da
yaşayan Ermeni ileri gelenlerinin ve özellikle Mikoyan’ın çabaları sonucunda
“Ermeni soykırımının” 50. yıldönümünü anmak için izin alındı. Ermenilerin milli
kahraman olarak tanıttıkları Antranik’in[27]
doğum günü de bu tarihe denk geliyordu. Ermenistan Komünist Partisi Genel
Sekreteri Zorabyan ve Mikoyan öncülüğünde Antranik’in doğum gününün kutlanması
için Moskova’dan izin alındı. Bütün gazete ve dergiler Antranik hakkında
makaleler yayınlıyordu.
Moskova’nın onayını aldıktan
sonra sözde Ermeni soykırımının 50. yıldönümü 24 Nisan 1965’de, Erivan’da dört
yüz bin kişinin katıldığı bir mitingle anıldı. Mitingde açılan pankartlarda “Batı
Ermenistan (Yani Anadolu) Bizim Olmalıdır!”, “Dağlık Karabağ Bizimdir!”,
“Nahçivan Ermenistan Toprağıdır!” ve “Ermeniler! 1915’in İntikamını
Almak Zamanıdır. Birleşin!” yazıyordu.[28]
Bu olaylar Ermenilerin hiçbir zaman Türk düşmanlığını unutmayacağını, soykırım
iddialarından ve toprak taleplerinden vazgeçmeyeceklerini göstermesi bakımından
dikkat çekicidir. Nitekim günümüzde yaşanan gelişmeler bunu doğrulamaktadır.
Taşnaksutyun Partisi Merkez Komitesi Yardımcısı Gagig Mkrtiçyan Cumhuriyet
gazetesinin sorularını yanıtlarken toprak talepleri olduğunu ve soykırımın
Türkiye tarafından tanınması ve Ermeni halkından özür dilemesi gerektiğini
ifade etmiştir.[29]
Ermeniler, yazdıkları bütün kitaplarda konusu ne olursa olsun mutlaka Türklerin
Ermenileri katlettiğini yazmakta ve bunu özellikle vurgulamaktadır. Örneğin,
Rusça yazılmış
“Kratkiy Kurs Armyanskogo Yazıka” (Ermeni
Dilinin Kısa Kursu) dilbilgisi kitabında bile Türklerin katil, cellât oldukları
ve Ermenilere karşı soykırım yaptıkları yazılmıştır.[30]
Ermeni bilim adamları Ermenistan ansiklopedisini hazırlarken bütün ciltlerde “çeğaspanutyun”dan
(sözde soykırımdan) bahsetmektedirler.[31]
1970’den 1980’li yılların ikinci yarısına
kadar olan zamanı Rusya’daki Ermeni diasporasının propaganda devri olarak
adlandırmak mümkündür. Bu dönemde daha çok eğitim ve kitap yayını ile
ilgilenmişlerdir. Nitekim Zori Balayan’nın Ocak adlı kitabı bu
yıllarda basılmıştır. Balayan’ın kitabında Azerbaycan ve Türkiye toprakları
alınarak Büyük Ermenistan kurulmaktadır. Balayan’a göre Ermenistan doğu ve batı
Ermenistan olarak ikiye bölünmüştür.[32]
Moskova’nın Ermenilerin bu tür faaliyetlerine
izin vermesi ve hatta teşvik etmesinin nedenlerinden biri de coğrafi özelliğine
göre büyük önemi olan Türkiye’nin, Sovyetler Birliği sınırlarına en yakın NATO
ülkesi olmasıydı. Amerika’nın Türkiye’de askeri üsleri vardı.
Ermeni meselesi Rusya’nın
istihbarat kurumlarını da ilgilendiriyordu ve 1960’dan itibaren bu konuyu takip
etmeye başladı. KGB (Komitet Gosudarstvennoy Bezopasnosti, Devlet
Güvenlik Komitesi) Mültecilerden sorumlu 1. Bölüme bağlı 19. Şubenin
başkanlığına Ermeni asıllı General Agayan getirildi. 19. şube çalışmalarını 4
yönde sürdürüyordu: Slav hattı, Yahudi hattı, Ermeni hattı ve Kafkasya-Orta
Asya hattı. Ermeni hattında çalışmak için 101. KGB okulunda ajanlık eğitimi
almış Ermeniler işe alınıyordu. Bu ajanlar daha sonra yurtdışına giderek burada
yaşayan belirli bir finans gücüne ve mevkiye sahip Ermenilerle işbirliği
yapmaya başladılar. KGB, NATO’nun güney kanadını zayıflatmak için, Amerika Kongresinde
“Ermeni soykırımı” yasa tasarısının gündeme getirmesi çalışmalarına hız verdi.
Eğer bu yasa tasarısı Senatoda tartışılırsa, Türkiye’nin buna karşı ABD ve NATO
ile ilişkilerini yeniden gözden geçireceği ve hatta NATO’dan çıkacağı bile
tahmin ediliyordu. 1975’de bu yasa tasarısı Kongrede tartışıldıysa da bir karar
alınmadı. KGB ve 19. şube ABD ve NATO-Türkiye ilişkilerinde sorun çıkarmak için
Türkiye’de konuşlanan NATO üsleri ile ilgili uydurma haberler vermeye
başladılar. Güya, ABD-SSCB arasında savaş başlarsa ABD, Türkiye’deki üslerinden
Sovyetler Birliğine karşı nükleer silah kullanacak ve doğal olarak Türkiye
Sovyetler Birliği’nin nükleer hedefi olacaktır. 19. şube Türkiye’nin Amerika’ya
olan güvenini sarsmak için Amerika’nın Kürt bölücü hareketini desteklediği
konusunda haberler vermeye başladı.[33]
Ermenilerin başarılı propaganda
yapabilmelerinin nedenlerinden biri de Moskova’da merkez yönetimde çok sayıda
üst düzey Ermenilerin bulunmasıydı. Örneğin, 1980-1990’da SSCB devlet
teşkilatlarında Abel Aganbekyan Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Dairesi Başkanı,
Sitaryan SSCB Devlet Planlama Dairesi Başkanı Birinci Yardımcısı, Kaçaturov
Kitle Haberleşme ve Enformasyon Merkezinde Başkan Yardımcısı, Avetikov SOVİNFİLM’in
Genel Düzeltmeni görevlerinde bulunuyorlardı. Ermeni diasporası bilim ve
eğitim sistemine de yerleşmişti. SSCB İlimler Akademisinde 11 Ermeni
akademisyen, 20 Muhabir üye akademisyen çalıştığı halde Ermenistan İlimler
Akademisinde yalnız eşi Ermeni olan bir Rus çalışmaktaydı. 1986’ya kadar SSCB
İlimler Akademisinde 65 Ermeni çalışıyordu. Başka bir deyişle SSCB İlimler
Akademisinin 883 üye ve muhabir üyesinin %4’ü Ermenilerden oluşmaktaydı. [34]
Özellikle, Gorbaçov yönetiminde
Ermenilerin Türkiye ve Azerbaycan’a karşı faaliyetleri güçlendi. Perestroyka
ve glasnost ilkelerinin uygulanması Ermeni bölücülerinin yasal olarak
faaliyet yapmalarına da imkân sağladı. 1920’de Karabağ’ı Azerbaycan’dan
koparamayan ve sadece özerklik statüsü alabilen Ermeniler, Karabağ’ın
Ermenistan’la birleştirilmesi için ciddi faaliyetlere başladılar. Gorbaçov’un
ekonomi danışmanı Aganbekyan, Fransa’nın Humanite gazetesine
verdiği demeçte Karabağ’ın Ermenistan’a verilmesini istedi. Aganbekyan böyle
bir beyanatı Moskova’nın izni olmadan veremezdi. Eski sistemle Sovyetler
Birliği’nin varlığını koruyamayacağını anlayan Moskova, müttefik
cumhuriyetlerde siyasi ve askeri varlığının devamı için milli ve etnik
sorunların ortaya çıkmasına imkân sağladı. Denilebilir ki Rusya’nın bu
politikası Baltık devletleri hariç, bugün de eski Sovyet cumhuriyetlerinde
devam etmektedir.
Ermeni Diasporası ve Faaliyetleri
Yüzyıllar boyu Rusya’nın himayesi altında
yaşamış, onların maddi, manevi ve siyasi yardımları sayesinde devlet kurmuş
Ermeniler, 24 Eylül 1991’de Ermenistan’ın bağımsızlığını ilân ettiler. Sovyet
ekonomik sistemi gereğince bütün cumhuriyetlerin ekonomisi bir-birine bağlı
idi. Bağımsızlık süreci ve sonrasında bu sistem tamamen çöktü ve Ermenistan
ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıya kaldı. Birçok sanayi merkezinin,
fabrika ve iş yerlerinin kapanması nedeniyle Ermeniler Rusya’ya ve Batı
ülkelerine göç etmeye başladılar. Ermenilerin Rusya’ya göç etmeleri Rusya’daki
Ermeni diasporasının gelişmesinde beklendiği kadar etkili olamadı. Çünkü öteden
beri Rusya’da yaşayan ve kendilerini Ermenistan’ın Rusya’daki bir parçası
olarak tanımlayanlar, bağımsızlık sonrası Rusya’ya göç edenleri vatana ihanet
etmekle suçluyorlardı. Ekonomik nedenle göç eden Ermenilerden bazıları
kendilerine iş kurarak büyük başarılar elde etmelerine rağmen, birçoğu da suç
örgütlerine katılmış ve Ermenistan’ın “imajını” kötü yönde etkilemişlerdir. Bu
nedenle de hâlen bu iki gurup arasında bazı anlaşmazlıklar mevcuttur.
Avrupa ve Amerika’daki Ermeni diasporasını Rusya’daki Ermeni disporası
ile karşılaştırırken bir çok farkların olduğunu görmekteyiz. Büyük finans
gücüne sahip Batı Ermeni diasporası Ermenistan’ın dış politikasını
yönlendirmeye çalışmaktadır. Daha kısıtlı siyasi ve ekonomik gücü olan
Rusya’daki Ermeni diasporası ise bu gibi faaliyet yeteneğine henüz sahip
olamamıştır.
Rusya’da yaşayan Ermenilerin, özellikle 1990’lı yıllardan sonra siyasi
ve kültürel örgütlenme sürecine başladığını görmekteyiz. Bu örgütlerden ilki
“Kendi Kaderini Tayin Etme” ve “Siyasi Mahkûmların Haklarının Korunması İçin
Ermeni Komitesi” idi.[35]
Ermeniler bu örgütler aracılığıyla ileri yıllarda yapacakları siyasi eylemlerin
altyapısını hazırlıyordu.
Siyasi ve kültür merkezlerinin sayımına göre Rusya’da Yahudi, Ukraynalı
ve Tatarlardan sonra Ermeniler dördüncü sırada yer alırlar.[36]
Rusya’da Aganbekyan, Armen Cigerhanyan, Migranyan ve Artur Çilingarov’un[37]
desteklediği “Ermenistan ve Dünya” dergisi yayınlanmaktadır. Bu derginin esas
amacı Ermenistan’da ve dünyada gelişen olaylar ile Amerika, Avrupa ve
Rusya’daki Ermeni diasporası konusunda bilgi vermektir. Rusya’nın toplumsal
hayatında, büyük ve orta ölçekli ticarette, siyasi dairelerde ve kültür
kurumlarında tanınmış Ermeniler vardır. Rusya’daki diasporanın Batı diasporası
kadar siyasi ve kültürel faaliyetleri yoktur ve birçok konularda Batı
diasporasının görüşlerini benimsemektedir. Bunun birkaç nedeni vardır.
-1980’li yıllardan önce Rusya’ya göç eden Ermeniler yaşadıkları
bölgenin siyasi ve kültürel hayatına adapte olmuştur. Daha sonra Rusya’ya göç
eden Ermeniler ise Rusya vatandaşı statüsünü alamamış ve yaşadıkları bölgelerin
siyasi ve kültür hayatına uyum sağlayamamışlardır. Rusya’da yaşayan Ermenilerin
arasında kültür anlayışlarında da farklılıklar vardır.
-Ermenistan’dan göç ederek Rusya’da yaşayan Ermenilerin ekonomik
durumunun genelde çok iyi olmasına rağmen, bazıları diaspora faaliyetlerine
katılmamaktadırlar. Rusya’daki Ermenistan Büyükelçiliğinden yapılan açıklamada
büyük finans gücü olan Ermenilerin mafya örgütleri ile işbirliği yaptıkları ve
diaspora ile ilgilenmedikleri ifade edilmiştir.[38]
-
Ermeni siyasi partileri arasında Rusya’daki Ermeni diasporasında etkili olmak
için rekabet yoktur. Taşnaksutyun Partisi hariç, diğer partilerin Rusya’da
altyapı çalışmaları ve faaliyetleri mevcut değildir. Rusya’daki Ermeni
diasporası kuruluşlarının faaliyetlerini düzenleyen kanun yoktur. Bazı diaspora
kuruluşları arasında anlaşılmazlıklar vardır.
Ermeni aydınlarının ve iş adamlarının en çok yoğun olduğu yer
Moskova’dır. Bağımsızlık sonrasında, burada yaşayan Ermeniler daha etkin bir
örgütleşme sürecini başlatmışlardır. Moskova’da ilk Ermeni diasporası 1988’de
kurulmuştur ve diaspora kuruluşlarının hepsi Karabağ konusunda ortak görüşleri
benimsemişlerdir. Azerbaycan topraklarının % 20’nin Ermenistan tarafından işgal
edilmesine rağmen, Rusya kamuoyuna bu işgal bağımsızlık mücadelesi gibi
tanıtılmıştır. Ermeni kuruluşları Ermenistan’a maddi ve manevi yardımları yanı
sıra, burada yaşayan Ermeniler için cumartesi okulları açmakta, gazeteler,
dergiler ve kitaplar yayınlamaktalar. Moskova’daki Ermeni diasporası
kuruluşlarından biri de “Rusya Ermenileri Birliği’dir (REB). Birlik
Başkanlığına elmas üretimi konusunda Rusya’da tanınmış işadamı Ara Abramyan
getirilmiştir. REB’nin esas amacı Rusya’daki Ermenileri kendi etrafında
birleştirmek, Rusya’daki Ermeni ve Rus işadamlarının Ermenistan’a yatırım
yapmalarını sağlamak, Karabağ sorununu Ermenilerin lehine Rus kamuoyunun
gündeminde tutmak ve sözde Ermeni soykırımı konusunun Rusya Duma’sında
görüşülmesine çalışmaktır. REB Başkanı Abramyan ve temsilcilerden oluşan bir
gurup 3 Mart 2001’de Ermenistan’ı ziyareti sırasında Başkan Robert Koçaryan’la Ermenistan ’a yatırım imkânlarını
ve ekonominin gelişmesi konusunda görüşlerini ifade etmiş Koçaryan da her
konuda REB’nin girişimlerini destekleyeceğini ve Ermenistan’ın ekonomik
kalkınmasında Rus sermayesinin büyük önem taşıdığını bildirmiştir.[39] REB, Ermenilerin dini ve milli bayramları
için Moskova’da kutlama törenleri düzenlenmesini sağlamaktadır.
REB, sözde Ermeni soykırımının Rusya Duma’sı tarafından görüşülmesi ve
bu konuda kanun çıkarılması için yoğun çalışmalarda bulunmaktadırlar. Rusya
Devlet Başkanı 15 Eylül 2001’de Ermenistan’a yaptığı ziyaret sırasında sözde
Ermeni soykırımı anıtına çiçek koymuş, anıt defterine
"Rusya her zaman Ermeni halkının acı ve trajedilerine duyarlı olmuştur.
Soykırımı kurbanları önünde saygıyla eğiliriz"[40]
diye yazmıştır. Liberal Demokrat Partisinden milletvekili Aleksey
Mitrofanov’un 1995’te hazırladığı ve Rusya Duması tarafından “Batı
Ermenistan’da 1915-1922’de Ermeni halkı soykırımının kınanması hakkında”
bildiriyi kabul etmesi Ermeni diasporası faaliyetlerinin bir sonucudur.
2000’de Amerika’da Temsilciler Meclisi’nde sözde Ermeni soykırımı
tartışılırken ABD Başkanı Bill Clinton’un devreye girerek bu konuyu gündemden
çıkarması ile ilgili olarak REB 24 Ekim 2000’de yayınladığı bir bildiride
Ermeni “gerçeklerinin”! kabul edilmesi gerektiğini ifade etmiş ve Clinton’u
kınamıştı.[41]
Rusya Ermenileri 1990’lardan itibaren açıkça Türkiye’ye karşı toprak
iddiaları ileri sürmeye başladılar. Ermeniler, “Batı Ermenistan” diye
adlandırdıkları Erzurum, Trabzon, Van ve Bitlis’ten 1917’ye kadar göç etmiş
Ermeniler adına Moskova’da “Batı Ermenistan” halkına yurtdışında temsilcilik
kurması hakkında çağrı” yayınladılar. Bu çağrıda, sözde “Ermeni faciası”
konusunda bilgi verildikten sonra Türkiye’nin doğusunda yaşayan Ermeni halkına
“soykırım” yapıldığını, bütün ülkelerin yanı sıra Türkiye’nin de “soykırımı”
tanıması ve sorumluluğunu üstlenmesi gerektiği bildirilmiştir.
Aşağıda gösterilen hedeflere ulaşmak için “Batı Ermenistan” halkının
nüfus sayımı yapılmasını ve sürgünde olan “Batı Ermenistan” Millet Meclisi
ve Hükümetinin kurulması öngörülmüştür. Bunun için hedefleri
şunlardır:
-Uluslararası örgütlerde, Türk hükümeti ve diğer ilgili taraflar
karşısında “Batı Ermenileri” torunlarının çıkarlarını savunmak;
-1915-23’de yapılan sözde soykırımın
Türkler ve diğer devletler tarafından tanınması;
-Sözde soykırım yapmış Osmanlı İmparatorluğunun hukuksal devamı olan
Türkiye’den Batı Ermenilerine yapılan haksızlıklar için maddi ve mânevi
tazminat almak için BM ve Lahey İnsan Hakları Mahkemesine başvurmak. vs.[42]
Özellikle son yıllarda Rusya’daki Ermeniler Karabağ ve sözde soykırım
propagandasının yanı sıra Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan
beyanlarda bulunmaktalar. Cevahetya bölgesinde yaşayan Ermeniler son yıllarda
bölücülük faaliyetlerini artırmaktalar. REB’nin 2 Aralık 2000’de Milli
Bağımsızlık Harekâtının 110. yıldönümü nedeniyle düzenlediği törene
Taşnaksutyun Partisi Divan Kurulu üyesi Vaan Ovannisyan, Ermenistan’ın Rusya
Büyükelçisi Suren Saakyan, Rusya-Ermenistan İşbirliği Komitesi Başkanı
Bagdasaryan ve Emekli General İsakulov da katılmıştır. Görüşmelerde,
Gürcistan’da yaşayan Ermenilerin problemleri ve statüleri tartışılmış,
Gürcistan Anayasasında değişiklik yapılarak Ermenilere kendi kaderlerini tayin
etme hakkı verilmesi gerektiğini ifade edilmiştir.[43]
Ermeniler,
Moskova’da sosyal ve kültürel faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Ermeni kültürünü
tanıtmak için basın yayın kuruluşları vardır ve görüşlerinin savunulmasında çok
etkili olmaktadır. Moskova’da aşağıdaki Ermeni teşkilatları faaliyet
göstermekte, gazete ve dergiler yayınlanmaktadır:
- Rus-Ermeni Derneğini Koruma Fonu.
- Moskova Ermenileri Topluluğu.
- Ermeni Gençlik
Merkezi “Aregak” (Güneş),
- Uluslararası Ermeni Öğrenciler Birliği
- “Yusisapayl” gazetesi.
- “Armeniya i Mir”
(Ermenistan ve Dünya) ve “Armyanskiy pereulok” (Ermeni Sokağı)
Ermeni kuruluşları ve yayın
organları Moskova’daki Ermeni işadamları ve akademisyenler tarafından maddi
olarak desteklenmektedir. Onlar sadece vatansever oldukları için değil, aynı
zamanda Moskova’da kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarını korumak için
basın-yayın kuruluşlarına yardım etmektedirler.
Sovyetler Birliği zamanında
Ermeni diasporasının örgütlendiği merkezlerden biri Leningrad olmuştur.1970’li
yıllardan başlayarak burada yaşayan Ermeniler “Ermeni hayatını” organize etmeye
başladılar. Bu kişiler eskiden beri Leningrad’da yaşayanlar değil, daha sonra
buraya yerleşen Ermeniler idi.
1980’li yılların sonlarına doğru
Sovyetler Birliği’nin iç ve dış politikasında yaşanan değişikliklerden ilk kez
yararlananlar da Ermeniler olmuştur. Ermeni propagandası sonucunda 1988’de
Sovyet Kültürü Fonuna bağlı olarak “Ermeni Kültürü Dostları Cemiyeti”
kuruldu ve Ocak 1992’de Adalet Bakanlığında “Ermeni Cemiyeti” olarak resmen
onaylandı.
Bazı araştırmacılar
Leningrad’daki Ermeni diasporası kuruluşunun siyasi ve doğal afetlerle ilgili
olduğunu ifade etmektedirler.[44] 1988’de Ermenistan’da olan deprem ve Dağlık Karabağ
sorununun ortaya çıkması nedeniyle birçok Ermeni Rusya’nın çeşitli bölgelerine
özellikle Moskova, Leningrad ve Krosnodar’a göç ettiler. Azerbaycan’dan göç
eden Ermeniler birbirlerine yardım etmek amacıyla ekonomik, sosyal, kültürel ve
hukuki yardım komitesini kurdular (ESKHYK). Ermeniler dinî
faaliyetlerine de ağırlık vermeye başlamışlardı. 11 Eylül 1988’de Leningrad
Şehir Yönetim Kurulu Halk Vekillerinin kararıyla Aziz Voskreseniya kilisesi
Leningrad’daki Ermeni Kilisesine verildi. 8 Ekim 1988’de Eçmiadzin Kilisesinden
Ezras Nersisyan Leningrad Ermeni kilisesine rahip tayin edildi[45]
ve böylece Leningrad Ermeni Cemaati kuruluş sürecini tamamladı. Leningrad’daki
Ermeni kilisesi faaliyete başladıktan sonra mülteci çocuklara sosyal ve
psikoloji yardım merkezini Tsitsernak (Kırlangıç) kurdu. 12
Ağustos 1992’de Petersburg[46]
Belediye Başkan Yardımcısının kararıyla Aziz Katerina Kilisesi de Ermeni
Kilisesine verildi.[47]
Petersburg Ermeni
diasporası iki yönde faaliyet göstermekteydi. Birinci, Kilisenin kontrolünde
dini ayinler ve merasimler yapılmaktadır. Kilise cemiyetine bağlı pazar günü
okulu, kütüphane, gençler birliği ve gaziler birliği faaliyet göstermektedir.
Onlar sadece Ermeni cemiyetinin sorunlarla ile değil, aynı zamanda şehir
sorunları ile de ilgilenmektedir. İkinci, Petersburg Ermeni Cemiyeti (PEC)
diğer Ermeni kuruluşlarından farklı olarak sosyal, siyasal ve kültürel alanda
değil, Rusya’da yaşayan Ermenilerin hak ve hukuklarının korunması üzerine
çalışmalar yapmaktadır. PEC, 1992’de kurulduğu zaman ekonomik nedenlerle
göç eden Ermenilere iş bulma ve barınma konusunda yardım ediyordu. Ancak daha
sonra bu yardımlar nedeniyle Ermenilerin göç etmesinde artış görüldüğü için
yardım durduruldu.
PEC’in maliye
yardımları ile Avatamk (İnanç)aylık gazetesi ve haftada bir kez olmak
üzere Ermenice Nairi radyosu yayınlanmaktadır. Petersburg Ermeni kilisesinin
ekmek fabrikası 1995’den itibaren Vasileostravski bölgesinde çocuk bakım evine
karşılıksız olarak ekmek vermektedir.[48]
Ermeni
diasporasının en büyük başarılarından biri de 13 Eylül 1999’da Petersburg
üniversitesinin doğu dilleri fakültesinde Ermeni dili fakültesinin açılmasını
sağlamasıdır.[49]
Ermeni
diasporasının etkili olduğu bölgelerden biri de Rusya’nın güneyinde yerleşen
Krasnodar bölgesidir. Burada 140 bin Ermeninin yaşadığını iddia edilmektedir.[50] Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra burada
yaşayan Ermeniler ciddi bir şekilde örgütlenmeye başladılar. Krasnodar
Ermeni Kültür Topluluğu[51] (KEKT) kültür faaliyetlerinin yanı
sıra bu bölgede yaşayan Ermenilerin birlik ve beraberliğini sağlamak,
Ermenistan ve dünyadaki Ermeni diasporasının faaliyetleri ve sözde Ermeni
soykırımı konusunda bilgi vermeyi amaçlamaktadır. Örneğin, 1878 Türk-Rus
savaşının 120. yıl kutlamaları organizasyon çalışmalarına KEKT’ğu da katılmıştır.
Ermeni diasporası Rusya’da yaşayan Kürtlerle her zaman işbirliği yapmaya
çalışmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Türkiye’ye karşı yaptıkları
propaganda için onların desteğini almak veya bu amaçla onları bir araç olarak
kullanmaktır. Ermeni diasporası sözde soykırım propagandası yanı sıra Kürtlerin
Türkiye’ye yönelik faaliyetlerinin savunucusu olmuştur.
Krasnodar Ermeni
diasporası yayınladığı “Erkramas” (Eyalet) adlı gazetede
Rusya’daki Ermeni diasporası konusunda geniş bilgi vermekte, Türkiye ve
Azerbaycan konusunda da yanlış haberler yayınlamaktadır. Rusça ve Ermenice
yayınlanan gazetenin amacı Rus kamuoyunda Türkiye ve Azerbaycan’ın imajını
değiştirmektir. Erkramas gazetesi her fırsatta Türklerin Ermenilere karşı sözde
soykırım yaptığını, Karabağ Ermenilerinin kendi kaderlerini belirlemek
haklarının Azerbaycan tarafından çiğnendiğini vs gibi hususlar yazmaktadır.
Gazetede, aynı zamanda Türk istihbaratının Rusya’nın güneyinde daha etkin
olduğunu, burada yaşayan Müslüman nüfusu birleştirmek ve Hıristiyanlara karşı
koymak istendiği konusunda haberler yayınlamaktadır. Gazetenin Genel Yayın
Yönetmeni Tigran Tavadyan’dır. Tavadyan’ın yazdığı makaleler ve gazetede çıkan
haberlerden Taşnaksutyun partisinin görüşlerini benimsediği açıkça görülmektedir.
Erkramas gazetesi bütün sayılarında Taşnaksutyun Partisinin kurulması ve
faaliyetleri konusunda bilgi vermektedir. “Ermeni Araştırmaları” dergisinde
yayınlanan bir makaleyle[52] ilgili görüşlerini açıklayan Tavadyan “ciddi”
bir biçimde makaleyi eleştirmiş, makalenin Türk istihbaratının siparişi ile
yazıldığını bildirmiştir.[53]
Rusya’nın
güneyinde Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerden biri de Kuban
eyaletidir. Bazı kaynaklara göre Ermeniler XIX. yüzyılın sonu XX. yüzyılın
başlarından itibaren Kuban’a yerleşmeye başlamışlardır.[54] Sovyetler Birliği zamanı Kuban Ermenilerinin
sosyal ve kültürel teşkilatları yoktu. Ancak 1990’lı yıllardan sonra Rusya’nın
her yerinde olduğu gibi Kuban Ermenileri de Diaspora kuruluşları kurarak lobi
faaliyetlerine başladılar. İlk olarak örgütlenen Ermeni Kilisesi olmuştur. Çünkü
dinî duygular öne çıkarıldığı zaman insanları bir araya getirmek daha kolay
oluyordu.
Ermeni diasporası Rusya’nın kuzey bölgelerinde de teşkilatlanma
sürecini başlatmıştır. Örneğin, Çelyabinsk’te yaşayan Ermeniler 1997’de “Kurunk”
(Turna) Ermeni teşkilatını kurdular. Rusya’nın güneyinde yaşayan Ermeniler,
kuzeyde yaşayan Ermenilere göre daha iyi örgütlenmişlerdir ve daha yoğun
faaliyetlerde bulunmaktadırlar. Bunun birkaç nedeni vardır.
-Güneyde yaşayan Ermeniler daha
XVIII-XIX. yüzyıllardan itibaren buraya göç etmiş, vatandaşlık statüsü almış ve
genellikle toplu halde yaşamışlardır.
-Güney bölgelerde yaşayan Ermeni
nüfusu daha yoğundur ve diaspora kuruluşları birbiri ile her zaman temas
halindedirler.
-Ekonomik nedenlerle kuzeye göç
eden Ermeniler daha çok ticaretle uğraşmakta ve lobi faaliyetlerine
katılmamaktadır.
Rusya’nın güney bölgelerinde
örgütlenmiş Ermeni diasporası sözde Ermeni soykırımı konusunda yoğun
faaliyetlerde bulunmaktadır. Galustov’un başkanlığını yaptığı Ermeni
diasporasının çalışmaları sonucunda Kislovodsk’ta sözde soykırım anısına anıt
dikilmiştir. Anıtın açılış merasimine Stavropol yönetimini temsilcisi,
Kislovodsk valisi, Güney Rusya Ermeni Kilisesi Piskoposu ve Ermenistan hükümet
temsilcisi katılmıştır.[55]
Sonuç
Rusya’daki Ermeni diasporasının kurulması
Ermenilerin Rusya’ya göç etmeleri ile başlamıştır. Uzun bir oluşum süreci
yaşayan Ermeni diasporası XIX. yüzyıla kadar sadece Rusya’da yaşayan zengin
Ermenilerden oluşmuştu. XIX. yüzyılın sonlarından itibaren Ermeniler kendi
siyasi görüşlerini hayata geçirmek için Rusya ile ciddi bir şekilde işbirliği
yapmaya başladılar. Günümüzde Karabağ sorunun hâlen devam etmesinin diaspora
faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu söyleyebiliriz.
1960’lara kadar Ermeniler sözde soykırım
konusunda ciddi bir faaliyette bulunmamışlardı. 1965’de Ermeni “soykırımının”
50. yıldönümünü kaydetmek için merkezi yönetim-Moskova’dan izin alındıktan
sonra Ermeni propagandası daha da genişledi. 1965 yılını Rusya’daki Ermeni
diasporasının dönüm noktasını olarak kabul edebiliriz. Özellikle, bu tarihten
sonra Ermeniler açık bir şekilde Azerbaycan ve Türkiye’ye karşı faaliyetlerde
bulunmaya başladılar. 1980’lı yılların ikinci yarısından sonra Gorbaçov yönetiminin
getirdiği “demokrasi” Ermeni diasporasının gelişmesine yardımcı oldu ve
faaliyet alanı genişledi. Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Rusya’da yaşayan
Ermeniler kurumsallaşmaya başladılar. Rusya’nın büyük şehirlerinde bu süreci
tamamlayan Ermeni diasporası Rus kamuoyunda belirli bir güce sahip oldu.
Rusya’daki Ermeni diasporasının esas amacı Türkiye aleyhine propaganda yaparak
sözde soykırıma uğradıklarını kabul ettirmek, Karabağ sorunu ile ilgili Rus
kamuoyunun ve siyasilerinin desteğini almak, Ermeni kültürünü tanıtmak ve
Ermenistan ekonomisinin kalkınması için Rus sermayesinin yatırım yapmasını
teşvik etmektir.
Rusya’daki Ermeni diasporası Avrupa’daki
Ermeni diasporası kadar güçlü değildir. Bunun en önemli nedenlerinden biri de
Rusya’daki Ermeni diasporasının resmi faaliyete 1990’lı yılların başlarından
sonra başlaması ve Rusya’daki diaspora temsilcilerinin Avrupa’da olduğu kadar
zengin olmamasıdır. Bazı diaspora kuruluşları arasındaki anlaşılmazlıklar da bu
nedenlerden biridir. Dolayısıyla, Rusya’daki Ermeni diasporası Rusya’nın siyasi
ve ekonomik alanında bazı başarılar elde etmesine ve Ermenistan’ın çıkarlarını
korumak için yaptığı çabalara rağmen Avrupa’daki Ermeni diasporası kadar etkili
değildir.
[1] Levon Abramyan, “Armeniya i
Armyanskaya Diaspora: Roskhojdenie i Vstreça” (Ermenistan ve Ermeni Diasporası:
Ayrılık ve Görüş), Planetı Diasporı, (Moskova, No 1–2, 2000),
s. 53.
[2] Daiapora v Rossii v XI-XVIII v (XI-XVIII. yüzyıllarda Rusya’da
Diaspora): www.armeninews.narod.ru.
[3] ABD’deki Ermeni diasporası konusunda daha geniş bilgi bakınız: Şenol
Kantarcı, “Ermeni Lobisi: ABD’de Ermeni
Diasporasının Oluşması ve Lobi Faaliyetleri”, Ermeni Araştırmaları, Ankara, Mart-Nisan-Mayıs 2001, Sayı: 1, s. 139–169.
[4] Sovmestnaya s Rossiey Borba
Armyanskogo Naroda Protiv Persii i Turçii (Rusya ile Birlikte Ermeni Halkının
Pers ve Türklere Karşı Mücadelesi: www.armenia.ru/history/history.php3?page=hist06; V. A. Parsamyan, İstoriya Armyanskogo
Naroda. 1801-1900g (Ermeni Halkı Tarihi. 1801–1990), Erevan, Hayastan
Yayınevi, 1972.
[5] Spyurk-Ermenistan’dan kenarda yaşayan Ermeniler.
[6] Daha geniş bilgi için bakınız: Diaspora
v Rossi v XI-XVIII v: www.armenianews.narod.ru. ve Vartan Khaçaturyan, “Stanovlenie Armyanskikh Koloniy v
Rossii”, (Rusya’da Ermeni Kolonilerinin
Oluşumu), Planeta Diasporı,
2000, No: 1–2).
[7] Hai Tahd-Ermeni davası. XIX yüzyılın sonlarında başlayan Ermeni davası
4 T prensibine dayanmaktadır.
1) Terör, 2)
Tanıma, 3)Tazminat, 4)Toprak. Ermeniler bu konu ile bağlı mücadelelerini
sürdürmekteler.
[8] Sardarabad’ta sözde soykırıma uğramış Ermenilerin anısına büyük bir
anıt inşa edilmiştir ve Ermeniler her
yıl 24 Nisan’da burada anma törenleri
düzenlemektedir.
[9] T. Poloskova, Armyanskaya
Diaspora v Rossii (Rusya’daki Ermeni
Diasporası): www.armenia.ru. (Bu konuda kesin bilgi yoktur ve
verilen bilgi tartışılabilir).
[10] Diaspora v Rossi v XI-XVIII
v : www.armenianews.narod.ru.
[11] Mesut H. Çaşın, “Ermenistan Silahlı Kuvvetleri”, Avrasya Dosyası, Cilt: II, Sayı:4,
Sonbahar 1995-96, s. 54.
[12] Khaçaturyan, Stanovlenie
Armyanskikh Koloniy ..., s.
80.
[13] Khaçaturyan, Stanovlenie
Armyanskikh Koloniy..., s.
85.
[15] Khaçaturyan, Stanovlenie..., s. 86.
[18] B. T. Ovanesov, Tserkov Grigoriya Prosvetitelya v Stavropole
(Stavropol’da Aziz Grigori Kilisesi), Hamaynk, Kislovodsk, 2000,
s. 5.
[19] Ovanesov, Tserkov Grigoriya
Prosvetitelya..., s. 7.
[20] Ovanesov, Tserkov Grigoriya
Prosvetitelya..., s. 9.
[21] Erkramas (Eyalet), Haziran, Temmuz, 2000, No: 6.
[22] Parsamyan, İstoriya Armyanskogo ..., s.
71.
[23] Esat Uras, Tarihte Ermeniler
ve Ermeni Meselesi, İstanbul, Belge
Yayınları, 1987, s. LXXV. Esat Uras üçüncü aşamayı 1960–1962
olarak göstermektedir. Sözde Ermeni soykırımı yıldönümünün kutlanması ise
1965’te başlamıştır.
[24] Derleyen: B. Gaibov, V. Gurko-Kryajin. Armyanskiy Vopros
(Ermeni Meselesi), Bakü, Komünist
Yayınevi, 1990.
[25] İ. Memmedov, S. Asadov, Ermenistan
Azerbaycanlıları ve Onların Acı Kaderi,
Bakü, Azerbaycan Yayınevi, 1992.
ss. 48–54.
[26] Esat Uras, Tarihte ..., s. LXXV
[27] Memmedov, Ermenistan ..., s.52
[28] Memmedov, Ermenistan ...,
s. 52.
[29] Cumhuriyet, 1
Mayıs 1993.
[30] A.S. Garibyan, C.A.
Garibyan, Kratkiy Kurs Armyanskogo
Yazıka (Ermeni Dilinin Kısa Kursu), Erevan, Luys Yayınevi, 1987,
s.180.
[31] Memmedov., Asadov, Ermenistan
Azerbaycanlıları ve..., s.52
[32] Zori Balayan, Ocak,
Ereven, Sovetakan Grok Yayınevi, 1984.
[33] A. Raşidoglu, “KGB Pod Armyanskim “Kolpakom” (KGB Ermeni Külahında), Zerkolo, 17 Ağustos 2001.
[34] Ahmet B. Ergilasun, M.
Kengerli, “Sovyetlerde Ermeni
Lobisi”, Türk Kültürü, Sayı.
313, Yıl. XXVII. Mayıs 1989, s. 292.
[35] Eldar İsmayılov ve.b., Azerbaycan
Tarihi, Öğretmen Yayınevi, Bakü,
1995, s. 311.
[36] Poloskova, Armyanskaya Diaspora v Rossii:
www.armenia.ru.
[37] Artur Çilingarov. 25 Eylül
1939’da Leningrad’da doğdu. S. Ordjenikidze adına Baltık tersanesinde çalıştı.
1958’de Amiral Makarov adına Leningrad Deniz Mühendisliği okulunu kazandı ve
1963’de okyanus bilimleri fakültesinden mezun oldu. 1963-1965’de Kuzey Kutbunda
bilimsel çalışmalar yaptı. 1965’de
Yakutya Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti Bulunsk ili Komünist Partisi Genel
Sekreterliğinde Gençlerle İş üzere Bölüm Başkanı seçildi. 1986’ya kadar çeşitli görevlerde bulundu.
Şimdi Rusya devlet Duması Federal Meclis Başkanı yardımcısıdır. Sovyetler
Birliği Kahramanı unvanı almış son Ermenidir. Rusya’daki Ermeni diasporasının
en etkili temsilcilerinden biridir.
[40] Azg, 18 Eylül 2001.
[41] Nezavisimaya Gazeta, 31
Kasım 2000.
[42] Nezavisimaya Gazeta, 21
Kasım 2000
[43] Azg, 5 Aralık
2000
[44] Zdravamıslova. A. E, Paradigmı zapadnoy soçiologii obşestvennıx
dvijenii, (Batı sosyolojisinde toplumsal hareket paradigması), SPb., 1993.
s. 80.
[45] Çikadze, Elena Çikadze, Armyane
Peterburga: Ot Obşestvennogo Dvijeniya k
Obşinnım İnstitutam, (Petersburg Ermenileri: Toplumsal Hareketten
Toplumsal Kurumlara), Planetı Diasporı, (Moskova, No 1-2),s. 204.
[46] 6 Eylül 1991’de Leningrad’ın adı yeniden Petersburg olarak
değiştirildi.
[47] Ermeni Cemaati Tarihi: http://artsakh.al.ru/obshina.htm.
[49] Ermeni Cemaati Tarihi: http://artsakh.al.ru/obshina.htm.
[50] Azg, 17 Nisan 2001.
[51] Erkramas, Ocak 1998, No:
1
[52] Hasan Kanbolat ve Nazmi Gül,
“Kafkasya’da Cevaheti (Gürcistan) ve ile Krasnodar (Rusya) Ermenilerinin Jeopolitiği ve Özerklik
Arayışları”. Ermeni Araştırmaları, Ankara, Haziran-Temmuz-Ağustos 2001, Sayı: 2, s. 186.
[53] Erkramas, Auğtos 2001,
No: 13.
[54] Erkramas, Şubat
1999, No: 2.
[55] Erkramas, Nisan 1999,
No: 4.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder